Pek çok sektörde görülen “teknolojik atılımı” henüz gerçekleştiremeyen inşaat sektörü maalesef “pek farkında olmasa da” verimli üretim, düzgün kalite kontrolü, sağlam-sağlıklı yapı imalatı, yüksek sera gazı emisyonu, devasa atık üretimi ve sistematik bilgi aktarımı konusunda ciddi sorunlar yaşıyor. Peki bu sorunlar daha ne kadar devam edecek?.. Alternatifler ve çözümler var mı?.. Mesela “prefabrikasyon”, sorunlara çözüm olabilir mi?
Bilindiği üzere inşaat sektörü süreç optimizasyonu, bilgi aktarımı ve yalın ilkeler açısından diğer birçok sektörün gerisinde kalıyor ve maalesef günümüzde inşaat projeleri, on yıllarca öncesine çok benzer şekilde yürütülüyor. İşin çok büyük kısmı hala çok az otomasyon ve süreç optimizasyonu ile şantiyelerde yapılıyor. Sektör, 4. Sanayi Devrimi bir tarafa, 3. Sanayi Devrimi’ne bile tam olarak adapte olabilmiş değil.
Şantiyeler
Sorunlardan biri, doğal olarak inşaat alanları, yani şantiyeler. “Yalın” ilkelerin bir dereceye kadar uygulanmasına izin vermelerine rağmen şantiyeler aslında o ilkelere tam anlamda yardımcı değiller.Yalın ilkelerin inşaat süreci, nakliye ve lojistikteki tam potansiyelinin fabrika ortamı dışında gerçekleştirilmesi gerçekten zor.
Sektörde sistematik bilgi aktarımı yok
Diğer farklı bir sorun ise endüstrinin bilgi aktarımına olan ilgisizliği. Her inşaat projesinin bireysel, benzersiz ve tek seferlik bir proje olma eğiliminde olduğu kesin; ancak bu, şirketlerin buna bireysel bir zorluk olarak yaklaşması için bir neden de değil. Açıkçası her proje, daha önceki projelerle pek çok özelliği paylaşıyor ve bu projelerin çıkardığı derslerden büyük ölçüde faydalanıyor. Ancak çok az şirketin sistematik bir bilgi aktarım politikası var.
İnşaat sektörü üretkenlik düzeyini çok az artırabildi
Sonuç olarak, neredeyse tüm diğer sektörlerden farklı olarak inşaat sektörü nesiller boyunca üretkenlik düzeyini çok az artırabildi ve bütçeyi tutturma konusunda zayıf bir geçmişe sahip. Bu kötümser değerlendirme, inşaat projelerinin ağırlıklı olarak düşük vasıflı işgücüne bağımlı olduğu ve daha az makine ile ekipman kullandığı, gelişmekte olan ülkelerde daha da kasvetli bir boyuta varıyor. Bu nedenle inşaat süreci genellikle daha da az verimli ve inşa edilen varlıklar daha da düşük kalitede oluyor.
Emisyonların yüzde 30’undan sorumlu
Sektörün önündeki bir başka engel de, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çevre ve kaynak korumaya yeterli hassasiyetin gösterilmemesi. Ve maalesef inşaat sektörü, en büyük hammadde tüketicisi olmaya devam ediyor ve binalar sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu.
Binalar şantiyeler dışında prefabrik yapılabilir
Bu olumsuzluklara bir çözüm olarak son yıllarda önem kazanan yöntemlerden biri de prefabrikasyon. Mesela Dubai Mall, Qualcomm HQ ve Madrid Havaalanı için çevresel açıdan duyarlı klima sistemlerinin üretimini yapan Broad Group (Çin), sektördeki yetersiz kalite standartları ve çevreye karşı duyarsızlıkları biraz olsun azaltmak için, fabrika üretimi deneyimlerinin desteğiyle imalat endüstrisi süreçlerini ve ilkelerini (Fabrika yapımı bileşenler, kalite yönetim stratejileri ve enerji verimliliği teknikleri), bina inşa süreçlerine uygulayarak bir devrim yaratmaya çalışıyor.
Kamyona yükleniyor ve şantiyeye taşınıyor
Söz konusu teknolojisinin/anlayışın merkezinde, devasa üretim hatlarında prefabrik olarak üretilen iki büyük bileşen bulunuyor.Bunlardan ilki, yaklaşık 16 x 4 metre (yaklaşık 64 metrekare) ölçülerinde bir çelik çerçeve yapısı olan standartlaştırılmış bir zemin plakası.Her dev plaka, öncesinde borular, teller ve döşeme (fayans veya laminat gibi) ile donatılıyor. İkinci önemli parça ise yükü taşıyacak yapısal çelik kolonlar. Plakalar ve kolonlar uygun alet ve ekipmanla (cıvata gibi) birlikte kamyonlara yükleniyor ve montaj için şantiyeye taşınıyor.
Şantiye çalışanlarına ise sadece...
Montaj sırasında prefabrik sütunlar dikiliyor ve zemin plakaları basitçe yerlerine takılıyor; bu da inşaat sürecini “Lego ile oynamak kadar kolay” bir hale getiriyor.Şantiye çalışanlarına ise sadece çelik kolonları, cıvataları ve duvar panelleri ile plakalar arasındaki önceden kurulmuş kablo ve boruları bağlamak kalıyor.
Binanın yüzde 90’ı fabrikada üretiliyor
Prefabrikasyon, örneğin dört camlı pencereler ve entegre güneş kırıcılarla tamamlanan dış duvarlar gibi diğer bileşenler için de kullanılıyor. İnşaat alanına teslim edildikten sonra bu duvarlar vinçlerle yerlerine kaldırılıyor.Böylece toplamda binanın yüzde 90’ı fabrika ortamında üretiliyor ve bu da verimli üretim ile yüksek bir kalite kontrolü sağlıyor.
Çoğu bina anahtar teslim olarak teslim edilirken, müşteriler kendi isteklerine göre sipariş de verebiliyor. Örneğin bina kabuğuna veya kendi projelerinde kullanılmak üzere yalnızca yapısal bileşenlere ihtiyaç duyabiliyorlar. Ayrıca söz konusu teknoloji, hastane gibi yüksek işletme ve bakım maliyetine sahip diğer bina türlerine de uygulanabiliyor.
Zaman, maliyet, çevresel etki ve kalite açısından birçok avantaj
Söz konusu inşa yaklaşımı, çelik konstrüksiyon prefabrikasyonunun inşaatın hızını ve maliyetini nasıl azalttığını, aynı zamanda kaliteyi ve enerji verimliliğini ise nasıl artırdığını kanıtlıyor. Bu tip bir prefabrikasyon stratejisinin geleneksel inşaat tekniklerine göre zaman, maliyet, çevresel etki ve genel kalite açısından birçok avantajı var.
Zaman: Böyle bir süreçte inşaat hızı oldukça etkileyici. 57 katlı bir bina 19 günde tamamlanabiliyor ve her gün üç kat çıkılabiliyor. Geleneksel yüksek katlı inşaatlarda her bir katta yer alan 10 güne varan döngüyle (beton dökme ve betonun kurumasını sağlama) karşılaştırılınca işin hızı daha da iyi anlaşılabiliyor. Ayrıca, temel dışında pek beton kullanılmaması, binanın ağırlığını da oldukça düşürüyor.
Maliyet: İşin büyük kısmının fabrikaya kaydırılması, ölçek etkileri ve yalın ilkeler sayesinde verimlilikte büyük bir artış sağlıyor. Şantiyedeki çalışmalar ciddi bir dönüşüme uğruyor. Binanın montajı neredeyse bir dizi kısa, basit ve standartlaştırılmış göreve dönüşüyor. Fabrika üretimi aynı zamanda, yapı malzemeleri genelde saha dışında depolanıp elleçlendiğinden nakliye ve lojistik maliyetlerini de azaltıyor. Verimli üretim, montaj ve lojistik birlikte yeni bir binanın maliyetini geleneksel yönteme göre yüzde 20-40 arası azaltıyor.
Çevresel etki: Firmanın ürettiği prefabrik binalar 15-30 cm kalınlığında termal yalıtımlı duvarlara, 3-4 kat camlı pencerelere, ısı geri kazanım makinelerine, harici güneş kırıcılara ve diğer bazı verimli iklimlendirme ekipmanına sahip. Sonuç olarak daireler geleneksel binalardan beş kat daha fazla enerji verimliliğine sahipler.
Ayrıca söz konusu binaların inşaat atıkları da yüzde 1’den az; ki bu oran geleneksel binalarda yüzde 5-10 arası oluyor. Binaların sonrasında kolayca sökülebilmesi ve çeliğin yeniden kullanılabilmesi de hem ekonomik hem çevresel açıdan ciddi avantajlar sunuyor. Diğer taraftan inşaat süreci emisyon salımı da minimum düzeyde oluyor. Çünkü vinçler prefabrik modülleri nihai konumlarına kaldırdığında ihmal edilebilir bir düzeyde hava ve gürültü kirliliği oluşuyor.
Kalite: Hafif, esnek ve sağlam çelik yapıları deprem dayanımını artırıyor.Binalar 9 şiddetindeki depreme dayanacak şekilde sertifikalandırılabiliyor.
Ayrıca özellikle gelişmekte olan ülkelerde, düşük kaliteli inşaatların nedenlerinden biri olan vasıfsız işgücünün sürece dahil edilmemesi, kaliteyi artıran unsurların başında geliyor. Standartlaştırılmış, kalite kontrollü bir üretim süreci binaların kalite ve güvenliğini artırıyor. Ve maliyeti yükselten “yeniden yapım”ları da yok seviyeye indiriyor.
Peki prefabrikasyon hala neden yaygın değil? Engel ne, çözüm ne?
Peki prefabrikasyon neden daha yaygın değil? Temel engel, eğitimleri klasik inşaat yöntemleri üzerine yoğunlaşan ve prefabrikasyonu “düşük kaliteyle” ilişkilendirme eğiliminde olan mimar ve tasarımcıların “şüpheciliği” olarak görülüyor. Prefabrikasyona duyulan güvensizlik yalnızca mimar ve tasarımcılarla sınırlı kalmıyor, potansiyel müşterileri de kapsıyor. Fakat bu şüpheciliğin üstesinden gelmek için ilgili sektör farklı arayışlar ve örnek, referans, etkileyici projeler üzerine yoğunlaşıyor. Bu etkileyici projeler birer birer hayata geçirilince gayrimenkul sektörü ve tüketicinin farkındalığı ve ilgisi de artıyor.
Diğer engel ise potansiyel müşterilerin çevresel farkındalık eksikliği olarak görülüyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, birçok proje sahibi ve geliştirici, enerji verimli binaların avantajlarını hala önemsemiyor. Halbuki inşaat ekosisteminin ve binaların sürdürülebilirliği ile yaşam döngüsü performanslarının olabildiğince erken disiplin altına alınması gerekiyor.
Bahsetmeye değer bir diğer engel ise üçüncü taraf denetim sistemi. Prefabrikasyon endüstrisi kalite standartlarını belirleyerek ve daha fazla sertifikasyon için baskı yaparak bu sisteme dolaylı olarak meydan okuyor. Prefabrikasyonla ilgili yönergeleri yasal düzenlemelere dönüştürmek için devlet kurumlarıyla birlikte çalışıyor.
Ayrıca çelik yapıların zayıf noktalarından biri olarak görülen, yangın nedeniyle bütünlüğünü kaybetme eğilimi ve binaların uzun ömrü boyunca onları etkileyecek olası korozyon riskleri için de yeni araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütülüp, çözümler üretiliyor. Mesela stabiliteyi artırmasının yanı sıra binanın ömrünü uzatan ve korozyon nedeniyle yeniden çalışmayı önleyen “paslanmaz çelik petekler”. Bu çelik formu, peteklerin doğal yapısını taklit ediyor ve oldukça sağlam, ince bir yapıya sahip. Bu yenilikçi çelik aynı zamanda kolonlar, kirişler, döşeme levhaları, duvarlar ve çatılar için de kullanılıyor.
Olası son bir engel ise, yine, özellikle emek yoğun inşaat süreçleri olan gelişmekte olan ülkelerde, geleneksel binaların yerel paydaşlarının, özellikle de işçilerin yanı sıra işlerini kaybetmekten korkan mimar ve tasarımcıların direnişi olarak görülüyor.
Dersler ve Çıkarımlar
İnşaatta diğer önde gelen endüstrilerdeki gibi “kazanan ilkeler” uygulanmalı: İmalat sanayinin teknikleri, kalite standartları ve yalın ilkeleri hem verimliliği hem de kaliteyi artırır. Yüksek binaların tasarım ve inşasına yeni bir bakış açısı getirir.
Standartlaştırılmış bir platform kolay bir özelleştirmeyle birleştirilebilir: Standartlaştırılmış teknoloji platformu (taban plakalarına dayalı bir platform) bir sınırlamadan ziyade fırsat sunabilir. Müşteriler, basit bir menü aracılığıyla binayı kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirebilirler. Bu, otomotiv endüstrisinde olan ancak inşaat sektörü için yeni bir yaklaşım.
Tasarımcı ve mimarların direncini aşmak için eğitim ve bilgi sağlanabilir: Söz konusu yaklaşımın farkındalığını ve kabulünü artırmak için kilit aktörler olan tasarımcıları ve mimarları işe almak ve eğitmek önemli bir unsur. İnşaat işçilerinin direnci ise yerel ortak girişim sistemiyle oldukça azaltılabilir.
Yenilikçi bir yaklaşımı sergilemek için asgari düzeyde uygulanabilir bir ürün geliştirilmeli ve iyileştirmeler yapılmalı: Teknolojisinin gücünü göstermek için hızlı bir şekilde temel, uygulanabilir bir ürün geliştirilebilir. Üretim süreçleri sistematik olarak iyileştirilerek ve kullanılan malzemeler optimize edilerek, petek yapı bileşenli binalar gibi yeni nesil yapılar piyasaya sürülerek iş kolaylaştırılabilir.
10 KATLI BİNA 28 SAATTE İNŞA EDİLDİ
Bu yöntemle bu zamana kadar sayıları az olmakla birlikte örnek binalar da inşa edildi. Bunlar arasında Çinli Broad Group’un, Changsha’da, bir günden biraz fazla bir sürede inşa ettiği 10 katlı modüler apartman bloğu en dikkat çekicilerinden biriydi. Büyük bir işçi ekibi ve üç vinç tarafından 28 saat 45 dakikada inşa edilen 10 katlı bina, 2021 yılında bu ölçekte bir bina için “dünyanın en kısa inşaat süresi” olarak ilan edilmişti.
Apartman bloğu, Broad Group tarafından bir fabrikada üretilen ve paslanmaz çelik yapıya sahip standart konteyner boyutunda modüler ünitelerden monte edildi. Her modül 12,19 metre uzunluğunda, 2,44 metre genişliğinde ve üç metre yüksekliğinde. Konteyner şeklindeki modüller, her birimin bir duvarı katlanarak bir zemin plakası haline gelecek şekilde istiflendi ve 12 metreye 4,8 metrelik sütunsuz bir alan oluşturuldu. Pencereler ve balkonlar, boşlukları kapatmak için üniteden dışarı doğru katlandı.
Bir günde 10 kat
Modüller, tüm elektrik ve iç kaplamalar tamamlanmış olarak sahaya nakledildi; bu da kurulumun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağladı. Şantiyede sadece cıvatalar sıkıldı, su ve elektrik bağlandı. Modüler birimlerin her biri, yüzlerce paslanmaz çelik boruyla ayrılmış iki paslanmaz çelik plakadan oluşan paslanmaz çelik levhadan inşa edilmiş duvarlar ve zeminlerden yapıldı. Şirkete göre, bu B-çekirdek levhalar “geleneksel” döşeme plakalarından 10 kat daha hafif ve 100 kat daha güçlü.
NOT: Bu içeriğin hazırlanmasında, Boston Consulting Group tarafından Worl Economic Forum için hazırlanan rapordan ve Broad Group’un web sitesinden yararlanılmıştır.
10 Ekim 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.