1988 yılından bu yana basılı yayınlanan Şantiye® dergisi olarak geçen sene itibariyle ivme kazandırmaya çalıştığımız dijital yayın ve sosyal medya faaliyetlerimiz kapsamında Youtube kanalımızı da açtık... Bazı yenilikleri hayata geçireceğimiz Youtube kanalımızdaki ilk projemiz ise “10 Soruda...” başlıklı program... Bu program kapsamında, olabildiğince sık aralıklarla “Deprem Güvenliği”nden “Beton”a, “Kıyı Yapıları”ndan “Otomasyon”a, “Yapı Sektöründe Finansal Çözümler”den “Sürdürülebilir Mimari Tasarım”a kadar geniş bir yelpazede, her seferinde 1 KONU’yu, 1 UZMAN’la, en fazla 1 SAAT sürecek CANLI YAYINlarda ele alacağız. Programın ana özelliği ise net ve kısa sorular vasıtasıyla yine kısa, net ve kaynak niteliğindeki doyurucu cevaplara ulaşmak. Amacımız, ilgili konuyu araştıran bir profesyonelin, yıllar sonra bile pratik bilgilere ve konunun özüne, çok kısa bir zamanda ulaşabilmesini sağlamak...
“10 SORUDA” serimizin ilk konusu ise “GEOFOAM” oldu. Bu ilk programda, hafif dolgu malzemesi GEOFOAM’un inşaat sektöründeki kullanım alanlarını, avantajlarını ve GEOFOAM ile çözümlenmiş önemli referans projeleri, konunun uzmanı EPSDER (EPS Sanayi Derneği) Başkanı Erdem Ateş, okur ve izleyicilerimiz için özetledi. Programı Şantiye®nin Youtube kanalından da izleyebilirsiniz...
1.
GEOFOAM NEDİR VE İNŞAAT UYGULAMALARINDA NE ZAMANDIR KULLANILIYOR?
Öncelikle cevaplarımın, “10 Soruda ...” programının konsepti gereği çok teknik cevaplar olmayacağını hatırlatmak isterim. Daha fazla ayrıntı almak isteyen okur ve izleyiciler derneğimiz EPSDER’e ulaşabilirler.
Hafif dolgu malzemesi GEOFOAM’a gelirsek... Taşıma gücü düşük, sıkışabilirliği fazla olan ya da sıvılaşabilen zeminler, “problemli” zeminlerdir. Problemli zeminlere yapıları inşaa etmeden önce tasarım aşamasında gerekli etüd ve analizler doğrultusunda zeminde gerekli iyileştirmeleri yapmak bir zorunluluktur. Zemin iyileştirmesi ile, zemindeki boşlukları azaltarak zeminin taşıma kapasitesinin artırılması, daha güvenli ve oturmaların en aza indirgendiği bir zemin elde edilmesi hedeflenir. Bu zemin ıslahı ise geleneksel yolla, yani mekanik, hidrolik ve kimyasal metodlarla (ön yükleme, taş kolon, jet grout, kazık, düşey dren v.b) yapılır. Hafif Dolgu Malzemesi kullanmak ise, bu bakış açılarına göre oldukça farklı bir alternatif sunar. Hafif dolgu kullanımı ile zeminin taşıma kapasitesinin (dayanımının) artırılması değil, zemine gelen yüklerin azaltılması ve bu sayede zeminin mevcut dayanımı içersinde yapı imalatının gerçekleştirlmesi hedeflenir.
İnşaat Mühendisliğinde EPS (Genleştirilmiş Polistren)’nin bir hafif dolgu malzemesi olarak uygulaması Geofoam olarak adlandırılıyor. Geofoam, uygulandığı yerdeki yapının altındaki zemine gelen yükü ve basıncı oldukça azaltmakta ve bu sayede zeminde meydana gelecek oturmaları engellemekte ve eğim dezavantajlarına karşı stabiliteyi artırmaktadır. Geofoam, metrekarede yaklaşık 2 ton kadar zemine ilave yük getiren beton, toprak, kırmataş, çakıl gibi geleneksel inşaat dolgu malzemelerine göre metrekarede yaklaşık 20 kg ağırlığı ile 100 kat kadar daha hafiftir. Geofoam hafif dolgu uygulaması sayesinde, üzerine dolgu yapılan zemine çok az yük uygulanırken hem zemin iyileştirme masraflarından hem de bu işe harcanacak süreden tasarruf edilir. Yani, Geofoam Hafif Dolgu Malzemesi kullanmak zeminin taşıma kapasitesinin artırılması yerine zemine gelen yüklerin azaltılması ve bu sayede zeminin mevcut dayanımı içersinde yapı imalatının ekonomik olarak gerçekleştirilmesine imkan tanır.
Geleneksel dolgu malzemelerine göre hafiflik, yüksek mukavemet/yoğunluk oranı, kolay şekil verilebilme, yüksek boyut kararlılığı, düşük su emme oranı, çevresel etkilere dayanıklılık, ekonomiklik özellikleri nedeniyle Geofoam 1960’lı yılların sonlarından günümüze İskandinav ülkeleri, Batı Avrupa, Japonya ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyada alternatif bir hafif dolgu malzemesi olarak inşaat ve geoteknik mühendisliğinin farklı kullanım alanlarında kendisine yer bulmuştur.
Bu noktada okur ve izleyicilere biraz da EPS hakkında bilgi vermek istiyorum. EPS (Genleştirilmiş Polistiren) köpük halde, termoplastik, kapalı gözenekli, ısı yalıtım değeri çok yüksek ve tipik olarak beyaz renkli bir malzemedir. Kapalı hücre yapısı sayesinde bünyesine su alması çok az olan, rijit ve hafif bir malzeme olan EPS’nin 1 metreküpünde yaklaşık olarak 3 ila 6 milyar kapalı gözenekli hücre vardır. Bu hücreler içinde de kuru ve durgun hava hapsolmuş haldedir. Yani, EPS malzemesinin aslında yüzde 98’i kuru ve durgun hava ve yüzde 2’si polistrendir. EPS, yaygın olarak yapılarda ısı yalıtım malzemesi, asmolen dolgu malzemesi ve dekoratif ürün olarak ve ambalaj sektöründe beyaz eşya, elektronik eşya ve gıda ürünlerinin ambalajlanmasında kullanılan ve ağırlıklı olarak son kullanıcın strafor köpük olarak bildiği malzemedir.
2.
GEOFOAM’UN KULLANIM ALANLARI NELERDİR?
Bunu birkaç başlıkta toparlayabiliriz...
Zayıf Zemin Üzerine Yol İnşası: Zayıf zemin üzerine karayolu, demiryolu, havalimanı gibi yapıların inşası oldukça pahalıdır ve inşaatın kalite kontrolleri zordur. Bu alanların zemin ıslahı gerektirmesi durumunda, Geofoam uygulaması ile kolaylıkla oturmaların önüne geçilebilir. Geofoam uygulaması ile zemine gelen yüklerin yayılması sayesinde taşıma kapasitesi sorunları ortadan kalkar. Geofoam, daha ağır dolgu malzemeleri yerine kullanılarak hızlı ve yapıcı çözümler sunar. Yüksek oranda sıkıştırılabilme direnci, Geofoam’u bu uygulamalarda ön plana çıkarmaktadır.
Köprü Yol Yaklaşım Dolguları: Otoyol, demiryolu ve köprü yaklaşımlarının inşa edileceği yerlerde zayıf zemin varsa, tasarım kriterleri gereğince önlem alınmalıdır. Ülkemizde ve dünyada bu tür zayıf zemin geçişlerinde ön yükleme, fore kazık, jet grout gibi zemin iyileştirme metotları ile zayıf zemin gerekli tasarım kriterlerine getirilmeye çalışılır. Bu metotlar ise pahalı ve uzun zaman alan çözümlerdir. Geofoam ile ise yerel zemin özellikleri iyileştirilmeden tasarım yüklerini azaltarak oturma ve taşıma yükü sorunu çözüme kavuşturulur.
Yol Genişletme: Trafik yoğunluğu ile yetersiz kalan yollar sık sık genişletilmektedir. Bu durum, mevcut yolun genişletilmesi için ek dolgu gereksinimine sebep olmaktadır. Geleneksel yol inşasında toprak katmanları ince tabakalarla inşa edilir ve her bir tabaka bir önceki serilmeden sıkılaştırılır, oysa ki geofoam kullanılarak bu tarz bir sıkılaştırmaya ihtiyaç duyulmamakta, ilave yük getirilmeden ve çok hızlı bir imalat ile yol inşaası yapılabilmekte ve inşaat sürecinin mevcut yola etkisi minimize edilebilmektedir.
Gömülü Yapılar, Menfezler ve Boru Hatları: Mevcut yeraltı yapılarının üzerine inşa edilen yeni dolgularda, bu yapıların sökülmeler, gelecek ilave yüklere göre yeniden imal edilmeleri veya güçlendirilmeleri hem masraflı hemde işleyen sistemin duraklaması açısından zordur; bunun yerine geofoam kullanılarak yük seviyeleri azaltılır ve tolere edilebilir seviyelere indirilir.
İstinat Yapılarında, Şev Dolgusu ve Koruma Amaçlı: İstinat duvarı üzerine gelen yatay yükler, arkadaki dolgu malzemesinin ağırlığıyla doğru orantılıdır. Kendi içinde stabil olan geofoam ile istinat duvarlarına gelen yatay yükler geleneksel dolgular ile kıyaslanamayacak seviyede azalır. Düşey yüklerdeki azalma ve Geofoam’un doğal bir sismik izolatör görevi göreceği de beraberinde düşünüldüğünde duvarların yanal ve düşey hareketleri minimize edilecek, kesit tesir değerleri azalacaktır. Geofoam malzemenin bir teknik özelliği de darbe sönümleme potansiyelidir; bu sayede yapılara gelebilecek yatay yüklerle birlikte çevresel etkilerden de yapıyı korur. Ayrıca stabil olmayan eğimler, mevcut toprağın ağırlığı sebebi ile kayma eğilimindedir. Bu ağırlığın bir kısmının çıkarılıp, yerine hafif ağırlıklı olan geofoam konulması ile yük azalması sağlanarak olası kaymalara karşı önlem alınmış olunur.
Çevre Düzenleme ve Peyzaj Uygulamaları: Geofoam ile arazide suni bir topografik yapı oluşturulabilir veya mevcut bir yapı üzerine ekstra yük getirilmeden istenilen şekillerde peyzaj çalışması, yeşil çatı uygulaması yapılabilir. Yeşil çatılar özellikle kentsel alanlarda yağmur suyunun boşa gitmeyip kullanılması, hava kalitesinin iyileştirilmesi ve hava sıcaklığının azaltılmasında faydalıdır. Geofoam bu tür uygulamalar için idealdir, çünkü istenilen boyut ve şekillerde kesilip, çatı yapılarına ek yük getirmeden, özel ekipmana ihtiyaç duyulmadan yerleştirilir ve aynı zamanda ısı izolasyonu da sağlar.
Kör Kalıp Olarak Kullanımı: Geofoam kullanılarak gösteri merkezlerindeki oturma sıra alanları, yükseltilmiş döşeme, kat içerisinde hafif dolgu, ters kiriş dolgusu, peyzaj dolgusu, asansör holü dolgusu, temel üzerinde dolgu, mütemadi temel dolgusu yapılabilir.
Geofoam içersinden her türlü mekanik/elektrik tesisatı kolaylıkla geçirilebilir. Geofoam üzerine yapılacak betonarme yük yayma platformu sonrası serbestçe her türlü zemin kaplaması yapılabilir, bölme duvar oluşturulabilir. Isı ve ses izolasyonu sağlanır. Geofoam’un yüksek basma mukavemeti ile birlikte hafif olması, hem yeni inşaat hem de renovasyon projelerinde alternatif çözüm sağlar.
Deprem Güvenliği: Özellikle yapıların temellerine gelen düşey ve yatay deprem yüklerinin azaltılması amacıyla aynı ülkemiz gibi deprem kuşağında yer alan Japonya ve Yunanistan gibi ülkelerde de Geofoam’un sismik izolatör olarak kullanımının başladığını görüyoruz. Bu konu ülke olarak bizleri de çok ilgilendiriyor. Bu kullanım şekli halen bir araştırma geliştirme sürecinde olduğu için EPSDER olarak süreci yakından takip ediyoruz. Ayrıca, az önce bahsettiğim mevcut yapıların üzerine yapılan çevre düzenlemesi ve peyzaj dolguları ile istinat yapıları geri dolgularında ve şev dolgusunda kullanıldığında Geofoam’un alternatiflere göre binalara ve yapılara daha az yük getirmesi nedeniyle sismik izolatör gibi deprem güvenliğine katkı verdiğini de biliyoruz. Bu uygulamaları da deprem güvenliği ile ilgili alanlar içinde sayabiliriz.
3.
İLK HANGİ ÜLKE/COĞRAFYALARDA VE HANGİ UYGULAMALARDA KULLANILDI? ŞU ANDA EN ÇOK HANGİ ÜLKE VE COĞRAFYALARDA YAYGIN OLARAK TERCİH EDİLİYOR?
1960’lı yılların sonlarından günümüze İskandinav ülkeleri, Batı Avrupa, Japonya ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyada alternatif bir hafif dolgu malzemesi olarak inşaat ve geoteknik mühendisliğinin farklı kullanım alanlarında kendisine yer bulmuş olan Geofoam, 1972 yılında bir karayolu projesinde ilk kez kullanılmıştı. Norveç Oslo yakınlarında Lokkeberg köprüsü yaklaşım dolgusunda Geofoam tercih edilmişti. Geofoam, özellikle altyapı koşullarının zorlu olduğu ülkelerde yol yapım tekniğine girmiştir. Anılan ülkeler arasında İskandinav ülkeleri, Almanya, Hollanda, ABD, Kanada, Yunanistan, Filipinler ve Japonya gibi pek çok ülke yer almaktadır. Özellikle, taşıma kapasitesi düşük zeminler üzerine inşa edilen kara ve demiryolları, zaman kıstasının çok önemli olduğu altyapı projeleri, trafik yükünün azaltılaması için en hızlı şekilde yapılması zorunlu ek şerit inşaatları, zemine gömülü sanat yapıları ve isale ile enerji hatlarına gelen yüklerin azaltılması gibi projelerde dünyanın çok farklı coğrafyalarında Geofoam tercih edilmektedir.
4.
GEOFOAM’UN AVANTAJLARI NELERDİR? HEM MÜTEAHHİT, HEM MAL SAHİBİ HEM DE KULLANICIYA NE TÜR KATKILAR SUNUYOR?
Geofoam’un dünyada ve ülkemizde tercih edilmesinde belli başlı özellikleri ve avantajlarını şu şekilde özetleyebiliriz.
Yoğunluğu 10-40kg/m3 aralığında olduğundan toprak, çakıl, beton/asfalt gibi geleneksel dolgu ve yol yapım malzemelerinin yaklaşık olarak yüzde 1 ağırlığına sahiptir. Buna karşın bahsi geçen diğer malzemeler gibi çok yüksek bir basma dayanımına (1.5-6.0 ton/m2 aralığında) sahiptir.
Kapalı gözenekli olması sebebi ile bünyesine su almaz. Bu da donma-çözünmeye karşı avantaj sağlar.
Geofoam EPS bloklar harmonize bir ürün standartı vardır. “TS EN 14933: İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ UYGULAMALARI İÇİN ISIL YALITIM VE HAFİF AĞIRLIKLI DOLGU MAMULLERİ - FABRİKASYONLA İMAL EDİLMİŞ GENLEŞTİRİLMİŞ POLİSTİREN (EPS)”. Bu sayede CE belgelendirmesine sahip olmalıdır. Yani, malzemenin bir standardı ve güvencesi mevcuttur.
Bahsettiğim CE Belgelendirmesi EPSDER İktisadi İşletmesi ÇEVKAK tarafından ülkemizde yapılmaktadır. (www.cevkak.org.tr)
Fabrika imalatı olduğundan ve harmonize bir standarta sahip olmasından dolayı fiziksel ve mekanik özellikleri bilinir ve ölçülebilir. Doğal dolgu malzemelerinde olduğu gibi özelliklerinde sapmalar ve dalgalanmalar mevcut değildir. Bu da hem tasarım ve mühendislik hesaplamaları aşamasında hem de malzemenin, yapının servis ömrü boyunca büyük avantaj sağlar.
Çok kolay şekil verilebilen bir malzeme olduğu için tasarım ve uygulamada çok kullanışlıdır.
Yüzde 2 tasarım eşiği aşılmadığı sürece zamana bağlı ilave deformasyon göstermez, bu aralıkta gelen yüklerde tekrar eski formuna geri döner. Yani, Geofoam hafif dolgu kullanıldığında zeminde oturma problemleri ile karşılaşılmaz.
Geleneksel dolgu yöntemleri ile inşaa edilmiş yollara göre Geofoam ile inşa edilmiş yolların oturma problemi olmadığı için bakım maliyeti çok azdır.
100 yıllık kullanım ömrü planlanabilir. 50 yıldır dünyanın çok farklı iklim koşullarına sahip yerlerinde servis vermektedir.
Çok hızlı imalata müsaittir.
Diğer geosentetik malzemelerle birlikte uyum içersinde kullanılabilir.
Diğer alternatif zemin iyileştirme metodlarına göre hem zamandan tasarruf sağlaması hem de maliyeti bakımından ekonomiktir.
Yapının bertarafı sonrasında yeniden kullanılabilmesi mümkündür. Örneğin, 1972 yılında Norveç Oslo’daki Lokkeberg Köprüsü yaklaşım rampası dolgusunda kullanılan Geofoam malzeme, 2010 yılında köprünün güzergah değişikliği nedeniyle yıkılmasından sonra tekrar başka bir projede hafif dolgu olarak kullanılmıştır.
Geofoam bloklar yeraltı suyuna zarar vermez ve çevreye zarar verici etkilere sahip değildir. Sert köpük çürümez, küflenmez ve haşere için bir besin kaynağı değildir.
Geofoam bloklar suya, alkalilere ve inceltilmiş asitler gibi anorganik maddelere, ayrıca sabunlara ve tuzlara karşı dayanıklıdır.
Tüm bu özellikleri göz önüne aldığınızda, fabrikalarda imal edilen ve CE işaretine sahip bir Geofoam hafif dolgu malzemesi, özelliklerinin fabrikasyon imalat sayesinde net olarak bilinmesinden dolayı tasarımcıya ve uygulamacıya büyük avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca, yine kolay şekil verilebilme özelliği ile Geofoam şantiyedeki uygulama adımlarını çok kolaylaştırmaktadır. Geofoam, uygulama kolaylığı, alternatiflerine göre sağladığı ekonomiklik ve müthiş uygulama hızı ile uygulamacı ve müteahhide ekonomik anlamda kolaylıklar sunmaktadır.
Özellikler, yolların servis ömrü boyunca diğer alternatiflere göre sağladığı bakım maliyet avantajı ve oturmaların neredeyse sıfır olması sebebiyle işverenin ve idarenin ekonomik yolla yüksek ve sürdürülebilir performans elde etmesini sağlamaktadır. Geofoam ile inşaa edilmiş yollarda yolculuk eden son kullanıcılara konfor ve yol güvenliği sunmak, Geofoam’un bir diğer özelliğidir.
5.
GEOFOAM TEKLİFLERİNDE SADECE ÜRÜN DEĞİL, BİR MÜHENDİSLİK ÇÖZÜMÜ ÖNERİLDİĞİ BİLİNİYOR... UYGULAMASI NASIL, NE TÜR BİR UZMANLIK GEREKTİRİYOR?
Geofoam kullanım alanları proje özelliklerine göre değişmektedir. Uygulama öncesinde projenin ihtiyaçları belirlenerek Geofoam kullanımı ile ilgili ön projelendirme yapılmaktadır. İlk aşama olarak zemin ya da hafif dolgu üzerindeki hareketli ve sabit ölü yükleri dikkate alarak projedeki ihtiyaca göre Geofoam malzemenin taşıması gereken yük miktarı belirlenir ve bu ihtiyaca uygun basma dayanımı ve diğer mekanik özellikleri uygun ürün tesbit edilir. Hafif araç geçişi, peyzaj ve çevre düzenlemesi gibi dolgu üzerinde çok yük olmayan uygulamalarda genellikle basma dayanımı daha düşük malzeme kullanılır. Bunun dışında yol dolguları, otopark dolguları, ağır trafik yüklerinin söz konusu olduğu yapılarda yüksek basınç dayanımına sahip yüksek yoğunlukla EPS Geofoam hafif dolgu sistemleri tercih edilmektedir.
Geofoam hafif dolgu sisteminin analizleri yapılarak Geofoam uygulama projesi (plan, kesit ve boy kesitler), malzeme ve uygulama şartnameleri hazırlanır. Geofoam blokların projedeki dolgu ölçülerine göre yerleşim şekli ve ebatları da böylece önceden belirlenmiş olur. Bu belirlenen basma dayanımı ve ebatlardaki ürün fabrikada imal edilerek şantiyeye sevk edilir. Şantiyede de tesviye, dolgu öncesi altyapı işleri gibi gerekli ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra, önceden hazırlanmış yerleşim planına göre bloklar şaşırtmalı ve birbirlerine kenetleyecek şekilde dolgu olarak yerleştirilir. Aynı zamanda, gerekli görüldüğü durumlarda uygulama için gerekli farklı geosentetik malzemelerin de projelerde kullanıldığı görülmektedir (geomembran vb.).
6.
GEOFOAM’UN DİĞER ALTERNATİFLERE GÖRE MALİYETİ HAKKINDA BİLGİ ALABİLİR MİYİZ?
Geofoam maliyeti, hafif dolgu sistemi malzemesinin taşıma kapasitesine göre değişmektedir. Bu nedenle yüksek basınç dayanımı gerekmeyen uygulamalarda düşük yoğunluklu, daha ekonomik malzeme seçimi yapılabilir. Bu durum genellikle boşluk doldurma, peyzaj, çevre düzenlemesi ve hafif araç geçişi gibi uygulamalardır. Bununla birlikte, ağır yüklerin zemine etki ettiği, ağır araç geçişlerinin olduğu kara ve demiryolu temel dolgularında, otoyol uygulamalarında daha yüksek taşıma kapasitesine sahip, yüksek yoğunluklu Geofoam bloklar kullanılmaktadır. Sonuç olarak, bu tip dolguların maliyeti de daha yüksektir. Özellikle alternatif zemin ıslah yöntemlerine göre Geofoam maliyet avantajı sunmaktadır. Bu maliyet analizlerinde unutulmaması gereken husus, maliyet hesaplarını yaparken sadece birebir malzeme ve zemin ıslah yönetimi giderlerinin karşılaştırmasını yapmamak, bunun yerine toplam malzeme ve uygulama maliyeti ile imalat süresini göz önüne alarak bütüncül bir maliyet hesabı karşılaştırması yapma gerekliliğidir.
7.
DÜNYA VE ÖZELLİKLE TÜRKİYE’DEKİ ÖNEMLİ REFERANSLAR HAKKINDA BİLGİ ALABİLİR MİYİZ?
Dünyadaki sayısız örnek arasında başlıcaları şunlardır: Salt Lake City (Utah); Seattle-Washington Köprü Yol Yaklaşımı Projesi; Chicago Peyzaj Geofoam Uygulaması; Selanik Otoban Projesi; N201 Hollanda (Uithoorn); Rotterdam Köprü Yol Yaklaşım Dolgusu; Oslo Köprü Yol Yaklaşımı Geofoam Uygulaması, Sanghai Formula 1 Pisti; Tokyo Havaalanı Pist Dolgusu ve Japonya’da Tottori Şev Dolgusu.
Dünyadaki pek çok farklı ve uzun süreli proje servisine rağmen geofoam teknolojisinin ülkemizde tanınması 2009 yılında EPSDER’in faaliyetleri ile başlamış ve günümüze kadar artarak sürmüştür.
Bu çalışmalar neticesinde günümüze kadar kadar ülkemizde 300 bin metreküpe yakın özel ve kamu Geofoam projesi hayata geçirildiği tahmin edilmektedir. Bunlardan en önemlileri;
- Medipolmega Hastanesi, İstanbul - Bağcılar, 2012
- Ankara - Adana Pozanti Yolu Tünel Koruma Projesi, 2014
- İstanbul 1. Boğaz Köprüsü - Harem Yönü Bağlanti Yolu Projesi, 2017
- Kayseri - Boğazköprü Kavşaği Yol - Köprü Yaklaşım Geofoam Uygulaması, 2019: 2 Ağustos 2019’da başlanan proje 18 Ekim 2019’da bitirildi ve yaklaşık 50 bin metreküp EPS kullanıldı. Geofoam dolgu yan kenarları 90 derece eğimle yapıldı. Her bir rampa 14 metre genişliğinde olup, köprü seviyesinde 10 metre Geofoam yüksekliğine ulaşılmaktadır. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün “Kayseri- Boğazköprü D.D.Y. Üst Geçidi K2 Kenar Ayağı Arkası Yaklaşım Rampası Dolgusu” projesi sonrası EPSDER önderliğinde yürütülen çalışmalarda yeni bir döneme girilmiş ve bu alternatif geoteknolojinin Karayolları Teknik Şartnameleri içersinde yer alması aşamasına gelinmiştir. Pek yakında bu aşmanında tamalanması beklenmektedir.
- Gayrettepe - İstanbul Havalimanı Metro Hattı Projesi, 2020: Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı projesinde istasyon, iksa kiriş araları, acil çıkış şaftları gibi alanlarda geofoam kullanılarak dolgu yapılıyor. Bu hafif dolgu ile su yalıtımı ve son kat uygulamaöncesi için düz bir zemin elde edilmiş olacak. Geofoam hafif dolgu sayesinde imalat kolaylığı sağlandı ve inşaat süresi büyük oranda kısaldı. Ayrıca ağır dolgulardan kaçınılarak sistemin zarar görmesi engellendi. Devam eden projede yaklaşık 80 bin metreküp geofoam kullanılması öngörülüyor.
8.
GEOFOAM TÜRK İNŞAAT SEKTÖRÜNE NE TÜR BIR KATKI POTANSİYELİNE SAHİP?
Malumunuz üzere ülkemiz son yıllarda altyapı çalışmalarında büyük bir yol kat etti. Ancak, halen altyapı seviyesi olarak istenilen noktada değiliz. Dolayısıyla daha inşa edilecek çok karayolu, demiryolu ve diğer alt yapı projeleri var. Özellikle mevcut yolların şerit eklenerek genişletmesi gibi zamanla yarışılan işlerde ve diğer zaman kısıtı olan projelerde alternatiflerine göre zaman ve maliyet avantajı da düşünüldüğünde en doğru çözüm Geofoam olarak karşımıza çıkıyor. Hem yapılacak yeni karayollarını, demiryollarını, altyapı projelerini hem de diğer muadil çözümlere göre olan avantajlarını göz önüne aldığımızda Geofoam’un ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlayacağını ve inşaat sektöründe çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz.
9.
TÜRKİYE’DE KAÇ ÜRETİCİ BU İŞE ODAKLANIYOR? PAZAR YAPISI HAKKINDA BİLGİ ALABİLİR MİYİZ?
Şu an az önce bahsettiğim harmonize standart TS EN 14933 üzerinden ürünlerine CE işareti için belgelendirme yapmış, Türkiye’nin farklı illerine dağılmış 9 firma ve 12 tesis mevcut. Dolayısıyla malzeme tedariki anlamında bir sorun veya darboğaz söz konusu değil. Ayrıca Geofoam üretimi, standart EPS yapı ürünlerinin imalat sürecinden çok farklı da değil. Yani her üretici Geofoam malzemeyi dilerse mevcut tesislerinde rahatça üretebilir. Ancak, Geofoam ürünleri pazara sürebilmek için yasal zorunluluk olarak üreticilerin CE işaretlemesi süreçlerini tamamlamaları gerekmektedir. Bahsi geçen CE işaretlemesi ile ilgili tüm deneyler ve raporlamalar derneğimizin iktisadi işletmesi olan ÇEVKAK’ta yapılabiliyor. Yani, başvurmaları halinde Türkiye’deki tüm EPS üreticileri Geofoam ürünlerine CE işaretlemesini ÇEVKAK’ta yaptırıp, çok kısa bir sürede CE işaretli Geofoam ürünlerini pazara sürebilir, bu uygulama alanında kendilerine bir pazar payı edinebilirler.
10.
EPSDER HAKKINDA KISA BİR BİLGİ ALABİLİR MİYİZ VE GÜNDEMİNDEN DE KISACA BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?BUGÜNLERDE NELERE ODAKLANIYORSUNUZ?
Gündemimizi, sektörümüzün ana faaliyet konuları olan ısı yalıtımı, yapı ile ambalaj malzemeleri ve ülkemiz menfaatleri doğrultusunda EPS malzemelere yaratmayı hedeflediğimiz yeni pazar ile uygulamalar oluşturuyor.
EPS’nin en büyük kullanım alanlarından biri olan koruyucu ambalaj konusunda farkındalığın artırılması, EPS’nin darbeleri emme ve şokları absorbe etme özelliği ile özellikle beyaz eşya ve elektronik eşya ambalajlamasında ve hem sıcağa hem de soğuğa karşı koruyuculuk özelliği ile gıda ve ilaç ambalajlamasında kullanımındaki lider pozisyonunu koruması, öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Özellikle ambalaj malzemelerinin geri dönüşümü ile ülkemizin hem ekonomisine hem de çevre kirliliğini engelleme politikalarına destek vermek de aynı alandaki önceliklerimiz arasında yer alıyor.
Ülkemiz, enerji üretimi bakımından ne yazık ki henüz yeterli düzeyde değil. Maalesef, enerji verimliliği ve bunun binalardaki en önemli unsuru olan ısı yalıtım mevzuatlarının ve yapılan uygulamanın seviyesi de ülkemizde gelişmiş ülkelerdeki seviyenin çok gerisinde. Bu unsurları, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için çalışmalarımıza durmadan devam edeceğiz. Binalara mevcut yönetmeliklerimize uygun şekilde ve doğru malzemeler ile ısı yalıtımı yapılmasıyla ısıtma ve soğutma giderlerinin yarı yarıya, yani yüzde 50 azaltmak mümkün. Hele ki bir de mevzuatımızı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarırsak, edeceğimiz tasarruf çok daha artacak. Hem hane halkının ekonomisine hem de ülkemiz cari açığının kapanmasını sağlamak amacıyla çalışmalarımızın odağına bu ısı yalıtımı ve enerji verimliliği farkındalığının oluşturulmasını koyuyoruz. Bunun için de mevcut bina stokunda ısı yalıtım uygulamalarının yaygınlaştırılması için hane halkına yönelik, düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkânları sunan finansman modelleri, ısı yalıtımını teşvik edici vergi muafiyet ve indirimleri oluşturulması üzerine ilgili kamu kurumları ile çalışmalar yürütmeye devam ediyoruz.
Az önce detaylı olarak konuştuğumuz Geofoam uygulamalarının yaygınlaştırılması ise bir diğer hedefimiz. Bu hedef doğrultusunda, 10 yılı aşkın süredir devam eden eğitim ve seminer çalışmalarımıza, üreticilerin CE belgelendirmesi çalışmalarına destek vermeye ve Geofoam’un Karayolları Teknik Şartnamesinde yer alması için çaba göstermeye devam edeceğiz.
Ülke ve sektörümüzün ortak faydaları doğrultusunda, EPS’nin dünyadaki farklı ve yaygın kullanım alanlarından biri olan ses yalıtımı alanındaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. 2017 yılında yayınlanan “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmeliği” ile yeni binalarda asgari gürültü oluşum miktarları hedeflenerek bunların üzerine çıkılmaması istenmekte ve ilgili tasarımlarda sistem ile malzeme davranışının bu yönetmelikteki asgari şartları sağlaması gerekmektedir. Bu asgari şartların sağlanması EPS ile mümkündür. EPS ısı yalıtım malzemesi, üretimi aşamasında ilave bir işleme (pres, basma kuvveti/basınç uygulaması) tabi tutularak malzemenin hücresel yapısının bozulması sağlanır ve bu işlem EPS’ye ses yalıtımı özelliği kazandırır. EPSDER bu tipteki bir EPS’nin darbe sesi yalıtım performansını görmek amacıyla ürünü 2020 yılında TSE Tuzla Akustik Ses Laboratuvarında yüzer döşemede teste tabi tutmuş ve test sonuçlarını detaylı olarak raporlamıştır. Buna göre, EPS döşemelerde ses yalıtım malzemesi olarak kullanılabilmekte ve yönetmeliğinin asgari şartlarını sağlayabilmektedir. EPS’nin döşemedeki darbe kaynaklı sesin yalıtımı ile ilgili olarak yaptığımız bu çalışmanın bir benzerini yakında hava kaynaklı ses yalıtımı amacı ile duvar sistemleri için de yapmayı hedefliyoruz.
Yeni Deprem Yönetmeliği ile deprem bölgelerinin sınıflandırmasına ve statik yapıya bağlı olarak dişli döşemelere karşın bir sınırlama getirilmiştir. Bu sınırlama, dolgu malzemelerinin cinsine bağlı olmadan dişli döşemelere (asmolen döşeme sistemi) yönelik yapılmıştır ve bunun sonucundan dişli
döşemelerde dolgu amaçlı kullanılan tüm yapı malzemeleri etkilenmektedir. EPSDER olarak bu konuyu da yakından takip ederek, getirilen sınırlandırmanın teknik yeterlilikler sağlanarak nasıl aşılabileceğini değerlendiriyor ve çeşitli platformlarda çalışmalar yürütüyoruz.
Gündemimizden hiç düşmeyen ve gelecekte de karşımıza çıkmaya devam edecek diğer bir konu ise Haksız Rekabet. Konu esasen tüm üretim zincirini kapsayan bir içeriğe sahip ve bu sebepten dolayı tüm kamu ve özel sektör mensuplarını ilgilendirmektedir. Standart ve yönetmeliklere aykırı malzeme üretimi ve yanlış uygulamalar, piyasa gözetim ve denetim mekanizmasındaki eksiklikler gibi unsurlar hem standartlara uygun üretim yapan üreticilere hem de konu hakkında kısıtlı bilgi sahibi olan son kullanıcılara olumsuz etki etmekte ve dolayısıyla hepimize zarar vermektedir. EPSDER olarak bizler, bu konunun çözümü için devletin ve sektör sivil toplum kuruluşlarının ortak hareket etme konusunda daha fazla çaba göstermesi gerektiğine, yapılan denetimlerin arttırılarak devam ettirilmesi gerektiğine inanmaktayız. Bunun için de derneğimiz bünyesinde başlattığımız KDS (Kalite Denetim Sistemi)‘yi ilgili kamu kurumları ile işbirliği yaparak genişletmeyi hedefliyoruz.
Tüm bu öncelikli hedeflerimizin, kaynak israfını ve haksız rekabeti önlemek, hane halkı ve ülke ekonomisine tasarruf sağlamak, çevreyi korumak, ülkemiz hizmetine yeni teknolojiler sunmak gibi tamamen bir sivil toplum örgütünün yapması gereken ve milli menfaatlerimize hizmet edecek unsurlar olduğuna inanıyoruz.
Erdem Ateş Kimdir?
Sankt Georg Avusturya Lisesi’nin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde eğitimini tamamlayan Erdem Ateş, EPSDER Başkanlığı görevinin yanı sıra İZODER Başkan Vekili ve TSE Ayna Komite Üyesi. 20 yıllık EPS sektörü tecrübesine sahip. Ateş aynı zamanda BASAŞ firmasının da ortağı.
Programı Şantiye®nin Youtube kanalından da izleyebilirsiniz...
5 Ağustos 2021
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.