Yeşil Mutabakatın, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kısırdöngüyü atlatması ve yapısal sorunlarını çözmesi yönünde önemli bir fırsat sunduğunu vurgulayan HAS Mimarlık Ortaklarından Mimar Ayşe Hasol Erktin, bununla birlikte gerekli adımların atılmadığı takdirde Türkiye için önemli kayıplara yol açma riskinin de bulunduğunu hatırlatıyor. Hasol, “Salımın yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu olan inşaat sektörünün üzerine düşeni yapması artık kaçınılmaz” diyor...
Şantiye: Binaların Yeşil / Sürdürülebilir olması sizce neden önemli?
Ayşe Hasol Erktin: Avrupa Birliği, sera gazı salımını, 2030’a kadar yüzde 55 oranında azaltmayı, 2050’de ise tüm emisyonu sıfıra indirgemeyi hedefliyor. Bu hedef, Birleşmiş Milletler İklim Sözleşmesi uyarınca, yeryüzündeki ortalama sıcaklığın, sanayi devrimi öncesine göre en fazla 2°C artışla sınırlandırması amacını karşılamaya yönelik olarak ortaya kondu. Hedef tutturulamadığı takdirde, büyük doğal afetlerle karşılaşmamız söz konusu olacak. Buna yönelik olarak hem sanayi hem ulaşım hem enerji sektörleri hem de inşaat sektörünün ciddi adımlar atması gerekiyor.
Sanayi sektörü, yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor; atıkları azaltmaya gayret ediyor. Bu amacı yalnızca Avrupa Birliği sanayicileri değil, Avrupa Birliği’ne ihracat yapan bütün ülkelerin sanayicileri de benimsemek zorunda kalacaklar. Çünkü 2023’ten itibaren Avrupa Birliği tarafından ithal edilen malların da karbon ayak izi vergilendirilecek.
Ulaşım sektörü, benzin ve mazotlu araçlar yerine elektrikli araçlara, uçak yerine tren, otomobil yerine toplu ulaşıma yöneliyor. Kentliler, araç kullanmak yerine yürümeye, bisikletle ulaşıma yönlendiriliyor. Bütün bu gelişmeler ışığında, karbon salımının yaklaşık yüzde 40’ından sorumlu olan inşaat sektörünün de üzerine düşeni yapması kaçınılmaz oluyor.
Şantiye: Türkiye’de binaların enerji verimli, yeşil, sürdürülebilir olabilmesinin önünde sizce ne gibi engeller var? Olması gereken ivme neden yakalanamıyor? Bu sorunların aşılması için neler yapılabilir?
Ayşe Hasol Erktin: Öncelikle Türkiye’nin içinden geçtiği ağır ekonomik koşullar nedeniyle yatırımların çok azalması, bu bilincin yerleşmesine engel oluyor. İçinde bulunduğumuz dönemde yeni yatırımlar da yenilemeler de duraklamış ve ertelenmiş durumda. Yenilemeler ve yeni yatırımların yoğunlaşması halinde gerek yurtdışı kredilerin alınması için gereken “sürdürülebilirlik kriterleri”, gerekse yeni teknolojilerin kullanımı ve güncel mimari arayışlar, sürdürülebilir binaların artmasını da birlikte getirecektir.
Bir başka engel, devletin de “yeşil” yatırımlarla ilgili bir destek politikasının bulunmaması... Devletin, öncelikle kendi yaptığı yatırımların “sürdürülebilir” olarak tasarlanmasını şart koşması beklenir. Aynı zamanda da özel sektörün “yeşil” yatırımlarına vergi indirimleri, ucuz krediler ve hibe destekleri sağlamalı. Gerek sanayi tesislerinde gerekse ofis ve konut yapılarının sürdürülebilirlik ile ilgili yatırımlarında, mutlaka devlet desteğine ihtiyaç olacaktır. Bu destekler, özellikle de mevcut binaların yenilenmesi için düşünülmelidir.
Son olarak, toplum desteğini alabilmek için sürdürülebilirlik kavramı okullarda ve medya iletişiminde yoğun bir biçimde gündemde tutulmalı. Küresel ısınma ve bunun getireceği felaketler konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli. Sürdürülebilirliğin özellikle insan sağlığına olumlu etkileri vurgulanmalı.
Şantiye: Avrupa deneyim ve gözlemlerinizden yola çıkarsanız, Avrupa’da sürdürülebilir / yeşil bina konusunda yasal düzenlemeler, araştırma ve çalışmalar ne yönde ilerliyor? Gündemde neler var?
Ayşe Hasol Erktin: Yeni atılımlardan biri “Yeni Bauhaus”... Modern mimarlığın kurucularından Walter Gropius’un, çeşitli uzmanlıkları bir araya getirerek işlevsel ve yenilikçi tasarımlar yapmak üzere yaklaşık yüz yıl önce kurduğu Bauhaus okulu, bu atılımın esin kaynağı. Günümüzdeki “Yeni Bauhaus”un amacı, farklı disiplinlerden uzmanları bir araya getirerek, sürdürülebilir ama aynı zamanda kültürel bakımdan da zenginleştirici binalar/yerleşkeler oluşturmak. Çeşitli düşüncelerin bir araya gelmesi ve tartıştırılması ile gelecek kuşaklara kendi kendine yeten, çevreye sıfır zararlı ama aynı zamanda, mimari estetiğe sahip binalar yaratmak. Yeni Bauhaus, şu anda pilot projelerle devam ediyor. 2023 yılı sonunda pilot projelerin tamamlanmasından sonra, Avrupa Birliği’nden başlayarak dünyaya yayılması amaçlanıyor.
Yasal düzenlemeler ise sürdürülebilirliği teşvik etmek amacıyla daha çok “ödüllendirme” üzerine kurulmuş. Düşük faizli veya faizsiz krediler, doğrudan teşvik ve hibelerle gerek mevcut binaların yenilenmesi gerekse yeni yapılacak binalar için önemli maliyet kolaylıkları sağlanıyor. Bina bazında tesis edilen yenilenebilir enerji sistemleri, yalıtım sistemleri, yalıtımlı doğramalar için ödenen tutarların belli bir oranı devlet tarafından karşılanabiliyor.
Almanya’daki gözlemlerimiz, gerek yerel hükümetlerin gerekse Alman federal hükümetinin, 2050’deki sıfır sera gazı salımı hedefini çok ciddiye aldığı ve bu konuyu hem sürdürülebilir/yeşil binalar hem de enerji, ulaşım ve sanayi sektörleri açısından sıkı bir biçimde takip ettiği yönünde. Halk ise hükümetin bu politikasını yalnızca desteklemekle kalmıyor, toplu gösterilerle daha da sıkı önlemler talep ediyor.
Şantiye: Yeşil Mutabakat Türkiye’ye ne getirecek? İnşaat sektörü nasıl, ne yönde etkilenecek?
Ayşe Hasol Erktin: Yeşilde uzlaşma, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kıskaçtan çıkması, bu kısırdöngüyü atlatması ve yapısal sorunlarını çözmesi yönünde önemli bir fırsat olabilir. Ancak acilen hazırlanmazsak Türkiye için önemli kayıplara yol açma riski de bulunuyor.
Avrupa Birliği, ithal ettiği malları sınırda, karbon ayakizi üzerinden vergilendirmeye hazırlanıyor. Bu durumda, özellikle Türk sanayicileri karbon ayakizini azaltma yoluna gitmek durumundalar. Kullanılan enerjinin yenilenebilir kaynaklardan olması, atıkların yönetimi, ulaşımda fosil yakıtlardan kaçınılması gibi konularda Türk sanayicilerinin adım atmaları gerekecek. Bu duruma uyum sağlayabilen sanayiciler oldukça kazançlı çıkabilirler, çünkü Avrupa’ya ihracat konusunda coğrafi olarak Uzakdoğu ülkelerine oranla avantajlıyız. Bu adımlar atılmadığı takdirde Avrupa Birliği’nin koyacağı ek vergiler nedeniyle sanayicimizin rekabet gücü azalacak.
Karbon ayakizini azaltma yönünde atılımları hızlıca yaptığımız takdirde “yeşil dönüşüm” üretim yapımızı da sürdürülebilir hale getirecek. Sanayimiz, temiz enerji ile, minimum atık ile üretimde çağdaşlığı yakalayacak. Ancak bütün bunları yapabilmek için her durumda devlet destekleri, ucuz veya karşılıksız krediler şart. Sanayicinin bu dönüşüm ve yatırımların altından tek başına kalkması çok güç görünüyor. Paris Anlaşmasının imzalanması ile birlikte devletin bu destekleri bir an önce planlayacağını umalım.
Şantiye: Avrupa’da yaygınlaşan “Teşvik Danışmanlığı” konusuyla ilgili de kısa bir bilgilendirmede bulunabilir misiniz?
Ayşe Hasol Erktin: Almanya, “yeşil uzlaşma” konusunu en ciddiye alan ülkelerden biri. Bu nedenle, yapılan yatırımlarda önemli hibe ve kredi destekleri sağlanıyor. İnşaat yatırımlarında alınabilecek devlet destekli sayısız ucuz kredi olanağı ve hibe var. Örneğin, engellilere uygun bina için, yaşlılara veya çocuklara yönelik yatırımlar için, farklı işlevli binaların konuta çevrilmesi için veya tarihi binaların yenilenmesi için özel destekler alınabiliyor. Temiz enerji, yalıtım ve sağlıklı binalar için yapılan yatırımların, önemli bir kısmı, devlet tarafından karşılanabiliyor. Bu denli hibe ve destek olanağı olunca da bunların içinden en uygunu seçmek; başvuru belgelerini bir araya getirmek ve bunları bürokratik makamlarda izleme işleri için özel danışmanlara başvurmak gerekebiliyor. Ülkemizdeki “yeşil bina danışmanları” gibi, Avrupa’da “sürdürülebilirlik teşvikleri danışmanları” devreye giriyor. Bu danışmanlar, projedeki sürdürülebilirlik yaklaşımlarını inceliyor, yorumluyor ve ilgili kurumlara başvuruyor. Daha sonra da süreci ve yapılanları, bir bilirkişi niteliğinde takip ediyor.
Şantiye: Almanya’daki yürüttüğünüz proje hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ayşe Hasol Erktin: Berlin’in üst gelir grubu arasında oldukça popüler olan Dahlem bölgesinde bulunan mevcut bir yapı grubunun restorasyonunu yapıyoruz. Bu yerleşkenin içinde, tarihi bir okul binası da bulunuyor. Okul binası, 1907 yılından kalma ve oldukça değerli yapısal unsurlar barındırıyor. Ustalık isteyen, bizim için oldukça heyecan verici ve deneyimimizi aktarabileceğimiz bir iş.
Gerek Almanya’daki inşaat sektörünü tanımak gerekse koruma kurulu pratikleri bakımından bizler için öğretici, dolu dolu bir süreç geçirdik. Türkiye’de hazırlananlara kıyasla çok daha ayrıntılı ve geniş kapsamlı bilgiler içeren projeler oluşturduk. ABD, Ortadoğu ve Rusya deneyimlerinden oldukça farklı yapı pratiklerine uyum sağlayarak, ekip olarak kendimizi geliştirmiş olduk.
5 Aralık 2021
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.