İstanbul’da büyük bir risk altındaki konut stoğunun güvenli, depreme dayanıklı, çevreyle dost yapılara dönüştürülmesi için çalışan ve bugüne kadar 80 binden fazla konut üreten KİPTAŞ’ın yeni projesi “İstanbul Yenileniyor”dan mevcut şantiyelerdeki çalışmalara, kurumun önceliklerinden vizyonuna kadar geniş bir yelpazedeki başlıkları KİPTAŞ Genel Müdürü Gürkan Kaya’yla konuştuk... Kentte son dönemde güvenli yapılaşma adına oldukça önemli işlere imza atan KİPTAŞ’ın çalışmalarını Şantiye® okurları için özetleyen Kaya, “Ana gündemimiz ‘Depreme dirençli bir İstanbul’... Bugün itibarıyla 6.515 bağımsız birimimizin inşaatı devam ediyor. Yaklaşık 28 noktada da çalışmalarımız mevcut. Ayrıca İstanbul Yenileniyor sistemi üzerinden 500 bin bağımsız birim için başvuru yapıldı. Garantörlüğü, müşavirliği ve süreç yönetimini üstleniyoruz. Bu şekilde vatandaşın birçok potansiyel mağduriyeti önlenmiş oluyor” diyor...
Şantiye: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Gürkan Kaya: 1984 Amasya doğumluyum... İlk ve orta öğrenimimi Amasya’da tamamladıktan sonra yüksek öğrenimime Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde devam ettim. Ardından yine YTÜ’nün Kentsel Dönüşüm ve Planlama programında Yüksek Lisans eğitimi aldım. 2008’de başlayan profesyonel çalışma hayatımda ise özel planlama büroları, İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, Esenler Belediyesi, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı gibi özel ve kamu kurumlarında şehir plancısı olarak görev aldım. 2019’da TOKİ’de Kentsel Dönüşüm Şube Müdürlüğü görevini yürüttüm ve SPK Lisanslı Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı belgesine sahip olduğumdan mesleki uzmanlık alanlarımla ilgili konularda bilirkişi olarak görevler üstlendim. 2019 yılı itibarıyla KİPTAŞ’ta Projelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev alıyordum. Geçtiğimiz ekim ayında ise KİPTAŞ Genel Müdürü olarak atandım.
İş hayatının yoğunluğundan, değerli bulduğum akademik çalışmalara biraz ara vermek zorunda kaldım; fakat yerel yönetimlerden çok çeşitli kurum ve idarelere kadar farklı alanlarda edindiğim tecrübe ve farklı bakış açılarının da bana oldukça yarar sağladığını ifade etmeliyim.
Şantiye: Son yıllarda KİPTAŞ’ın oldukça beğeni toplaması ve takdir edilmesini neye bağlıyorsunuz? Bu kapsamda KİPTAŞ hakkında da kısa bir bilgi almak isteriz...
Gürkan Kaya: Biliyorsunuz İBB iştiraki KİPTAŞ 1987’de imar planı ve mimari projeler yapmak üzere yabancı sermaye ortaklığı ile İmar Weidleplan ismiyle kurulmuştu. 1995’te İstanbul Konut İmar Plan Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanını alarak yeniden yapılandırılmıştı. KİPTAŞ bugüne kadar İstanbul’un muhtelif bölgelerinde yürüttüğü projeler kapsamında 80 binin üzerinde konut inşa etti. Ana faaliyet alanımız konut üretimi olsa da kentsel dönüşüm, gayrimenkul geliştirme ve müşavirlik hizmeti de veriyoruz.
2019’un ağustos ayında göreve gelen yeni yönetimimiz ile vizyonumuzu, “her gelir grubuna uygun, ödenebilir koşullarda tasarım odaklı, özgün ve nitelikli projeler üreterek herkes için iyi yaşam sunmak” olarak belirledik. Kâr odaklı değil, afet odaklı dayanıklı yapılarla katılımcı ve sürdürülebilir dönüşüm projeleri yürüterek güven inşa etmeyi amaçlıyoruz.
Yaklaşık otuz yıldır faal olan bir kurumuz. Özellikle yeni yönetimin göreve geldiği 2019’dan bu yana çok fazla iş yaptık. Tabii bu işlerin anlatılması da ayrı bir hassasiyet ve mesai gerektiriyor. Bu anlamda eski genel müdürümüz, şu an İBB Şehircilik Grubu ve KİPTAŞ Yönetim Kurulu Başkanımız Ali (Kurt) Bey’in ve çalışma arkadaşlarımızın çabasını yadsıyamayız. Bu çaba, doğal olarak yapılan işler de kaliteli ve özenli olunca karşılığını buldu. KİPTAŞ’a eskiden beri hep güven vardı ama bu güvenin İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun vizyonu ve kuruma olan yoğun desteğiyle son yıllarda daha da arttığını söyleyebiliriz.
“Avrupa’da 250 yıla yayılan kentleşme süreci Türkiye’de özellikle 1950-1980 arası, 30 yıl gibi kısa bir zaman dilimine sığdırılmaya çalışılınca çok farklı sorunlar yaşandı...”
Şantiye: İnşaat sektörünün içindesiniz... Şantiyelerden idarelere ve belediyelere kadar birçok görevde bulunmuşsunuz. Akademik ilginiz de var... Bu kapsamda ülkedeki yapı stoğundaki bu kadar sorunu neye bağlıyorsunuz? Neden binalarımız konforlu, sağlıklı, estetik yönden tatminkâr ve belki her şeyden önemlisi güvenli değil?
Gürkan Kaya: Bu sorunun cevabı biraz uzun olur ama röportaj çerçevesinde özetlemeye çalışacağım... Soruna öncelikle tarihsel bir perspektiften bakmak gerektiğine inanıyorum.
Avrupa’da kentleşmenin temelleri, sanayileşmeyle birlikte 1800’lerin ilk yıllarında atılmıştı. Kentleşmeyle artan konut ihtiyacıyla birlikte inşaat sektörü de Avrupa’da o dönem hayli canlanmıştı. Türkiye ise bildiğiniz üzere 1950’li yıllarda kentleşmeye başladı. Kentleşme, göçü ve dolayısıyla barınma ihtiyacını artırdı. Avrupa’da 250 yıla yayılan kentleşme süreci Türkiye’de özellikle 1950-1980 arası, 30 yıl gibi kısa bir zaman dilimine sığdırılmaya çalışılınca çok farklı sorunlar yaşandı.
Mesela 1950’lerde kente göçen, sanayide çalışan insanların tesislere yakın barınacakları bir evleri yoktu. Çünkü barınma ne özel sektör ne de devlet tarafından düşünülüp planlanmıştı.
Ancak, 1961’de Anayasa’ya yoksul ve dar gelirli ailelerin barınma sorununu çözmenin, devletin mesuliyeti olduğunu belirten bir madde eklendi. Maalesef bu da sağlıklı bir şekilde hayata geçirilemedi.
Devletin ekonomi ve altyapı bakımından hazır olmaması nedeniyle biraz boş bıraktığı bu alanda vatandaş kendi imkân ve yöntemleriyle barınma sorununu çözmeye çalıştı. Böylece devlet arazilerindeki boş alanlara, fabrikaların çevrelerine vatandaşın kendi kendine konutlar yapmasıyla kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma doğdu. Sorunun temeli de buraya uzanıyor. 1950-1970’li yıllar boyunca yoğun bir şekilde devam eden bu yapılaşmada kontrol, mühendislik ilkesi yok denilecek kadar azdı; inşa edilen binaların büyük çoğunluğu yönetmeliklere uygun değildi. İmar planı olmayan araziler, tarlalar üzerine muhtarlar ve emlakçılar aracılığıyla alınan bazı resmi olmayan belgelerle inşaatlar da yapıldı.
Fenni mesuliyeti, mimarlık veya mühendislik hizmeti olmayan yapılardı maalesef. Vatandaş bulduğu araziye tek katlı konutunu kondurdu kondurmasına ama yıllar ilerledikçe ve aileler genişledikçe bu tek katlı evler de yetmemeye başladı; üst katlara da daireler çıkıldı. Devletin müdahalesi işin içine girdiğinde ise iş işten geçmişti açıkçası. Zaten kaçak, yasa dışı ve bilimsel yaklaşımlardan uzak başlamış bir süreç, çıkılan katlarla, üzerine yapılan eklemelerle daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Temeli olmayan binaların, dört duvar yapıların üzerine dört beş katlı yapılar inşa edildi. Bunun yanı sıra, kentsel donatı alanları ve ulaşım imkanlarından yoksun yeni yerleşim bölgeleri ortaya çıktı.
Evet yapılarda estetik de olmadığı bir gerçek... Çünkü insanların temel ihtiyacı estetik değil, barınmaydı. Yangın, deprem güvenliği veya konfor da öncelikli unsurlar değildi. Ancak 2000 yılından sonra 1999 Depremi, doğalgazın yaygınlaşması, enerji verimliliğinin anlaşılmasıyla birlikte bu unsurlar yavaş yavaş toplumun gündemine girmeye başladı. Örneğin AB’ye uyum süreci kapsamında çıkarılan yasalar çerçevesinde erişilebilirlik kavramı da oldukça önem kazandı. Bu unsurlar proje ve tasarımlarda dikkat edilen noktalar oldu. Ayrıca malzeme kalitesinden inşa süreçlerindeki kontrol prosedürlerine kadar son zamanlarda oldukça yol katedildiğini söylemek lazım.
“Gündemimizde öncelikle bu koca kentin dönüşümü var...”
Şantiye: KİPTAŞ’ın gündeminde neler var, özetleyebilir misiniz?
Gürkan Kaya: Gündemimizde tabii ki öncelikle bu koca kentin dönüşümü var. Biliyorsunuz her şeyin bir ömrü olduğu gibi binaların da bir ömrü bulunuyor. Hele ki biraz önce bahsettiğim tarzda, bir mühendislik hizmeti almamış, niteliksiz yapılarda bu daha da kısa oluyor. Bizim de ana odak noktamız bu tip özelliklere sahip ve genelde 80’li yıllara kadar yapılmış binalar. Ömrünü tamamlayan bu binaların, İstanbul’da deprem riski olmasa bile yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Ana konumuz bu. Fakat iş devasa boyutta olmakla birlikte bizim de sınırlarımız var. Bir kamu kurumu olan belediyenin iştiraki olarak vatandaşa hizmet ederken işlerimizi kar amacı gütmeden yürütüyoruz. Vatandaşa en uygun koşullarda en doğru hizmeti vermeye odaklanıyoruz.
KİPTAŞ olarak dört ana başlıkta çalışmalarımızı yürütüyoruz: Çok önemsediğimiz kentsel dönüşüm projeleri; alt ve orta gelire hitap eden erişilebilir konut projelerimiz; kaynak geliştirme projelerimiz ve vizyon projelerimiz. Kentsel dönüşüm kapsamında İstanbul Yenileniyor sistemi ile hem riskli durumdaki tekil yapıların hem de birden fazla yapının bulunduğu site ölçeğindeki alanların dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Bazı kaynak projelerimizden sağladığımız geliri erişilebilir, sosyal konut ve kentsel dönüşüm projelerimizde destek olarak kullanıyoruz. Yalnızca İstanbul değil Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde hayata geçirdiğimiz vizyon projeler ile kentlere değer katıyoruz.
Diğer taraftan bu dört iş kolumuzdaki görevlerimize ek olarak edindiğimiz tecrübeleri diğer belediye ve kamu kuruluşlarıyla paylaşıyoruz. Çünkü dönüşüm, tek bir kurumun işi değil; birçok kurum ve kuruluşun paydaş olarak yer alması gereken bir süreç.
“Garantörlüğü, müşavirliği ve süreç yönetimini üstleniyoruz. Bu şekilde vatandaşın birçok potansiyel mağduriyeti önlenmiş oluyor. Mesela bina sakinleri, kullanılacak yapı malzemelerini ve yeterliliğini denetleyemez. Ne tür imalatlar yapıldığından haberi olmaz. Fakat garantörlüğümüzdeki inşaatlarda böyle bir güvensizlik söz konusu değil.Diğer taraftan finansal açıdan da garantörlüğümüz oluyor.”
Şantiye: İstanbul Yenileniyor projesi hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? Güncel durum nedir, neler yapılıyor, talep ne düzeyde?
Gürkan Kaya: İstanbul Yenileniyor, İstanbul’da risk altındaki konut stoğunun depreme dayanıklı, güvenli ve çevreyle dost yapılara dönüştürülmesini amaçlayan bir sistem. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin diğer iştirak şirketlerinden İstanbul İmar A.Ş.’nin de paydaşı olduğu bu online bilgilendirme ve destek sistemi, olası İstanbul depremine karşı dayanıksız yapıların yenilenme sürecinde yardımcı ve yol gösterici olmayı hedefliyor.
İlk etapta başvuruların olumlu değerlendirilmesi için bazı kriterler var. Başvurularda parselin mülkiyet problemi olmaması ve söz konusu yapıların 1999 yılı öncesinde yapılmış olması şartı aranıyor. Yapı ve üzerinde bulunduğu parsel bu kriterleri sağlıyorsa değerlendirme sürecinin olumlu sonuçlanmasının ardından yapının yenilenme süreci sırasıyla Başvuru, Teklif ve Uzlaşma olarak 3 aşamada gerçekleşiyor.
2010’lu yıllarda kentsel dönüşüm süreçlerinde vatandaşın birçok mağduriyeti oldu. Konut sektörü bir kriz yaşadı. Güven sarsan bir dönemdi. Esenyurt, Fikirtepe vb. bölgelerde olumsuz deneyimler insanları çok tedirgin etmişti. 2019’da göreve geldiğimizde böyle güvensiz bir ortam vardı. Vatandaş özel sektöre biraz mesafeli duruyordu. Devlet, kamu kurumlarına daha yoğun bir güven ve ilgi vardı. Bu dönemde evlerini dönüştürmek isteyen insanlardan KİPTAŞ’a da çok sayıda talep geliyordu ve bu taleplere cevap verebilmek için sağlam bir sistem getirmenin şart olduğunu düşünerek İstanbul Yenileniyor’u kurduk. Bu kapsamda öncelikle sisteme internetten başvurulması gerekiyor. Bir aracıya da gerek yok. Çoğunluğu sağlayan konut sakinleri başvuruyor. Bizler de yasal ve teknik incelemeler ve yaptığımız fizibilite çalışmaları sonucunda başvuranlara bir teklif sunuyoruz. Bu teklif bazen “kat karşılığı dönüşüm” bazen “kısmen borçlanma ile dönüşüm” veya imar artışı olmaması nedeniyle “tümüyle ücret karşılığı dönüşüm” seçenekleri şeklinde oluyor. Bu şekilde başlayan diyalog revizyonlarla ilerliyor veya o aşamada duruyor.
KİPTAŞ olarak bu süreçte garantör rolünü üstleniyoruz. Herkesin muhatap olduğu ortak kurum KİPTAŞ oluyor. Yani üst çatı olarak garantörlüğü, müşavirliği ve süreç yönetimini üstleniyoruz. Bu şekilde vatandaşın da birçok potansiyel mağduriyeti önlenmiş oluyor. Mesela bir yükleniciyle anlaşan bina sakinleri kullanılacak yapı malzemelerini ve yeterliliğini denetleyemez. Göremediği bölümlerde ne tür imalatlar yapıldığından haberi olmaz. Fakat KİPTAŞ garantörlüğündeki inşaatlarda bu konularda bir güvensizlik söz konusu değil.
En önemli unsur da yine deprem güvenliği aslında. KİPTAŞ olarak kendi yaptığımız işlerde kamu kuruluşu vasfımızla yapı denetimini de üstleniyoruz. Yani dışarıdan bir yapı denetim kuruluşu değil, KİPTAŞ’ın kendi fenni mesulleri sahada inşaatın başından sonuna kadar birebir yapımı denetleniyor. Kontrol tümüyle KİPTAŞ’ın gözetiminde. Bu da vatandaş nezdinde ciddi anlamda güven oluşturuyor. Sonuç itibarıyla vatandaş, kamu kurumu niteliği de olan KİPTAŞ’ın söz verdiği işi layıkıyla yapacağından, deprem güvenliği açısından da son derece yeterli olan bir projeyi teslim edeceğinden emin. Sosyal sorumluluğu olan bir kurum olarak bu tip unsurlar çok önem veriyoruz. Belki bazen yasal kısıtlamalar yüzünden daire metrekareleri küçülebiliyor ama vatandaşa çok daha konforlu ve güvenli konutlar teslim ediyoruz. Diğer taraftan finansal açıdan da garantörlüğümüz oluyor. Mesela normal şartlarda bankadan kredi çekmekte zorlanan bir vatandaşımız KİPTAŞ’ın garantörlüğünde bunu yapabiliyor. Hem ekonomik hem sosyal hem teknik boyutuyla tüm süreçler nezaretimizde tamamlanabiliyor.
Şantiye: Güçlendirme de yapıyorsunuz...
Gürkan Kaya: İstanbul Yenileniyor kapsamında kurmuş olduğumuz sistemde güçlendirme seçeneği de bulunuyor. Sonuç olarak bizim için önemli olan yapıları depreme dayanıklı hale getirmek. Bu yıkıp yeniden yaparak da olabilir güçlendirerek de. Fenni ve mühendislik açısından hangisi uygunsa onu yapabiliriz. Fakat güçlendirmenin, psikolojik olumsuzluklarının yanında güçlendirme süreci boyunca bina sakinlerinin başka bir yerde ikamet etme gerekliliği ve güçlendirmenin oy birliğiyle yapılabilmesi gibi bazı handikapları var. Tabii yıkıp yapmanın zor olduğu yerlerde ve finansal açıdan daha uygun binalarda da ciddi bir çözüm olarak ortada duruyor. Ancak, üniversitelerle ortak yürüttüğümüz çalışmalar ve yaptığımız incelemeler neticesinde, güçlendirme maliyetinin bir binanın yeniden yapım maliyetinin yüzde 40’ını aşması durumunda, güçlendirme işleminin pek anlamlı olmadığını söyleyebiliriz.
“5 bağımsız birimden 5.000 bağımsız birimi üretecek kapasiteye sahip, belli kriterlere haiz yüklenici firmalarla çalışıyoruz. Geniş bir yelpazede hizmet verebilecek birçok yüklenici ile riskli yapıları KİPTAŞ kontrolünde ve rekabetçi fiyatlandırmayla hızlı bir şekilde yeniliyoruz.Burada tabii hem mal sahiplerinin hem de yüklenicilerin haklarını koruma sorumluluğunu da üstleniyoruz...”
Şantiye: İşin imalat, inşaat, yüklenici, tedarik tarafı nasıl yürüyor?
Gürkan Kaya: KİPTAŞ olarak inşaat yapım süreçlerine müşavirlik hizmeti veriyoruz. Yapmış olduğumuz işlerde 5 bağımsız birimden 5.000 bağımsız birimi üretecek kadar kapasiteye sahip, işinin uzmanı ve belli kriterlere haiz yüklenici firmalar ile çalışıyoruz. Yani geniş bir yelpazede hizmet verebilecek birçok yüklenici ile İstanbul Yenileniyor sistemi üzerinden uzlaşma sağlayan vatandaşların riskli yapılarını KİPTAŞ kontrolünde ve rekabetçi fiyatlandırma ile hızlı bir şekilde yeniliyoruz. Sözleşmelerin yapılmasından anahtar teslimine kadarki finansal ve teknik tüm süreç de bizim gözetimimiz altında yürüyor. Burada tabii hem mal sahiplerinin hem de yüklenicilerin haklarını koruma sorumluluğunu da üstleniyoruz. İki tarafın da mağduriyet yaşamaması için konuya oldukça hassas yaklaşıyoruz. Ve bu hassasiyetimiz 2.000 bağımsız bölümden oluşan projelerde de aynı, tek yapılarda da aynı ki 2019’daki yönetim değişikliğinden sonra, kentsel dönüşümde herkese destek olmak amacıyla mahalle aralarındaki tek yapılarda da dönüşüm çalışmalarını yürütüyor olmamız önemli bir gelişme.
Şantiye: Mimari tasarım ve projeleri bünyenizde mi hazırlıyorsunuz?
Gürkan Kaya: Bir dönem kamu kurum ve kuruluşlarında hızlı konut imalatına imkân verdiği için tasarımdan ödün verilerek birçok bina yapıldı. KİPTAŞ’ın da geçmişte birçok projesi böyledir. Tasarım çok ön planda tutulmasa da hızlı imal edilen, belirli konfor ve güvenlik kriterlerini karşılayan yapılardı bunlar. Bu projelerin İstanbul’un güvenli konut arzına çok olumlu etkileri olduğu kesin. Fakat biz aynı tip bloklar yerine tasarımın da önemsendiği projeler gerçekleştirmeye gayret ettik. KİPTAŞ Silivri 4. Etap Konutları, bu anlamda ilk hayata geçirdiğimiz, bizim için de önemli bir projedir. Tasarımın bir unsur olarak düşünüldüğü ve belki içinde gölet bile olan ilk sosyal konut projesini hayata geçirmiş olduk. Bu anlamda tabii ki hızlı ve güvenli imalat olması gerekiyor ama artık bunun yanına nitelikli tasarım unsurunu da ekledik. Tüm projeler bizim koordinasyonumuzda dışarıdan hizmet alımıyla ayrı ayrı üzerine düşülüp, farklı tipler çalışılarak tasarlanıyor.
“Bugün itibarıyla 6.515 bağımsız birimimizin inşaatı devam ediyor. Yaklaşık 28 noktada da çalışmalarımız mevcut...”
Şantiye: Şu anda hangi projeler yürüyor?
Gürkan Kaya: KİPTAŞ 1995 yılından itibaren 2019 yılına kadar 73 bin konut teslim etmiş. Bunları çok büyük kısmı da imar hareketleriyle gerçekleştirilmiş. 2019 sonrasında ise biz hiçbir imar hareketinde bulunmadan mevcut imar planları ve mevcut yapılaşma koşulları üzerinden süreçleri yürüttük. Bu süre zarfında da 11.684 bağımsız birimi tamamladık. Bugün itibarıyla 6.515 bağımsız birimimizin inşaatı devam ediyor. Yaklaşık 28 noktada da çalışmalarımız mevcut. Kadıköy’den Küçükçekmece’ye, Sarıyer’den Kartal’a birçok ilçede projelerimiz var.
Şantiye: Bunlar içinde “daha özel” projeler hangileri?
Gürkan Kaya: Bizim için hepsi özel proje. Beş bağımsız birimden oluşan proje de bizim için çok özeldir 2.000 bağımsız birime sahip proje de... Çünkü sonuç olarak ciddi deprem tehdidi altında olan vatandaşlarımıza güvenli, huzur içinde yaşayabilecekleri konutları KİPTAŞ güvencesiyle sunmaya gayret ediyoruz.
“Özel” demeyelim ama mevcut sorunlara sunduğu çözümlerle öne çıkan projeler de yok değil tabii. Mesela Karanfilköy projemiz bu anlamda farklı unsurlar içerir. 1960’lı yıllarda vatandaşın gelip gecekondular inşa ettiği büyük bir mahalledir. Dolayısıyla dönüşümün zor olduğu bir bölgeydi. Fakat burada yüzde 100’e yakın çoğunluk sağlanarak dönüşüm gerçekleştiriliyor. Hak sahiplerini mağdur etmeden sonuçlanmasının mümkün gözükmediği bir projeydi ama sonuçta herkesin hem fikir olduğu, kimsenin zarar görmediği bir çözüm yaratıldı. Eyüpsultan Yeşilpınar da ilk yaptığımız özel sayılabilecek dönüşüm projelerinden biriydi. O da yine 50’li, 60’lı ve 70’li yıllarda gecekondulaşan bir mahalleydi. Bunların haricinde tek yapılar da oldukça önem arz ediyor. Bazen tek bir binaya imar veya ruhsat süreçleri nedeniyle 1.400 konuta harcadığımız eforu harcayabiliyoruz.
“İstanbul Yenileniyor sistemi üzerinden 500 bin bağımsız birim için başvuru yapılmış. Yıkılan bu yapılara karşılık yaklaşık 650 bin konut üretilebileceği düşünülürse bunu hiçbir kurumun tek başına yapabileceği herhalde beklenemez. Paydaşlarla birlikte herkesin elini taşın altına sokarak yürütülmesi gereken bir süreç. An itibarıyla uzlaşmaları sağlanmış, taslak projeleri hazırlanmış 32 bin bağımsız birime tekabül eden bir yapı grubu gündemimizde...”
Şantiye: Bu değerli hizmetlerinizin çerçevesinin genişlemesi ya da hacim olarak büyümesi için nelere ihtiyaç duyuyorsunuz?
Gürkan Kaya: Vizyonumuz, hedeflerimiz, ilkelerimiz belli. Gelen talebe göre kapasitemizi artırabiliyoruz. Bugün itibarıyla İstanbul Yenileniyor sistemi üzerinden 500 bin bağımsız birim için başvuru yapılmış. Yıkılan bu yapılara karşılık yaklaşık 650 bin konut üretilebileceği düşünülürse bunu hiçbir kurumun tek başına yapabileceği herhalde beklenemez. Paydaşlarla birlikte, herkesin elini taşın altına sokarak yürütülmesi gereken bir süreç. An itibarıyla uzlaşmaları sağlanmış, taslak projeleri hazırlanmış 32 bin bağımsız birime tekabül eden bir yapı grubu gündemimizde. Fakat bunların bir kısmında vatandaşın ödeme problemi ortaya çıkıyor. Özellikle kamu bankaları sorun yaşayan vatandaşlara uygun ödemeli bir kredi seçeneği sunarsa ilerleme hızı oldukça artar. Geri ödeme seçeneklerinin uygun ve uzun vadeli olması herkesin yararına olur. Bu, süreci tıkayan önemli bir unsur.
İBB ve KİPTAŞ iş birliğiyle yürütülen İstanbul Yenileniyor sistemi kapsamında, 1999 yılı ve öncesinde inşa edilmiş yapıların dönüşümü için düşük gelirli vatandaşlara yapım maliyetlerinin yüzde 65’e kadar olan kısmında İBB tarafından destek sağlanıyor. Evini yenilemek isteyen ancak ekonomik koşulları yetersiz olan düşük gelirli vatandaşların yararlanması, olası İstanbul depremine karşı yaşanabilecek can kayıplarının önlenmesi amacıyla oluşturulan Kentsel Dönüşüm Mali Destek Paketi ile vatandaşlarımız evlerini yenileyebiliyorlar. Bu kapsamda da 67 adet tek yapıda süreçler devam ediyor. Bu ufak düzenleme bile süreci gerçekten canlandırdı.
“Ülkenin ekonomik şartları birçok kurumun dengesini bozuyor. Biz de kimsenin mağdur olmasına, zarar görmesine mahal vermeden işlerin en sağlıklı, hızlı ilerlemesinin yöntemlerini uygulamaya çalışıyoruz...”
Şantiye: Müteahhidinden yapı malzemecisine kadar inşaat sektöründen beklentileriniz nelerdir?
Gürkan Kaya: KİPTAŞ olarak çok geniş yelpazedeki bir toplulukla iş yapıyoruz. Sadece inşaat sektörü olarak düşünmemek gerek. Kamu kurumları, belediyeler, mal sahipleri ve alıcılara kadar uzanan geniş bir paydaş ağımız var. Hepsiyle yürüttüğümüz süreçler ayrı. Dolayısıyla dönüşüm konusunda hep birlikte hareket etmek çok önemli. Yani sistemi sadece inşaat yüklenicisi üzerine kurmamak lazım. Standart ilkeleri sağlayan ve fenni standartlara uygun çalışan müteahhit firmalarla çalıştığımızdan genelde üzerlerine düşen görevleri yapıyorlar. Fakat ülkenin ekonomik şartları onların da dengesini bozuyor. Yapı malzemesi üreticileri de aynı şekilde benzer sorunlar yaşıyorlar. Biz de kimsenin mağdur olmasına, zarar görmesine mahal vermeden işlerin en sağlıklı, hızlı ilerlemesinin yöntemlerini uygulamaya çalışıyoruz.
"Hafriyattan beton dökümüne ve iskanına kadar projenin her aşamasında tüm süreçleri kontrol ediyor ve binayı projesine uygun tamamlıyoruz. Ayrıca değişen koşullara ayak uydurup, yenilikçi ve çevreci yaklaşımları da projelerimizde uygulamaya çalışıyoruz..."
Şantiye: Biraz önce aslında parça parça bazı soruların arasında değindiniz ama teknik olarak projelerdeki genel yaklaşımınız, prensipleriniz, öncelikleriniz neler?
Gürkan Kaya: Projelerimizin zaten tamamı depreme karşı güvenli yapılar. Fenni mesuliyetini aldığımız, müşavir ve mimari hizmetlerin profesyonelce yapıldığı projeler. A sistemi veya B sistemi takıntımız yok. O proje koşullarında doğruya götüren yol neyse onu takip ediyoruz. Statik projelerde güven aralığında kalarak ilerleriz. Çünkü fenni mesul de biziz. Piyasada bazen o güven aralığı biraz düşük tutulabiliyor. Doğal olarak demir ve beton oranlarımız her zaman piyasaya oranla daha yoğundur. Geçmiş yıllarda sıklıkla uygulanan tünel kalıp yöntemine artık bağlı kalmıyoruz. Yanlış olduğundan değil; ama mimari tasarımı kısıtladığı kanaatindeyiz. Buradaki en büyük etken KİPTAŞ’ın hafriyattan beton dökümüne ve iskanına kadar projenin her aşamasında tüm süreçleri kontrol etmesi ve binayı projesine uygun teslim etmesi.
Diğer taraftan değişen koşullara ayak uydurup, yenilikçi ve çevreci yaklaşımları da projelerimizde uygulamaya çalışıyoruz. Mesela Türkiye’deki gri su geri kazanım sistemi olan ilk çevreci sosyal konut projesini KİPTAŞ yaptı. Başlangıçta ekstra bir maliyet getiriyor gibi gözükse de uzun yıllara yayıldığında kazanımın vatandaş nezdinde çok önemli olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte yine bir sosyal konut projemize solar aydınlatma sistemi entegre ettik. Yenilikçi unsurlar hep gündemimizde, zaten artık bir kısmı yasal olarak da zorunlu olmaya başladı. Bizim avantajımız ise bunları bir tık önden gerçekleştiriyor ve tecrübe kazanıyor olmamız. Modüler çelik yapılar konusu da gündemimizde, ilgiyle takip ettiğimiz, hatta bir projede araştırma yürüttüğümüz başlıklardan biri. Fakat Türkiye’de süreçler ve yasal düzenlemeler, inşaat kültürü hep betonarme üzerine geliştiği için biraz mesafeli kalınıyor. Tabii ki büyük binalar ağır çelik taşıyıcılarla uzun yıllardır inşa ediliyor ama daha ufak boyutlu modüler çelik yapılar ve konutları da takipte olmak gerek. Çünkü bu tip yapıların fabrika ortamlarında daha hızlı ve kontrollü imalata imkân verdiği bir gerçek.
Şantiye: Siz şehir plancısınız... Bu kapsamda nasıl bir İstanbul hayal ediyorsunuz? Bugünlerde İstanbul’un temel sıkıntısı sizce ne?
Gürkan Kaya: Tabii bu konuya nereden bakıldığı çok önemli... Sorunun ekonomik, sosyal ve kültürel birçok boyutu var ama ben “mesleğim” ve “bulunduğum pozisyon” itibarıyla bir yorum yapmak isterim... Öncelikle “depreme dirençli bir İstanbul” en başta yer alır. İnsanların başını yastığına koyduğunda, çocuğunu okuluna gönderirken veya alışverişe gittiğinde deprem korkusu yaşamadığı güvenli bir hayat çok önemli. Diğer taraftan sorun, geçmiş yıllarda olduğu gibi sadece barınma ihtiyacının karşılanmasından ibaret olmamalı. İnsan odaklı, tüm teknolojik şartların sağlandığı, nitelikli ve sağlıklı bir yaşamın sürdürüldüğü konutlar, iş yerleri, mahalleler ve semtler... İnsanların bir sonraki ay kiram ne olacak diye düşünmediği, yarın ev sahibiyle tartışma ihtimalinin olmadığı bir toplum... Ve barınma hakkının insanlığa yakışır şekilde sağlandığı bir şehir.
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
7 Şubat 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wilo, Winsa, XCMG ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.