Deprem, Türkiye’de 1950’lerden günümüze afet riski türü analizlerine göre hem en fazla afetzede sayısıyla sonuçlanan afet türü, hem de afet başına düşen afetzede sayısı açısından ilk sırada yer alan doğal afet türü...
Işık Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümünden Prof. Dr. Ahsen Özsoy, son yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin en fazla afetzede ile sonuçlanan depremler arasında 1. sırada yer aldığına işaret ederek, geçmiş deneyimlerin ışığında deprem sonrası barınma olanakları üzerine bilgiler paylaştı.
Afetler sonrasında konutların acil durum barınağı, geçici barınak, geçici konut ve kalıcı konut şeklinde sınıflanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Ahsen Özsoy, dünyadan ve ülkemizden tarihsel örneklerle başta depremler olmak üzere yaşanan afetler sonrası barınma sorunu üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Elli bine yakın insanımızın hayatını kaybetmesine, on binlerce insanımızın yaralanmasına ve dolaylı olarak depremden etkilenmesine sebep olan deprem Türkiye’nin yaşadığı en büyük doğal afetlerin başında geldiğini söyleyen Işık Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümünden Prof. Dr. Ahsen Özsoy, geçici barınma merkezlerinin kurulacağı alanın elektrik, su ve kanalizasyonun şehir şebekesine bağlanmasına elverişli bölgelerde olması gerektiğini aktardı. Ayrıca geçici konut tasarımında da kolay sökülüp takılabilir olması, malzemenin kolay temin edilebilmesi ve ekonomik olmasının gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Özsoy, bu uygulamalardaki en temel sorunun, geçici konutların kalıcı konuta dönüşmesi olduğunu da sözlerine ekledi.
Kalıcı konutlar katılımcı anlayış ile yapılmalı
“Kalıcı konutların performans bakımından normal konutlardan farklı olması beklenmemelidir” diye konuşan Işık Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahsen Özsoy, her iki durumda da kültürel ve doğal bağlamın özelliklerinin ele alınması gerektiğinin altını önemle çizdi. Ülkemizde yaşanan büyük depremler sonrasında yapılan afet konutları üzerine de bilgiler veren Prof. Dr. Özsoy, 1970 Gediz Depremi sonrası konutların önceki yerleşimden 5 km uzağa yapıldığını ve yeni yerleşimin halk tarafından benimsenmediğini ifade etti. 1975 Lice Depremi sonrasında da eski yerleşimin 2 km güneyine taşınıldığını ve yine yerel yaşamın ihtiyaçlarına yanıt vermediği için halk tarafından benimsenmediğini belirtti. 1983 Erzurum- Kars Depreminin ardından yapılan 3 bin konutun da tek tip ve geleneksel konut tipolojisine uygun olmadığı için geniş ailelere uygun olmadığını aktaran Prof. Dr. Ahsen Özsoy, sözlerine şöyle devam etti: “1999 Marmara Depreminden sonraki kalıcı konut uygulamalarında da benzer yakınmalar görülmüştür. Oysaki, çok büyük alanlar olarak planlanan yeni kalıcı konut alanlarının gerek planlamasında gerekse konutların mimari tasarımında ve kullanım şekillerinde, doğru ve kullanıcıları mutlu edecek çözümler bulunabilirdi.”
Üretimin genelini oluşturan bu standart tip konutların dışında, küçük ölçekli, özel girişimlerle projelendirilen bazı çalışmalar da yapılmıştır. Seçilmiş bazı özel bölgelerde, belirli bir kullanıcı profiline yönelik ve yine kullanıcı katılımı ile yapılan çalınmalardan birisinin de 1999 depremi sonrası yapılan “İmece Evleri, Gölyaka Projeleri” olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özsoy, şunları da ekledi: “İlk aşamada konutların, köylülerin kabulleri gözetilerek, dört köye de yakın, zemini inşaata uygun bir alanda, toplu olarak inşası düşünülmüştür. Fakat Dayanışma Gönüllüleri Vakfı’nın bölgede yaptığı çalışmalar sonucunda, mevcut köy yerleşiminin kendileri için taşıdığı sosyal, kültürel, tarihsel ve iktisadi anlam” ve köylülerin konutlarının bulunduğu yerlerin ve bahçe düzenleri ile kurdukları ilişkilerin kendileri için vazgeçilmez olması” sebepleri ile bu fikirden vazgeçilmiştir. Daha sonra, dört köy muhtarının ve Gölyaka Belediye Başkanı’nın ortak kararları ile evlerin, bulunduğu köy sınırları içinde ve hak sahibi köylülere ait olan arsalar üzerinde, arsası bulunmayanlara da ortak arsa üreterek, bunlar üzerinde inşası uygun görülmüştür.”
Geçmişte yaşanan depremler sonrası kalıcı konut projelerinin süreçleri ve sonuçları incelendiğinde afetzedelerin dahil olduğu veya iş birliği sağladığı aşamaların, dahil edilmediği aşamalara göre daha başarılı olunduğunu dile getiren Işık Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahsen Özsoy, afetin etki ettiği bölgenin yerel ve çevresel değerlendirmeleri yapılırken afetzedeler ile görüşmenin ve yerel STK’lar ile iş birliği yapmanın toplumun sosyo-kültürel yapısını ve ihtiyaçlarını ortaya koymakta yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.
Yaptığı açıklamada depremler sonrası yeniden yapılanmaya yalnızca konut üretmek şeklinde yaklaşmanın, toplumsal hasarlar nedeniyle yeterli kalmayacağına vurgu yapan Prof. Dr. Ahsen Özsoy, çevrenin yeniden inşasıyla birlikte toplumun da yeniden inşa edilmesiyle ancak yeniden yapılanmadan söz edilebilineceğine işaret ederek sözlerini bitirdi.
14 Mart 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.