Enerji krizi ve iklim değişiklikleri sorunları karşısında, mimarlar binalarda enerji gereksinimiarayışlarında yeni yaklaşımlar geliştirmeye başlamıştır. Bu yaklaşımlardan birisi, çatı ve cephelerinyeşillendirilmesidir ve son yıllarda önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Cephe yeşillendirme, sıcakiklimlerde yaz dönemlerinde bina yüzeyinde soğutma potansiyeli sağlayabilir ve cephede ısınmayıönleyerek binadaki iç iklim üzerinde de bir etkili olabilir. Bu makale, cephe yeşillendirme sistemlerininperformansını inceleyerek, bina ve kentsel sıcaklık etkisi üzerine odaklanmıştır. Kentsel ısınma adaları,sel, biyolojik çeşitlilik kaybını önleme, ısı yalıtım vb. açılardan yüksek potansiyele sahip olan cepheyeşillendirme sistemlerinin dezavantajları yanısıra, bazı özellikleri ve üstünlükleri (mikroklimayıarttırma, sıcaklığın azaltılması, hava neminin artması gibi) ortaya konmuştur. Ayrıca, cephelerinkentlerin en büyük yüzeylerini temsil etmesi nedeniyle gelecekte bazı sorunlara karşı tasarımcılar içinuygulanabilir teknolojilerin, kentsel planlama süreçlerine entegrasyonuna katkı sağlamasının yollarıaraştırılmıştır. Özellikle yeşil alanların giderek azaldığı ve yüksek sıcaklığa sahip olan kentlerdesıcaklık yükseklerinin düşürülmesi gibi fiziksel özelliklerin bina yeşillenmesi ile iyileştirilmesikonusunda bazı öneriler getirilmiştir.
Serpil Çerçi
1.GİRİŞ - BİTKİLENDİRİLMIŞ CEPHELER
Bugün, dünya nüfusunun çoğunluğu kentlerde yaşamakta ve bu eğilim her geçen gün artmaktadır.Birleşmiş Milletlerin son raporuna göre, kentlerde yaşayan nüfusun 2050 yılına kadar % 67 oranındaartması beklenmektedir. Bu durum, küresel ölçekte sera gazı emisyonlarının artması enerjikaynaklarının tüketilmesi, kentsel ısınma adası oluşumu gibi çeşitli çevresel sorunları ortayakoymaktadır [Beşir, 2018]. Örneğin, binaların ısıtılması ve soğutulması için gereken enerjimiktarındaki artış, hava sıcaklıklarında yükselmeye yol açması nedeniyle, kentsel alanlar giderekdaha sağlıksız hale gelmektedir [Abdullahi, 2016].
Doğal alanlarını kaybeden kentlerin yeniden yaşam değerine sahip olması ve geleceğe hazırlamak için,doğayı, özellikle bitkileri geri getirmenin yolları aranmaktadır [Samar, 2012]. Artan enerji krizi veiklim değişiklikleri sorunları karşısında tasarımcılar, kentsel alanlarda enerji gereksinimi arayışına yeniyaklaşımlar geliştirmeye başlamıştır. Bu yaklaşımlardan çatı ve cephe yeşillendirmesi, son yıllardaönemli bir yer tutmuştur [Elgizawy, 2016]. Kentlerdeki mevcut alan yetersizliği nedeniyle, günümüzdeartık uygulanabilir olmayan yeşil alanlar, cephe yapılandırılmalarında ilginç bir seçenek olarak önemlibir yer tutmuştur [Sheweka, 2012]."Bitkilendirilmiş cephe" veya “dikey bahçe” olarak da adlandırılan yeşil cepheler, bitkilerin sistemli veorganize bir bakım ile bina veya duvarların dikey yüzeyleri üzerinde yetiştirildiği bir sistemdir [Farid,2016]. 100 yıldır tartışılmakta olan bu sistemler ile ilgili teknik problemler günümüzde giderek azalmagöstermiştir.
Tarihi geçmişine göz attığımızda, bitkilendirilmiş cephelerin yeni bir teknoloji olmadığı, ancak mevcutkentsel tasarımın bir bileşeni olarak birçok yarar sağlayabileceği anlaşılmaktadır. 19. yüzyılda birçokAvrupa ve bazı Kuzey Amerika şehirlerinde odunsu tırmanıcı bitkilerin sıklıkla cephelerde örtü olarakkullanıldığı; pek çok Alman kentinde teşvik programları ile iyileştirilen cephelerde tırmanıcılarınyetiştirilmesi ve korunması konusunda evsahibi / kiracı girişimlerinin desteklendiği görülmektedir[Şekil. 1]. 1980' lerden günümüze kadar yapılan araştırmalarda, bitkilerin cepheler üzerindeki tozuhafifletme yeteneği, yalıtım ve buharlaşmanın verdiği soğutma etkileri, kuşlar, örümcekler ve böceklerdahil kentsel yaban hayatı için bir yaşam alanı oluşturduğu, dolayısı ile, yeşil cephelerin, kentselmikroklima ve binaların ekolojik ayak izini artırma potansiyelinin yüksek olduğu saptanmıştır [Köhler,2008].
Bu nedenlerle, bitkilendirilmiş cepheler tüm dünyada ve birçok kentsel alanda yaygın hale gelmiştir.Avrupa'da çok sayıda cephenin yenilenme aşamasında, yapıların fiziksel özelliklerini yeşillendirme ilearttırmanın, maksimum sosyo-ekonomik etkinin ortaya çıkması ve kentin doğasını geri getirmenin çokanlamlı ve etkili olacağı düşünülmektedir [Scharf, 2015]. [Şekil. 2, 3, 4]...