İşin adı “İple Erişim”... Ama herkesin böyle bir meslek sahibi olabilmesi pek kolay değil. Çünkü söz konusu işi yapmak için profesyonel dağcı veya tırmanıcı olmak yetmiyor; teknik anlamda da “elden bir şeyler geliyor” olması şart. Bunların üstüne bir de yüzlerce metre yükseklikte teknik sorunları layıkıyla çözebilme becerisi tabii...
Türkiye’de ise bu işi iyi beceren bazı isimler var. Bunlardan biri de ENES ÖZER... Kendisi 26 yaşında ve aynı zamanda milli bir sporcu. İlk olarak yüksek binaların cephe temizliği ile başladığı işte, daha sonraları, edindiği deneyimleri nedeniyle 1915Çanakkale Köprüsü’nde bile görev almış bir profesyonel. Enes Özer’e bu özel mi özel işle ilgili ayrıntıları sorduk, o da anlattı... İşte bir İple Erişim Uzmanı’nın hikayesi...
RÖPORTAJI ŞANTİYE®NİN MART-NİSAN 2022 (392.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ.
Şantiye: Çok kısa olarak sizi tanıyabilir miyiz?
Enes Özer: 1997 Beykoz (İstanbul) doğumluyum. Meslek lisesi mezunuyum. İş Güvenliği üzerine ön lisansım var. Şu anda uzaktan İşletme öğrenimi görüyorum, 4. sınıftayım. 18 yaşımdan bu yana, yaklaşık sekiz yıldır profesyonel olarak İple Erişim Uzmanlığı ve süpervizörlük yapıyorum. Dağcı İşler isimli bir firmam var.
Şantiye: Bu merak nasıl oluştu ve profesyonel hayatla yollarınız nasıl kesişti?
Enes Özer: Dağcılığa, ilkokul 3. sınıftayken bir arkadaşımın abisine heveslenerek başladım. Tırmanış yarışmalarına katıldım. 2006 yılında ilk yarışmamda 7. olmuştum. Bu beni hırslandırmıştı, ardından 3. ve 2.’likler ve en sonunda da 1.’likler gelmeye başladı. Spor tırmanışı alanında otuzu aşkın Türkiye şampiyonluğum oldu. Balkan şampiyonluğum da var. 2013 yılında milli sporcu oldum. Avusturya’ya Avrupa Şampiyonasına gittim, 2015 senesinde de İtalya’da Dünya şampiyonasına katıldım. Yapay bir tırmanma duvarına tırmanıyoruz. Dağda kaya tırmanışı da yapıyorum.
İple erişim maceram ise bu meraklarıma paralel gelişti. İple erişim, kaya tırmanışı ve spor tırmanışına benzer bir iştir. Açıkçası para kazanabilmek amacıyla yöneldiğim bir işti. Çevrede yapanlar da vardı; hatta belgesiz çalışıyorlardı. Ki ben de ilk dönemlerimde bir süre belgesiz çalışmıştım. Ama araştırınca bir belgeye sahip olmam gerektiğini anladım. IRATA ve SPRAT denilen belgeler var. IRATA, İngiltere’de faaliyet gösteren Endüstriyel İple Erişim Derneği. SPRAT ise onun Amerikan versiyonu. Profesyonel İple Erişim Teknisyenleri Topluluğu olarak geçiyor. Ülkemizde iki belge de geçerli. Ama genelde IRATA bilindiği için ben de IRATA’yı almayı tercih etmiştim. Beş günlük eğitim ve tam günlük bir sınavı olan bir belge.
İlk olarak cam silme işiyle başlamıştım. Yakın çevremden biri dağcı olduğumu bildiğinden bir binanın camlarını silmemi teklif etmişti. O zamanlar IRATA sahibi de olmamama rağmen kabul etmiştim. İyi de bir maddi getirisi olmuştu. Daha lise öğrencisiydim. Sporcu olduğum için antrenmanlara yoğunlaşıyordum ama diğer taraftan sporun maddi bir getirisi olmuyordu. Yurtdışındaki yarışmalara gidebilmem için de para gerekiyordu. Dolayısıyla bu şekilde başlamış oldum.
Şantiye: Cam silmeyle başladınız... Sonra...
Enes Özer: Türkiye’nin son yıllardaki önemli binalarından birinde bir iş yapmıştım. Bina çok hızlı inşa edildiği için bazı şeyler atlanmış; mesela şaft boşluklarının içerisine sıva çekilmemişti. Bu da yangın şaftında, aşağıdan verilen havanın bu boşluklardan binaya girmesine neden oluyordu. Ciddi bir sorundu yani. Bizse verilen görev doğrultusunda 70’e 70 cm’lik şaftlara inerek belirlenen yerlere sıva çekmiştik.
Serbest çalışan olduğumuzdan çok çeşitli işler yapıyoruz. 1915Çanakkale Köprüsü’nde de işimiz oluyor, yamaç örtüleme veya cam silme işi de yapıyoruz. Yani inşaat sektörünün her yerinde varız. Vincin giremediği, iskelenin kurulamadığı ama erişilmesi gereken çok yer oluyor. Bu işleri de biz yapıyoruz. Mesela geçtiğimiz aylarda Taksim’deki bir binanın 15. katının camından su giriyordu. Sadece dışarıdan silikon çekmek için iskele kurulmaz. Yukardan aşağı iple inerek silikonu çekip işi yarım saatte bitirmiştim. Diğer taraftan büyük bir rüzgar türbini kurulumunda da görev alıyoruz; ki Balıkesir’deki birçok türbinin montajında çalıştım. Son zamanların en büyük projelerinden İstanbul Havalimanı’nın çatısının bakım ve onarımında da görev aldım. Çatıdaki eksikleri tespit edip, eksikleri gidermeye çalışmıştık.
Şantiye: Tam olarak İple Erişim nedir? Ne gibi avantajları var?
Enes Özer: İple Erişimci olarak ulaşılması zor veya yüksek bölgelere ip teknikleri kullanarak ulaşımı sağlayıp çözümler sunuyoruz. İple erişimin birçok avantajı var. Öncelikle diğer sistemlere göre maddi olarak daha avantajlı. Hızlı ve çevreye hiçbir rahatsızlık vermeyen bir yöntem. Örneğin bünyesinde kapalı otopark (zemin) barındıran yapılara ağırlık sebebi ile vinç giremediğinden iple erişim en uygun yöntem olarak görülüyor. Bir iskele kurulumu veya vincin pozisyonlanması uzun süreler alırken, iple erişim teknisyeni sahaya gelir ve işine hemen başlayabilir. Mesela sepetli bir vincin binanın etrafını dolaşması bir ay sürer. Ama 10 kişilik bir iple erişim ekibi bina temizliğini 3 günde bitirebiliyor.
Bina iç ve dış cephelerinin temizlik, boya, izolasyon, montaj, tamirat ve afiş asımlarını; alışveriş merkezlerinin dekor asımları ve temizlik ile bakımlarını; gösteri ve reklam amaçlı iple inişler, pankart açılması ve dublörlük hizmetleri; sahne kurulumu ve rigging; köprü ve viyadüklerde hasar tespit çalışmaları, boya, montaj, tamirat hizmetleri sunuyoruz.
Şantiye: Mesleğinizde, dağcılık, iple erişim, sporculuk bir tarafa bir de eriştiğiniz noktada elinizden iş gelmesi gerekiyor...
Enes Özer: Kesinlikle... Elinizin alet tutabiliyor, iş görebiliyor olması şart. Ben meslek lisesi elektrik bölümü mezunuyum. Ailem nedeniyle sanayide büyüdüm. Çocukluğumun bir dönemi çıraklık yaparak geçti. Kaynakçılık ve Makine Bakım Operatörlüğü MYK belgem var. Elektrik işini zaten meslek lisesinden biliyorum. Dolayısıyla sadece IRATA belgesi alınca yapılabilecek bir iş değil. O belgenin eğitimi, kişinin oraya güvenli ulaşmasını sağlamaya yönelik; ondan sonra işin içerisine meslek bilgisi giriyor. Elinden ne kadar çok iş gelirse o kadar başarılı olursun.
Şantiye: Bu işi yapan kaç kişi var Türkiye’de? Ve ücret düzeyi hakkında kabaca bir bilgi verebilir misiniz?
Enes Özer: Profesyonel olarak yapan bin kişi vardır. Fakat son zamanlarda bu sayı giderek artıyor. 18 yaşımdayken aldığım rakamla şu an aldığım rakam aynı. Yani enflasyonun artmasına rağmen o kadar çok yeni kişi geldiği için fiyat maalesef yükselmiyor ve piyasaya bir dengesizlik hakim. Asgari ücrete gelen zam oranında bir artışı iple erişim sektörü yakalayamadı. Ben 18 yaşındayken günlük 250 lira alıyordum. Şu anda tecrübesiz, yeni başlayan bir arkadaş 350-400 lirayla başlıyor. Ama bu yaptığın işe göre de değişiyor tabi. Serbest çalışıldığından, sigorta işveren tarafından günlük yapılıyor. Kalan günleri kendimiz karşılıyoruz. Her gün de çalışılmadığını hatırlatmam gerek. İş olmasının haricinde havanın da müsait olması şart. Yağmur, rüzgar ve kar bizim çalışmamızı engelleyen hava şartları.
Şantiye: Çanakkale Köprüsü’nde çalışmakla cam temizlemenin hem risk hem maddi açıdan farkı var mı?
Enes Özer: Risk aynı risk. Yükseğe çıktığınızda her zaman riskiniz aynıdır. Aynı kurallarla çalışmanız gerekir. Ama 1915Çanakkale Köprüsü gibi bazı işlerde teknik beceri de istenir. Cam silme tahmin edeceğiniz üzere çok teknik bir iş değildir. Köprüde işe başlarken tabii ki teknik yetkinlikler, deneyimler çok daha ön plana çıkıyor. O yüzden maddi açıdan da fark oluyor doğal olarak.
Şantiye: 1915Çanakkale Köprüsü’nde ne yaptınız veya yapıyorsunuz?
Enes Özer: Köprünün kule montajında 7 ay boyunca yüksekte çalışma süpervizörlüğü yapmıştım. Ardından köprünün açılmasına yakın, tabliyenin altındaki yürüme bakım platformunun tork işlemleri vardı. Oraya iple erişerek torklama yaptım, montaj yaptım, tork değerini ölçtüm, bazen de çekilmesi gereken fotoğrafları çektim. Mesela son montaj aşamasında sapan aşağı düşmüştü ve o sapanın bağlanması gerekiyordu. Kule vinçle bağlanmaya çalışılsa bir buçuk saatlik zaman kaybı olacaktı. Benim, aşağı inip, sapanı bağlayıp yukarı vermem 5 dakika sürdü. Mesela düşecek olan bir parça oluyor, montaj sonrasında unutulmuş, hemen gidip o parçayı söküp alıyorduk. Projede aynı zamanda yüksekte çalışma önlemlerini alıp, iş güvenliğine de yardımcı olmuştuk. Bu işleri, kendi firmam üzerinden değil de Çinli bir firmada maaşlı çalışan olarak yaptığımı da belirtmem gerek.
Şantiye: Kendi ekipmanınızı mı kullanıyorsunuz?
Enes Özer: Yaptığımız iş anlaşmasına göre değişiyor. Mesela bir boya işi varsa, ekipman ücretini alıyoruz. Çünkü ekipman bazı işlerden sonra tekrar kullanılamıyor ve çok pahalı. Kullandığımız bir emniyet kemeri 6 bin TL, ipler de 7 bin TL civarında. Ki tek bir ip de yetmiyor, 2 iple çalışılması gerekiyor. Tüm ekipman özel olduğu için rakamları da normalden yüksek oluyor tabii. Bir kişinin ekipman masrafının 70 bin TL’yi bulduğunu söyleyebilirim.
Şantiye: Tehlikeli bir iş mi sizce bu yaptığınız? Bütün güvenlik tedbirlerini aldığınızda risk nedir?
Enes Özer: Bence sokakta yürümekten daha güvenli... Ama tabii her şeyi kuralına uygun yaptığınız sürece... İskele kurulurken risk daha fazla bence. Çünkü 15 katlı bir binada iskele kurulması ve çalışılması bir ay sürüyor. Yani bir ay boyunca yüksekte çalışma riskine maruz kalınıyor. Ama iple erişimde 30 dakikada iş bitiyor. O risk süresi çok kısa. Aynı zamanda tek bir iple değil, hep iki ip bağlı şekilde iş yapılıyor. Ben İş Güvenliği ön lisansı yaptım. Bitirme ödevim de “Türkiye’deki Erişim Kazaları” konusuydu. Türkiye’de ölümlü kazalar genelde son saatlerde, iş yetiştirme baskısı işin içine girdiği zaman oluyor. Bir de bilinçsiz, belgesiz kişiler, başında süpervizörü olmadan yapılan işlerde kazalar oluyor. Ama süpervizörlük nizami yapıldığı zaman hiçbir kaza olmuyor diyebilirim.
Bir de iple erişim çalışanları daha eğitimli ve daha bilinçli oluyorlar. O belgeler kolay verilmiyor. Güvenlik, bizde en öncelikli konudur. Örneğin ben bir işe başlamadan önce risk analizini yapıyorum. Ayrıca iple erişimde “acele iş” diye de bir kavram yoktur. O yüzden kazaların minimum olduğu bir alandır.
Şantiye: Yaşadığın en ilginç olay veya içinde bulunduğunuz en tehlikeli iş neydi? Ayrıca birçok insan için ürkütücü yüksekliklerde çalışıyorsunuz... Yükseklik sizin için ne anlam ifade ediyor?
Enes Özer: Açıkçası yüksekliğin ne kadar olduğu bizim için pek bir şey ifade etmiyor. 10 metrede çalışsak da aynı ekipmanı aynı titizlikle kullanıyoruz, 300 metrede çalışsak da. Yaptığımız iş, aldığımız önlem, kullandığımız ekipman, uyguladığımız yöntem hep aynı...
Başımdan tabii çok şey geçiyor ama her hatırladığımda beni gülümseten bir anım var... On yıldır temizlenmemiş ve durumu hiç de iyi olmayan bir binanın camlarını silerken, içeriden bir hanımın, camdaki ufacık bir noktayı parmağıyla işaret ederek yeniden silmemi istemesi beni hala gülümsetir.
Korktuğum anlar da oldu tabii... O da yine bir cam silme işiydi. 10 kişilik bir ekiple çalışıyorduk. Bense binanın en köşesindeydim ve şiddetli rüzgara maruz kalıyordum. Zayıf da olduğumdan ciddi şekilde sallıyordu beni. Tehlikeyi sezip, işi yarım bırakıp hemen aşağı inmiştim. Çünkü yurtdışında böyle bir kaza olduğunu biliyordum. Rüzgar, çalışanı sallayarak cama vurup camı patlatmış ve çalışanın ipi kesildiği için yere düşmüştü. O yüzden tehlike görüldüğü, hatta hissedildiği anda işe son verebilme yetisi bizim işte çok çok önemlidir. İşi erken bitirmek değildir ana sorun.
Şantiye: Çalışmak istediğiniz farklı bir alan var mı?
Enes Özer: Özellikle açık denizdeki petrol rafinerilerinde çalışmayı çok istiyorum. Hem maddi açıdan çok tatmin edici hem de o sistemleri öğrenmek heyecan verici. 1915Çanakkale Köprüsü’nde çalışırken montaj, statik hesaplar, planlama, yürütme, teknik ofis çalışmaları gibi birçok yeni şey duydum, gördüm ve öğrendim. Dolayısıyla daha önce yapmadığım işlerin içinde olmak bana başka bir tatmin sağlıyor.
Şantiye: Bu işi yapmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz; ne tür yeteneklere sahip olmaları gerekir?
Enes Özer: Yüksekten korkmamak en önemli özellik. Ayrıca iple erişim, tırmanma vs. gibi özelliklerin yanında bir mesleğe sahip olmak da çok önemli. Çünkü kimse size iple inebiliyorsunuz diye para vermez. Ancak iş yaparsanız para kazanabilirsiniz. Ağırlıklı olarak sabit maaşlı bir iş olmadığını ve her gün iş çıkmayabileceğini de bilmek gerekiyor. Ve tabii ki bu iş Çanakkale’de de olabilir, Kars’ta da, Ankara’da da...
BU ÖZEL RÖPORTAJI ŞANTİYE®NİN MART-NİSAN 2022 (392.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ.
4 Nisan 2022
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.