Akustik, Gürültü Kontrolü, Ses Yalıtımı ve Mekanik Titreşim konularında ülkenin en önemli isimlerinden biri olan Mezzo Stüdyo Kurucu Ortağı ve ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi (E) Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, “Akustik sağlık gibidir; iyi olduğunda farkına bile varmazsınız, kötü ise Allah korusun, hemen eksikliğini belli eder” diyor.
KNAUF INSULATION'IN KURUMSAL DERGİSİ ECOSE İÇİN YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIN BİR KISMINI ŞANTİYE'NİN WEB SİTESİNDE DE PAYLAŞIYORUZ. RÖPORTAJIN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN: ECOSE DERGİ, SAYI 7
ECOSE’nin akustik, gürültü kontrolü ve ses yalıtımıyla ilgili sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, başta okul ve hastaneler olmak üzere kapalı ortamlarda ses yalıtımı ve akustiğin önemine değinerek güncel ve sık yaşanan sorunları özetledi. Prof. Dr. Çalışkan hacim akustiği açısından, akustiğin sağlık gibi, yani iyi olduğunda farkına bile varılmadığını, kötü olduğunda ise hemen eksikliğini hissettirdiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Özellikle eğitim kurumları hem yalıtım hem de hacim akustiği açısından çok önemli yerlerdir. Öğrencilerin öğretmenlerini duymalarının yanında özellikle çok iyi ‘işitebilmeleri’ gerekir. Ayrıca öğrenciler dışarıdan dikkatlerini dağıtacak, konsantrasyonlarını bozacak sesli bir uyarıcıya maruz kalmamalıdırlar. Ülkemizde son yıllarda yürürlüğe giren Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmeliği (2017) kapsamında bu tür düzenlemeler mevcut. Fakat söz konusu yönetmelikte maalesef hacim akustiği için ‘çınlama süresi’, hacimden bağımsız belirtiliyor. Büyük hacimli projelerde konu, akustik danışmanlar yetkilendirilerek çözülebiliyor ama küçük hacimlerde, yani sınıfların akustik kriter tanımında belirsizlik oluşabiliyor.”
Artık okulun her tarafında önlem alınması şart
“Diğer taraftan artık okullar eskisi gibi değil. Yani öğrenim eskiden okulun belli bir yerinde, çekirdek öğrenme merkezi denilen mekanlarda, genelde de sınıflarda yapılırdı; fakat bu sözü edilen yerler, iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve mobil cihazların kullanımının yaygınlaşması gibi nedenlerle okulun her yeri olmaya başladı. Çocuklar ellerindeki tabletlerle koridoru da bir öğrenim merkezine çevirebiliyorlar. Dolayısıyla sadece sınıflar değil, artık okulun her tarafında önlem alınması şart oldu.”
Hastaneler, mahremiyetin en yoğun hissedildiği yerler
Hastaneler ise mahremiyetin en yoğun hissedildiği yerlerden biridir. Başvuru masasındaki sağlık görevlisine anlattığınız derdiniz aslında sizin mahrem konularınızdır. Etraftan duyulsa bile anlaşılmaması gereken şeylerdir. Dolayısıyla bu mekanlarda da sesle ilgili ciddi önlemlerin alınması gerekir. Mekanların tavanı ses yutucu malzemelerle kaplanarak, yansımalar sınırlandırılmalıdır. Bu konu da zaten ilgili yönetmelikte kapsanıyor. Neler yapılacağı, en azından kuramsal olarak belli. O anlamda çok sıkıntı yok ama en önemlisi, dışarıdan gelen gürültü ile ilgili çok net düzenlemelere sahip olmamamız. Mesela bir hastanenin olmazsa olmazı jeneratör üniteleri, pompalar, türbinler ve soğutma kuleleri gibi mekanik donanım gürültü üretir. Tüm bu gürültüyle ilgili gerekli önlemlerin binanın tasarımı aşamasında dikkate alınması lazım. Bu, alışveriş merkezleri veya oteller için de söz konusu olan bir problem.”
Layıkıyla yapılmayan uygulamalar sıkıntı yaratıyor
“Yapıda detayla ilgili sorunlar da oluyor tabii... Genelde emek ve zaman gerektiren ama layıkıyla önemsenmeden yapılan uygulamalar sıkıntı yaratıyor. Örneğin, bir yüzer döşemenin dikkatle bohçalanması ve duvar/döşeme penetrasyonlarının düzgün yapılması lazım. Özellikle otellerde bu çok önemli. Mesela prizler, arkalarından çok iyi yalıtılmalılar. Çünkü duvarın ötesinde de bir oda var ve bu prizin aynısı oraya da konulursa bu sefer o boşluk ciddi bir ses geçişine neden olur ve duvarın yalıtım özelliği uygun olsa bile hiçbir işe yaramaz. Bunlar tasarımla projede çözülmesi gereken konular.”
İstasyonlarındaki anonsların panik anında duyulabiliyor olması lazım
Okul, hastane ve otel gibi kapalı mekanların haricinde son dönemde sayıları artan ve milyonlarca inanın kullanmaya başladığı diğer bir kapalı ortamların da metro istasyonları olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, bu mekanlardaki akustik gerekliliklerle ilgili de yorumlarda bulundu. Mezzo Stüdyo olarak İstanbul’daki metroların yüzde 80’inde akustik danışman olarak görev aldıklarını ve bu tecrübelerinden dolayı Binaların Gürültüye Karşı Korunması Yönetmelik maddelerinin oluşmasında katkı sunduklarını hatırlatan Çalışkan, metro istasyonlarında da akustik gerekliliklerin hassasiyet içerdiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Çünkü metro istasyonlarında yapılan anonsların, özellikle acil durum anonslarının, verilen yönlendirme ve direktiflerin istasyonda bekleyen insanlar tarafından panik anında bile kolay duyulabilir olması gerekir. Metro istasyonlarında birtakım acil durum senaryoları vardır. Bu senaryolar kapsamında bazı gürültü kaynaklarının öngörülmesi lazımdır. Mesela tünelin havalandırmasını yapan çok sayıdaki büyük fan, acil durumlarda da çalıştıklarından, bu cihazların çıkardıkları yüksek düzeyde gürültünün, anonsları bastırmaması gerekir. Bu çalışmalar bilgisayar simülasyonuyla yapılır. Mesela perondaki 80 dB’lik bir gürültü olduğunda yapılan anons nasıl anlaşılıyor; veya düzgün anlaşılabiliyor mu? Metro istasyonlarının akustik tasarımlarını yaparken dikkat edilen en önemli konulardan biri budur. Çevresel Gürültünün Değerlendirmesi ve Yönetimi Yönetmeliği (ÇGDYY-2010) bu unsurları kapsıyor.”
Metro treninin titreşimi yukarıda ikamet edenleri rahatsız edebilir
“İstasyonlarda, girişlerde, peronlarda çok sayıda ses yutucu panel mevcuttur ve hepsi bu amaca yöneliktir. Fanların peronla bağlantılı alanlarında da mutlaka duvarlarda mineral yün mevcuttur, ki fanın gürültüsü perondaki anonsların işitilmesini engellemesin. Metrolardaki diğer bir çalışma da trenin zeminde yarattığı titreşimle ilgilidir. Bu titreşim bazı bölgelerde, yukarıda ikamet eden insanları rahatsız edebilme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla, yönetmelikte olmasına ve dikkat edilmesine rağmen yine de geliştirilmeye ihtiyaç duyulan bir madde olduğunu düşünüyorum.”
Mevzuatta apartmanlardaki gürültü konusuna pek değinilmiyor
Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, mevcut yasal düzenlemelerle ilgili de şu yorumlarda bulunuyor: “2003’te başlayan AB’ye uyum süreci kapsamında ülkemizde de ciddi, diğer ülkelere örnek gösterilecek hızda bir çevresel gürültü mevzuatı geliştirildi. Halen de yürürlükte ve sürekli revize ediliyor. Fakat tek başına yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü söz konusu düzenleme, dışarıdaki gürültü konusunda birtakım kısıtlamalar getiriyor. Evlerdeki, özellikle apartmanlardaki gürültü konusuna pek değinilmiyor. 2017’de Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik yayınlandı ve biz de tasarımlarımızı ona göre yapıyoruz ama o da henüz pek yeterli değil. Komşuluk gürültüsü ÇGDYY’nde kapsanmadığı için yetki kolluk kuvvetlerine (karakola) bırakılmış durumda.”
Çınlamanın sönümlemesi hacme bağlıdır
“Türkiye’de mevzuatta özellikle hacimlerin büyüklüğü açısından birtakım sıkıntılar var. Normalde, içeride çınlamanın sönümlemesi hacme bağlı bir şeydir. Hacim büyüdüğünde çınlama süresi uzar. Bu süre hacimle doğru orantılıdır; hacim büyükse bu süre uzundur. Mevcut mevzuatta ise hacimden bağımsız olarak tek bir değer veriliyor. Bunu hacimden bağımsız yapmak bilimsel bir yaklaşım değil. Ayrıca özellikle düşey komşuluklarda ve asmolen döşemelerde önem arz eden darbe sesi konusu var. Bununla ilgili de bazı belirsizlikler mevcut; mevzuat henüz tam oturmuş değil. Tasarım yaparken bu konudaki yabancı yönetmelikleri dikkate alıyoruz.”
Salt malzeme kalitesi değil, uygulamanın da özenli yapılması şart
“Bu mevzuat öncesi yapılan yapılarda da sıkıntılar devam ediyor. Bağımsız birimler arasındaki duvarlarda en az 52 desibellik bir yalıtım yapılması lazım. Salt malzeme kalitesi değil, özellikle uygulamanın iyi, doğru ve özenli yapılması şart. Mesela yüzer döşeme yapılıyorsa, bohçalama gerekiyor. Ayrıca masa başında yapılan tasarım hesaplarının kesinlikle talep edilenden yüzde on daha yüksek performanslı yapılmasını öneririm. Çünkü maalesef uygulama esnasında çok sayıda hata yapılabiliyor. Bunları baştan öngörmek mantıklı bir davranış olur.”
Haydar Aliyev Kültür Merkezi, en heyecan duyduğum şantiyeydi
“Benim için en önemli işlerimizden birisi Azerbaycan’daki Haydar Aliyev Kültür Merkezi’ne verdiğimiz akustik danışmanlık hizmetiydi. Zaha Hadid tasarımı olan proje 21. yüzyılın önde gelen projelerinden birisi olarak gösteriliyor. Projede yer alan ve çok değişik yüzeylere sahip bin kişilik konser salonundaki çalışmamızı önemserim. Enteresan bir projeydi ve en heyecan duyduğum şantiyeydi. Yapımı devam eden İstanbul Finans Merkezi’nde yer alan Ziraat Bankası’nın iki kulesine hizmet verdik ve elips bir yapıya sahip konser salonunun hacim akustiği çalışmalarını yürüttük. Ayrıca İzmir’deki opera binasına da akustik danışmanlık hizmeti sunuyoruz. En son yaptığımız projelerden biri de, yıkılan Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yerine inşa edilen 10 bin kişilik Basketbol Gelişim Merkezi’nin ve yine son dönemin popüler projelerinden biri olan İstanbul Modern’in akustik danışmanlığıydı.”
KNAUF INSULATION'IN KURUMSAL DERGİSİ ECOSE İÇİN YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIN BİR KISMINI ŞANTİYE'NİN WEB SİTESİNDE DE PAYLAŞIYORUZ. RÖPORTAJIN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN: ECOSE DERGİ, SAYI 7
18 Mayıs 2022
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.