Biz 19 Mayıs 2024 Pazar sabahı 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerine hazırlanırken Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde (Democratic Republic of Congo / DRC) Başkanlık sarayına saldırı gerçekleşti ve darbe girişimi daha olgunlaşmadan ordu tarafından engellendi. Ülkemizde bu darbeye ilişkin haberler tamamen uluslararası haber kanallarında servis edilen bilgilerden ibaret olup, bugüne kadar bu konuda herhangi bir analiz veya araştırma yapılmamıştır. Burada ansiklopedik bilgilerin ötesine geçerek, ülkemizde bu darbenin incelenmemiş yönlerini hem yorumlayarak hem de elde edilen bilgilere dayanarak aktarmaya çalışacağız...
YAZAN: Vedat ÖZKAN
Araştırmacı Yazar - Mali ve İdari İşler Yöneticisi
"İnşa Etme Kültürü - İnşaat Kuruluşlarında ve Şantiyelerde İnsan Davranışları" Kitabı'nın Yazarı
Neden Sosyal Açıdan İncelenmeli?
Türkiye Cumhuriyeti kökenli şirketler, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde ticaret, savunma sanayi, spor, altyapı ve üstyapı gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Ülkede, 49 yıllığına Türk şirketleri tarafından işletilecek işletmeler bile var. Eğer yatırımlar ve ticaret açısından 100 milyonluk nüfusuyla DRC uzun vadeli bir iş ortağı olarak görülüyor ise, strateji belirleme konusunda sosyoloji, siyaset, ekonomi, tarih, maden çeşitliliği ve antropoloji açısından kamu kuruluşlarının teşvik ve desteğiyle mutlaka incelenmesi gereken muazzam fırsatları bünyesinde barındıran bir ülke burası.
Özellikle Çin, Fransa ve ABD bunu yıllar önce sosyal açıdan belirledi. Şimdi Rusya devreye girmeye çalışıyor.
Darbenin Nedenleri ve Araçları
Rusya, DRC’yi son derece iyi analiz ettiği için birkaç aydır henüz doğrulanmamış olmasına rağmen, silah anlaşması gerçekleştirdiler. Bu silah anlaşmasının elbette özel nedenleri var. Ancak Rusya’yla imzalanan bu anlaşma, dolaylı yoldan son darbe girişiminin tetikleyicilerinden birini oluşturmuştur. Çünkü ülke insanları ve madenler TÜM DÜNYA için eşsiz bir kaynak konumunda. Ama bu kaynakların paylaşımı batıdan bağımsız yapılamaz. Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki çoğu darbenin bir şekilde ABD ile bağlantılı olduğu biliniyor ve hükümet kendini korumak için yeni silah alımlarıyla savunmasını arttırmaya çalışıyor. Ancak NATO üyeleri dışından alınacak silahlar, her zaman sorun oluşturabilir. Bu durum, son darbede yaşanan gözdağı ile kanıtlanmıştır.
Öte yandan Felix Tshisekedi başkanlığındaki DRC yönetimi, ülkedeki birçok ayrılıkçı gruba karşı mücadele etmektedir. Daha öncesinde ise, 1996-1997 ve 1998-2003 yılları arasında Birinci ve İkinci Kongo Savaşları yaşanmıştır. Bu savaşlar Afrika Dünya Savaşları olarak da bilinmektedir. Çünkü birçok Afrika ülkesi taraf seçmiş ve II. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünya çapında yaşanan en ölümcül çatışmalar haline gelmiştir.
Gerek Kongo Savaşlarının etkileri gerekse siyasi arenadaki çatışmalar günümüzde en az 120 silahlı grupla devam etmektedir. Çoğunlukla dış müdahaleler nedeniyle tüm bu çatışmaların önüne geçmek şimdilik mümkün değil. Ülkenin güvenliğine yönelik herhangi bir isyan, ayrılıkçılık, etnik çatışma veya dış müdahalenin yaşanmadığı bir dönem olmamıştır. Bu temelde ülkeyi zayıf bir ülke yapar. Burada ülkenin nüfusu, yüz ölçümü ve madenleri bizi yanıltmamalıdır. Ülkedeki Birleşmiş Milletler misyonu, yani Birleşmiş Milletler Örgütü İstikrar Misyonu (MONUSCO) sona erdirilmeye çalışılıyor. Ancak hala bölgesel güçlere sahip olduğu ve onları yönettiği düşünüldüğünde, 19 Mayıs'taki darbe girişimi son olmayacaktır. Yenileri mutlaka tekrar tekrar gerçekleşecektir. Çünkü ülkenin çok değerli madenleri Türkiye’nin tam 3 katı büyüklüğündeki devasa topraklara dağılmış durumda ve bu madenlerde 5 yaşındaki çocuklar dahi çalıştırılıyor. Bugüne kadar keşfedilmiş madenlerin 24 trilyon dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Tabi ki böyle bir ganimet karşısında çok iyi denge politikaları uygulanması gerekir. Bu dengeleme politikalarına en iyi örnek Hırvatistan'ın Dubrovnik şehri ve ülke olarak Tayland Krallığı'dır. Ancak bugünlerde Tayland’ın BRICS’e girme girişimleri bulunmakta.
Bu bir strateji mi yoksa hata mı? Zamanla biçimlenecektir.
Biz konumuzdan sapmayalım ve Kongo’ya geri dönelim.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti içerisindeki bazı bürokratlar gizlice ve ciddi olarak şu anda BRICS’e katılmanın uygunluğunu tartışmaktadır. Hatta bunun için özel toplantılar düzenlemektedirler. Ancak katılma isteklerinin karşılık bulması günümüz koşullarında pek olası değil.
Unutmayalım ki bazı ülkelerin bazı kulüplere katılması asla kabul edilebilir bir şey değildir.
Ruanda Turizm İşbirliği Anlaşması
Şimdi DRC ile dolaylı olarak ilgili olan bir konuya geçelim!
Bu saptamalar bir siyasi söylem olarak algılanmamalıdır. Tamamen tarafsız bir biçimde dile getirilecektir.
Daha önceki yazılarımızda da vurgulayarak söz ettiğimiz ve 24 Haziran 2019’da imzalanan Ruanda-Türkiye Turizm İşbirliği Anlaşması 28 Mayıs 2024’te Cumhurbaşkanlığınca onaylandı. Ancak ülkemizde bu anlaşmaya karşı çıkanlar, bilerek veya bilmeyerek ülkemize İngiltere’nin Ruanda’ya göndereceği mültecilerin Türkiye’ye getirileceği üzerine yoğunlaştı. Halbuki İngiltere’deki 4 Temmuz 2024 Perşembe günü yapılacak Başbakanlık seçimlerinden sonra Rishi Sunak, seçimleri kazanma durumuna göre Temmuz 2024’ün ortasından sonra, bu mülteciler etaplara bölünerek Ruanda’ya gönderilecek. İlginç bir biçimde ülkemizde bu durumdan hiç söz eden olmadı. Ruanda’dan gelen uçaklardan kimlerin geldiğini öğrenmek için havalimanına gitmekle yetinildi ve şu anda konu kapandı. Artık söz eden yok.
Aslında iki ay önce bir yazımda, İngiltere'nin Ruanda'ya göndereceği bu mülteciler için lüks evler inşa edileceğinden bahsetmiştim, çünkü Ruanda'ya gelen bu mülteciler ve lüks evlerin inşası Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile yakından ilgilidir. Ruanda hem Batı hem de Çin arasında çok iyi denge politikaları uyguluyor… Bunun sonucu olarak, Doğu Afrika’nın aktarım merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Nitekim bunun için Bugesera Bölgesinde 2028 yılında faaliyete geçmesi planlanan yeni bir havalimanı daha inşa edecekler. M23 ve diğer birçok silahlı örgütte ve hatta Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin Ruanda sınırındaki Goma şehri yakınlarındaki mülteci geçidine yapılan saldırılarda Ruanda'nın parmak izlerini görmek mümkün. Eşsiz birçok madene ev sahipliği yapan DRC, arka planda Birleşmiş Milletler üzerinden ABD, İngiltere ve Apple firmasıyla siyasi ve hukuki mücadele yürütmekte ve bu akıllarda önemli bir ayrıntı olarak kalmalıdır.
Bir yandan bu gelişmeleri izlerken diğer yandan Ruanda ve diğer ülkelerle ilişkilerimizde her zaman Kongo Demokratik Cumhuriyeti denklemi dikkate alınmalıdır.
***
Sıradan bir yazıda veya haberde önce olay anlatılır. Biz ise burada önce DRC’yi ilgilendiren darbe girişimlerini anlamaya çalıştık. Yani konuya çok daha geniş bakmaya çalıştık.
Artık bu darbe girişiminin kronolojisinden söz edebiliriz ve bekletilen Türk zırhlı araç sözleşmesinin nasıl birden onaylandığını da dile getireceğiz. Hatta araya yine tarihi bağlantılar ve “bilgiye dayalı yorum” ekleyerek anlatmaya çalışacağız.
Darbeden Kim Sorumlu?
Kinşasa’daki darbe girişimi başlar başlamaz önleniyor ve ilk etapta 50 kişi tutuklanıyor. Bunların arasında 3 CIA ajanı ve sonradan İngiltere vatandaşı olan bir kişi yer alıyor. Elbette daha sonra bu tutuklu sayıları sürekli değişmeye başladı. Kısaca bu girişim yabancıları ve Kongoluları içeriyor.
Eyleme Amerika Birleşik Devletleri'nde ikamet eden ama darbeyi yönetmek için Kongo’ya gelen eski bir subay olan Christian Malanga neden oldu. 1983 doğumlu Malanga, tutuklamaya direndiği için cumhurbaşkanlığı sarayında vurularak öldürüldü.Malanga 2010 yılında Birleşik Kongo Partisi'ni (UCP) kuran eski bir DRC politikacısı ve Zaire'nin geri dönüşü için uğraşıyordu. Zaire ülkenin eski adı ve politikalarının da farklı olduğu vurgulanıyor. 2017 yılında Malanga, Belçika'nın Brüksel kentinde sürgünde bir hükümet kurdu ve sözde "Yeni Zaire"yi doğurdu. Belçika, “bekle-gör” politikası izleyerek bu oluşuma destek verdi. Darbe girişiminde Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ve parlamento başkanlığı için adı geçen milletvekillerinden biri olan Vital Kamerhe hedef alındı. Felix Tshisekendi 20 Aralık 2023 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerinde en yakın rakibi, Zambiyalı anne ve Yunan Sefarad Yahudi’si babanın oğlu olan Musa Katumbi karşısında %73.47 oy alarak ikinci kez başkan seçildi ve ülkede şu anda çok güçlü. Babası da Zaire devleti döneminde üç defa başkanlık yapmış birisi. Zaire Cumhuriyeti 1971-1997 yılları arasında siyasi arenada yer alırken mümkün olduğunca Belçika, Fransa ve ABD arasında denge kurmaya çalıştı. Ancak tam ülkenin adı değişmek üzereyken başlayan Kongo Savaşları ile birlikte ülkedeki darbe girişimlerinde ABD'nin ayak izlerini daha fazla görmeye başlıyoruz.
Zaire Cumhuriyeti döneminde de ABD’nin etkisi vardı. Ancak darbelerdeki liderlik daha ziyade Fransa ve Belçika’daydı.
Zırhlı Araç Alım Sözleşmesi
19 Mayıs son darbe girişiminden iki hafta önce, ülkemizi de ilgilendiren bir gelişme yaşandı!
Kongo Demokratik Cumhuriyeti ordusuyla 2020 yılından bu yana bekletilen on milyonlarca dolar değerindeki zırhlı araç alım sözleşmesi, nihayet Türk şirketiyle imzalandı. Zırhlı araç satış işi Türk varlığı için çok önemli. En az yap-işlet-devret projeleri kadar önemli. Bunun asıl destekçisi ABD'dir ve ülkedeki Rus etkisi azaldığı ölçüde Türk varlığı da artacaktır. Zira Rusya'nın Sahel bölgesi ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki politikaları bunun en güzel örneklerinden birini teşkil ediyor. Son darbe girişiminden önce ABD’nin bir anda ortaya çıkan isteği doğrultusunda, bekletilen Türk zırhlı araç sözleşmesinin imzalanması sağlandı. Çünkü Rusya’yla görüşmelere başlanacak bir zırhlı araç alım işi vardı. Elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin izlediği politikalar bu konuda etkili. Ancak ABD’nin de bu konuda girişimleri olmuştur. Her ne kadar ABD darbe girişimine karıştığını şiddetle reddetse de, Rusya'ya karşı Türk savunma sanayisinin silah ve teçhizat üretimini her zaman destekleyecektir. Çünkü bu onun çıkarına ve Türkiye’nin bu konuda bir şey yapmasına gerek yoktur. Bu aynı zamanda DRC ve Türkiye’nin de yararına olacaktır. Bir gazetecinin ABD'li bir diplomata yönelttiği soruya cevaben, diplomat "bunu ilk defa sizden duyuyorum Türkiye’nin bekletilen zırhlı araç sözleşmesi mi varmış” diyerek konuyu hızla geçiştirmiştir. Önümüzdeki yıllarda DRC kendi güvenliğini sağlamlaştırmak için Türk Savunma Sanayii’ni tercih edebilir. Ancak bunun için Rusya ile DRC’nin gerçekleştirdiği ve henüz içeriği bilinmeyen silah satış sözleşmesinin mercek altına alınması gerekir.
Türkiye’nin Denge Politikası
Başkan Felix Tshisekedi 1 Mart 2024 tarihinde Antalya Diplomasi Forumu’na geldiğinde Kongo Demokratik Cumhuriyeti (DRC) ve Türkiye, iki Devlet Başkanı düzeyinde ticaret ve altyapı inşaatı da dahil olmak üzere; kalkınma projeleri açısından verimli ekonomik ilişkiler sürdürdüğünden söz etti. Ancak Türk firmalarının da dahil olduğu bazı projeler, şu anda bekletilmekte. Hatta bu projeler için finansman sağlanmış olmasına rağmen, Antalya Diplomasi Forumu’ndan sonra Tshisekedi, Katar’a geçerek aynı projelerle ve bir limanla ilgili daha önceden de görüştüklerini belirterek bazı kararlara imza attı. Kısaca, iki ülke arasında yeni politikalar belirlemek için bu atılan imzaların sonuçları ilgiyle takip edilmelidir. Burada anlatmak istediğimiz şey; Türkiye açısında konuyu değerlendirirken Ruanda, Rusya ve hangi Arap sermayesiyle işbirliği yapacağımıza dikkat ederek strateji belirlemeliyiz. ABD ise buradaki en önemli faktörlerden birisi ve arka planda iyi bir strateji ile Türkiye’yi destekleyecek birçok nedeni vardır. Önemli olan bu dengeleri korumayı başaralım.
İddialı bir şekilde diyebilirim ki, 2,34 milyon km² büyüklüğündeki Kongo’da önemli madenlerin Brezilya ve Türkiye aracılığıyla çıkarılması yönünde güçlü görüşler var. Ancak Brezilya bu konuda daha ağır basmaktadır.
Bunun nedeni ise DRC bürokratları arasındaki endişe. Türkiye’nin coğrafi konumu gereği politika değişikliklerine gitme olasılığının yüksek görülmesidir. Ama bu algının, kurulacak daha güçlü ilişkilerle yıkılması elbette oldukça kolay.
Demiryolları El Değiştirdi
Ülkede yaşanan bu son darbe girişiminden aylar önce İtalyan firma tarafından inşa edilen bir demiryolu Çin’e devredildi ve batı sermayesi buna tepki gösterdi. Çünkü bu demiryolu batının ihtiyacı olan maden yolları üzerindeydi. Bir başka projede ise DRC-Tanzanya arasında inşa edilecek milyarlarca dolarlık demiryolu projesi, daha önce ABD sermayesine teslim edilecekken; süreç içerisinde yine Çin tarafından üstlenilmiştir. Eğer gelişen olaylara tarafsız bakacak olursak, ülke birçok siyasi çalkantı ile uğraşırken dengeleri sağlaması kolay değil. Aslında ülkede herhangi bir darbenin gerçekleşip gerçekleşmemesinin de pek bir önemi yok. Çünkü ülkede muazzam bir fakirlik ve yolsuzluk bulunmakta. Zaten ülke şu anda kendi milli kaynaklarını halkı için kullanabilecek durumda değil. Ve bu tür olayların da darbe girişimlerine yol açtığını unutmamalıyız.
Başkanın Annesi
İleri yaşına rağmen Başkanın annesi Marthe Kasalu Jibikila, çeşitli stratejik atamalarda şu anda oğluna destek vermektedir. Çünkü annesi darbe girişimlerinin neler olabileceğini çok iyi algılayan ve öngörebilen birisidir. Buna rağmen, Aralık 2023’te ikinci defa seçilen Başkan’ın görev süresi dolmaya yakın tarihlerde, şu anki konjonktüre göre ülkede siyasi çalkantılar artmaya başlayacaktır. Nitekim bununla ilgili önlemler şimdiden başladı. Hatta gün geçtikçe özellikle iç siyaseti ilgilendirecek daha sert politikalara geçiş yapılabilir.
Apple
Nisan 2024’te Demokratik Kongo Cumhuriyeti “belgelenmiştir” diyerek, Amerikan çokuluslu Apple'ın iPhone'ları "Kongolu kurbanların kanıyla lekelenmiştir” söylemiyle açıkça suçladı ve bu süreç şu anda hukuki olarak devam etmektedir. Apple, belgelendiği iddia edilen kanıtlara herhangi bir cevap vermezken Amerikan devinin CEO’su Tom Cook bu iddiaları reddetmekle yetindi.
İPhone’lar için gerekli madenler Kongo’da M23 isyancıları tarafından yasadışı olarak çıkarıldıktan sonra, bu madenler Ruanda’ya geçirilerek aklanmaktadır. Kalay, tungsten veya tantal gibi madenlerin yanı sıra dünyadaki kobalt üretiminin %70'inden fazlasını oluşturan Kongo Demokratik Cumhuriyeti, modern elektronik endüstrisinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu metallerin üretim koşulları genellikle insan haklarına saygı gösterilmemesi ve çevresel etki nedeniyle kınanmaktadır.Apple’ın ayrıca Kongo’daki bazı silahlı grupları finanse ettiği yönünde de ciddi iddialar bulunmaktadır. Apple üzerinden yürütülen bu çekişmenin arka palanında ABD politikaları güçlendirilmeye çalışılıyor. Büyük olasılıkla trilyonlarca dolar değerindeki madenlerin paylaşımı sağlandıktan sonra ülkedeki darbe girişimleri ve kargaşa sona erecektir. En başta Rusya’yla yakınlaşma, Çin’in birçok altyapı yatırımları gerçekleştirmesi ve Apple’nin buradaki maden faaliyetleri, günümüzdeki darbelerin ana unsurlarından birkaçını oluşturmuştur.
DRC’deki Darbeyi Karşılaştırmak
Geçen yıl Gabon bağımsızlıktan bu yana ilk başarılı darbesini yaşadı. Bundan önce Mali, Gine, Burkina Faso, Çad ve Nijer'de darbeler yaşanmıştı. Afrika Birliği, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ve Orta Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECCAS), yaptırımların azalmasına rağmen hız kesmeden devam eden bir dizi darbeyle ilgili endişelerini dile getirdi. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi uluslararası aktörler, bu devralmaların nedenleri karmaşık arka planlardan kaynaklandığından kendilerini zor bir durumda buldular.
Bu darbelerden bazıları, özellikle Batı Sahel'deki güvensizlik ve aşırıcılığa atfedilirken, diğerleri sivil hükümetlerin görev süreleri sona erdiğinde iktidardan vazgeçme konusundaki isteksizliğinden kaynaklandı. Gine ve Gabon'da ikinci kategori geçerlidir. Mali, Burkina Faso, Çad ve Nijer, askeri müdahaleleri büyük ölçüde güvensizliğe bağladı. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde darbe girişimleri bunların hepsine karşılık gelmektedir ya da gelecekte karşılık gelecektir. Dolayısıyla yüz milyon nüfuslu ve çok sayıda etnik grubun kendi aralarında savaştığı bir ülkede kontrolü sağlamak çok zor olacaktır.Genel olarak Kongo, güçlü komşularının büyük ölçüde aralıksız çıkarlarıyla karşı karşıyadır. Önemli ölçüde daha geniş topraklarına rağmen, DRC on yıllar boyunca daha küçük ama askerî açıdan güçlü komşularının önemli müdahaleleriyle karşı karşıya kaldı. Ruanda ve Uganda bu açıdan özellikle belirgindir.
Demokrasi ve Pazarlık
Bu zorluklara rağmen ülke, son beş yılda belli bir düzeyde seçim demokrasisi konusunda umut vaat etmeye başladı. 2018'de tartışmalı bir sürecin ardından ilk kez bir sivil hükümet, iktidarı barışçıl bir şekilde başka bir sivil hükümete devretti. Güçlü bir siyasi aile geçmişine sahip yerel bir politikacı olan Felix Tshisekedi'nin yükselişi, normalde çalkantılı olan siyasi ortamda bir dönüm noktası olarak görüldü. Geçen yılki seçim de tartışmalı ve protestolarla dolu olsa da, durum zamanla yatıştı.Dolayısıyla mevcut darbe, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde halihazırda zorlu olan siyasi ve güvenlik atmosferine gereksiz bir eklemedir.Başarısız darbelerin ardından hayatta kalan hükümetler doğal olarak güvenliği artırarak ve otoritelerini zayıflatan eylemlere karşı giderek daha duyarlı hale gelerek tepki gösteriyor.Bu nedenle, gelen tehlike önceden görüldüğünden 15 Mart 2024 tarihinde 2003’ten bu yana uygulanmayan idam cezası tekrar geri getirildi ve bunun gibi sertleştirilmiş birçok düzenleme şu anda gerçekleşiyor. Darbeyle bağlantılı kişilerin yargılandığı davanın şu anki aşaması temelde bir müzakere sürecinden ibarettir.
Mega Kiliseler
Nijerya’dan Demokratik Kongo Cumhuriyetine ve Fransızca konuşulan Afrika ülkelerinde, en az 2.000 kişilik mega kiliseler bulunuyor ve yayılmaya devam ediyorlar. Kendilerine ait okul, hastane ve televizyon kanalları bulunuyor. Afrika’nın yeni düzeninde özgürleşme olasılığı olan işgücünü yönlendirmek için büyük bir organizasyon olarak mega kiliseler karşımıza çıkıyor. Bu Evanjelist Mega Kiliseler tamamen yerel yöneticilerin kontrolü dışında politika belirliyor ve yerel hükümetler bununla mücadele etmek zorunda kalıyor. Mevcut Başkan Tshisekedi’nin ikinci başkanlık döneminin sonuna doğru kiliseler her yönüyle hareketlendirilebilir ve kenar mahallelerdeki milyonların buna destek vermesi sağlanabilir. Bunun gibi daha birçok nedenden dolayı, önümüzdeki süreçte sert çekişmelerin gerçekleşmesi bizi şaşırtmamalıdır.
Darbe & Güç
Bir darbe burada olduğu gibi, ne kadar sembolik, dağınık ve aptalca olursa olsun; iktidarın elinde her zaman güçlü bir silaha dönüşebilir.Tüm mevzuat ve yasaları değiştirmek, sıkı yönetim ilan etmek, sivil toplum faaliyetlerini yasaklamak, ifade özgürlüğünü kısıtlamak, muhaliflere korku salmak ve susturmak için açık bir çek veriyor ve bütün bunların ne kadarının DRC’de yaşanacağını zamanla göreceğiz. Felix Tshisekedi, 2019 yılında yönetimi demokratik yollardan devraldıktan sonra, her şeye rağmen önceki Başkan Joseph Kabila dönemiyle kıyasladığımızda, Tshisekedi’nin dengeleri daha iyi oluşturduğunu görmekteyiz.
Demokrasi Propagandası
Kongo’daki bu darbe girişimleri hız kesmeden devam edecek ve bunu aynen kabullenmemiz gerektiğini belirtmiştik. Çünkü mevcut ülke kaynakları ve siyasi istikrarsızlık, bunun belirleyici unsurlarıdır. Ülkede tek bir güç odağının yerini sağlamlaştırmasını beklemek, bu devasa ülkede akıl dışı olacaktır. Ancak hangi gücün ne yönde seyrettiğini anlamamız zor olmayacaktır. Örneğin ülkede demokrasi çığlıkları yükselmeye başladığında, Batı ve ABD sermayesinin yoğunlaşmaya çalıştığını anlayabiliriz. Ya da silahlı örgüt M23 faaliyetlerini artırdığında, bunu ülke kaynaklarının yasadışı paylaşımına doğru bir eğilim olarak yorumlayabiliriz.
Türkiye’nin Politikaları
Böylesine çalkantılı bir ülkede Türkiye'nin politikaları ne olmalı?
Son birkaç yılda ülkedeki Türk yatırımları artış gösterdi. Ancak şu anda biraz durgunlaşmış durumda. Türkiye, DRC ile çok sıkı ilişki içerisine girmeli ve dengeleri koruyabilmek için de özellikle ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’nın buradaki politikalarını yakından takip etmelidir. Nitekim Türkiye bu güç odakları arasında en şanslı ülkelerden biri olup, izleyeceği politikalarla buradan alacağı payı kolaylıkla arttırabilir. Ancak Türkiye’yi zorlayacak asıl ülkelerin Rusya ve Çin olduğu asla unutulmamalı ve bunun gerekçelerini bir başka yazıda mutlaka anlatacağız. Ayrıca ülke olarak muazzam bir fakirlikle boğuşan Kongo’daki girişimcilerin kimler olduğunun tespit edilmesi gerekir. Örneğin şu anda Afrika’da bir milyon doların üzerinde serveti olup, Afrika dışına çıkartmaya çalışan kıta sakinleriyle Polonya, Sırbistan Danimarka, Finlandiya ve Rusya’dan girişimciler son 5 yıldır onlarla ortaklık kurarak Afrika’da iş geliştiriyor. Böyle bir yöntem yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Ülkemizin ve iş insanlarımızın kültürel yapısı göz önüne alındığında bu tarz girişimlerde başarılı olacak kişi sayısı oldukça az. Ancak yerel yönetimlerle bu faaliyetlere girişmeleri daha yararlı olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin girişimleriyle yerel yönetimler hedef alınarak birçok ticari, altyapı ve maden projesi geliştirilebilir. Buradaki asıl ince ayrıntı ise, hayata geçirilecek projeler hacim olarak ne kadar küçük olursa tabandaki halka yayılması o kadar kolay olacaktır. Örneğin bir belediyenin kanalizasyon işlerine destek olunarak o bölgede bazı imalat atölyelerinin kurulması sağlanabilir. Bunun ilkel hallerini Avrupalılar yüzyıllarca bu topraklarda uyguladı. Şimdi ise bu uygulamanın sonucu olarak aldıkları meyveler nedeniyle buna gereksinim duymuyorlar. Böyle uygulamalar sabır gerektirir. Türk politika yapıcılar ve girişimciler olarak, bu konuda ne kadar yetenekli olduğumuz yoruma açık bir konu. Ama hepsinden önemlisi Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin etnik gruplarını her yönüyle iyi analiz ederek tüm unsurların hayata geçirilmesi gerekir. Yani antropoloji, algı, yaşam tarzı gibi olguların iyi analiz edilmesi gerekir. Çünkü bir Afrikalının göğsüne, omzuna veya başına nasıl dokunarak güven sağlamak gerektiğini bilmek gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin küçümsenmeyecek kadar çok yurtdışı faaliyetleri bulunur. Özel şirketlerin faaliyetleri de önemli ölçüde kamu desteği ile ilerlemektedir. Bizim sadece bunların birçoğundan haberimiz olmuyor. Türkiye’nin birçok ülke gibi sömürgecilik mantığının olmaması bizim dışarıda değer görmemizi sağlıyor. Nitekim Afrika’da ülkemizin iyi bir imajı bulunur. Bütün bunlara rağmen, ülkemizden DRC’de gerçekleştirilen altyapı faaliyetleri başta Rusya ve Çin olmak üzere; iyi bir denge sağlamadan uzun süre sürdürülebilir olması çok zor olacaktır. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki, olaylara çoğunlukla ekonomik açıdan yaklaşarak yanılgıların en büyüğünü oluşturmaktayız.
KONGO DEMOKRATİK CUMHURİYETİ, AVRUPA BİRLİĞİ İLE PAZARLIK İÇİN MUAZZAM BİR KAYNAK...
Katolik Kilise
Yazımızı sonlandırmadan önce ülkenin her alanına tesir etme gücü olan kilise yapılanmasından da söz etmemiz gerekir.
Vatikan, yani Katolik Kilisesi geleceğini Güney Amerika ve Afrika’da görmektedir. Çünkü Avrupa ve Kuzey Amerika’da aktif üyelerin sayısı hızla azalmaktadır. DRC’nin şu anki nüfusu 100 milyonu aştı. 2100 yılında ise 370 milyonu aşacak bir nüfusu var. Büyük çoğunluğunun Katolik olması nedeniyle, burası Vatikan için çok önemli bir ülke konumundadır. Nitekim bir sonraki Papa’nın Afrika’dan çıkma olasılığı son derece yüksek bir olasılık. Ülkedeki dini yapılanmayı anlamak için Haziran 2024’te Kinşasa’da 60 bin kişi kapasiteli Baba Raphael Stadyumu çok önemli iki cenazeye ev sahipliği yaptı. Törene katılanların sayısı, Devlet Başkanı’nın hazır bulunması ve birçok önemli şahsiyetin katılması, ülkedeki kiliselerin gücünü görmemizi bir kez daha sağlamıştır. DRC’nin başkenti Kinşasa’nın ünlü La Compassion kilisenin papazı Marcello Tunasi’nin 39 yaşındaki eşi Blanche Odia Kandolo Tunasi 12 Haziran Çarşamba günü İstanbul’da geçirdiği bir tıbbi müdahale sonrası vefat etti ve stadyumda 17 Haziran 2024’te cenaze töreni düzenlendi. 1 Haziran 2024’te ise, Kanada’nın Montreal şehrinde hastalık nedeniyle 77 yaşındaki Baruti Kasongo vefat etti. Kendisi Baruti Tabernacle Kilisesi’nin başında 50 yıl boyunca kalmış bir kişi ve DRC’deki en önemli din adamlarından biriydi ve onun için de yine aynı stadyumda 23 Haziran 2024 tarihinde cenaze töreni düzenlendi. Bu cenaze törenlerine ait haberler ülkemizde hiç yer almadı. Merak dahi uyandırmadı. Ama bu ülkede; savunma sanayinde, ticarette ve inşaat alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu kiliseler Aralık 2023’te yapılan başkanlık seçimlerinde aktif rol oynadı ve toplumu yönlendirme güçlerini bir kez daha göstermiş oldular. Ülkede ulaşım alanında faaliyet gösteren bir İtalyan firma, DRC Katolik Kilisesi ile ters düştü ve ellerindeki altyapı projesini 2023’te Çinlilere devretmek zorunda kalmışlardı. Ruslar ülkede silah satışı işine girdi ve bunun için sadece yönetim ile görüşmenin tersiz olacağını gördüler ve Katolik kilisesiyle de sürekli irtibattadırlar. Ülkemizden Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde yapılacak ticaret ve yatırımlarda da kilise faktörü her zaman özenle ele alınmalıdır. Çünkü bu hassas konularda iş danışmanlarının ya da ülkemiz bürokratlarının bilgisinin bulunmadığını belirtebilirim. Bu amaçla bir strateji belirlerken Batı sermayesi, Rusya ve Çin gibi ülkelerin uyguladığı sosyal bilimci ve algı yönetimi yöntemlerini bizim de uygulamamız gerektiği önemli bir ayrıntı olarak dikkate alınmalıdır. Bu, bizim DRC’de kalıcılığımızı sağlayacaktır.
İş Gücü İhracı
Kongo Demokratik Cumhuriyeti Devlet Başkanı Félix Tshisekedi 2 Mayıs 2024 tarihinde Fransa’da yaşayan Kongo diasporası ve ardından da Belçika diasporasıyla buluşmuştu. İthalata dayalı ülke ekonomisini canlandırmak ve yerli üretimi teşvik etmek için görüşmeler gerçekleştirildi.Buradaki en önemli engellerden biri, ülkede yatırım yapmak isteyen Kongolulara kolaylıklar sağlanacağı ve çok önemli olan çifte vatandaşlık sorunu mutlaka aşılacağı sözü verildi. Çünkü DRC vatandaşı olabilmek için diğer tüm vatandaşlıklardan vazgeçmek gerekir. Kongolular, asıl vatanlarında vatandaş olabildikleri ölçüde güvence elde ederek yatırım yapacaklar. Bu nedenle çifte vatandaşlık konusu son derece önemli. Her şeye rağmen yatırım yapacakların sayısı sınırlı olacaktır. Çünkü ülkeye ithal edilen ürünlerin imalatı için kurulacak atölyelerde yüz milyonluk nüfusuna rağmen vasıflı işçi bulmak çok zor olacak. Ülkeye dışarıdan gelerek yatırım yapacak Kongolular hem bunun farkında hem de sürekli bir darbe korkusuyla yaşamak zorunda kalacaklar.
KONGO DEMOKRATİK CUMHURİYETİ’NİN UYGULAMAYA CESARET EDEMEDİĞİ AMA GEÇİCİ OLARAK İŞ GÜCÜ İHRAÇ EDEREK SORUNLARINI DAHA KOLAY ÇÖZECEKTİR.
Bu, gerçekten cesaret isteyen bir konu!..
Darbe cenneti(!) olan ve olmaya devam edecek Kongo Demokratik Cumhuriyeti, aynı zamanda fırsatlarla dolu engin bir coğrafya.
1 Temmuz 2024
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.