Dünyanın önemli mimarlık ofislerinden Renzo Piano Building Workshop tarafından tasarlanan İstanbul Modern’in yeni binasında malzeme seçiminin beton, çelik ve camla sınırlandırılması, bu yeni binanın eski antrepo binasındakine benzer bir endüstriyel karaktere sahip olmasını sağlamış. İstanbul’un en nitelikli binalarından biri olmaya aday yapı, Boğaziçi’nin ışıltılı sularından ve ışık yansımalarından ilhamla tasarlanmış.
Yapım Yılı: 2016-2023
Mimari: Renzo Piano Building Workshop / ARUP İstanbul iş birliği
Tasarım Ekibi: E. Baglietto, F. Giacobello, R. Dunphy, ile M. Cecchetto, E. Doyduk, M. Tokarnia, R. Wong ve M. Yıldırım; B. Pignatti, A. Pizzolato, C. Zaccaria; M. Abidos, F. Cappellini, D. Lange, F. Terranova
Danışmanlar: ARUP (Taşıyıcı sistem, mekanik ve elektrik tesisat, aydınlatma); R. Uysalkan (İç Mimarlık)
Ana Yüklenici: Yapı Merkezi
BU İÇERİĞİ ŞANTİYE®NİN TEMMUZ-AĞUSTOS 2023 (400.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ... LÜTFEN TIKLAYIN...
400. SAYI ZENGİN İÇERİĞİYLE E-DERGİ OLARAK DA YAYINDA...
Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak kurulan İstanbul Modern, İstanbul Boğazı kenarına inşa edilen 4 no’lu antrepo binasında 2004’te kapılarını açmıştı. Eski yapıyla aynı konumda olan yeni müze binası ise geçtiğimiz mayıs ayında hizmete girdi. Dünyanın önde gelen kültür-sanat kurumları ve müzelerinin tasarımında imzası bulunan Renzo Piano tarafından tasarlanan yeni bina, ziyaretçi odaklı tasarım anlayışıyla her türlü kültürel faaliyete olanak tanıyan bir yapıya sahip.
Cenova, Paris ve İstanbul’da yürütülen ortak tasarım çalıştayları 2014 yılında başlamıştı. Projenin farklı paydaşlarının dâhil olduğu her çalışma, etkin bir işbirliğine olanak tanımış. İşverenlerin beklentilerinin karşılanması ve yapının kentle bütünleşmesi bu çalıştaylarla sağlanmış. Hazırlanan çizimlerle birlikte farklı ölçeklerdeki çalışma maketleri, bina tasarımının arkasındaki fikri yansıtmanın yanında projenin geliştirilmesi için birer araç olarak hizmet vermiş.
Müzenin kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve ana sponsoru Doğuş Grubu-Bilgili Holding’in ortak katkısıyla inşa edilen İstanbul Modern’in yeni binası Renzo Piano Building Workshop (RPBW)’un da Türkiye’deki ilk projesi.
Boğaziçi’nin ışıltılı sularından ve ışık yansımalarından ilhamla tasarlanmış
İstanbul Modern’in bulunduğu alandaki inşaat faaliyeti, müzeye ait mekânların altında yer alan ve Galataport’a bağlı olan iki otopark katıyla 2019’un temmuz ayında başlamıştı. İstanbul’un en nitelikli binalarından biri olmaya aday yapı, Boğaziçi’nin ışıltılı sularından ve ışık yansımalarından ilhamla tasarlanmış. Bina, şeffaf zemin kat tasarımıyla, deniz kıyısı ile Tophane Parkı arasındaki ilişkiyi güçlendiren bir yapıya da sahip.
Çelikle desteklenen betonarme kolonlar
10 bin 500 metrekarelik kullanım alanı bulunan 5 katlı İstanbul Modern, büyük sergi salonları, çok amaçlı mekanlar, ofisler, eğitim ve farklı kültürel etkinlikler ile ticari faaliyetlere olanak tanıyan alanlar barındırıyor. Bina, olası kuvvetli depremler öngörülerek çelikle desteklenen betonarme kolonların oluşturduğu 8,4 x 8,4 metre boyutlarındaki ızgara sistem üzerinde yükseliyor.
Zemin katta yer alan dairesel kesitli kolonlar ve mekanik bacalar bir tür mimari manzara yaratıyor. Tüm bu yapı bileşenlerinin dairesel kesitli olması, ışık ve gölge arasındaki geçişleri yumuşatıyor. Aynı zamanda, açık ve koyu alanlar arasındaki farklılıkların keskin olmaması, aydınlık ve güvenli bir atmosfer yaratmaya katkı sağlıyor.
Kafe, mağaza, kütüphane, lobi...
Zemin kattaki kafe, mağaza, kütüphane, bilgilendirme noktaları ve eğitim atölyeleri için tasarlanan mekanlar, bu kattaki ana lobiyi çevreliyor. Binanın ana kütlesinin altındaki şeffaf cam çit, heykellerin dış mekanda sergileneceği alanların yanında çocuk atölyelerinin kurgulanacağı eğitim atölyeleri için de korunaklı hacimler sağlıyor.
Lobinin merkezindeki büyük açıklıkta yer alan ana merdiven, müzenin kamuya açık alanlarını birbirine bağlıyor. Merdiven, giriş kat lobisinden alt kattaki mezaninde yer alan 156 kişilik oditoryuma ulaşım sağlıyor. Zarif ama bir o kadar da endüstriyel bir yaklaşımla tasarlanan merdivenin ana taşıyıcısında çelik, basamaklarda beton, korkuluklarda ise cam kullanılmış.
Fotoğraf galerisi, kısa süreli sergi salonu ve çalışanların ofisleri ile eğitim ve etkinlik odaları ise birinci katta yer alıyor. Güney cephesinde yer alan restoran, sahip olduğu terasla deniz manzarasına açılıyor.
Üst katlarda yer alan fuaye alanları ziyaretçilere park ve deniz manzarasını bir arada sunuyor. Binanın çevresiyle sürekli görsel etkileşim kurmasını sağlayan pencere açıklıkları, ziyaretçilerin yapıda hareket ederken içerideki konumlarını anlamalarını kolaylaştırıyor.
Seyir terası
İkinci kat toplam 3.300 metrekare alana sahip koleksiyon ve süreli sergi salonlarını barındırıyor. İkinci kat fuaye alanından yükselen merdivenin ulaştığı cam hacim, 650 metrekare büyüklüğündeki seyir terasına açılıyor. Yapının üstünü tamamen kaplayan sığ bir su katmanı üzerindeki bu alan, suyun üstündeki kent yansımasıyla yapının hemen yanındaki denizin bütünleşerek bir araya geldiği olağanüstü bir deneyimi mümkün kılıyor.
Endüstriyel karaktere sahip
Beton, çelik ve camla sınırlandırılan malzeme seçimi, yeni müze binasının da antrepodakine benzer bir endüstriyel karaktere sahip olmasını sağlamış. Yapının mekanik tesisatının bileşenlerinin tavanda görünür olduğu müzede, zeminlerde ve kolonlarda kullanılan cilalı ve brüt beton, sergilenen sanat yapıtlarına odaklanmayı kolaylaştıran esnek bir mekan yaratıyor.
Cephe, ışık ve gölge oyunları yaratıyor
Yapının cephesi, şeffaf tasarıma sahip zemin kat üstünde üç boyutlu biçimlendirilmiş alüminyum panellerle kaplı. Günün her saatinde değişen güneş ışığının sudan gelen yansımaları, bu yüzeylerde ışık ve gölge oyunları yaratıyor. Panellerle kaplanarak ışığın sınırlandırıldığı birinci ve ikinci katlar, birbirini takip eden betonarme kolonlar üzerinde yükseliyor. Binanın çevresindeki rampa ve basamaklar, yapıyı saran kamusal alanlarla zemin kat arasında bağlantı sağlarken Tophane Parkı ve Boğaz manzaralı buluşma noktaları oluşturuyor.
Cephede 300 panel bulunuyor
Binanın cephesinde preslenmiş alüminyumdan imal edilen farklı boyutlarda yaklaşık 300 panel bulunuyor. En büyük boyutlu paneller, ikinci katta 7,8 x 1,2 metre ölçülerindeyken birinci katta 5,8 x 1,2 metre boyutlarında. İki parça halinde üretilen daha büyük boyutlu paneller, Almanya’nın Ingolstadt kentinde imal edilmiş ve Ankara’da bir araya getirilmiş. İstanbul’un gün içinde dönüşen ışığını yansıtacak boyayla tamamlanan panel yüzeyleri, panelin sahip olduğu formla ışık oyunları oluşturuyor. Cephede paneller yerine konumlandırılan pencereler ise doğal ışığın sergi mekanlarına girmesine olanak tanıyor.
Dış yürüme yolları ve merdivenler
Çelik dış yürüme yolları ve merdivenlerin toplam uzunluğu 500 metretülü buluyor. Kaçış yolları olarak tasarlanan bu alanlar, binanın bakımının yapılması ve özel etkinliklerde kamusal kullanım için de hizmet veriyor. Projenin endüstriyel karakterine sadık kalmak için yürüme yollarının strüktürü boyalı çelikten imal edilmiş. Galvanize taban ızgarası, yatay yürüme yollarının üstüne düşen ışığı filtreleyerek cephe panellerini aydınlatıyor ve onlara derinlik katıyor. Bununla birlikte paslanmaz çelik korkuluk, gece yapıyı aydınlatan ışıklandırmayı da barındırıyor.
Şeffaf bir tasarım sağlamak için...
Çapraz bağlantıları oluşturan boyalı çelik boru profiller, olası depremler göz önüne alınarak ayrıntılandırılırken, büyük kütleli çekirdeklere gereksinim duymadan şeffaf bir tasarım sağlamak için tercih edilmiş. RPBW ve ARUP Mühendislik tarafından titizlikle yürütülen çalışmalar, mimari tasarım kararlarını mümkün kılacak yenilikçi bir çözüm geliştirmeye odaklanmış.
Taşıyıcı sistem
Yeni müze binası, İstanbul’un yüksek riskli bir deprem bölgesinde bulunması dikkate alınarak tasarlanmış. Uygun maliyetli bir proje için alınan ilk karar, yerel inşaat sektöründe sıklıkla uygulanan bir sistemin tercih edilmesiymiş. Bu nedenle betonarme temel üstünde yükselen taşıyıcı sistem, İstanbul’da pek çok yapıda kullanıldığı gibi yerinde dökülen kolon, kiriş ve döşemelerle oluşturulan betonarme ızgara çerçevelerle projelendirilmiş.
Kompozit çerçeveler, Yüksek Süneklikli Merkezi Çaprazlı Çerçeveler olarak tasarlanmış. Söz konusu çaprazlı çerçevelerin detay ve boyutları, taşıyıcı sistemin sünekliğinin olabilecek en yüksek seviyeye çıkarılmasını mümkün kılmış. Çaprazların orta bölgelerinde teşkil edilen kontrollü deformasyon noktaları sayesinde binadaki sismik enerji etkin bir biçimde sönümleniyor. Sistemin gerektiği gibi çalışması, çelik çaprazların plastik deformasyonu ile sağlanıyor. Şiddetli bir deprem sırasında çaprazların orta bölgeleri, gelen basınç yükleri altında burkularak plastik mafsallar haline gelecek. “Kapasite tasarımı” diye de adlandırılan bu yaklaşımla deprem sırasında taşıyıcı sistemin öngörülebilir ve kontrollü şekilde hasar görmesine izin veriliyor.
Bölme duvar veya cam bölmelerin yakınında bulunan çaprazların kendi düşey eksenleri doğrultusunda deformasyona izin verilecek bağlantılar tasarlanmış. Böylece çaprazların bölme duvarlarla olası etkileşimi ve hareket sırasında ortaya çıkacak hasarlar önlenmiş oluyor. Bu da can güvenliği ile ilgili muhtemel tehlikelerin ortadan kaldırılmasına olanak tanıyor.
Mimar ve mühendislerden oluşan tasarım ekibi, ayrıntılar üzerinde birlikte çalışarak görsel beklentileri strüktürel gereksinimlerle bütünleştirmeye odaklanmış. Önemli zorluklardan biri, yalın ve temiz bir görünüm elde etmeye çalışırken bağlantı bölgelerindeki berkitme levhalarını uygun şekilde konumlandırmak olmuş. Levhaları gizlemek amacıyla bulundukları bölgeyi saran ve çapraz için kullanılan boru profille aynı kesite sahip bir kapak tasarlanmış.
Renzo Piano:
“Bina, Boğaz’ın sularından henüz su üstüne sıçramış bir deniz canlısı gibi...”
“İstanbul Modern’in yeni binası Boğaz’ın sularından henüz su üstüne sıçramış bir deniz canlısı gibi... Yerçekimine meydan okuyarak yerden yükselen, böylece bir tarafındaki deniz manzarası ile diğer tarafındaki park ve tarihi Orta Çağ’a dayanan Galata bölgesi arasında şeffaflığıyla ilişki kuran bir bina yapmak istedik. Bakışı engelleyen hiçbir şeyin olmadığı, adeta havada asılı duran bir mekân tasarlayarak çoklu düzlemler oluşturduk. Projeye böylece güçlü bir nitelik daha kazandırmayı önemsedik. Zemin katta, bir ormandaki ağaç gövdeleri gibi derinlik hissi veren kolonlar bulunuyor. Yukarıya doğru birinci, ikinci katlara ve son olarak terasa çıkıyoruz. Burada güneye bakınca Boğaziçi’nin sularıyla bütünleşen su havuzuna ve ışığın tanımladığı sonsuzluğa ulaşıyoruz. Kuzeyde ise park ve kent var. Burada kentin tüm bileşenleri bir araya geliyor...”
Renzo Piano ve Renzo Piano Building Workshop (RPBW) Hakkında
1937 yılında İtalya’nın Cenova kentinde dünyaya gelen RPBW kurucusu Renzo Piano, Richard Rogers’la birlikte tasarladığı Centre Pompidou (Paris, Fransa); Menil Collection (Houston, ABD); Fondation Beyeler (Basel, İsviçre); Whitney Museum of American Art (New York, ABD); Stavros Niarchos Foundation Cultural Center (Atina, Yunanistan) ve Centro Botin (Santander, İspanya), Academy Museum of Motion Pictures (Los Angeles, ABD) gibi kültür-sanat yapılarıyla tanınıyor. 1998 yılında mimarlık alanındaki en önemli ödül olarak tanımlanan Pritzker Ödülü’ne layık görülen Renzo Piano, bunun dışında pek çok saygın kurum ve kuruluş tarafından da onurlandırıldı.
1981 yılında kurulan ve Cenova dışında Paris’te de ofisi bulunan Renzo Piano Building Worksop (RPBW), çalışmalarını kurucusu Renzo Piano dahil olmak üzere 12 ana ortak ve yaklaşık 140 mimar ile yürütüyor. RPBW, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı, kent planlama ve sergi tasarımı gibi farklı disiplinlerdeki projelerini katılımcı bir çalışma yöntemi ile sürdürüyor. RPBW, tasarımlarıyla yapının ve bulunduğu konumun gereksinimlerine yanıt verirken, tasarladığı mekânlarda malzeme, yapı elemanları tasarımı ve sürdürülebilirlik gibi etmenleri göz önüne alarak çözümler sunuyor.
İstanbul Modern'in bir bölümü de "Mimarinin İnşası" adlı sergiye ayrılmış. Sergi, binanın inşa sürecinde Fotoğrafçı/Mimar Cemal Emden tarafından çekilen fotoğraflardan oluşuyor (Yukarıda).
BU İÇERİĞİ ŞANTİYE®NİN TEMMUZ-AĞUSTOS 2023 (400.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ... LÜTFEN TIKLAYIN...
400. SAYI ZENGİN İÇERİĞİYLE E-DERGİ OLARAK DA YAYINDA... TIKLAYIN
3 Ağustos 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.