Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, sonrasında web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 Soruda” isimli canlı yayın serimizin 26 Şubat 2025 Çarşamba günkü konusu “Jet Grout / Basınçlı Enjeksiyon ile Zemin İyileştirme”, uzman konuğu ise Prof. Dr. Mehmet Berilgen’di.
Prof. Dr. Berilgen (Emekli Öğr. Üyesi / Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi) programda Jet Grout uygulaması nedir, ne işe yarar ve nasıl bir teknolojiye sahiptir; dünyada ve Türkiye’de ne zamandır kullanılıyor; nerelerde ve hangi zeminlerde tercih ediliyor; alternatif yöntemlere karşı fayda-avantaj ve sakıncaları nelerdir; uygulamada hangi makine ve ekipmana ihtiyaç duyuluyor, çimento karışımı neleri içeriyor; dikkat edilmesi gereken yöntem ve unsurlar nelerdir; süreçte nelere dikkat edilmesi gerekiyor; Jet Grout teknolojisi ne yönde gelişiyor, araştırmalar nasıl bir seyir izliyor; dünyadan veya Türkiye’den değer kattığı projeler hangileri gibi soruların yanıtları ile ABD’deki zemin-temel sektörü hakkındaki izlenimleri ve ülkemizdeki sektör hakkındaki yorumlarını Şantiye® okurlarıyla paylaştı.
BU RÖPORTAJI VİDEO FORMATINDA ŞANTİYE TV SAYFALARINDA DA İZLEYEBİLİRSİNİZ... LÜTFEN TIKLAYIN
1) Jet Grout nedir? Ne işe yarar ve nasıl bir teknolojiye sahiptir?
“Jet Grout”, yani Türkçesi “Basınçlı Enjeksiyon ile Zemin İyileştirme”, zemine yüksek hızlı bir sıvı jeti (çimento harcı, hava veya su) enjekte ederek yerinde rijit kolonlar oluşturmak için kullanılan bir zemin iyileştirme tekniğidir. İhtiyaca göre bir geçirimsizlik perdesi, bir temel takviyesi veya bir tünel takviyesi yapılabilir.
Mesela tünel üzerinde yumuşak, problemli bir zemin varsa onu iyileştirerek yukarıya zarar vermeden geçilebilir. Hatta tünel açma makineleriyle çalışıldığı durumlarda bazen çok yumuşak bir bölgeye gelindiği zaman yukarıda problem çıkmaması amacıyla ya yukarıdaki belirli bir bölge, yani örtü bölgesi veya tünel makinesinin içerisinden geçebileceği alan da Jet Grout ile iyileştirilebilir. Tünel içerisinde hem tünel açmayı kolaylaştırmak hem de çevre yapıların zarar görmesini önlenmek için uygulanan zemin iyileştirmelerinde kullanılır. Zemin iyileştirme bir bina, bir yol dolgusu veya bir köprü temeli için de yapılabilir. Jet Grout uygulamalarının su sızdırmazlığı sağlamak için de geçirimsizlik perdesi olarak oldukça yaygın bir kullanımı vardır.
İlk geliştirilen ve hala kullanılan tek akışkanlı Jet Grout sisteminde zemin içerisine, ucunda bir monitör ve parçalayıcı bıçağı olan sondaj makinesi girer ve yukarı dönerek çıkarken harcı püskürtür. Tek Akışkan Sistemi’nden sonra Çift Akışkan ve Üç Akışkanlı sistemler geliştirilmiştir. Çift Akışkanlı sistemde harçla birlikte hava da püskürtülür. Üç Akışkanlı sistemde ise su ve hava jeti ile birlikte alttan harç zemine püskürtülür. Farklı zemin türlerinde tercih edilen Jet Grout yöntemlerinin hepsinde amaç rijit bir kolon oluşturmaktır. Tabii kolonu oluştururken sondaj çubuğunun çevresindeki zemine basınç uygulandığından yanal bir sıkıştırma da sağlanmış olur. Böylece matris zemin, mühendislik özelliklerine bağlı olarak iyileştirilir.
2) Dünyada ve Türkiye’de ne zamandır inşaat sektöründe kullanılıyor?
Literatüre baktığınız zaman ilk olarak 1962 yılında Pakistan’da bir baraj inşaatında geçirimsizlik perdesi için Jet Grout’a benzer bir yöntem kullanıldığına şahit oluyoruz. 1968’e gelinceye kadar Japonya’da benzer kullanımlara rastlanıyor fakat 1968’te “Kimyasal Çalkalama Kazığı (CCP) Yöntemi” adı altında Jet Grout’un Japonya’da ilk patenti alınıyor. Tek akış sisteminin öncüsü olan bu uygulama, yıllar içinde kurulum sürecinin ve destekleyici ekipmanın daha da iyileştirilmesiyle çift akışkan sistemi, üçlü akışkan sistemi, çoklu akışkan yöntemi, Rodin Jet Kazığı (RJP) ve Metro Jet Sistemi (MJS) gibi diğer alternatif Jet Grout yöntemlerine doğru gelişiyor. ABD’de ise 1973 yılında konuyla ilgili patentler alınmaya başlanmış. 80’lerde tek akışkan sistemini ardından 80’lerin sonuna doğru üçlü akışkan sistemi de yavaş yavaş uygulamalarda yer buluyor. Yüksek basınçlı süperjet denilen uygulamalar ise 90’ların sonunda yaygınlaşıyor. Jet Grout’un Türkiye’de ilk kullanımı ise 1985’te İstanbul Kanalizasyon projesinde oluyor.
3) Nerelerde ve hangi zeminlerde kullanılır? En uygun olduğu zemin tipleri hangileridir?
Jet Grout her tür zeminde kullanılabiliyor. Jetin yırtamadığı veya nüfus edemediği yüksek kohezyona sahip zeminler ile geçirimliliğin yüksek olduğu çakıllı ve taş parçalarından oluşan zeminler dışında Jet Grout her tür zeminde kullanılabiliyor.
4) Alternatif yöntemlere karşı fayda-avantaj ve sakıncaları nelerdir?
Jet Grout yöntemi hem stabilizasyon hem de sızdırmazlık için her tür zeminde kullanabiliyor. Planlanan dışında zeminde öngörülmeyen durumlarla karşılaşıldığında sistemin değiştirilmesi esnekliğine sahip. Projeye uygun kolon boyutları ve uzunlukları ile mukavemetleri tasarlanıyor ve sahadaki ihtiyaca göre artırılabiliyor veyahut azaltılabiliyor. Yaygın olarak kullanılan Jet Grout makineleri 35 metre derinliğe kadar uygulama yapabiliyor. Çok dar bir alanda 2 metre yükseklikte çalışan makineler mevcut. Jet Grout makineleri ile bitişik kolonlar üretilebilir ve yer altında bitişik Jet Grout kolonlarla teşkil edilen petekler veya çok kenarlı prizma hücreler, tasarımından beklenen fonksiyonu yerine getirmelerinin yanında adeta bir yeraltı sanatı ortaya çıkarıyor. Jet Grout teknolojisi bir monitörle izlendiği, sürekli veri alındığı için elektronik mühendisliği ve veri işleme biliminin gelişimi ile sürekli bir iyileştirme imkanına ve de esnekliği söz konusu.
Jet Grout’un diğer bir avantajı da alternatif zemin iyileştirme yöntemlerine göre imalat sırasında titreşimlerin az olması ve çok yüksek gürültü çıkarmaması. Dolayısıyla hem çevre yapılara titreşimden dolayı zarar vermemesi hem de nispeten gürültüsüz oluşu nedeniyle şehir içindeki kullanımı da oldukça avantajlı. Bundan dolayı Türkiye’deki kentsel ulaştırma sitemlerinin inşaatlarında yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Deney kolonu üretip gerekli testler yapıldıktan sonra hassasiyetle kolonlar üretilebiliyor ve yüksek kalite güvence standartları uygulanabiliyor. Tasarım ve uygulama yüksek teknoloji ile gerçekleşiyor. Bu, avantaj olmakla birlikle sayıları az olan uzman personele ihtiyaç olduğundan zaman zaman bir dezavantaj da yaratabiliyor. Profesyonellerin gözetiminde yapıldığı için ciddi bir avantaj. Ayrıca bilgisayar sistemlerinin çok kullanıldığı kaliteli ve güvenli bir sistem.
Çok geçirgen zeminlere (büyük boşluklara sahip çakıl katmanları vb.) uygun olmaması ise dezavantaj olarak görülebilir. Ayrıca blokajlı diğer zemin iyileştirme tekniklerine kıyasla nispeten pahalı olduğu da söylenebilir. Yüksek ve özel teknolojik ekipmanlara ihtiyaç duyulması ve zemin karışımındaki değişkenlik nedeniyle kalite kontrolünün çok kritik bir öneme sahip olması bir sınırlama olarak görülebilir. Burada da tabii uygulamacı firmanın işinin uzmanı bir mühendislik firması olması önem arz ediyor. Uygulama ve tasarımın özel uzmanlık gerektirdiğini bir kez daha vurgulamak isterim. Firma eğer uzman değilse, toprak altında yüksek basınç uygulandığı için özellikle şehir içinde hem yer üstü hem de yer altı yapılarına ciddi zararlar verebilir. Ayrıca işe başlanmadan önce uygulama yapılacak yakın bir yerde deneme kolonlarıyla test yapılmasını öneririm.
5) Ne tür bir ekipmana ihtiyaç duyuluyor, hangi makineler uygulamada yer alıyor ve çimento karışımı genelde nasıl oluyor?
Jet Grout uygulaması için öncelikle sondaj ekipmanına ihtiyaç duyulur. Jet Grout nozzle’ları ve ekipmanı da bu sondaj ekipmanın üzerine monte ediliyor. Ayrıca çimento silosu ile harç için bir plent ve bir pompa sisteminin olması gerekiyor.
Bu arada tabii kohezyonsuz zeminlerde uygulanan Binder Delgi ile Su ile Delgi’de kullanılan ekipmanların farklı olduğunu da hatırlatmak gerek. Su ile Delgi’de Jet Grout enjeksiyon pompası da yer alır.
Harç karışımı ise genellikle 0,6 ile 1,3 arasında değişen ağırlık oranlarına göre dozlanmış su ve çimentodan oluşuyor. Her özel proje için en uygun Su/Çimento oranı seçilmesi gerekir, çünkü Su/Çimento oranını artırmak daha yüksek erozyon verimliliği, ancak Jet Groutlu malzemenin daha düşük mukavemeti ile sonuçlanır. Genel olarak, kullanılacak çimento türü konusunda belirli bir kısıtlama yoktur, ancak özellikleri saha koşulları dikkate alınarak seçilmelidir ve bazı özel durumlarda özel çimento türleri seçmek faydalı olabilir. Örneğin, hızlı priz süreleri gerekiyorsa ince Portland çimentosu kullanmak uygun olabilirken, kimyasal olarak agresif bir ortamda, puzolanik veya yüksek fırın çimentosu kullanımı gerekebilir.
Bazı uygulamalar için katkı maddelerinin eklenmesi de yararlı olabilir. En yaygın kullanılanı, özellikle harcın Su/Çimento oranı çok yüksek olduğunda ve/veya yüksek mukavemet sorun olmadığında şerbet kusmasını azaltmak için süspansiyon formunda bentonit eklenebilmesidir. Bazı durumlarda kullanılabilen diğer katkı maddeleri, harcın sertleşmesini hızlandırmak için kalsiyum klorür ve harcın prizini hızlandırmak ve böylece yeraltı su akışıyla olası yıkanmayı önlemek için sodyum silikattır. İkincisi, prizi neredeyse anında oluşturabileceği için son derece dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Genellikle, harca eklemenin iki yolu vardır. Birincisi, devrede jel prizi riskini azaltmak için karıştırıcıdan sonra, yüksek basınç pompasından hemen önce statik bir karıştırıcı yerleştirmek; ikincisi ise sodyum silikatı ayrı bir kanaldan enjekte ederek doğrudan zemindeki çimentoyla karıştırmaktır.
6) Dikkat edilmesi gereken yöntem ve unsurlar nelerdir? Uygulamada nelere dikkat edilmesi gerekir?
Biraz önce malzemeleri, ekipmanı özetledik ama tabii bunların doğru tatbik edilmesi çok önemli. Enjeksiyon basıncı, dönme hızı, sondaj makinesini yukarı çekme hızı... Verimli ve mukavemeti yüksek bir kolon üretmek için bu üçünün iyi ayarlanması gerekiyor. Ayrıca harç bileşimi tabii ki çok önemli.
Daha yüksek enjeksiyon basıncı erozyonu artırır ancak aşırı kazıya yol açabilir. Dönme hızı kolonun düzgünlüğünü kontrol eder (genellikle 1-20 rpm kullanılır). Kaldırma hızı, kolon çapını ve örtüşmesini belirler (10-40 cm/dak arasında değişir). Harç bileşimi genellikle çimento ve su karışımıdır (s/ç oranı ~ 0,5 ila 1,5). Kolon çapı, zemin türüne ve sisteme bağlı olarak 0,5 ila 3 metre arasında değişir. Kohezyonlu zeminlerde büyük çaplı kolonlar yapmanız çok kolay olmasa da kohezyonsuz zeminde 3 metreye kadar yapılıyor, hatta rastladığım bir firmanın tanıtım kitapçığında 5 metreye kadar çıktığı iddia ediliyor. Ama genelde kohezyonsuz zeminlerde 3 metreye kadar yapıldığını görüyoruz. Mukavemet gelişimi, kumlu zeminlerde 5 MPa’ya ve killi zeminlerde 2 MPa’ya kadar ulaşabilir.
Jetleme sıvısının özellikleri, yani su ve çimento oranı, basıncı ve akış hızı, jetleme süresi, yani nozul geçiş hızının ve dolayısıyla geri çekilme oranının ve dönüş hızının fonksiyonu ile nozulun özellikleri (çapı, sayısı vs.) dikkat edilmesi gereken ve kaliteyi belirleyen hususlardır.
Jet kesme basıncı ise tek ve çift akışkan sistemleri için genel olarak 30 MPa ile 70 MPa arasındadır. Üçlü akışkan sistemlerinde, su kesme jeti için tipik enjeksiyon basıncı 30 ila 40 MPa iken, harç 7 ila 10 MPa gibi çok daha düşük bir basınçla verilir ve sadece yüksek basınçlı su jeti tarafından aşındırılan zeminle karıştırmak için kullanılır. Üçlü akışkan sisteminde nozulun geçiş hızı, tekli ve çiftli akışkan sistemlerindekinden daha küçüktür.
7) Jet Grout teknolojisi ne yönde gelişiyor, araştırmalar nasıl bir seyir izliyor?
Jet Grout uygulamalarından öncelikle “verimlilik” ve “kontrol”ü daha çok sağlama üzerine çalışmalar yapılıyor. Otomasyon, dijital izleme, sayısal modelleme ve çoklu akışkan sistemlerinin kullanılmasına yoğunlaşılıyor. Elektronik ve bilgisayar yazılımlarının gelişmesi, yapay sinir ağları ve yapay zeka ve daha karmaşık izleme-kontrol süreçlerinin yakın bir gelecekte söz konusu uygulamalara dahil olacağı kanaatindeyim. Günümüzde oldukça gelişen sayısal modelleme imkanlarının BIM sistemleriyle entegre edilmesinin de hızlanması-yaygınlaşması da sektörde beklenen gelişmelerden biri.
Uygulama aralığının genişlemesi kapsamında derin jet enjeksiyonu, değişken zemin uyarlaması da bilgi birikimi geliştikçe hayata giren unsurlar oluyor. Tabii bir de deprem mühendisliğindeki veya mühendisliğin diğer alanındaki yeni gelişmeler de bu uygulama aralığını oldukça genişletiyor.
Sürdürülebilirlik ve çevre dostu olma kavramları da Jet Grout uygulamalarında önemsenen unsurlar olmaya başladılar. Daha düşük karbonlu çimento alternatifleri, atık azaltma ve geri dönüşüm ile kimyasal optimizasyon üzerine çalışmalar bulunuyor.
Kolon şekilleri ve mukavemeti üzerine de çalışmalar mevcut. Diğer taraftan melez zemin iyileştirme tekniklerinde de bazı gelişmeler oluyor. Mesela beraber kullanılması... Jet Grout yaptığınız zaman kolon henüz daha tam prizini almadan içerisine özel donatı elemanları sürülebiliyor, kolonun mukavemetini artırmak, daha yüksek verimli bir yapısal eleman haline getirmek için içerisine özel üretilmiş yüksek mukavemete sahip öngerme kullanılan çubuklardan veya fiber malzemeler konulabiliyor. Bu tip araştırmalar da var. Geoteknik mühendisliği üzerinde zaten hep geliştirmeye yönelik bir baskı vardır. Çünkü binalar seneden seneye yükseliyor, binalar yükseldikçe kazı derinlikleri de artıyor, daha kuvvetli temellere daha karmaşık geoteknik sistemlere ihtiyaç duyuluyor, ihtiyaçlar ve çözülmesi gereken sorunlar da buna paralel artıyor. Bu da sektörün gelişmesini sağlıyor.
Ayrıca her deprem de bizler için yeni bir bilgi anlamına geliyor. Meydana gelen olumsuzluğun bertaraf edilmesi için neler yapılabileceği araştırılıyor. Mesela 1964’e kadar deprem etkisindeki sıvılaşmaya önlem alınmıyordu ama bugün tedbir almamız gerektiğini öğrendik. Yönetmelikler buna göre geliştirildi.
8) Dünyadan veya Türkiye’den değer kattığı veya ciddi katkı sunduğu projeler var mı; hangileri?
Dünyada da Türkiye’de de çok proje var. Türkiye’de özellikle metro, baraj projeleri ve kıyı yapılarının inşasında çok uygulandığını söyleyebilirim.
Jet Grout’un kullanıldığı Hindistan’daki Polavaram Baraj projesi kapsamlı bir zemin stabilizasyonu gerektiriyordu. 3 km’lik bir alanda yaklaşık 110 bin metreküp Jet Grout uygulanmış ve 20 metre derinliğe kadar 2 metre çapında kolonlar oluşturulmuş. Muson mevsimi öncesinde projenin sıkı programının karşılanması gerektiğinden bu uygulama oldukça önemliymiş. İngiltere’de ise Süper Kanalizasyon projesinde tercih edilmiş. Londra’nın kapsamlı kanalizasyon iyileştirmesinin bir parçası olarak, Birleşik Krallık’ta şimdiye kadar yapılmış en derin Jet Grout’lar gerçekleştirilmiş. Bu çalışma, zemin iyileştirme ve yeni kanalizasyon sisteminin yapısal bütünlüğünü sağlamak için önemliymiş. İstanbul’da da bildiğim kadarıyla Galataport’ta bazı problemleri çözdü. Dünyanın en büyük kıyı şeridi geliştirmelerinden biri olan Galataport İstanbul, Boğaz boyunca 1,2 kilometre boyunca uzanıyor. Jet Grout, zemini stabilize etmek için kullanılmıştı ve tarihi olarak erişilemeyen bir kıyı şeridini canlı bir kamusal alana dönüştüren bu 1,7 milyar dolarlık projenin inşasını kolaylaştırmıştı. İzmir Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali’nin inşası ise Türkiye’nin en büyük Jet Grouting uygulamalarından birini içeriyordu. Bu teknik, zemin özelliklerini iyileştirmek ve temel taşıma gücünü artırmak için kullanıldı.
9) Amerika kıtasında zemin-temel anlamında izlenimleriniz neler? Farklı teknolojiler var mı?
Amerika kıtasında Jet Grout’a alternatif olarak genellikle “Taş Kolonlar”, “Kompaksion Harçlaması (Compaction Grouting)”, “Geçirimlilik Harçlaması (Permeation Grouting)”, “Derin Karıştırma” ve “Dinamik Kompaksiyon” yöntemleri uygulanıyor.
Ülkemizde de darbeli taş kolon oldukça sık kullanılıyor ama Amerika’da sıklıkla kullanılan bir de Geopier denilen çeşidi var. Bu Türkiye’de çok tercih edilmiyor. Türkiye’de daha çok darbeli taş kolon olarak adlandırılan yöntem uygulanıyor. Bu yöntemin diğer taş kolonlara avantajı, rijit kolonun uygulamacının kontrolünde gerçekleşiyor olması; yani rijitliğini, mukavemet parametrelerinin iyi biliniyor olması. Çünkü kontrolü olan bir sistem.
10) Türkiye’deki zemin ve temel sektörü hakkındaki yorumlarınız nelerdir?
Türkiye inşaat sektörü açısından hep canlı ve dinamik bir ülke oldu. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren çok büyük projelere ağırlık verilmiş ve tabii bunlardan dolayı da Türkiye mühendislik anlamında büyük bir tecrübe edinmiş. Keban Barajı, Karakaya Barajı, Atatürk Barajı ve geoteknik açıdan başarılı işlerin gerçekleştirildiği Alibeyköy Barajı gibi büyük baraj, tesis ve köprü inşaatları hayata geçirilmiş. Bunların her biri mühendis meslektaşlarımız için bir okul niteliği taşıyor. Afşin Elbistan Santrali gibi enerji sektöründe de çok büyük yapılara imza atılmış. Büyük yapılar hep iyi geoteknik mühendislik hizmetine ihtiyaç duyarlar ve dolayısıyla ülkede geoteknik olarak oldukça gelişmiş bir sektör ve iş gücü olduğunu söyleyebiliriz. Yurtdışında da başarılı projelere imza atıyorlar. Türkiye bu konuda aktif, dinamik ve tecrübeleri olan bir ülke. Hem özel sektör hem de kamu kurumları oldukça tecrübeli. Bir sistem ya da yeni bir uygulama faydalı ise hemen kabul görüyor ve firmalar bunu hemen kullanmaya başlıyorlar. O anlamda da kolay uyum sağlayan bir yapıya sahip. Jet Grout da bunların en iyi örneklerinden biri. Türkiye’ye 1985’te geldi ama kısa sürede, özellikle 99 depreminden sonra oldukça yaygınlaştı.
Diğer taraftan eğitimin kalitesinin ise biraz düştüğü kanaatindeyim. Bazı sorunlar olduğu aşikar. Ve sektörün, üniversitelerdeki mühendislik bölümleriyle daha çok işbirliği içine girmesi gerekiyor. Güncel bilgi, gelişme ve sorunların karşılıklı paylaşılması çok önemli.
Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde bulunması, “sismik tasarımı” geoteknik mühendislik sektöründe kritik bir bileşen haline getiriyor. Bu durum dikkate alınarak Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, geoteknik tasarım esaslarına yer verilerek güncellendi, bina dışındaki yapılar için de deprem yönetmelikleri yürürlüğe kondu. Daha önceki yönetmeliklerde geoteknik ve zeminle ilgili önemli eksiklikler vardı. Yeni yönetmelikte yapı temellerinin geoteknik tasarımının depreme etkisine göre yapılması yanında zemin araştırmalarının ve bu araştırmalardan geoteknik parametrelerinin üretilmesine ilişkin esaslar, sıvılaşma ve şev stabilite analizleri eklendi. Ayrıca daha önceki yönetmeliklerde yer alan deprem bölgesi kavramı kaldırıldı ve bunun yerine faya uzaklığa göre deprem parametrelerinin belirlenmesi yaklaşımı getirildi. Bu yaklaşım daha bilimsel ve daha adil. Deprem konusunda birikimli ülkelerin yönetmeliklerinde de bu yaklaşım ile yapıların tasarımı için deprem parametrelerinin belirlenmesi şartı var. Bunlar yeni yönetmelikle başarıldı ve önemli bir boşluğu doldurdu.
Bir durum da, ülkemizde gerçekleşmiş çok büyük projelerin tasarımlarının maalesef Türk proje firmaları ve Türk mühendisleri tarafından gerçekleştirilmemiş olması. Umarım yakın bir gelecekte meslektaşlarımız, gençlerimiz ve firmalarımız geniş açıklıklı asma köprüler, çok yüksek ve hacimli barajlar ve enerji santralleri gibi çok büyük projelerin tasarımlarını da üstlenirler.
BU İÇERİĞE, ŞANTİYE®NİN MART - NİSAN 2025 (410.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ… LÜTFEN TIKLAYIN...
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
7 Nisan 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1800 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.