Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, sonrasında web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 SORUDA...” isimli canlı yayın serimizin 6 Kasım 2023 Pazartesi günkü konusu “Pasif Ev ve Pasif Ev Tasarımı”; uzman konuğu ise SEPEV (Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği) Genel Sekreteri Y. Mimar Yasemin Somuncu’ydu... Somuncu programda Pasif Ev nedir, neden gereklidir; Pasif Ev tasarımı nasıl olmalıdır ve bu kapsamda temel şartlar-yöntemler-uygulamalar nelerdir; Pasif Evde ne tür yapı malzemeleri kullanılmalıdır; Pasif Evlerin en önemli unsur ve bileşenleri nelerdir; Pasif Ev uzmanlığı eğitimleri neleri kapsar, Türkiye’de bu tür binaların yapımının önündeki engeller nelerdir; mevcut binaların Pasif Ev standartlarına yükseltilmesi nasıl mümkün olabilir gibi başlıklar altındaki bilgi, görüş ve önerilerini Şantiye® okurlarıyla paylaştı.
1) Pasif Ev nedir? Diğer bazı benzer tanımlamalardan ne tür farklılıklar içerir?
Evet benzer tanımlamalar da var, kısaca özetleyeyim... Mesela “Yeşil Bina” denildiği zaman akla hemen LEED, BREEAM gibi uluslararası geçerlilikleri olan Yeşil Bina sertifikaları gelir. Son zamanlarda Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da ulusal bir Yeşil Bina sertifika sistemi olan YES-TR’yi çıkardı. Yeşil Bina kavramı geniş bir kavram. Ülkelerin, bu kavramın içini nasıl doldurmak istedikleri, kendi inşaat kültürleri, ekonomileri ve gelecek planları ile ilgili özünde. Dünyada yaklaşık iki yüz küsur Yeşil Bina sertifikası var. Bunların kimi sadece yerele hitap ederken, kimi de uluslararası ölçekte kullanılıyor. Bu kadar sertifika-yoğun bir ortamda aralarından iki sertifika sistemini seçip karşılaştırmak çok zor. Bu karşılaştırmayı yaparken bulunduğunuz ülkedeki inşaat kültürüne, ekonomiye ve yaşam tarzına bakmak, referansları göz önüne almak gerekir. Türkiye’de hayata geçen ulusal gönüllü sertifikamız YES-TR bu kriterler açısından gayet tatmin edici. “Yeşil Bina” kavramı dışında yoğun olarak duyduğumuz “Sıfır Enerjili Bina” kavramında en basit ifade ile ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, sıcak su kullanımı ve diğer elektrikli cihazların kullanımı için gerekli olan enerji ihtiyacının yerinde veya civardaki yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması öngörülüyor. Bu kapsamda hedefler ülkeden ülkeye değişebiliyor. “Net Sıfır Enerjili Binalar”da ise hedef bir aşama daha yukarıda: ısıtma, soğutma, havalandırma ve aydınlatma için enerjiye ihtiyaç var; ayrıca binanın tipolojisine göre kullanılan cihazların da harcadıkları enerji de dikkate alınıyor (bir konutta çamaşır makinesi, ütü, bulaşık makinesi kullanılırken, bir hastanede çok daha farklı cihazlar kullanılıyor). İlaveten, kullanılacak yenilenebilir enerji teknolojilerindeki enerji kayıpları ve mevsimsel geçişler de dikkate alınıyor. Bütün bu enerji ihtiyacını karşılayacak enerjiyi yerinde ve civarda üretilen enerjiyle karşıladığımızda “Net Sıfır Enerjili Bina”yı elde etmiş oluyoruz.
“Pasif Ev”de ise kısaca, gerekli olan ısıl konfor koşulları temiz hava ısıtılarak ya da soğutularak sağlanır. Ve bu binalar en üst seviyede enerji korunumu sağlayan, entegre yaklaşımla tasarlanmış binalardır. Bir Pasif Ev’de çok iyi bir yalıtım, yüksek verimli pencereler, ısı veya enerji geri kazanımlı havalandırma sistemleri, hava sızdırmaz bina kabuğu şarttır. Isıtma ve soğutma ihtiyaçlarını azaltmanın kesin yolları aranmış ve bulunmuştur. Dolayısıyla Pasif Ev, gelinebilecek en ileri seviye enerji verimliliği çalışmalarını kapsar.
Bir Pasif Ev’de çok iyi bir yalıtım, yüksek verimli pencereler, ısı veya enerji geri kazanımlı havalandırma sistemleri, hava sızdırmaz bina kabuğu şarttır. Isıtma ve soğutma ihtiyaçlarını azaltmanın kesin yolları aranmış ve bulunmuştur. Dolayısıyla Pasif Ev, gelinebilecek en ileri seviye enerji verimliliği çalışmalarını kapsar.
2) Peki neden gereklidir? Ekonomik, konfor, sağlık ve çevresel açıdan özetlemek gerekirse neler söylenebilir?
Dünyanın hiçbir kaynağı sonsuz değil... Fosil yakıtlar, petrol, doğalgaz, kömür de sonsuz değil. Güneş veya rüzgar belki sonsuz kaynaklar ama yenilenebilir enerji teknolojilerine bakıldığında, bunlarla ilgili cihazların üretiminde kullanılan maden ve minerallerin de sonsuz olmadığı ortadadır. Onlar da sonlu ve sadece belirli ülkelerde var. Dolayısıyla bu aşamada bambaşka sorunlar gündeme geliyor. Bu sorunlar da düşünüldüğünde, kullanılmayan enerjinin en verimli, en yerli ve milli enerji olduğu anlaşılmaktadır. Ve biz bunu enerji verimliliği önlemleri ile sağlayabilecek bilgiye, kapasiteye ve teknolojiye sahibiz Türkiye olarak. Sadece önyargılarımızı yıkmamız gerekiyor, birazcık daha tasarım ve uygulamaya önem vermemiz gerekiyor. Maalesef Türkiye’de ekonominin lokomotiflerinden biri de inşaat olduğu için, inşaat sektörünün peşinden koşmak zorunda kalıyoruz. Konuyu hep beraber anlama, irdeleme ve pratiğe yansıtma durumunda oldukça dar bir çerçevede kalıyoruz.
Türkiye, 2053 yılında karbon nötr ülke olacağını açıkladı. 2023 yılındayız. Ama 2053 hedeflerine ulaşmak için söz konusu teknolojilerin geleceğin çalışmaları, geleceğin standartları olduğu söyleniyor. Hayır değil. Bugün bir bina inşa edildiğinde 2053 yılında o bina sadece 30 yaşında olacak. Normal bir betonarme binanın yaşam ömrü en az 60 yıl. Biz 2053 karbon nötr hedef gününe geldiğimizde, bugün inşa ettiğimiz binalar sadece 30 yaşında olacak. Yani ömürlerinin sadece yarısına ulaşmış olacaklar. Bu da demek ki, zaten bizim bugünden bu binaları karbon nötr olacak şekilde inşa etmemiz gerekiyor. Ve bu kapasiteye, bilgiye ve kültüre sahibiz. Bunun altını çizelim.
Pandemi döneminde tüm dünyada ve Türkiye’de okullar kapanmasına rağmen Pasif Ev standartlarında inşa edilmiş veya yenilenmiş okul binaları ve havalandırma sistemi bulunan okullar açıktı. Öğrenciler o okullarda eğitimlerine devam edebildiler. Öğretmenleriyle yüz yüze ders yaptılar. Ne kadar kıymetli bir şey değil mi? Biliyoruz ki önümüzdeki yıllarda başka pandemiler de oluşacak. Biz gezegenimizin bütün canlılara açık yaşam alanlarını hor kullandıkça başka salgınlar da türeyecek, başka sıkıntılar da baş gösterecek. Dolayısıyla Pasif Ev binaların sağladığı konfor ve hijyen şartlarının “olmazsa olmaz” kriterler olduğunu söyleyebilirim.
Bunun dışında Pasif Ev binaların yüzeyleri 17 derece civarında olduğu için bir soğurma veya küflenme yaşanmıyor. Ayrıca çok az enerji tükettikleri ve çok az enerjiye ihtiyaç duyduklarından dış ortam kirlenmiyor. Kullanılan malzemelerden dolayı iç ortam da hijyenik ve kirli değil. Bunun sonucunda Pasif Ev binalarda ideal sıcaklıklı ve sağlıklı iç mekanlar sağlanabiliyor. Pasif Ev binalarda solunum yolu hastalıklarıyla ilgili şikayetler de en az düzeylerde oluyor. İlaveten, yaşlı ve gençlerin sıcak çarpmasından etkilenmeleri ile yakıt yoksunluğundan bahsetmek Pasif Ev binalarda pek mümkün değil.
3) Pasif Ev tasarımı nasıl olmalı? Temel şartlar, yöntemler, uygulamalar nelerdir?
Öncelikle, Pasif Ev binalarda da bir sertifikasyon süreci olduğunu ve bir sertifikatörün işe dahil olduğunu belirtmek isterim. Bina belli bir aşamaya geldiği zaman, henüz ince işler bitmemişken 50 Pascal basınç altında bir hava sızdırmazlık testi yapılıyor. Eğer binada hava sızdıran yerler varsa bunlar tespit ediliyor ve inşaat bitmeden bunların bertaraf edilmesi sağlanıyor. Bu test, binanın uygulanmasındaki kaliteyi garanti eden bir süreç. Yani dünyanın en kaliteli tasarımı yapılabilir ama sahada doğru uygulanmazsa, doğru detaylar kullanılmazsa, malzeme ihtiyaç kadar kullanılmazsa o tasarım ve harcanan paralar çöpe gider. Hava sızdırmazlık testi ile beraber binanın bir röntgeni çekiliyor ve aslında uygulamaya not veriliyor.
Bir binayı Pasif Ev yapan unsurların başında “ısı yalıtımı” geliyor. Binanın dış kabuğunun, cephedeki tüm bileşenlerin çok iyi yalıtılmış olması gerekiyor. Pasif Ev Enstitüsü’nün haritasına göre, ülkemizin yaklaşık yüzde 35’i soğuk ılıman, yüzde 65’i de sıcak ılıman iklimde yer alıyor. Eğer serin ve ılıman bir iklimde bir Pasif Ev bina tasarlanıyorsa binanın dış kabuğunun yaklaşık olarak 0,15 W/m2K’lik bir U değerine ulaşması gerekiyor. Ama sıcak ılıman bir bölgede 0,30’ları yakalamak yeterli oluyor.
Pasif Evlerde “Isı yalıtımı”, “atık ısı geri kazanımı” ve “bina kabuğunun hava sızdırmazlığı” en önemli unsurlar...
İkinci önemli unsur, “ısı yalıtımı dirençli yüksek pencereler” kullanmak. Burada da pencere çerçevelerinin çok iyi yalıtılmış olması şart. Genellikle 3’lü cam kullanılıyor. Camlar arasında ayırıcı olarak metal parçalar değil de daha çok PVC esaslı parçalar kullanmak gerekiyor. Serin ılıman bölgelerdeki pencerelerde ısı geçiş katsayısının, yani U değerinin 0,8 W/m2K olması bekleniyor. Sıcak ılıman bölgelerimizde ise 1,05’lerdeki U değerleri yeterli oluyor.
Bunların dışında “atık ısı geri kazanımı” çok önemli. Yani, iyi bir iç hava kalitesi için enerji tasarrufu sağlayan verimli ısı geri kazanımlı havalandırma sistemleri kullanmalıyız. Bu sistemlerdeki cihazların veriminin en az yüzde 75 olması bekleniyor. Ki bugün Türkiye’de üretilen cihazlarda bu seviyenin yüzde 80, 90’lara kadar çıktığını görüyoruz.
Diğer taraftan “bina kabuğunun hava sızdırmazlığı” da çok önemli. İç mekanda, 50 Pascal basınçta saatte yüzde 60’ı geçmeyecek bir hava değişimi gerekiyor. Ve ısı köprülerinin engellenmesi veya en aza indirgenmesi şart. Bütün binanın kenarlarında, köşelerinde bağlantılarında malzeme geçişlerinde ısı köprülerinin ya hiç olmaması gerekiyor veya en üst seviyede engellenmesi gerekiyor.
Pasif Ev binalarda hem ısıtma hem soğutma için yılda en fazla 15 kWsa/m2lik bir enerji talebi var. Bununla beraber her türlü bina tipolojisinde bu standartların uygulanabilmesi için de birincil enerji talebinin metrekarede yıllık 120 kWsa’i geçmemesi şart. Burada çok geniş bir marj bırakılmış. Böylece bir hastanede bile Pasif Ev standartları yakalanabiliyor. Daha fazla detaylar da var ama ana hatlarıyla bunları bilmek yeterli olur zannediyorum.
Malzemelerde daha çok U değerleri değerlendiriliyor. Yerel, yani binanın inşa edildiği bölgede kolaylıkla bulunan yapı malzemeleri kullanmak da önemli...
4) Yapı malzemeleri bu işin neresinde?.. Pasif Evde ne tür yapı malzemeleri kullanılmalı?
Pasif Ev binalar öncelikle enerji tüketimini en aza indirmeyi hedefledikleri için malzemelerde daha çok U değerleri değerlendiriliyor. U değerleri üzerinden, ilgili parametreler dikkate alınarak tasarım yapılıyor. Bir sonraki aşamada ilave kriterler dikkat alınıyor. Mesela radon gazını salan malzemeler veya sağlığa zararlı madde-gaz içeren boyaların kullanımı istenmiyor.
Yerel, yani binanın inşa edildiği bölgede kolaylıkla bulunan yapı malzemeleri kullanmak da önemli. Mesela Urfa’da bir bina tasarlanıyorsa Urfa taşı kullanılabilir. Göbeklitepe’de dahi kullanılmış olan Urfa taşının bugün hala kullanılabilmesi çok kıymetli. Veya Karadeniz’deki bir binada neden ahşap kullanılmasın, daha önceden kullanılmış. Şu anda ahşap yapı malzemesi, Türkiye’den değil ama civarındaki ülkelerden tedarik edilebiliyor. Dolayısıyla malzeme seçiminde iklime ve bölgeye göre yerel malzemelerin kullanımı önemli. Bu kapsamda, sayısı günden güne artan ve ülkenin birçok yerinde hizmet veren Pasif Ev tasarımcılarımızın / danışmanlarımızın, bulundukları bölgelerin şartlarına ve imkanlarına göre ekonomik ve verimli malzeme seçimi konusunda da faydalı önerilerde bulunabileceklerini hatırlatmak isterim.
5) Pasif Ev Zanaatkarı/Uzmanı eğitimi nedir, neleri kapsıyor?
Pandemi döneminde “Tasarımcı ve Danışman” eğitimi ile “Zanaatkar” olmak üzere iki modülü Türkçeleştirdik. Tasarımcı ve Danışman eğitimi biraz daha işin teorik kısmına yoğunlaşıyor. Zanaatkar eğitimi ise bire bir uygulama odaklı.
Zanaatkar eğitimlerinde iki farklı alt modül var. Biri bina kabuğu, diğeri de bina tesisatı. İsteyen bu iki modülü de alabileceği gibi sadece bina kabuğu üzerine uzmanlaşıp tesisatla ilgili genel bilgileri alabilir veya bina tesisatı üzerinde uzmanlaşıp, bina kabuğu hakkında genel konularda bilgi sahibi olabilir. Modüllerde işlenen konular genelde Pasif Evin ekonomik verimliliği, hava sızdırmazlık, inşaat süreçleri, ısı yalıtımı, ısı köprüleri, pencereler, havalandırma ve yeni binalar ile mevcut binalar olarak özetlenebilir. Zanaatkar eğitimleri toplam 5 gün sürüyor. Zanaatkar eğitimi sonunda uluslararası geçerliliği olan bir sertifika alınıyor. Bu eğitimi alan herhangi bir zanaatkar sınavı geçerse dünyanın herhangi bir yerinde bu uzmanlığıyla hizmet verebiliyor. Uzmanlaşıp, odaklanılırsa tüm dünyada iş yapma şansı veren eğitimlerden bahsediyoruz özünde.
Pasif Evlerde kullanılan yapı malzemelerinin ve cihazların yüksek performanslı ve doğru tercih edilmesi çok önemli; çünkü ancak o malzemelerle istenen U değerlerine ulaşılabiliyor.
6) Pasif Ev Uzmanları sürecin hangi aşamasında projeye dahil olmalılar?
Tabii ki bir Pasif Ev uzmanının mümkün olduğunca işin en başında projede yer alması en ideal durum. Ama bu mümkün olmazsa malzeme satın alınmadan devreye girmesi şart. Pasif Evlerde kullanılan yapı malzemelerinin ve cihazların yüksek performanslı ve doğru tercih edilmesi çok önemli; çünkü ancak o malzemelerle istenen U değerlerine ulaşılabiliyor.
7) Türkiye’de Pasif Ev yapımının ve bu tür binaların yaygınlaşmasının önündeki engeller nelerdir?
Birincisi önyargı... Pasif Ev ilk olarak 1991 yılında Wolfgang Feist’in doktora tezi olarak ortaya çıkmış bir kavram. Kendi konutunda Pasif Ev standartlarını uygulamış ve çok başarılı olduğunu görmüş. Bugün yapılan gerçek zamanlı izlemelerle bahsettiğim binanın hâlâ aynı performansta olduğu, enerji tüketiminde bir birim sapma olmadığı görülüyor. Veriler uluslararası konferanslarda da bilimsel makaleler vasıtasıyla sunuluyor. Dolayısıyla yararlı olduğu çok net, fakat önyargılar ve atalet maalesef istenildiği kadar yaygınlaşmasını engelliyor.
Medya kurumlarının işlevleri çok önemli bu konuda. Cazip ve insanların dikkatini çekecek veriler sık sık paylaşılmalı, dillendirilmeli ki sağlıklı yol alınabilsin. Aslında tasarruf gibi, sağlıklı mekanlarda yaşamak gibi insanları motive edecek, çekici unsurları da çok bu binaların. Ama maalesef daha çok görselliğe, boya-vitrifiye, yenilenebilir enerji teknolojileri gibi yüzeyde görünen unsurlara odaklanılıyor. Bir telefon bile alırken ince eleyip sık dokuyan insanlar, çok daha önemli ve yüksek fiyatlı bir yatırımda pek dikkatli davranmıyorlar. Altın varaklara, altın musluklara ilgi gösterirken, komşudan veya yoldan gelebilecek gürültülerin önlenmesine önem verilmiyor. Temiz hava talep edilmiyor. Binalarımız bu anlamda çok sağlıksız, yaşanan hayatlar da kaliteli değil maalesef.
Hali vakti yerinde birisi elektrik faturasını önemsemeyebilir, ama asgari ücret alan bir ailede elektrik ve doğalgaz faturasının yüzde 50 düşürülmesinin o eve katkısı oldukça fazla. Dolayısıyla kamusal anlamda çok önemli bir kavram Pasif Ev binalar. TOKİ ve yerel yönetimlerin konuyu çok daha süratli içselleştirmesi hepimiz için avantajlı olur şüphesiz ki. Kamu binaları da önemli. Mesela bir öğrenci yurdunda yapılabilecek enerji tasarrufu uygulamalarının kazancı çok yüksek… Yılda milyarlarca dolar enerji ithalatına para harcayan bir ülke vatandaşı olarak o potansiyeli görüp, bir şey yapamamak insanın içini acıtıyor.
Pasif Ev binalarda ve enerji tasarrufu maksadıyla yapılan uygulamalar pek görünen unsurlar değil. Uygulamalar duvar sıvasının veya döşemenin altında kalan uygulamalar çoğunlukla... Dolayısıyla bunları anlatacak mecralar olması şart. Yoksa ekonomik olarak ilk yatırım maliyetinin iki-üç yıl içinde kendini karşıladığını ve zaman içinde hem sağlık hem ekonomik anlamda kazançlarla karşılaşılacağını insanlar görünce zaten problem kalmıyor.
Pasif Ev’e uygun bileşenler kullanılarak derin tadilat çalışmaları yapmak da mümkün...
8) Mevcut binaların Pasif Ev standartlarına yaklaştırılması nasıl mümkün olabilir? Türkiye’deki binaların da Avrupa’dakiler gibi yenileme/tadilattan geçmesi konusundaki yorumlarınız nelerdir?
Pasif Ev Enstitüsü’nün geliştirdiği “Energy Retrofit with Passive House Components / EnerPHit” (Pasif Ev Komponentleri ile Evlerin Derin Tadilatı) sertifikasından bahsetmek isterim. Bu kapsamda çok radikal, 15 kWsa/m2 yıllık enerji tüketimi baz alınırsa renovasyon, yenileme ve derin tadilat zor olabilir. O yüzden enerji tüketimi baz alınarak yapılacak derin tadilat çalışmalarının yanında, ikinci bir alternatif olan Pasif Ev’e uygun bileşenler kullanılarak derin tadilat çalışmaları yapmak da mümkün. Türkiye’de piyasada Pasif Ev’e uygun bileşen sertifikası almış yerli üretim yapı malzemeleri de artık bulunuyor ve bu sertifikayı almak için talep edilen kriterleri yerine getirmek zor değil. Ülkemizde deprem riski olduğundan öncelikle binaların depreme dayanıklı olup olmadığına bakılıyor. Eğer bina depreme dayanıklıysa derin tadilat rahatlıkla yapılabiliyor. Derin tadilat yapıldığında, binanın kalitesi arttığı için dayanıklılığı da artıyor. Ayrıca kültürel miras değeri olan binalarda da bu çalışmalar yapılabiliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın son raporunda, 2030 yılına kadar dünyada yenilenebilir enerji kullanımının 3, enerji verimliliği çalışmalarının ise 2 kat artacağı öngörülüyor. Dolayısıyla mevcut yapı stoklarında derin tadilat çalışmaları da daha yaygınlaşacak. Mesela artık Türkiye’de kamu binalarında enerji tasarrufu hedefi yüzde 15’ten yüzde 30’a çıkarıldı. Bu da artık Türkiye’de bilgi, teknoloji ve kalifiye profesyonelin mevcudiyetini gösteriyor. İnsanlar artık bu konuyu eskiye göre daha ciddiye alıyor. Türkiye olarak tasarruf yapma ihtiyacımız da var, enerjinin büyük bölümünü hala ithal eden bir ülke olarak.
1 Ocak 2025 yılından itibaren İskoçya’da yapılacak her yeni konutun Pasif Ev standartlarında olması karara bağlandı ve bürokratik süreç çok hızlı işletildi.
9) Yurtdışındaki güncel gelişmeler, talepler ve mevcut durum hakkında yorumlarınız nelerdir?
Pasif Ev binalar konusunda yurtdışında çok ciddi adımlar atılıyor. Pasif Ev standartları birçok bina tipolojisinde, iklim koşulunda, inşaat kültüründe denendi ve çok fazla bilgi ve tecrübe ortak bir potada toplandı. Politik olarak baktığımızda, İskoç Parlamentosu’nun en büyük adımı attığını görüyoruz. 1 Ocak 2025 yılından itibaren İskoçya’da yapılacak her yeni konutun Pasif Ev standartlarında olması karara bağlandı ve bürokratik süreç çok hızlı işletildi. Birleşik Krallık bu adımı çok olumlu karşıladı.
Diğer bir önemli gelişme de ASHRAE standartlarında yaşanıyor. Pasif Bina tasarımı ile ilgili kriterler ASHRAE tarafından 13 Kasım 2023’e kadar kamuoyu görüşüne sunuldu. Türkiye’de de yakında güzel adımların atılacağını şimdiden söyleyebiliriz. İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı’nın Sürdürülebilirlik Akademisi’yle SEPEV olarak bir protokol imzalamak üzereyiz.
10) Türkiye’de bildiğimiz kadarıyla çok az Pasif Ev var... Hangi binalar bunlar ve şu andaki mevcut durum ne?
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin Ekolojik Binası Pasif Ev ve gene Gaziantep’teki Birleşmiş Milletler’in kuluçka merkezi EnerPhit sertifikası almış binalar. Bunların dışında Türkiye’de Pasif Ev standartlarında binalar yapıldığı söyleniyor ama hava sızdırmazlık testlerinden geçmedikleri, gerekli evrakları olmadığı ve resmi sertifika almadıkları için bu binalarda kriterler ne kadar sağlandı, bilemiyoruz. Tescillenmiş değiller. Dernek olarak son yıllarda çok çaba harcadık. Birçok kişiye eğitim verdik. Bu konuya çok yoğunlaşmış üyelerimiz var. Malzeme tedarikçileri ile de çok mesai yaptık. Geçen hafta Sakarya’da bir konut binası hava sızdırmazlık testinden geçti ve çok da iyi bir sonuç alındı. Yakında o bina sertifikasını alacak. Bir üyemiz İstanbul, Şile’de bir otel, restoran ve konut projesi inşa ediyor ve dünyadaki bu karışık kullanımda ilk sertifikalı Pasif Ev bina olacak. İzmir’de ve Muğla’da çalışmalar yürüten üyelerimiz var. Konya’daki üyelerimiz 4-5 farklı apartman ve müstakil konut projesi üzerinde çalışıyor. Bursa’da başlayacak bir ofis binası var. Yani 2024 yılında Türkiye’nin farklı illerinde uygulanan Pasif Ev binaları sıkça duyacağız.
13 Aralık 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.