Bu yazıda, İmar Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerin teknik analizi ile birlikte sözkonusu revizyonları MİMARİ ve STATİK açıdan inceleyerek, çözüm ve değişikliklerin, öncelikle depremde yıkılan binaların TASARIM ve UYGULAMA hataları mıdır, buna bakacağız; daha sonra sırasıyla uygulamada ne kadar geçerli olup olamayacakları, SAHADA KARŞILIKLARINI bulup bulamayacakları, kanun çıksa dahi doğru şekilde uygulanmalarının sağlanması için nihai kurum olan BELEDİYELERİN yetkili personelininin bunlara ne kadar dikkat edeceği, dikkat etse bile “işi daha çok bilen” BİR BAŞKA YETKİLİ belediye personelinin bu kuralı ESNETİP ESNETMEYECEĞİ, esnetilmese dahi, can güvenliği değil de RANT güvenliği açısından yapılan İMAR BARIŞI gibi çağ dışı uygulamaların YAPI GÜVENLİĞİ açısından doğru adımlar olup olmadığını irdeleyeceğiz...
Yazan: İnş. Müh. Muharrem AKPINAR / Araştırmacı Yazar
6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinden sonra yapı güvenliğini sağlamak amacıyla Bakanlık tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Yapı Güvenliğine Dair Değişiklikler yapıldı. Yapılan bu değişiklikler Resmi Gazete’de yayımlandı ve 1 Temmuz 2023 tarihinde uygulamaya alındı.
Değişiklik yapılan maddeler aşağıdaki gibi özetlenmiştir.
1- Mimari tasarım sınırlandırmaları
2- Çekiçleme etkisi
3- Statik tasarımda imza yetkisi bulunan inşaat mühendisleri ve mimari tasarımda imza yetkisi bulunan mimarlara yönelik sınırlamalar.
Bu yazımda, yapılan değişikliklerin teknik analizi ile birlikte bu revizyonları mimari ve statik açıdan inceleyerek, çözüm ve değişikliklerin, öncelikle depremde yıkılan binaların tasarım ve uygulama hataları mıdır buna bakacağız; daha sonra sırası ile uygulamada ne kadar geçerli olup olmayacağı, sahada karşılığını bulup bulamayacağı, kanunlar çıksa dahi doğru şekilde uygulanmasının sağlanması için nihai kurum olan belediyelerin yetkili personelinin bunlara ne kadar dikkat edeceği, dikkat etse bile “işi daha çok bilen” bir başka yetkili belediye personelinin bu kuralı esnetip esnetmeyeceği, esnetilmese dahi, can güvenliği değil de rant güvenliği açısından yapılan imar barışı gibi çağ dışı felaketlerin yapı güvenliği açısından doğru adımlar olup olmadığının irdelenmesini görüşlerinize sunacağız.
MİMARİ TASARIM SINIRLANDIRMALARI
Ticari zemin kat yüksekliği 4,5 metreyi geçmeyecek ve perdeli sistem zorunlu olacak
Bu madde, bir mimari sınırlandırmadır ve burada statik açıdan yapıda yaşanan yumuşak kat etkisi ile kısa kolon etkisi gibi düzensizliklerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzensizliklerin önüne, dükkân katını 4,5 metre ile sınırlı tutarak ve perdeli sistemi zorunlu yaparak geçemezsiniz. Çünkü ticari + konut imarlı yapılarda zemin kat dükkân olduğu için yüksekliği, mimari yerleşimi, ağırlık dağılımı, tasarım parametreleri, kat kütlesi bodrum kat ve diğer normal katlardan farklı olacaktır. Zemin katı mağaza dükkân olacak yapıların üst katları da ticari veya üst katları daire/mesken olarak kullanılacak binaların zemin katı da daire/mesken olarak kullanılması gerekmektedir. Aslında burada temel prensip, dükkân/mağaza daire/mesken kat yüksekliği sınırlaması değil de, yapının en hassas ve zayıf katının zemin kat olduğu ve bu yüzden yapı tasarımında zemin katların diğer katlara göre daha özenle dizayn edilmesi gerektiğidir. Bu tecrübeyi 6 Şubat depreminde acı bir şekilde hem Hatay Rönesans rezidans hem de Malatya’da 10 katlı bir binanın davranışında gördük.
Deprem bölgesinde yapılar inşa edilirken hepsi ayrıca çözümlenerek dizayn edilmelidir. Kafalar asıl bunun üzerine yorulmalıdır. Bina bodrumluysa farklı çözüm, bodrumsuz ise farklı çözümler getirilmelidir.
Ayrıca mimari açıdan dükkân katlarına yapılan yükseklik sınırlamalarını doğru bulmadığımı söylemek isterim. Gelişmiş dünya ülkelerinde birçok proje yapılıyor ve bizde de mimari tasarımlara sınırlamalar getirmek yerine koşulların zorlanması, geçerliliği ispatlanmış yeni çözümlere açık olunması gerektiğine inanıyorum. Yapı sektörünü tekdüze hale getirmeye gerek yok diye düşünüyorum. Dükkân/Mağaza olarak kullanılan zemin katların kolon/perde gibi düşey eleman açıklıklarının alan kullanımı açısından arasının olabildiğince geniş bırakılması, yapı sahibi/müteahhit ve mimar tarafından istenir. Bu da perde sistemini minimize edip kolonlarla desteklenen bir mimari çözüm getirir. Perdeler ise sadece asansör çevrelerinde kullanılarak, bina geometrisi ve rijitliği açısından asansör bölgesinin etrafında dirençli kesitler oluşturur; oysa bizim yapıdan beklentimiz deprem etkisiyle yapıya etkiyen enerjinin süneklik etkisiyle deformasyon oluşturmadan sönümlenmesidir. Özet olarak, dükkanlara 4,5 metre yükseklik sınırı ve perdeli sistem zorunluluğu yetersizdir.
Ticari amaçla kullanılan binalarda gerekirse statik tasarımla çözülemeyen ya da daha güvenli tarafta kalmak amacıyla yapılara deprem sönümleyici izolatör sistemleri ekleyerek kesin çözüm üretilebilir. Fakat burada temel çözüm bu olmamalı ve yapılan değişiklikler yerine imar yönetmeliği ve TBDY 2018 yönetmeliği birbirine uyumlu bir şekilde deneysel ve deprem modelleriyle birlikte yeniden yazılmalıdır.
Bildiğimiz gibi deprem etkisi yapıya düşey ve yatay kuvvetler olarak etkir ve bu etkisini ise yapının sünek hareketi sayesinde içindeki enerjiyi sönümleyerek sınırlı seviyedeki minimum deformasyonla durabilitesini koruyarak yapar. Yapının, deprem sürecinde ve daha sonrasında kullanımına devam etmesi gerekir. TBDY 2018 ve diğer deprem ve yapı yönetmeliklerinde genel kabul gören görüş, yapı geometrisi ve planı, kat yükseklikleri, statik modeli olabildiğince düzgün ve birbirine benzesin ki bundan dolayı rijitlik ve kütle merkezleri birbirine yakın olsun ve dolayısıyla deprem yapıya etki ettiği zaman, yapı davranışı olabildiğince merkezde kalarak burulma etkisini minimize ederek yapının güvenli bir şekilde enerjisini boşaltsın. Bence mimari tasarım ne olursa olsun kaliteli, iyi mühendislik hizmeti almış statik tasarımda en önemli etken, yapının sünek davranış sergilemesi ve deprem sonrası kesintisiz kullanımına devam etmesidir.
"Bakanlığın getirmiş olduğu ticari zemin kat yüksekliği 4,5 metre sınırı, aslında inşaat mühendisliği açısından, “biz bu işi beceremedik, yapamadık; bu işe bir sınırlama getiriyoruz” demekten başka bir şey değildir..."
Bakanlığın getirmiş olduğu ticari zemin kat yüksekliği 4,5 metre sınırı, aslında inşaat mühendisliği açısından, “biz bu işi beceremedik, yapamadık; bu işe bir sınırlama getiriyoruz” demekten başka bir şey değildir. Yapılan tasarımsal değişikliklerin ötesinde uygulamada da bu iş ne kadar doğru uygulanıyor ve takibi yapılıyor, bu daha önemlidir! Çünkü Hatay’da tecrübe edilen iddiaya göre 2 bloklu bir sitenin zemin katında bulunan spor salonu olarak kullanılan blokta yer alan dükkânın salon kullanımı ve alan yaratması için kolonları kesilmiş ve bu blok depremde yıkılmış fakat diğer blok ayakta kalmıştır. Statik açıdan bir infial olan bu kesim işlemleri maalesef ülkemizde herkes mühendis ve mimardan daha çok inşaattan anladığı için kanunlar tarafından sınırlamalar getirilmediği sürece kalıcı hasarlar bırakmaya devam edecektir. Ülkemizde artık insanlar şunu net olarak anlamalıdır; Bir inşaata kimse kafasına göre tadilat yapamaz, kıramaz, dökemez, güçlendirme yapamaz, kafasına göre yıkamaz ve yapamaz. Kuralların ve nizamın herkes için denetleyici ve keskin bir şekilde kontrol edilebilir olduğu, kurallara uyulmadığında cezai sorumlulukların yüksekliğinin caydırıcı düzeyde olduğunun bilinmesi ve bir daha bir inşaatla ilgili adım atılırken resmi süreçlerle hareket edilmesi gerektiği anayasa gibi kabul edilmelidir.
Konu Dışı Fikir ve Öneri: Öncelikle Olması Gereken Mimari Sınırlama
Asmolen Döşeme
Kamunun hiçbir binasında (genelde) asmolen veya kaset tipi asmolen döşeme tipinden kullanılarak yapı yapılmamaktadır. Özel sektör, mimarların kolay çözümleri ve kaygıları, müteahhit isteği, bilinç eksikliği, iş çabuk ve seri bitsin diye çok katlı binalarda dahi yapılarını asmolen döşeme tipinden yapmaktadır. Asmolen döşemelerde iş kolay olsun diye kullanılan köpükler de yoğunluk olmadığı gibi sıcaklığa çok hassas ürünlerdir.
Asmolen döşeme kullanarak inşa edilen yapılarda ortaya çıkan sorunlardan bazıları aşağıdaki gibidir;
1) Çerçeve tam oluşturulamadığı için deprem bölgelerinde kullanıma uygun değildir.
2) Betonarme perde yapılmadan kullanılmamalıdır.
3) Rijitliği az olan bu kirişler nedeniyle depremde katlar arası yatay ötelenme çok büyümekte ve kolonlara çok büyük ikinci mertebe momentleri aktarmaktadır.
4) Isınan hava genleşerek yükselmektedir. Isınan havanın temas ettiği yüzey dolayısıyla köpük, zararlı gazlar da üretmektedir.
5) Yangın esnasında bu köpükler hemen alev alıp, ilerleyecektir.
6) Deprem vb. salınım neticesinde tavan sıvası düşmektedir. Bazen köpük bile yerinden sökülüp aşağıya düşmektedir. Çocuk var ise yaralanmalar, maddi hasarlar görülmektedir.
ÇEKİÇLEME ETKİSİ
Çekiçleme etkisi bitişik nizam binalarda depremin çarpışma etkisini minimize etmek için alınan bir güvenlik önlemidir ve TBDY 2018 deprem yönetmeliğinde de yer almaktadır. Teknik detay dilatasyon derzi 6 metreye kadar olan binalar için 3 cm üzerindeki her kat için 1 cm derz boşluğu bırakılacaktır. Çekiçleme etkisi için deprem esnasında ve hatta deprem olmadan da günlük yaşam devam ederken ısıl genleşmeler, dinamik hareketler, rüzgâr etkileri, kar yükü etkileri gibi birçok dinamik kuvvetin yapıya etkisini düşey doğrultuda yansıtan ve bu yansıma etkisini binalar arasına bırakılan düşey derzler ile sönümlemeye çalışarak çözüm üretilen bir güvenlik önlemidir. Bu dilatasyon derzleri ne yazık ki tasarımda çok dikkate alınmadan uygulamalar yapılmaktadır. Bina geometrisine bağlı kalarak düşeyde ve yatayda da derzler kullanılmalıdır.
ASMA KAT YAPILAMAYACAK
Bu konu da zemin kat yüksekliği 4,5 metreyi geçmeyecek şekilde tasarlanan maddeyle bağlantılı olan durumdur. Binanın geometrisi ve düzeni, planında düzensizlik oluşturduğu için asma kat yapılmasına sınırlandırma getirilmiştir. Asma kat ihtiyacının olduğu alanlar doğru belirlenmeli ve gerekirse sadece sanayi yapıları veya ticari kullanılan, konut özellikli loft daire tiplerinde de yeni bir statik model oluşturularak çözümler üretilmelidir. Mimariye sınırlar değil, mühendisliği geliştirmeye yönelik adımlar atılmalıdır. Kaldı ki bizim ülkemizde bu konu yönetmeliğe bağlansa da proje üzerinde gösterilip ruhsatlar alınana kadar kanunlara uyulup, iskan sonrası yapı üzerinde denetleme bittiği için o asma katlar projesine uygun olmayan biçimde yapılacaktır ve yapı için daha büyük tehlike oluşturacaktır.
ZEMİN +4 KAT VE ÜZERİ YAPILARDA KAPALI ÇIKMA YAPILAMAYACAK
Öncelikle Çıkma nedir?
Bir binada döşemelerin uzantısı olarak yapılan, derinliği uygulama imar planı veya yönetmelikle belirlenen yapı elemanlarına “çıkma” denir. Çıkma, döşemelerin uzantısı olarak yapılan, parsel dışına taşmayan, en az bir ucu serbest olan, mesnetli olan yapı elemanlarıdır.
“Açık çıkma” ve “kapalı çıkma” türü vardır. Yönetmelikte değişen kısım kapalı çıkmadır.
Kapalı Çıkma
- Parsellerin yol cephelerinde parsel sınırları içinde kalmak koşuluyla yapı yaklaşma sınırından itibaren en fazla 1,50 metre taşacak şekildeçıkmayapılabilir.
- Arka ve yan bahçe mesafelerine, parsel sınırlarına 3 metreden fazla yaklaşmamak kaydı ile 1.50 metre taşabilir.
Teknik olarak mimari bir sınırlama gibi duruyor olsa da yapı güvenliğinin temeli her zaman statik çözümlerdir. Burada da gördüğümüz üzere kapalı çıkma sistemleri konsol döşeme üzerine duvar montajı ile döşeme sisteminin tüm kenarlarının kapalı hale getirilmesidir. Yapılan duvar montajları kat kütlesini artırıp, totalde de bina ağırlığını artırdığı için deprem sırasında yapıya etkiyen deprem kuvveti de aratacaktır; dolayısıyla yapıdaki çıkmalar/konsol döşemeler binanın geometrisini ve ağırlık merkezinde değiştirdiği için, aynı zamanda deprem esnasında binaya etkiyen yatay ve düşey kuvvetlerin etkisiyle yapı düşeyde salınıma başlar; zemin+4 kat ve üzeri dediğimiz yaklaşık 15 metre gibi bir yükseklik ve sonrası için yapının yatay deplasmanları yapıya yansıyan ikinci mertebe moment etkileriyle birlikte daha da büyüyen değerlere ulaşır. Yapı, oluşan bu kuvvetlere karşı zorlanmaya başlar. Bu amaçla kapalı çıkmanın zemin+4 kat ve üzeri yapılarda yapılamayacağını ifade edebilirim. Fakat burada birkaç soru da sormak gerekir...
Burada sorulması gereken, amaç, yapı güvenliğini sağlamak ise neden sadece zemin+4 kat ve üzeri yapılarda sadece kapalı çıkmanın iptal edildiğidir? Açık çıkma sistemi zemin+4 kat üzeri yapılarda ruhsat aşamasında mimari projeye işlenip iskandan daha sonra tekrar kapalı çıkmaya dönüştürüldüğünde buna kim dur diyecektir? Ülkemizde temel problem denetim problemidir. Her aşamada uzman kişilerin denetim ve yetersizliği yüzünden problemler yaşanmaktadır. Yine de akıllı, bu işin üstesinden gelecek müteahhitlerimiz, mimarlarımız ve proje dışı uygulamaya son verecek, işini hakkıyla yapan kişiler sayesinde bu sorunlar düzelecektir diye düşünüyorum.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ VE MİMARLARA TECRÜBE ŞARTI
- Yeni mezun inşaat mühendisleri zemin+4 kata kadar statik proje hazırlayabilecek.
- Zemin+4 kattan fazla 8 kattan az olan projelere onay için en az 3 yıl deneyim, 10 bin m2 ve 4 farklı proje şartı aranacak.
- Zemin+8 kat ve 15 kat arası projeleri hazırlayacak olan inşaat mühendisleri için en az 5 yıl,15 bin m2 ve 6 farklı proje şartı getirilecek.
- 15 kat ve üzeri yapılar için ilave olarak en az 7 yıl, 20 bin m2 ve 8 farklı proje tecrübe şartı ve yapı dalında yüksek lisans veya deprem mühendisliği ana bilim yüksek lisans şartı aranacaktır.
Tecrübe şartı getirilmesinde çok geç kalınsa da, yapılan bu çözüm de yetersizdir. Çünkü tecrübesizler projeyi çözecek ve “tecrübeli mühendisler de” buna imza atacaktır. Sistem amacına uygun verimli olarak yine çalışmayacak, onayda son merci belediye ve yerel yönetimler "imzayı müellifler atıyor, sorumluluk onlarda" diyerek sadece görevi kötüye kullanmaktan yargılandığı için bu çözüm yine önemsizleşecektir.
"Bizim 'yıllar' ve 'metrekarelerle sınırlanmış' mühendis ve mimarlara değil, kendini çok iyi yetiştirmiş, gerçekten donanımlı, karakterli ve ahlaklı teknik insanlara ihtiyacımız var. Bazen kendini çok iyi yetiştirmiş yeni mezunlar çok yıllıklı mühendislere taş çıkartabiliyor..."
Ayrıca öncelikle tecrübe ve deneyim arasındaki farkı öğrenmemiz gerekiyor. Bizim “yıllar” ve “metrekarelerle sınırlanmış” mühendis ve mimarlara değil, kendini çok iyi yetiştirmiş, gerçekten donanımlı, karakterli ve ahlaklı teknik insanlara ihtiyacımız var. Bazen kendini çok iyi yetiştirmiş yeni mezunlar çok yıllıklı mühendislere taş çıkartabiliyor. Bilgi öyle bir sarmal ki öğrenmek ve yetişmek isteyene günümüz teknolojisi çok avantajlar sunuyor. Statik ve mimari tasarımlarda yazılım destekli çözümler artık tüm piyasayı ele geçirmiş durumda. Statik programlar açısından proje çözmek, tasarlamak bir mühendisten daha çok işe yarıyor. Bu yüzden ofislerde mühendisler değil, teknikerler de projeleri çözüyor.
Ayrıca piyasa dinamikleri daha az donatı ve beton kesiti çıkaran, belediyeyle ilişkileri iyi olan inşaat mühendisleri veya mimarları veya proje ofislerini ticari açıdan daha çalışılabilir hale getirdiği için işini hakkıyla yapmaya çalışanlar ayakta kalmakta zorlanıyor ve esnaf kimliğine bürünüp bürünmemek arasında maalesef gelgitler yaşıyor. Burada çözüm için bir öneri paylaşabilirim... Madem yapı güvenliğini düşünüyoruz, yapı denetim sektöründe olduğu gibi sadece bir imza ve bir ofis kontrolü ile değil, yeterliliği ispatlanmış, bakanlığa teminatını yatırmış, statik ofislerin yer aldığı bakanlık tarafından bir havuz oluşturulması ve proje ücretlerinin bakanlık birim fiyatları üzerinden belirlenerek, ataması yapılması ve projelendirilmesi gerekmektedir.
Veya tekrardan İnşaat Mühendisleri Odası dışarıdan müşavir gibi proje kontrollerine başlatılmalıdır.
“Can güvenliği” söz konusuysa, işini ehliyle yapabilecek mühendis ve mimarların bu bilinçte olması gerekiyor. Ehil olmak için de önce iyi şekilde yetişip eğitim almak şart. Alınan eğitimin ardından uygulamada iyi tasarım ofislerinde bol bol uygulama yapmak gerekiyor. Daha sonra yetkinliğe ulaşıldığı anda bu yetkinliğin geçerli olması, branşında uzman gözükebilmek için ve uluslararası geçerliliği olması için bence 3 yıl içinde aşamalı ve yıllar boyu kademeli olarak devam edecek Ulusal Yeterlilik Sınavından geçilmesi şart.
1 Ağustos 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.