TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası adına İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna tarafından, 23 Nisan 2025 tarihli İstanbul Depremi hakkında İMO İstanbul Şubesinde bir basın toplantısı gerçekleştirildi. 25 Nisan günü düzenlenen basın toplantısında İMO Yönetim Kurulu Üyesi Evren Korkmazer, İMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Kolgu ve 2. Başkanı Özer Or da yer aldı. Nusret Suna tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Marmara Denizi Silivri açıklarında, 23 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, başta İstanbul olmak üzere çevre illerde hissedilmiştir. Depremden etkilenen tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu deprem sonucunda can ve mal güvenliği açısından ciddi bir olumsuzluk yaşanmaması sevindirici olmakla birlikte toplumda binalarımızın güvenliği konusundaki haklı endişeleri bir kez daha gündeme getirmiştir. Basında ve kamuoyunda çoğunlukla depremin nerede, ne zaman ve ne büyüklükte meydana gelebileceği tartışılmaktadır. Ancak depreme karşı hazırlık tartışmaları yanlış bir zeminde yürütülmektedir. Ülkemizin depremselliği bilinen bir gerçektir. Topraklarımızın ve nüfusumuzun büyük çoğunluğu deprem tehlikesi bulunan bölgelerde yer almaktadır ve sıklıkla ülkemizin çeşitli noktalarında büyük depremler meydana gelmektedir. Kaçınılmaz olan bu depremlere karşı kentlerimizi hazır hale getirmek mümkündür. 1950’lerden bu yana genişleyerek sürdürülen plansız sanayileşme ve plansız kentleşmeyi kalkınma modelinin aracı kılan, insanları, kenti ve doğal çevreyi sermaye birikimi için ucuz işgücü ve ucuz kaynak olarak gören, bu plansızlığın sosyal, kültürel boyutunu ve toplumsal maliyetini göz ardı ederek daha fazla para ve kazanç peşinde olan yönetim anlayışının kaçınılmaz sonuçlarından birisi de doğa olaylarının toplum için afete ve felakete dönüşmesidir. Hatırlanacağı üzere ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi bir milat olarak kabul edilmiştir. Marmara Depreminin ardından hemen her kurum, güvenli ve sağlıklı bir yaşam, yapılaşma ve çevre için nelerin yapılması, ne tür önlemlerin alınması gerektiği konularında fikirler oluşturmuş öneriler sunmuş, hazırlanan bu metinler, AFAD’ın 2011 yılında yapmış olduğu geniş tabanlı bir çalışma ile Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına (UDSEP) dönüştürülmüş ve büyük çoğunluğu 2017 tarihinde bitirilmek üzere 2023 yılında tamamlanması hedeflenmiştir. Buna göre, başta okul ve hastaneler olmak üzere Türkiye’deki bina envanterinin çıkarılması ve mevcut yapıların hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılması hedeflenmiştir. 2017 yılına kadar bitirilmesi hedeflenen bina envanteri çalışmalarına resmi kurumların binaları dışında başlanamamış olması bir yana, envanter çalışmasının nasıl yapılacağına dair ortak bir yöntem dahi belirlenememiştir..."
"TBMM Kahramanmaraş Depremleri Araştırma Komisyonu'nun 2023 tarihli raporuna göre 6-7 milyon konutun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. Kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen 6306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2012’den bu yana yalnızca yaklaşık 711 bin konutun dönüşümü gerçekleştirilmiştir. Bu, riskli yapılarda dönüşüm oranının yalnızca %10 seviyesinde kaldığını göstermektedir. Olası depremlerde hala 7 milyona yakın konutun yıkılma riski bulunduğu resmi kaynaklarla teyit edilmektedir. İstanbul özelinde ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yaklaşık 600 bin konutun çok riskli olduğu ifade edilmekte, toplamda ise 1,5 milyon konutun dönüşmesi gerektiği belirtilmektedir. Denilebilir ki depremlere hazırlık çalışmalarının başında gelen yapı stokunun iyileştirilmesi konusunda Marmara Depreminden bu yana geçen 25 yılda, kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır..."
"Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın, denetimsizliğin ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları gündeme gelmektedir. Unutulmamalıdır ki halkın can ve mal güvenliğiyle doğrudan ilgili olan deprem riskine karşı tedbir almak, bu hususta gerekli denetimleri yapmak siyasi iktidarın, merkezi ve yerel yönetimlerin sorumluluğudur. Son 25 yılda 6 imar affı yasası çıkararak mevzuata aykırı eklenti veya değişiklikleri gerekli tedbirler alınmadan kâğıt üstünde yasal hale getiren, yasalara aykırı olarak üretilen ve mühendislik hizmeti almamış yapıları 'imar aflarıyla' bağışlayarak kaçak yapıların ve yapılaşmanın yasallaşmasını sağlayan, ülkemizdeki yapı üretim sürecine halkın can ve mal güvenliğini yadsıyarak sadece kâr odaklı bakan siyasi iradenin sorumluluğu görmezden gelinmektedir. Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, rantı egemen kılan bu yaklaşım, çaresizliğin ve yetersizliğin değil, siyasal bir tercihin eseridir. Yaşanan her büyük doğa olayı, gerekli önlemlerin vaktinde alınmaması nedeniyle birer afete dönüşerek büyük can ve mal kayıplarına neden olmaktadır..."
"Marmara Depreminin acı sonuçlarından ders çıkarmak yerine siyasi iktidar tarafından deprem olayları 'ilahi takdir' denilerek kadere bağlanmıştır. Aklın, bilimin ve mühendisliğin gerekleri görmezden gelinerek yurttaşlarımız adeta kaderine terk edilmiştir. Bir doğa olayı olan depreme karşı dayanıklı kentler kurarak halkın can ve mal güvenliğini sağlamak kesinlikle mümkündür. Ancak Marmara Depremlerinin ardından geçen 25 yılda, ülke kaynakları yapı güvenliğinin sağlanmasına değil rant çevrelerinin çıkarları doğrultusunda harcanmış, 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011Van Depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice Depremi, 30 Ekim 2020 İzmir Depremi ve son olarak 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleriyle bu anlayışın bedelini on binlerce yurttaşımız hayatlarıyla ödemiştir. Görüldüğü gibi, biz her 17 Ağustos’ta ülkemizin yapı stoku, yapı üretim ve denetim süreci başta olmak üzere depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan önlemler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Orta ölçekli sayılabilecek depremlerde bile can kayıplarının ve bina hasarlarının bu kadar büyük olması adeta 6 Şubat Depremleri öncesi bir uyarı niteliği taşımıştır. Ancak ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin siyasi şova dönüştürülmesi, deprem gerçeği bahane edilerek kentsel dönüşüm denen uygulamaların kentlerin değerli arsalarında rantsal dönüşüme alet edilmesinin en acı sonucu 6 Şubat 2023 Depremlerinde görülmüştür..."
"Marmara Depremlerinden bu yana gelinen aşamada, sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşmanın sağlanması, kentsel dönüşüm ve güçlendirme çalışmalarının tamamlanması ile yapı üretim sisteminin sorunlarının giderilmesine yönelik beklentilerin çok uzağında kalınmış, mevcut sorunlara yenileri de eklenmiştir. Bu sorunlardan ikisi 'Deprem Toplanma Alanları' ve 'Birinci Derece Acil Ulaşım Yolları'dır. Marmara Depreminden sonra başta İstanbul olmak üzere deprem tehlikesi bulunan kentlerde insanların depremin hemen sonrasında toplanacağı alanlar tespit edilmiş ve bu alanlar yapılaşmaya kapatılmıştı. Örneğin İstanbul’da Geçici İskân Alanı olarak da adlandırılan 470 Deprem Toplanma Alanı belirlenmişti. Ayrıca 562 cadde depremden hemen sonra kullanılmak üzere 'Birinci Derece Acil Ulaşım Yolu' olarak tespit edilmişti. Aradan geçen 25 yılda Deprem Toplanma Alanlarının pek çoğunun imara açıldığı, acil ulaşım yolu olarak belirlenen pek çok güzergâhta ise parklanmaya izin verildiği pek çok kez kamuoyuna yansıdı. Nitekim son İstanbul Depreminde, toplanma alanlarına ulaşmaya çalışan yurttaşların karşılaştıkları inşaat manzaraları açıkça görülmüştür..."
"Deprem toplanma alanları, üzerinde geçici barınma alanlarının kurulabileceği, elektrik, su, ısınma, duş, tuvalet gibi temel ihtiyaçların karşılanabileceği altyapıya sahip büyük ve geniş alanlar olarak tarif edilmektedir. Deprem tehlikesi altında olduğu bir kez daha hatırlanan 16 milyonu aşkın nüfusuyla İstanbul’da, 1999 yılında belirlenen alanların bile yetersiz kalacağı açıkken, bu alanlarda AVM’lerin, lüks konut ve ofis binalarının yükselmesi, ne yazık ki, kamusal alanların rant kaynağı olarak değerlendirildiğini, rantın insan hayatından daha fazla önemsediğini göstermektedir..."
"Dünya çapında en sorunlu trafiğe sahip kentlerden biri olan İstanbul’da deprem sonrası müdahale olanaklarının önündeki en ciddi engel ulaşım olarak öngörülmektedir. Birinci Derece Acil Ulaşım Yolu, deprem sonrası ilk müdahale, acil tıbbi hizmetlerin ulaşımı ve yardım malzemelerinin belirlenen alanlara ulaştırılması gibi konularda hayati öneme sahiptir. Ancak ne yazık ki bu yollardan bazıları kapatılmış, bazı yollar da otopark haline getirilmiştir. Son yaşanan depremde bile, trafik sorununun adeta bütün kentte trafiği felç etmeye yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda beklenen büyük İstanbul Depremi sonrası neler yaşanabileceğini tahmin etmek güç değildir..."
"Marmara Depreminin üzerinden geçen 25 yılda alınmayan tedbirlerin bedelini 6 Şubat Depremlerinde 50 binden fazla yurttaşımızı kaybederek acı bir şekilde ödedik. Depremin etkilediği 11 kentte bugün hâlâ yaşam normale dönemedi. 17 Ağustos’un ardından geçen bunca zamandan sonra 6 Şubat Depremlerinin hemen ardından, yine depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda benzer konular tartışıldı, kentlerimizin afetlere karşı hazırlıksızlığı tüm çevrelerce açık bir şekilde görüldü. Ancak 6 Şubat Depremlerinin üzerinden geçen iki yılda deprem yine unutuldu. İstanbul başta olmak üzere kentlerimizin depreme hazırlık çalışmaları hâlâ olması gereken kapsam ve hızın oldukça gerisindedir. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak bir kez daha sorumlulara sesleniyoruz: ülkemizin ve İstanbul’un gündemi bilime, tekniğe, akla aykırı olan Kanal İstanbul ve Yeni Şehir gibi rant projeleri değil, kapıda bekleyen afetlerdir. Geçmişte yaşadığımız gibi büyük acıların ve kayıpların tekrar yaşanmaması için derhal bilim ve tekniğin sesine kulak verilerek yapı güvenliğini önceleyen, mühendislik hizmetlerini ve denetimi kamusal bir anlayışla ele alan politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi gereklidir."
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
25 Nisan 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1.800 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.