Modernizmin en önemli temsilcilerinden Alman Mimar Ludwig Mies van der Rohe (1886-1969) tarafından tasarlanan Seagram binası 38 katlı (157 metre) ikonik ve uluslararası öneme sahip bir yapı.
1958 yılında tamamlanan ve gökdelen mimarisini onlarca yıl boyunca etkileyen bir stile sahip bina, Manhattan (New York, ABD)’ın merkezindeki Park Avenue üzerinde yer alıyor.
Sadeliğe vurgu yapan “Less is more / az çoktur” ve “Tanrı ayrıntıda gizlidir” sözleriyle de tanınan ünlü mimarın imzasını taşıyan ve önceki yılların süslü ağır taş-tuğla cepheleri yerine şık cam ve metal ile karakterize bir kimliğe sahip Seagram binası minimalist, kurumsal bir estetiği benimseyen yeni bir işlevsel gökdelen çağının da sinyalini veriyordu.
Zarafeti ve modernizmin ilkelerini temsil eden Kanadalı içki imalatçısı Seagram Holding'in genel merkezi olarak tasarlanan binanın inşaatına 1955 yılında başlandı.
Seagram binası, çelik ve betonarme çekirdek kombinasyonu kullanılarak inşa edildi ve kendi türünde bunu gerçekleştiren ilk binalardan biri oldu.
Ludwig Mies van der Rohe, çelik çerçevenin görünür olmasını amaçlamıştı. Ancak bu, tüm yapısal çeliğin beton veya başka bir yangına dayanıklı malzeme ile kaplanmasını gerektiren Amerikan inşaat mevzuatı tarafından engellenmişti. Binaya istediği dikey eklemlenmeyi vermek için Mimar, bunun yerine dikey olarak uzanan, büyük cam pencereleri çevreleyen ve aynı zamanda rüzgar yüküne karşı kabuğun sertleşmesine yardımcı olan yapısal olmayan bronz tonlu I- kirişler kullandı. Her bir bronz dikme 26' ölçülerinde ve o dönemde kalıptan çekilmiş en uzun bronz kesitlerdi.
Seagram, zamanında, cephesinde kalıptan çekilmiş bronz kullanılan ilk ofis binasıydı.
Bu yöntem daha büyük yapısal olmayan binanın iç kısmı betonarme bir kabukla desteklenerek diğer binalarda da geniş çapta benimsenecekti.
Seagram’ın çelik kiriş iskeleti, perçinlenmemiş, ancak gürültüyü azaltmak için cıvatalanmış 190 bin cıvata ile bir arada tutuluyor.
İnşaat esnasında 5 binden fazla çelik parçasını bir araya getirmek için 700’den fazla inşaat işçisi çalışmış.
Bina, tabandan tavana pencerelere sahip. Hatta New York’taki tam boy düz cam pencerelere sahip ilk yüksek bina. Mimar Rohe, mal sahibi viski üreticisi Seagram’a atıfta bulunmak için camları viski renginde seçmiş. Seagram’da tamamı işlenmiş 122 bin metrekarelik cam panel bulunuyor.
Binada iç kısım açık ve merkezi servis çekirdeğini çevreleyenlerin dışında hiçbir yapısal duvar da yok. Giydirme cephenin tavandan tabana camından ışık sızıyor ve alan neredeyse istenilen her şekilde kullanılabiliyor.
Tasarımın bir diğer öncü özelliği de mimarın binayı sokağın kenarından 30 metre geriye yerleştirerek açık bir alan yaratma kararıydı. Bu, onun Manhattan’ın yoğun ortamına verdiği tepkinin bir parçasıydı ve gökdelen tasarımı ile şehir planlamasının geleneksel ekonomisine yönelik bir sitemdi. Meydandaki iki büyük çeşme ve açık oturma alanı yer alıyor; bu da mekanın sosyalleşmesini teşvik ediyor ve şehri binaya bağlayan bir “eşik” sağlıyor. Kaldırım seviyesinin biraz üzerinde yükseltilmiş, pembe granitten yapılmış ve ithal İtalyan mermeri oturma yerleri ve iki büyük havuz içeren meydanın altındaki dahili ısıtma sistemi günde 500 tona kadar buzu eritebiliyor.
Binanın ısıtma ve iklimlendirme sistemleri iki bölüme ayrılmış; 21. kata kadar hizmet veren bir bodrum ünitesi ve 21. kattan sonrakilere hizmet veren bir çatı ünitesi...
Mimarın tasarımının en ilgi çekici yönlerinden biri, yüksek yapıyı çevreleyen kısıtlamalardan fayda sağlarken aynı zamanda bina tipinin estetik potansiyelini de fark etmesiydi. Mies van der Rohe, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya’da çalışırken çelik ve camdan kuleler için radikal fikirler geliştirerek yüksek bina mimarisinin ön saflarında yer almıştı. Bu fikirleri Amerika Birleşik Devletleri’nde, özellikle de ilk olarak 1951’de tamamlanan Chicago’daki Lake Shore Apartmanlarında geliştirdi. Ancak ticari kullanıma yönelik kentsel yüksek binaların tüm amaç ve fikirleri Seagram’da mükemmele yakın bir şekilde bir araya geldi.
Seagram binasının bir diğer ilginç özelliği de pencere panjurları. Ünlü Mimar, binanın tek tip bir görünüme sahip olmasını istemiyordu. Cephede hoşlanmadığı yönlerden biri, pencere panjurları çekildiğinde ortaya çıkan düzensizlikti. Kaçınılmaz olarak, farklı pencereleri kullanan kişiler perdeleri farklı yüksekliklere çekerek binanın dağınık görünmesine neden olacaktı. Bu orantısız görünümü azaltmak için Mies, yalnızca üç konumda çalışan pencere panjurları belirledi: "tamamen açık", "yarıya kadar açık/kapalı" veya "tamamen kapalı."
Çelik ve camdan oluşan bina, kullanılan malzeme ve inşaat tekniklerinin taleplerinin doğrudan bir sonucu olan detaylarıyla farklı bir zarafete sahip.
Seagram binasında tarihe açık bir gönderme ve gereksiz süslemeler olmaması da binayı özel kılan unsurlardan biri olarak ön plana çıkıyor.
Gökdelen anlayışının, Mies van der Rohe tarafından tasarlanan bu binanın tamamlanmasıyla ancak 1958’de sanatsal bir olgunluğa ulaştığı savunuluyor.
Bina, o zamanlar için gökdelen tasarımında neredeyse söylenecek “son söz” olarak görülmüştü.
Ve belki de bazı açılardan öyle olmaya hala devam ediyor...
10 Eylül 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.