Sene içinde kamu kullanımına açılması planlanan ve gerek mimari tasarımı gerekse yapım metodolojisi açısından oldukça ileri mühendislik tekniklerinin uygulandığı İstanbul TV-Radyo Kulesi (Çamlıca Kulesi) ile ilgili bilgileri projenin mimarı Melike Altınışık (MAA), Şantiye okurları için özetledi...
Projeyi "Temmuz-Ağustos 2020" sayımızın e-dergi versiyonundan da okuyabilirsiniz
2011 yılında mimari çalışmalarımı Londra’da sürdürürken, İstanbul’un Çamlıca tepesinde günümüz koşullarına göre her açıdan ilkel kalan televizyon ve radyo verici kulelerinin tek bir merkezden işlev kazanmasına yönelik yeni bir kule tasarımına dair bir yarışma açıldığını duymuştum. Yarışma için tasarladığım İstanbul TV ve Radyo Kulesi Projesi ödüle layık görüldü. Yapımına 2013 yılı sonlarına doğru karar verildi. Projenin uluslararası standartlarda yapılması için Türk ve yabancı çok önemli mühendislerden oluşan ekiplerle birlikte uzun bir projelendirme süreci yaşandı. Yarışma aşamasında öngörülen yapım sistemlerinin bazı prensip kabulleri ilerleyen projelendirme safhalarında gerçekleşen rüzgâr testleri ve zemin verileri doğrultusunda güncellendi. Gerek strüktürel açıdan gerekse ziyaretçi ve kullanıcı konforunu artırmaya yönelik birçok rüzgâr tüneli testi gerçekleştirildi. Rüzgâr tünel testlerinin sonucunda elde edilen veriler projenin strüktürel tasarımının yapılmasından cephe kaplamalarının yapısal tasarımına ve peyzaj bitkilendirilmesine kadar çeşitli alanlarda kullanıldı. 2016 yılında projenin temeli atıldı ve yapım sürecine başlandı. Gerek mimari tasarımı gerekse yapım metodolojisi açısından ileri mühendislik teknikleri gerektiren bu özgün projede tüm malzeme seçimlerinde yapım süreçleriyle uyum sağlayacak özellikleri içermelerine özen gösterildi. Projenin 2020 yılı içinde kamu kullanımına açılmış olması hedefleniyor.
Mimari tasarım yaklaşımı
Projenin tasarım sürecinde mimarlık ve mühendislik bilgilerinin ayrılmaz bir bütün olarak ele alınması gerekliliği, kent ile kurduğu güçlü tasarımsal ilişki ilgimi çekmişti. Asıl gaye, bulunduğu yerle sağlam ilişkiler kurarak, ışığı, doğayı ve mekânsal boşlukları kullanarak sürpriz karşılaşmalar yaratılması, böylece insanların bakış açısını değiştirmesi, farklı bakmasını ve düşünmesini sağlamaktı. Binanın bir kullanım alanına dönüşmesi, bireyle diyalog kurması ve keşif içermesini son derece mühim buluyorum. Ancak bu şekilde gelişimin yolunu açabilir, gerçek bir ilerleme sağlayabiliriz.
Esin kaynağı doğaydı
Bu düşünceleri mimari fikirlere entegre etme biçimim de aynı oldu: “Doğayı dinlemek, doğadan öğrenmek, doğanın matematiğini uygulamak...” Bu süreçte en büyük esin kaynağıysa yine doğanın kendisiydi. Yüzü geleceğe yönelik, mimarlık uygulamalarında gelinen noktayı özetleyen bir proje. Dış cephesinden en ince kıvrımlarına kadar tamamı, kentin doğası, bölgenin topografya özellikleri ve rüzgâr verileri baz alınarak bulunduğu topografya ve tabiatın bir uzantısı şeklinde tasarlandı. İstanbul doğasının ve Çamlıca rüzgarının modern bir portresi aslında.
Tasarım sürecinin temelinde, bulunduğu yerle kurduğu güçlü ilişki yatıyor. Projenin tasarım hikayesi Küçük Çamlıca Korusu’nda var olan park yürüyüş yolunun, doğal zeminden ince bir çizgiyle ayrılıp giriş kütlesine bağlanarak üst örtüde Adalar-Kadıköy manzarasına bakan seyir yoluna dönüşmesiyle başlıyor.
Bulunduğu topografya, yapının formuna yansıtıldı. Kule tasarımının girdilerinin başında hâkim rüzgar yönü, manzara odakları ve iletişim sistemlerinin ana taşıyıcı ile kurduğu güçlü bağ yer alıyor. Herhangi bir kent dokusundan bağımsız bir duruşu var. Gözün pek alışık olmadığı, organik bir yapıya sahip. Aslen kendi içinde bir simetri aksı var. Önü-arkası yok; simetrinin aksını kullanarak manzaraya göre deforme olmuyor. Asya’ya bakan yüzü farklı, Avrupa’ya dönük olan kısmı ise başka.
Yapı, doğa ve manzara odaklı bir serüven sunuyor. Yapının bize sunduğu beş farklı manzara serüveni var. Tepenin doğal dokusunun sürekliliğinin sağlandığı, topoğrafya ile bütünleşik bir üst örtü altında yer alacak şekilde podyumun içinde barındırdığı fonksiyonların ve ilgili kamusal alanların tasarlanmasında mimari açıdan tanımlayıcı önemli bir rol oynuyor. İçinde bulunduğu korunun sunduğu doğal peyzajda yer alan kamusal alanlarla birlikte kule içine entegre edilen halka açık fonksiyonlar sayesinde önemli sosyo-kültürel aktivitelerin gerçekleşmesine olanak sağlayacak, İstanbul’un gökyüzüne taşındığı, değişik kotlarda birbirinden farklı İstanbul seyir tecrübeleri sunan bir yaşam üstüne dönüşümü mimari açıdan tasarıma yansıtıldı.
İstanbul 400 metre yükseklikten izlenebilecek
Giriş katı, deniz seviyesinden 220 metre yükseklikte. İstanbul, Çamlıca Korularına yayılmış anten kulelerinin tek yapıda birleşerek, çağdaş iletişim sistemlerinin 369 metre yüksekliğinde hayat bulacağı İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nin giriş kütlesi halka açık fuaye, kafe, sergi ve medyatek alanlarını içinde barındıracak. Kulenin iki yanında yükselen “Panorama Asansörler”, monolotik gövdeyi hem besleyen hem de ikiye ayıran mimari elemanlar. Ziyaretçiler, panorama asansörleriyle 180 metre boyunca hem bir yanda tarihi yarımada, diğer yanda Karadeniz kıyılarına uzanan dikey bir seyahat tecrübe edecek, hem de İstanbul’u deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre yükseklikte seyir ve restoran katlarından izleme imkânı bulacak.
Söz konusu “kule” olunca hem teknik gereksinimleri hem tasarım dokunuşlarını aynı anda düşünmek gerekti, ortaya farklı bir söylemi olan, geleceğe açılan, füturistik bir yapı çıktı. Yapının yeni bir deneyim sunan, çağı yakalamış tasarım karakterlerini içinde barındıran özgün mekanlar içermesi üzerine bir tasarım geliştirildi.
Telekomünikasyon kulesi ile Çamlıca tepelerinde, adeta teknolojinin gecekondulaşması misali, yıllar içerisinde dağınık halde sayıları artan, onlarca kuleden yayın yapan 100 adet FM radyonun tek yapıda toplanmasıyla görüntü kirliliğinin ortadan kaldırılmasının yanında radyasyon salımı da minimuma indirilecek.
Yapım Metodolojisi
İstanbul TV-Radyo Kulesi, tasarımdan uygulamaya tek bir disiplinin taleplerini dikte ettiği hiyerarşik sistem yerine ekip halinde üretimin önemini vurgulayan bir mimari yapı tipolojisi örneği... Tüm bu süreçlerde disiplinlerarası bir platformda birlikte çalışma ortamının yaratılmasına olanak sağlayan düşünce sistemi sayesinde yeni uygulama çözümlerinin bulunmasında, disiplinlerin tekrar edici değil, geliştirici rol üstlenmesinde, bilgi kayıplarının minimize edilerek istenen tasarımın uygulanmasının sağlanması “Mimar & Mühendis” birlikteliğinin bir eseriydi.
Adeta orkestra şefi rolü üstlendik
Küçük Çamlıca TV-Radyo Kulesi Projesi, yarışma tasarım aşamasından uygulama aşamasına kadar geçen süreçte bir taraftan tasarımın bütünlüğünün diğer taraftan da 25’ten fazla farklı disiplinin bir arada yer aldığı bilgi akışını kontrol eden adeta orkestra şefi rolünü üstlendiğimiz bir projedir. Klasik her projede yer alan Statik, Mekanik, Elektrik, Peyzaj, Yangın, Altyapı gibi Proje hizmetlerinin haricinde Bağımsız kontrol kuruluşu (Peer Review) Yapısal Danışmanı, Telekomünikasyon Yayıncılık Danışmanlığı, Cephe Mühendisliği, Rüzgar Mühendisliği gibi çeşitli ileri mühendislik hizmetleri de proje yer aldı. İleri mühendislik bilgileri içeren böylesine önemli bir mühendislik yapısında mimarın bütüncül tasarım yaklaşımını korumadaki rolü aslen koordineli çalışan bir disiplinlerarası ortamın yaratılabilmesi sayesindedir.
Strüktürel Yapı
Kulenin strüktürel tasarımı Balkar Mühendislik kurucusu İrfan Balioğlu önderliğinde uzun araştırma ve analizler doğrultusunda geliştirildi. Kulenin merkezinde yer alan 203 metre yüksekliğindeki betonarme çekirdek, zeminde 58 metre çapında, 21 metre derinliğe inerek, 3 metre yükseklikte betonarme temelin üzerine oturuyor ve perde duvar kalınlığı en alt kotta 120 cm olup, 203 metre kotunda 60 cm’ye düşecek şekilde lineer olarak daralıyor. Zemin kotunda betonarme çekirdeği destekleyen 45 derece eşit aralıklarla yerleştirilmiş 8 adet 13 metre yüksekliğinde perde duvarlar, payanda olarak tasarlandı. 16 x 13 metre boyutlarındaki eliptik yapının plan kesitinde bir adet yangın kaçış merdiveni, 1 adet servis asansörü, elektrik, mekanik tesisat şaftları bulunurken, çekirdeğin iki yanında ise kule boyunca yükselen ve biri Karadeniz, diğeri tarihi yarımadayı gören 2 adet panoramik asansör şaftı yer alıyor.
Projeyi "Temmuz-Ağustos 2020" sayımızın e-dergi versiyonundan da okuyabilirsiniz
Yapım Safhaları
Projenin sahadaki uygulama safhalarına geçildiğinde ise yepyeni bir süreç başlamıştı. Bu aşamada yapım metodolojisinin tasarlanması ön plana çıktı. Bu süreçte Sarıdağlar İnşaat A.Ş. firması tarafından inşa edilen kulenin strüktürel yapım metodolojisini geliştirilmesinde MetalYapı Engineering firmasından Selami Gürel önderliğinde çelik antenin ve kule üstüne takılan çelik döşemelerden oluşan katların yapım safhaları tanımlandı. Kulenin strüktürel yapım metodolojisi gereği yapımı 3 safhada planlandı.
1. Safha: Betonarme Çekirdek: 203,5 metre yüksekliğindeki kayar kalıp sistemi ile inşa edilen betonarme çekirdek inşa edildi. Betonarme çekirdek kayar kalıp sistemi ile 24 saat boyunca sürekli olarak her gün yaklaşık 180 m3 C60 beton dökülerek ve 30 ton demir bağlanarak imalat süreci tamamlandı. 1 cm2si yaklaşık 600 kg yüke dayanabilen C60 sınıfı yüksek dayanımlı beton ve 1 m ağırlığı 3-6 kg olan 20-32 mm çaplı demir donatılar kullanılarak inşa edildi.
2. Safha: Çelik Anten: 165 metre yüksekliğindeki çelik antenin betonarme çekirdek içinde inşası ve çekirdek içinden 203,5 kotuna çekimi. Çelik antenin yerleştirilmesi ile birlikte 369 metre yüksekliğindeki ana taşıyıcı sistem tamamlanıyor. Betonarme yapı tamamlandıktan sonra anten sistemlerini taşıyacak çelik anten imalatına başlanıldı. Yaklaşık 1000 ton ağırlığında olan çelik anten 203,5 metre yükseğe, betonarme yapının üzerine inşa edildi. Çelik anten yapısı, yayıncılıkla ilgili tüm anten sistemlerini üzerinde taşıyacak; bu antenlerin binanın teknik katlarında yer alan sistemlere bağlanması ile kuleden yayına başlanacak.
3. Safha: Yukarıdan aşağıya inşa etmek: Mimari formu oluşturan katlar cephe panelleri ile birlikte, sahada zemin kotunda 4-5’er katlı bloklar halinde inşa edilip, betonarme çekirdek çevresinden yukarı çekildi. Bu bağlamda kule 203 metre kotlarından yukarıdan aşağıya doğru tersten inşa edilerek yapım sürecinin tamamlanması planlandı. Ayrıca üst kotlarda betonarme çekirdeğe takılı tüm konsol döşemeler çelik taşıyıcı sistem ile tasarlandılar. 144,00 metre ile 202,50 metre arasında yer alan bu döşemeler kulenin ana taşıyıcı gövdesini oluşturan çekirdeğe yukarıdan ve aşağıdan dairesel aksta yerleştirilen asılı çelik kolon sistemi ile taşınıyor.
Eylül 2018’de, kulenin çekirdeğine bağlanacak olan yaşam alanlarının inşası için ilk kaldırma işlemi gerçekleştirildi. Toplamda 8 kaldırma aşaması planlandı. Her fazda, yaklaşık 4-5 kattan oluşan her biri 4.5 metre yüksekliğinde ve 1000-1200 ton ağırlığındaki kat blokları tüm döşemeleri, cephe katmanları ve aydınlatma elemanları tamamlanarak bütüncül bir şekilde 200 metre boyunca yukarı çekildi. Diğer bir deyişle, 200 metre boyunca bir seferde 1000 tane üst üste konmuş otomobilin yukarıya çekildiğini hayal edebilirsiniz. Kule dibinde, ilk 4-5 katlı blokların inşası yaklaşık 8 hafta kadar sürdü. İlk fazın yukarıya çekilmesi 5 gün içerisinde tamamlandı. Diğer fazlar ise mesafe ile orantılı olarak daha 4, 3, 2, 1 gün gibi daha kısa sürelerde tamamlandı.
Cephe ve Malzeme Seçimi
Mimari tasarımı ve yapım metodolojisi açısından ileri mühendislik teknikleri gerektiren bu özgün projede tüm malzeme seçimlerinde yapım süreçleri ile uyum sağlayacak özellikleri içermelerine özen gösterildi. Gerek strüktürel açıdan gerekse de ziyaretçi ve kullanıcı konforlarını artırmaya yönelik birçok sayıda rüzgar tüneli testi gerçekleştirildi. Rüzgar testlerinin gerçekleştirilmesi için yüksek yapılar konusunda dünya çapında uzman ana merkezleri Kanada’da yer alan RWDI’ın rüzgar tünellerinin test olanaklarından faydalanıldı. Rüzgar tünel testlerinin sonucunda elde edilen veriler projenin statik hesap ve tasarımının yapılmasından buzlanma ve kar yükü etkilerine, cephe kaplamalarının yapısal tasarımından peyzaj bitkilendirilmesine kadar çeşitli alanlarda kullanıldı.
Cephe tasarımının özgün karakteri gereği ve rüzgar tünel testi sonuçlarından gelen verilerde tasarıma eklendiğinde, seçilen cephe malzemesi beton içerikli özel üretim GFRC panellerinden oluşuyor (GFRC: Glass Fiber Reinforced Concrete / Cam elyafıyla güçlendirilmiş, beton paneller).
Kulenin yapısal geometrisi gereği 2500’den fazla birbirinden farklı cephe paneli bulunuyor. Her bir panel için bilgisayar ortamındaki 3 boyutlu tasarım verisinin alınarak fabrikada dijital fabrikasyon teknikleri ile kullanılarak CNC ile her bir panel için ayrı kalıp üretimi yapılıyor ve GFRC ile paneller son halini alıyor.
MELİKE ALTINIŞIK: “MAA SEUL OFİSİMİZİ KURDUK”
“2004 yılından bu yana Londra’da uluslararası profesyonel bir platformda master plan, yüksek yapılar, konferans merkezi, müze gibi kültürel yapı tasarımlarından özel üretim mobilya tasarımlarına, farklı ölçeklerde, geniş bir yelpazede edinmiş olduğum tecrübelere 2013 yılından bu yana İstanbul’da kurduğum ‘Melike Altınışık Architects’ çatısı altında güçlü ve dinamik bir mimari tasarım ekibiyle devam ediyorum. Kısa sürede uzun yol kat ettik ve uluslararası ödüllü işlere imza attık. 2019 yılında G. Kore’de uluslararası Seul Robot Bilimi Projesi yarışmasını kazandık ve bu vesileyle MAA Seul ofisimizi kurduk. MAA’nın tüm çalışmalarında yenilikçi bir yaklaşım ortaya koyma yaklaşımı, mimarlık pratiğinin yeni teknolojiler ile kurduğu ilişkisel düşünce kapasitesini geliştirmeyi ön planda tutan, özgün çizgisi olan bir tasarım ofisi olarak mimari projeler gerçekleştiriyoruz. Çeşitli ulusal, uluslararası ve davetli mimari proje yarışmalarında, sergilerde ve yayınlarda yer alma fırsatımız oldu. Tasarımlarımız çeşitli ödüllere layık görüldü. FEIDAD Tasarım Ödülü ve İsviçre Sanat Ödülü (Swiss Arts Award) bunların başında geliyor. MAA’nın kısa süredeki büyük başarısı, bana da 2018 yılında ‘European Center for Architecture Art Design and Urban Studies’ tarafından her iki senede bir düzenlenen, tasarım ve mimarlık alanına yenilikçi, yaratıcı ve gelecekte tasarımı yönlendirebilecek 40 yaşın altındaki genç mimar ve tasarımcılara verilen ‘Europe 40 Under 40 Ödülü’nü getirdi. MAA bünyesinde tasarım ölçeği ne olursa olsun, günümüz yenilikçi tasarım yaklaşımları üzerinde derinlikli çalışmalar yaparak söylem ve yeni tecrübeler yaratan mekanlar tasarlıyoruz. Mimari işlerimiz arasında yer alan İstanbul’da yapımı devam eden fütüristik yapıdaki 369 metrelik İstanbul TV ve Radyo Kulesi çok özel bir proje. Şu an bir yandan kulenin inşa sürecinin tamamlanmasını beklerken, tüm odağımızı ve enerjimizi, Güney Kore’de uluslararası bir yarışmayı kazanarak elde ettiğimiz toplumu robot teknolojisi konusunda eğitmek ve ilgiyi arttırmak misyonunu üstlenen Seul Robot Bilimi Müzesi projemize vermiş durumdayız. Seul Büyükşehir Yönetimi, projenin inşa sürecini 2021’de başlatmayı ve 2023’deyse kullanıma açılmasını planlıyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de eğitim yapıları üzerine Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte plot proje çalışması da yürütüyoruz.”
Konum: Üsküdar, İstanbul
İşveren: UAB Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü
Yüklenici Firma: Sarıdağlar İnşaat A.Ş.
Mimar: Melike Altınışık Mimarlık
Statik Mühendisi: Balkar Mühendislik
Yapısal Kontrol “Peer Review”: Thorton Tomasetti
Telekomünikasyon ve Yayıncılık Mühendisi: ABE Teknoloji
Elektrik-Elektronik Mühendisi: HB Teknik
Mekanik Mühendisi: Çilingiroğlu Mühendislik
Rüzgar Mühendisi: RWDI
Cephe Mühendisi: Newtecnic
Peyzaj Mimarı: DS Mimarlık
Yangın Güvenlik Danışmanı: Etik Mühendislik, Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç
Dikey Taşımacılık Danışmanı: 3TEK
Akustik Danışmanı: Pro-Plan
Aydınlatma Danışmanı: Darklighting
Yönlendirme Sistemleri Danışmanı: POMPAA
Iksa: Bilgi 2000
Sondaja Dayalı Zemin Etüdü: Bilgi 2000
Altyapı Hizmetleri: Mıratek
Harita Mühendisi: Çağdaş Harita
Rüzgar Etüdü ve Yapı Sağlığı İzleme Sistemi Danışmanı: Prof. Dr. Erdal Şafak (Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü)
Depremsellik Etüdü Danışmanı: Prof. Dr. Mustafa Erdik (Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü)
Geoteknik Danışmanı: Prof. Dr. Kutay Özaydın (Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı)
Proje Maliyet Analizi ve İhale Dokümanları: Entegre Proje Yönetim
Görseller: MIR
Fotoğraf: NAARO, Ege Acar
Projeyi "Temmuz-Ağustos 2020" sayımızın e-dergi versiyonundan da okuyabilirsiniz
15 Ağustos 2020
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 35 bin e-bülten abonesi, 15 bini aşkın takipçiye sahip facebook ile 2 bin takipçiye sahip instagram sayfaları ve 16 bin linkedin bağlantısıyla inşaat sektöründe hedef kitleye erişimin en verimli ve hızlı çözümü olmaya dijital ortamlarda da devam ediyor... 1988'den bu yana basılı yayıncılıkta olduğu gibi...