Hem tasarım hem tercih edilen malzemeler açısından oldukça dikkat çekici bir proje olan Lotus Vadi’yi hayata geçiren ESE Yapı’nın Kurucu Ortağı Ömer Ergin’le projeyi ve inşaat sektörünün mevcut durumunu konuştuk... Ergin, Lotus Vadi Reşadiye’nin yeşile ve doğaya hasret, toprağa basmak isteyen bir zümreye hitap ettiğini söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Anadolu Yakası’nın iki köklü inşaat firması olan ESE Yapı ve Hacıbektaşoğlu İnşaat tarafından Reşadiye (Çekmeköy)’de inşaatı tamamlanmak üzere olan Lotus Vadi projesini ziyaret ettik. 7520 metrekare alan üzerine kurulu ve toplam 1520 metrekare kullanım alanına sahip 12 bağımsız villadan oluşan proje hem tasarım hem tercih edilen malzemeler açısından oldukça dikkat çekici. Ormanla iç içe ve uyumlu bir konseptteki Lotus Vadi’nin villaları 5 yatak odası, 1 salon, 1 mutfak ve 4 banyodan oluşuyor. C30 beton sınıfı, radye temel ile imalatı tamamlanan binaların her biri brüt 300, net ise 275 metrekarelik hacme sahip.
Hem söz konusu proje hem de inşaat sektörüyle ilgili görüşlerini aldığımız ESE Yapı Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Ömer Ergin, villaların her birinin 650 metrekarelik kendine ait bahçesi olduğunu vurgulayarak projenin yeşile ve doğaya hasret, ayağı toprağa basmak isteyen bir zümreye hitap ettiğini söylüyor. Projede, bilinçli bir tercih olarak çok fazla ortak alan oluşturulmadığının altını çizen Ergin, “Özellikle geçtiğimiz yıllarda yaşanan pandemiden sonra vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu komşularıyla ortak bir şey paylaşmak istemiyorlar. Dolayısıyla biz de Lotus Vadi’deki ortak alanları minimumda tutmaya gayret ettik. Ortak havuz veya sosyal bir mekan yapmadık. Her villa sahibi, oldukça geniş sayılabilecek bahçesinde kendi ihtiyaçlarını çözsün istedik. Bu konsept çok da takdir topladı. Artık kimse çok da sık kullanmadıkları sosyal imkanların aidatını ödemek istemiyor ve hijyen açısından ortak alanları çok kullanmayı tercih etmiyor” diyor.
İnşaat sektörü, kentsel dönüşüm ve depremle ilgili de görüşlerini aldığımız ESE Yapı Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü ÖMER ERGİN, “İnşaat sektörü açısından kentsel dönüşümün pek bir cazibesi kalmadı. Çünkü müteahhit ve mal sahipleri için avantajlı durumları oldukça az. Mesela senelerdir konuşulan, vaat edilen harç muafiyeti hala hayata geçirilemedi..." diyor
Villalardaki tüm unsurlar birinci sınıf
2022’nin mart ayında başlanan inşaatın yirmi ay gibi kısa bir sürede tamamlandığını ifade eden Ergin, projenin yarısında yaşamın başladığı bilgisini veriyor. Villaları klimasından ankastre çözümlerine kadar birinci sınıf malzemelerle anahtar teslim şekilde sahiplerine teslim ettikleri bilgisini veren Ergin, binaların enerji performanslarının da yüksek olduğunu söylüyor. Özellikle üst düzey ısı yalıtımlı ve tüm dünyada kabul gören yüksek kalitede doğramalar ve yüksek konfor sağlayan camların yanında 9 cm kalınlığında ısı yalıtım plakalarıyla ısı yalıtım uygulamaları yapıldığını söyleyen Ergin, “Duvarlarda gazbeton tercih ettik. Cephelerimize kaba sıva ve mantolamanın haricinde özel bir macun çektik, ayrıca iç mekanlarda perlitli sıva ve ardından alçı kullandık. Çatı da oldukça estetik bir görünüme sahip. Beton alaşımlı, yüksek dayanımlı kiremit tercih ettik. Çatıdaki metal işleri ve dere sistemlerinde de hep birinci kalite malzeme ve işçilik var. Villalardaki mutfak ve banyo mobilyaları ise tamamı özel tasarım ve özel imalat. Merdivenler de, bina içindeki ışık kullanımının daha verimli olması amacıyla ‘hayalet’ tabir edilen cinsten tasarlandı ve imal edildi. Bölge iklimi uygun olduğu fancoil sisteme pek ihtiyaç olmadığını düşündük. Salon ve yatak odalarında split klimalar mevcut. Binalar tümüyle yerden ısıtılıyor. Banyolar dahil hiçbir bölümde ısıtma tesisatı görülmüyor. Ayrıca her kat ayrı ayrı istenilen ısıya ayarlanabiliyor. Binalarda mevcut olan iletişim altyapısı ve teknolojik unsurlar sayesinde kapı açma-kapama, alarma, sulama, elektrik ve su gibi unsurlar uzaktan kolaylıkla kontrol edilebiliyor. Yangın ve doğalgaz uyarı sistemleri de villalarda standart temin edilen unsurlardan birkaçı. Diğer taraftan projenin en başında, site işletim giderlerinin de minimumda olmasını amaçladık. Sosyal alanlar minimum düzeyde olduğu için site sakinlerinin aidatları da pek yüksek olmayacak. Villaların çok büyük olmaması da bu ekonomiklik unsurunu destekleyen bir başlık...” diyor.
Böyle bir havada iş yapılmaz
İnşaat sektörünün darboğazdan geçtiği yorumunu da yapan Ergin, en büyük sıkıntının, inşa edilen binaların, hak edilen meblağlara satılamadığını söylüyor. Maliyetlerin aşırı derecede arttığını ve çok değişken olduğunu ifade eden Ömer Ergin, “Önümüzü göremiyoruz. Şantiye başlarken on lira olan bir malzeme ve hizmet bir süre sonra iki katına çıkıyor. Eskiden şantiye bitene kadar malzemeye iki kere zam gelirdi, şimdi her ay fiyatlar değişiyor. Böylesine değişken bir piyasada bina inşa etmek çok zor. Ayrıca kredi alımı artık neredeyse imkansız hale geldi. Tedarikçiler de peşin çalışmaya başladı, sektörde vadeli ürün veya hizmet alma durumu kalmadı. Öngörülemeyen maliyetler ve satışı oldukça düşük olan piyasada müteahhit için iş yapmak çok zor. Bu iklimde inşaat yapılmaz; yapan da zarar eder. Dolayısıyla yürüyen işler dışında inşaat sektörünün büyük kısmı kendini beklemeye aldı...”
Türkiye’de hep umut vardır
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’de her zaman bir umudun olduğunun da altını çizen ESE Yapı Yönetici Ortağı Ömer Ergin, “Zannediyorum iki sene boyunca pek proje üretilmeyecek. Fakat ardından artan ve biriken talep dolayısıyla konut fiyatları yükselmeye başlayacak ve yeniden inşaata ihtiyaç duyulacak. Ama bunun için yüzde 60 olan yüksek faizli dönemden de çıkılması lazım ve tahminen bu da iki seneyi bulur” ifadelerini kullanıyor.
Harç muafiyeti...
Kentsel dönüşüm hakkında da yorumlarda bulunan Ergin, şu ifadeleri kullanıyor: “İnşaat sektörü açısından kentsel dönüşümün artık pek bir cazibesi kalmadı. Çünkü müteahhit ve mal sahipleri için avantajlı durumları oldukça az. Mesela senelerdir konuşulan, vaat edilen harç muafiyeti hala hayata geçirilemedi. Bu kapsamda müteahhit firma kentsel dönüşüm projelerinde muafiyet uygulanan vekalet ücreti, damga vergisi gibi birkaç cüzi ücretin dışında çok yüklü proje harçları ödemek zorunda kalıyor. Ayrıca 5.500 TL olan resmi kira yardımı da bugünün şartlarında pek gerçekçi bir rakam değil. Bu gibi sorunlar nedeniyle kentsel dönüşüm pek başarılı olamadı, hızlanamadı. Bunun yanında birçok komşuyu da birbirine düşürdü. Yanlış politikalar uygulanmasaydı belki on sene içinde, rantın yüksek olduğu bazı bölgeler dışında İstanbul’un büyük bölümü dönüşürdü...”
İnşaatın, kendisinden uzun bir ruhsat süreci var
“Kentsel dönüşümü baltalayan en büyük sıkıntı ise ruhsat sürecinin uzunluğu... İnşaat sektörü artık ortalama 16 dairelik, 7-8 katlı bir binayı 8 ayda bitirebiliyor. Ama buna rağmen inşaata başlamak için gerekli olan ruhsat süreci ise 10 ayı buluyor. Prosedür çok uzun, karmaşık ve ağır ilerliyor. Çok büyük bir zaman kaybı. İşlerin hızlandırılması, fiziki olarak evrak getir-götür işlerinin bertaraf edilmesi, bilgisayar altyapısının geliştirilmesi şart. Ayrıca ruhsat alındıktan ve yapı iskan ve kullanma izni için de neredeyse bir o kadar prosedüre maruz kalıyoruz. Zaten baştan alınan ruhsata paralel inşaat devam ederken de bazı unsurlar süreç içinde kontrol edilip, onaylansa işler çok daha verimli ilerler. Ama maalesef böyle değil ve maddi olumsuzlukların yanında bu tip süreçlerin zorluğu sektörü oldukça yıpratıyor.”
Kalifiye eleman sorununa bir an önce el atılmalı
“Türkiye’de yapı malzemelerinin kalitesi ve tedariği açısından hiçbir sıkıntı yok. İthal ürünleri aratmayacak birinci sınıf yerli ürünler var. Tek sıkıntı ise kalifiye eleman. Eskiden özellikle meslek liselerinin ve sektörün yetiştirdiği usta sayısı yeterliydi. Fakat son yıllarda bu sayı düştü. Meslek liselerinin azalması ve sektörde ara eleman olarak çalışmanın gençler arasında cazibesinin kalmaması çok ciddi bir tehdit olarak önümüzde duruyor. Emekliliği gelen ustalar işi öğretecek ve devredecek çırak bulamıyor. Bu konuya bir önce el atılması gerektiğini düşünüyorum...”
Yıkımın nedeni sadece inşaat kalitesiyle açıklanamaz
“Geçtiğimiz sene Maraş’taki deprem maalesef çok yıkıcı oldu... Tabii bunun birçok sebebi var. Ama görünen o ki, bölgedeki yıkımın en büyük nedeni, zemin etütlerinin yapılmaması veya belki de daha doğrusu zemine hiç önemin verilmemesi. Alüvyon zemine, altı su olan zemine 14 kat bina dikilmeyeceğini artık çocuklar da biliyor. Ne yapılırsa yapılsa, ne kadar sağlam bir konstrüksiyonu da olsa o bina ayakta kalamaz. Burada müthiş bir ihmal zinciri var. Göz göre göre bu kadar kötü zemine nasıl imar verilmiş, ciddi şekilde araştırılmalı. İnşaat kalitesinde de sıkıntılar olabilir ama yıkımın nedeni sadece inşaat kalitesiyle açıklanamayacak kadar büyük. Bir de tüm bu olumsuzlukların faturasının iki üç şantiye şefine kesilmesi ise hepten dramatik bir durum.”
11 Haziran 2024
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.