Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, sonrasında web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 SORUDA...” isimli canlı yayın serimizin 25 Nisan 2023 Salı günkü konusu “SIFIR ENERJİ BİNALAR”; konuğu ise ZeroBuild Institute İcra Kurulu Üyesi Mak. Müh. Özgür Kaan Alioğlu’ydu...
Alioğlu programda “Sıfır Enerji Bina” nedir, özellikleri nelerdir ve neden gereklidir; çevresel ekonomik, sağlık açısından ve toplumsal anlamda ne tür faydaları vardır; mevcut binaların Sıfır Enerji Bina’ya dönüştürülmesi nasıl sağlanır; Sıfır Enerji Bina yapımının önündeki engeller nelerdir; tüm paydaşlarıyla inşaat sektörünün konuya yaklaşımı nedir; enerji verimli bir binanın en önemli unsurları nelerdir; Türkiye bu yolda yasal düzlemde nasıl bir yol izlemeli ve kısa, orta ve uzun vadede ne yapmalıdır gibi soruların cevaplarını Şantiye® okurlarıyla paylaştı.
BU İÇERİĞİ ŞANTİYE®NİN YOUTUBE KANALINDAN DA İZLEYEBİLİRSİNİZ
1) Sıfır Enerji Bina nedir ve özellikleri nelerdir?
Sıfır Enerji Bina’da amaç, öncelikle binanın enerji tüketiminin minimuma indirilmesi, sonra da minimuma indirilmiş bu enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynaklardan sağlanmasıdır. Yani bina tabii ki enerji tüketilecek fakat bu enerji miktarı minimum seviyede olacak ki söz konusu ihtiyaç, yenilenebilir enerji kaynaklarından rahatlıkla tedarik edilebilsin.
Bu aşamada, yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan enerjinin düzenli olamayabileceği gibi bir sorun akla geliyor. Rüzgar esmeyebilir, güneş kendini göstermeyebilir... Fakat Sıfır Enerji Binalar bu koşullar öngörülerek kurgulanıyor. Yani halen daha şebekeye bağlı durumdalar. Güneş olmadığı, rüzgar esmediği, enerji üretemedikleri zaman şebekeden “borç” enerji alabilir ve ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Borç diyorum, çünkü meteorolojik şartlar elverdiğinde üretilen enerji şebekeye geri verilerek söz konusu borç kapatılır. Yani Sıfır Enerji Bina’da ana mantık, ihtiyaç olduğu zaman şebekeden enerjinin alınabilmesi, fakat sonrasında üretilen enerjinin şebekeye geri verilerek net enerji bilançosunun sıfır hale getirilmesidir. Amaç, dünyaya net “zararın” sıfıra indirilmesidir.
Diğer taraftan şebekeye verilen enerji miktarı, şebekeden alınandan düşük de olabilir. Bu tip binalara da “Düşük Enerjili Binalar” diyoruz. Bazen de bina, şebekeden aldığı enerji miktarından çok daha fazlasını şebekeye verebiliyor. Bu binalara da “Pozitif Enerjili Binalar” deniliyor.
Tabi bu arada, madem binada yenilenebilir enerji sistemlerinden üretilen enerji kullanılıyor, neden hala enerji tüketimi düşürülmeye çalışılıyor gibi bir soru da akla gelebilir. Sebebi basit aslında. Yenilenebilir enerji teknolojileri henüz binaların şu andaki yapılarıyla tükettikleri enerji miktarını karşılayabilecek seviyede değil. Doğal olarak yenilenebilir enerji kaynakları vasıtasıyla enerjinin tamamının sağlanması isteniyorsa önce ihtiyacın, o kaynakların sağlayabileceği enerji seviyesine düşürülmesi gerekiyor.
2) Sıfır Enerji Bina neden gereklidir? Gerekliliğini ve faydalarını (Çevresel ekonomik, sağlık, toplumsal...) özetleyebilir misiniz?
Toplumların enerji tüketimi ile birlikte eğer enerji ihtiyacı yenilenebilir kaynaklardan elde edilmiyorsa tüketilen fosil yakıt miktarı ve bunun paralelinde karbon gazı salımı da artıyor. Dünyada ortalama tüketilen enerjinin yaklaşık üçte biri binalarda tüketiliyor. Yani binalar enerji tüketiminde oldukça önemli bir başlık ve bu, karbon emisyonlarının da yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu olduğunu gösteriyor. Bugünlerde nasıl ki dünyanın korunması amacıyla elektrikli araçlardan tutun birçok sektörde önlemler alınmaya çalışılıyorsa binalar konusunda da önlemler alınması şart. O yüzden de Sıfır Enerji Binalar, çevrenin korunması ve dünyanın geleceği anlamında önemli bir başlık oluyor.
“Sıfır Enerji Binada odaklanılan unsur öncelikle ısı yalıtımı, akabinde de ısıtma, soğutma, havalandırma çözümleri oluyor...”
Binalar genel tüketimin yüzde 30’unu oluşturuyor fakat diğer taraftan kritik nokta şu ki, binalarda enerji tüketimini azaltmak ampulleri söndürmek, televizyonu fişten çekmek, buzdolabını düşük performanslı çalıştırmak veya enerji verimli el aletleri kullanmamaktan daha çok asıl ısıtma soğutma ihtiyacının düşürülmesi vasıtasıyla sağlanabiliyor. Ampulleri söndürmek tabii ki önemli fakat asıl tüketimin iklimlendirme alanında yaşandığını da bilmek lazım. Bu da yaklaşık tüketimin yüzde 85’ine tekabül ediyor. Bir evde hiç elektrikli alet kullanılmasa, ampul yakılmasa bile maksimum elde edilebilecek tasarruf miktarı yüzde 15. Halbuki diğer tarafta, ısıtma-soğutmadan kaynaklı yüzde 85’lik bir kütle var. Doğal olarak Sıfır Enerji Binada odaklanılan unsur öncelikle ısı yalıtımı, akabinde de ısıtma, soğutma, havalandırma çözümleri oluyor.
Bireysel anlamda da katkıları var tabi ki ve bireysel taraftaki etkisi daha kolay anlaşılabiliyor. Adı üzerinde “Sıfır Enerji”; sıfır para harcanan, hane ekonomisini destekleyen, yapılan yatırımı çok kısa sürede amorti eden, sonra da enerjiye bedel ödenmeyen bir sistem. Yani birey ekonomisine de ciddi bir katkı sağlıyor Sıfır Enerji Bina.
Bu faydalarla birlikte enerjinin bir milli güvenlik konusu olduğu da artık tartışmasız bir gerçek. Enerji, dünyadaki tüm devletler arası sürtüşmelerin arkasında yatan en büyük nedenlerden biri. Evet belki son dönemde kendi gazımızı, petrolümüzü bulduk, çıkarıyoruz ama bu kaynakları çok daha dikkatli kullanmamız gerekiyor ki ülkemizin eli daha da kuvvetlensin. Binalar da bu aşamada yüzde 30’luk tüketimin kaynağı olarak önemli bir yer tutuyor. Yani Sıfır Enerjili Binalar hem çevreye hem bireye hem topluma hem de memlekete fayda sağlayacak bir kesişim kümesinin tam göbeğinde bulunuyor.
“Sıfır Enerji Binalar %100 temiz hava beslemesiyle hem iç ortam hava kalitesinin artırılmasına, buna paralel olarak da insan yaşamına pozitif bir katkı sağlıyor...”
İnsan sağlığı açısından da faydalarından bahsedilebilir... Genel pasif bina prensipleri, bir binanın enerji tüketiminin düşürülmesi için öncelikle çok iyi bir ısı yalıtımı yapılmasını öneriyor. Fakat Türkiye’de mantolama sistemlerinde kullanılan ısı yalıtımı levhalarının ortalama kalınlığı 4,5-5 cm civarında. Avrupa’da ise ortalama kalınlık 12 cm’lerde. Yani hemen hemen bizim 3 katımız kadar daha kalın ısı yalıtım levhaları kullanıyorlar. Fakat Sıfır Enerji Binalara veya Pasif Binalara evrilirken, bu ısı yalıtımı levhaları kalınlıkları 20-25 cm’leri buluyor. Yani Pasif Bina için öncelikle binanın cephesinde çok çok iyi bir ısı yalıtımı yapılması şart. Diğer taraftan cephedeki camların yüksek performanslı ve profillerin yüksek yalıtımı olması da gerekiyor. Isı köprülerinin minimuma indirilmesi ve binanın hava geçirmez olması da kesinlikle sağlanmalı. Fakat insan sağlığı için tabii hava geçirmeyen, nefes alamayan bir binada sağlıklı, verimli ve ısı geri kazanımlı havalandırma sistemleri şart oluyor. İçerideki havanın temiz olmasına özen gösterilmesi ise insan sağlığı açısından çok önemli. Sıfır Enerji Bina’lar yüzde yüz temiz hava beslemesiyle hem iç ortam hava kalitesinin artırılmasına, buna paralel olarak da insan yaşamına pozitif bir katkı sağlıyor.
3) Ülkemizdeki mevcut yapı stoğunun bu anlamda durumu nedir? Ve bu yapıların Sıfır Enerji Bina’ya dönüştürülme imkanı var mıdır?
Türkiye’de son yıllarda İMSAD, İZODER gibi sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla ısı yalıtımı ve enerji verimliliğiyle alakalı ciddi çalışmalar yapıldı. Tabii her yeni başlayan konuda olduğu gibi emekleme, yürüme, koşma gibi bazı evreler söz konusu. Ben Türkiye’de bu konuyla ilgili durumun yürüme evresinde olduğunu düşünüyorum.
“Öncelik Sıfır Enerji Binalar değil, barınma...”
Bina stoğumuz, biri yeni enerji verimliliğiyle ilgili yönetmeliklerden önce yapılanlar, bir diğeri de yönetmeliklerden sonrakiler olmak üzere iki gruptan oluşuyor. Diğer taraftan memleketimizin şöyle bir avantajı var... Mesela Avrupa’da mevcut bina stoğunu enerji verimli hale getirmek, Sıfır Enerji Bina haline getirmek bazen çok zor; hatta imkansız olabiliyor. Çünkü çoğu tarihi yapı ve bu binaları yıkma ihtiyaçları yok. Doğal olarak daha pahalı yöntemler kullanarak zor şartlarda binaları Sıfır Enerji Bina yapmaya çalışıyorlar. Bazen ne kadar para harcanırsa harcansın, başarılamayabiliyor. Binanın mimarisi buna izin vermiyor. Bizim ise önümüzde kentsel dönüşüm gibi muazzam bir fırsat var. Biz yıkıp yeniden yapıyoruz. Yeniden yapıldığında da aslında projelendirme aşamasından başlayarak binaları Sıfır Enerji Bina haline getirmek çok kolay. Çünkü yeni bir bina yaparken maliyetlerin birçoğu zaten üstleniliyor. Ufak maliyet artışlarıyla bina Sıfır Enerji Bina haline dönüştürülebiliyor. Bizim odaklandığımız konu, bu kentsel dönüşüm fırsatını kaçırmamak. Madem binalar yıkılıp yeniden yapılıyor, bu binalar bari söz konusu standart ve prensipler doğrultusunda yapılmalı. Fakat orada biraz yetersiz hareket edildiği de kesin. Mesela Güneydoğu Anadolu’da inşa edilen deprem konutlarında öncelik Sıfır Enerji Binalar değil, barınma. Halbuki dönüşümü biraz daha planlayarak, ayrıntıları göz önüne alarak yapabilsek, o zaman hakikaten binaları günün, hatta geleceğin şartlarına uygun inşa edebileceğiz. Ama tabii şu anda ne yazık ki özellikle deprem bölgelerinde önceliğimiz o değil.
Bu noktada devlet kurumlarının enerji verimliliğiyle ilgili önemli çalışmalar yaptığının da altını çizmek gerek. Sene başında yayınlanan bir Sıfır Enerji Bina yönetmeliğimiz var. Bu bizim için çok önemli bir gelişme. Yani enerji verimliliğinden Sıfır Enerji Binaya doğru evriliyor iş. Sıfır Enerji Bina kavramı artık kamunun yazılı dokümanı olarak literatüre girdi. Ama tabii şu aşamada tüm binaların bir anda Sıfır Enerji Bina olacağı söylenemiyor. Öncelikle bir yol haritası belirlendi. 1 Ocak 2023 itibariyle, yani bu senenin başından itibaren, 5 bin metrekarenin üzerinde inşa edilen bütün yeni binaların “B” enerji sınıfında olması ve ihtiyacın da en az yüzde 5’inin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi şart koşuluyor bu yönetmelikle. Bu tam bir “Yetmez ama evet” durumu. Yani bir başlangıç için çok önemli bir adım fakat ileriye doğru gitmesi şart. Yönetmelikte ayrıca 1 Ocak 2025’ten itibaren de bu 5 bin metrekare sınırı 2 bin metrekareye indiriliyor ve en az yüzde 5 olması gereken yenilenebilir enerji sınırı da en az yüzde 10’a çıkartılıyor. Yani 2025’ten itibaren 2 bin metrekarenin üzerinde inşa edilen bütün binalar asgari olarak B enerji sınıfında imal edilmek zorunda ve enerji ihtiyacının da en az yüzde 10’unu yenilenebilir kaynaklardan elde etmek zorunda.
“Kanunlarla Sıfır Enerji Bina şartları yerine getirilemiyorsa bile en azından yeni inşa edilecek binaları ‘ZeroBuildReady / Sıfır Enerjiye Hazır’ prensibiyle inşa edebiliriz...”
Bu konuyla alakalı uzun zamandır üzerinde durduğumuz bir husus daha var... Eğer şu anda kanunlarla Sıfır Enerji Bina şartları yerine getirilemiyorsa bile en azından yeni inşa edilecek binaları “ZeroBuildReady” yani “Sıfır Enerjiye Hazır” prensibiyle inşa edebiliriz. Yani bina inşa edilirken kabuğu ve mekanik tesisatı öyle bir tasarlansın ki, ileride tüketici sadece enerji sistemini yenilenebilir enerji kaynağına bağlayarak, ekstra kırma dökme yapmadan, masrafa girmeden binasını rahatlıkla Sıfır Enerji Binaya dönüştürebilsin.
4) Sıfır Enerji Bina yapımının önündeki engeller nelerdir? Maliyet, iş gücü, talep vs. anlamında sorunlar neler?
Birinci engel işin maliyet kısmı. Biraz önce de söylediğim gibi, yapılmış olan bir binayı dönüştürmek çok kolay değil. Mümkün olduğu kadar bina daha inşa edilirken bunun ağır yükünü binanın içine yedirmek lazım. Çünkü inşa aşamasında yapmak ve bazı tedbirler almak çok daha ucuz. Tüketiciye daha sonra binen maliyet miktarını minimuma indirebilmek için bu şart. Birinci öncelik bu.
İkinci unsuru şu... Bir villayı Sıfır Enerji Bina haline getirmek nispeten kolay. Çünkü, binanın 100 metrekare zemin alanı varsa, çatısında da 100 metrekare bir yer vardır. Doğal olarak bir villaya yetecek kadar güneş enerji paneli çatıya yerleştirilebilir. Ama yüz metrekare zemin üzerindeki on daireli bir apartmanda, çatıdaki alan, tüm dairelerin ihtiyacını karşılamaya yetmez. Doğal olarak apartmanlardaki sorun daha büyük. Avrupa’da ise bu, enerji kooperatifleri kurularak bir nebze çözülmüş. 8-10 bina bir araya gelerek, devletin tahsis ettiği alanlara güneş enerjisi panelleri kurup bir kooperatif oluşturabiliyorlar. Mesela Kadıköy’deki bir grup apartmana Kayseri’de bir alan tahsis edilip, kooperatif statüsünde güneş enerjisi üretmesine imkan sağlanabilir ve bu enerji şebekeye aktarılabilir. Enerji kooperatifleşmesi, binaların yenilenebilir enerji tedariğinde önemli bir unsur olabilir.
“15-20 binanın bir araya gelip bir enerji kooperatifi kurması ve/veya bir yenilenebilir enerji üreticisiyle bu doğrultuda anlaşması çok daha verimli bir çözüm olacaktır...”
Diğer taraftan enerji tüketicileri serbest tüketim anlaşması da yapabiliyor. Yani enerjiyi kimden alacağımızı belirleyebiliyoruz. Doğal olarak tüketicilerin bir kooperatif kurmak istemediği veya kurulamadığı durumda, mesela Ankara’daki bir bina Yozgat’ta bir yenilenebilir enerji üreticisine başvurup, kendisi için de güneş paneli kurulması talebinde bulunulabilir. Yani kooperatiflerle birlikte serbest tüketim anlaşmalarıyla da binanın enerji ihtiyacı yenilenebilir olarak elde etme imkanı olabilir. Özellikle kent merkezlerinde her binanın ayrı ayrı yenilenebilir enerji çözümleri üretmesindense, 15-20 binanın bir araya gelip bir enerji kooperatifi kurması ve/veya bir yenilenebilir enerji üreticisiyle bu doğrultuda anlaşması hem çok daha ucuz hem çok daha kolay hem de çok daha verimli bir çözüm olacaktır. Avrupa’da bununla ilgili çalışılıyor; Türkiye’de de ilerleyen zamanlarda mutlaka çözümler yaratılacaktır. Çünkü yüksek katlı binalarda en önemli sorunlardan bir tanesi, yenilenebilir enerji kaynağı üretiminin nerede sağlanacağı...
5) Talebi gözlemleyebiliyor musunuz? Aslında talep, bu engellerin hepsini aşabilecek en itici güç belki... Talep ne düzeyde?
Talep hem sektörün hem kamuoyunun hem de devletin tüketiciye sunduğu imkanlarla paralel. Tüketici çok kolay Sıfır Enerji Binaya ulaştırılabilse, uzun vadeli krediler temin edilebilse, kooperatifleşmenin önü açılabilse, yani altyapı uygun hale getirilebilse talep de çok hızlı bir şekilde yükselir. Çünkü, enerji fiyatlarıyla ilgili her türlü harekete tüketici çok duyarlı. Doğal olarak bununla ilgili talep kısımda bir aksama veya bir eksiklik olacağını düşünmüyorum. Fakat tüketicinin önüne konan şartlarla alakalı biraz daha çalışılması şart.
6) İnşaat sektörü böyle bir dönüşüme hazır mı? Mimarı, müteahhidi, malzeme üreticisi, tedarikçisi, tasarımcısı?..
Binanın enerjisi söz konusu olduğu zaman iş gerçekten mimari tasarımdan başlıyor. Yani bazen mimari olarak yapılan bir hata daha sonra inşaat safhasında veya mekanik safhada ne kadar tedbir alınırsa alınsın çözülemeyebiliyor. Mimari safhada yapılacak ufak tefek “akıllı hareketler” hem uygulamada hem de kullanım sırasında inanılmaz maliyet ve konfor avantajları sağlıyor. Binanın konumlandırılması, güneşe göre yönlendirilmesi çok önemli. Bizim hem mimarlarımız hem inşaat mühendislerimiz hem makine mühendislerimiz hem de mekanik projecilerimiz bu konuda çok yetkinler. Yani sektör buna son derece hazır. Yetişmiş insan gücü anlamında “fazlamız var, eksiğimiz yok” diyebilirim.
“Tüketicinin algısı enerji ile ilgili her konuya son derece açık. Yeter ki önlerine hazırlanmış, iyi planlanmış, organize edilmiş bir sistem koyabilelim...”
Diğer taraftan inşaat malzemesi anlamında da oldukça başarılıyız. Sektör hem ürün kalitesi hem kapasite hem tedarik olarak çok gelişmiş durumda. Avrupa’ya, Amerika’ya, dünyanın her yerine Türkiye’de üretip malzeme gönderiyoruz. Uygulama tarafında ise Türk müteahhitlerin tüm dünyada yaptığı işlerin oldukça kayda değer olduğunu görüyoruz. Türk müteahhitleri önemli projelere imza atıyorlar. Fakat burada kritik olan, biraz önce söylediğim gibi, o talebin yaratılması. Çünkü müteahhit, talebi olmayan, ihtiyaç olmayan bir şeyi inşa etmez, imar etmez. Müteahhit, talep neyse onu yapar. Müteahhidin yapması ya da yapmamasındaki kriter pahalı olması değil, alıcısının olup olmamasıdır.
Burada da konu biraz önce anlattığımız mevzuya dönüyor. Tüketicinin algısı enerji ile ilgili her konuya son derece açık. Yeter ki önlerine hazırlanmış, iyi planlanmış, organize edilmiş bir sistem koyabilelim. Özetleyecek olursak; tüm unsurlarımızla son derece hazırız. Sadece sistemin kurgulanıp tüketicideki talebin yaratılması gerekiyor şu aşamada.
7) Sıfır Enerji Binaların en önemli unsurları/başlıkları nelerdir? Bu unsurların önemi konusunda kısa bilgiler verebilir misiniz?
Sıfır Enerji Binalarda üç ana unsurdan bahsedilebilir... Birinci sırada yalıtım var. Fakat tabii sadece dış cephe mantolama değil, pencereler, profiller, zemin gibi binanın bütününün “ısı yalıtımı” önemli. Ve yalıtım kavramı, ısıyı olduğu kadar su, ses, yangın ve tesisat yalıtımını da kapıyor.
“Önemli unsurlar: Isı yalıtımı, su yalıtımı, iklimlendirme, havalandırma, iç hava kalitesi ve yenilenebilir enerji sistemleri...”
Burada “su yalıtımı” konusu oldukça kritik. Belki binanın enerji performansına doğrudan bir katkısı yok fakat su yalıtımı olmayan binaların taşıyıcı unsuru olan demir donatılar 5 yıl içerisinde taşıma kapasitesini yaklaşık yüzde 50 kaybediyor. Bunun önemini, son zamanlarda yaşanan acı depremlerde gördük. Binalar çöktü. Binaları sadece depreme dayanıklı yapmak yetmiyor, zaman içinde suya karşı korumak da hayati bir öneme sahip. Dolayısıyla evet, enerji anlamında ısı yalıtımından bahsediyoruz ama o yaptığımız Sıfır Enerji Binanın uzun ömürlü olmasını sağlamak için mutlaka çok iyi bir su yalıtımı da yapılması gerekiyor.
Yalıtımın dışında doğal olarak “iç hava kalitesinin sağlanması” da önemli. Burada da “iklimlendirme ve havalandırma sistemleri” devreye giriyor.
Üçüncü unsur olarak da “yenilenebilir enerji sistemlerini” söyleyebiliriz. Burada kritik konulardan biri sadece enerjinin üretilmesi değil, enerjinin depolanması da Sıfır Enerji Binalarda kritik bir unsur olarak öne çıkıyor. Meteorolojik şartlar elvermediği zaman enerji ihtiyacı şebekeden alma ihtiyacınız oluyor; ama yeteri kadar enerji depolanabilirse, yani batarya-pil sistemleri gelişmiş olsa, kullanılmayan enerjiyi depolayabilir ve daha sonra ihtiyaç olduğunda kullanılabilir.
8) Sıfır Enerji Binalar konusunda yurtdışında mevzuat nasıl ve talep ne düzeyde, yönelim nereye doğru?
Avrupa’da artık yeni inşa edilen binalar Sıfır Enerji Bina prensipleriyle inşa ediliyor. Diğer taraftan Avrupa’da da aslında sorun mevcut bina stoğunun evrilmesiyle alakalı. Yeni binalar bir şekilde enerji verimli yapılabiliyor ama eski binalarda iş o kadar kolay değil. Avrupa’nın konuyla ilgili ana gündem maddesi mevcut binaların dönüştürülmesi. Ciddi fonlar da yaratıyorlar. Yeni binalardaki en büyük avantajları ise mevcut standartlarının halihazırda yüksek olması. Yani örnek olarak Sıfır Enerji Bina inşa etmek için bizim 5 cm olan ortalama yalıtım kalınlığımızı 20 cm’lere çıkarmamız gerekirken onlar zaten halihazırda 15 cm olan kalınlığı 20 cm’ye yükseltiyorlar. Doğal olarak mevcut bir binaya göre Sıfır Enerji Bina inşa etmenin getireceği ekstra maliyet bize göre çok düşük oluyor.
9) Türkiye bu konuda ne yapıyor; kısa, orta ve uzun vadede ne yapmalı? Konuyla ilgili mevzuat, yönetmelikler ne diyor? Eleştirileriniz, önerileriniz var mı?
Biraz önce de vurguladığım gibi biz enerji verimliliği ve Sıfır Enerji Binalar konusunda yürüme safhasındayız. Hep doğru şeyler yapıyoruz; yanlış şeyler yapmıyoruz. Sadece yaptığımız bu doğru şeylerin miktarını ve hızını artırmamız gerekiyor. Burada tabii siyasi otoriteye büyük bir görev düşüyor. Bizler sektör profesyonelleri olarak konunun teknik boyutunda ya da kamu kurumlarını ve kamuoyunu bilgilendirme boyutunda gerekli çalışmaları yürütebiliriz. Ancak siyasi otoritenin bu anlamda bir inisiyatif kullanması ve konuyu öncelikleri arasına alması gerekiyor. Her türlü kaynak, altyapı ve donanıma sahibiz. Sadece bunların harekete geçirilmesi ve önceliklerin belirlenmesi gerekiyor.
“Memleket kaynaklarının öncelikli olarak ‘kaynak yaratabilecek projelere’ doğru odaklanmasında fayda olduğunu düşünüyoruz. Sıfır Enerji Binalar da böyle bir konu...”
Memleket kaynaklarının, öncelikli olarak kaynak yaratabilecek projelere doğru odaklanmasında fayda olduğunu düşünüyoruz. Sıfır Enerji Binalar da böyle bir konu. Evet, biz buraya bir kaynak ayıracağız ama bu kaynak daha büyük bir kaynağı ortaya çıkartacak olan bir kaynak. Önceliğin bu tarz işlere, bu tarz projelere, bu tarz konulara verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Özetlemek gerekirse; doğru yoldayız, doğru işler yapıyoruz... Ama daha fazla ve daha hızlı yapmamız gerekiyor.
10) Ülkemizde ve yurtdışında iyi Sıfır Enerji Bina örnekleri var mı? Verebileceğiniz örnekler hangileri olabilir?
Dünyada tabii ki çok örnek var. Türkiye’de de yapılıyor. Özellikle SEPEV (Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği, Alman Passive House Enstitüsünün Türkiye’deki temsilcisi) üyesi mimar arkadaşlar tarafından pasif binalar ve Sıfır Enerji Binalar Türkiye’de de üretiliyor ama gerçekten iki elin parmakları kadar.
Avrupa’da Sıfır Enerji Bina konusunun daha popüler hale gelmesi ve kamuoyunun bu konuda daha çok bilgilendirilmesinin önemli unsurlarından bir tanesi, okullar boyutunda bu binaların ele alınması ve demo örneklerinin, ilk örneklerinin bu boyutlarda başlaması. Türkiye’de kamu tarafında yürütülen Kamu Binalarında Enerji Verimliliği Projesi (KABEV) çok değerli bir proje. Yani kamu binalarında bu dönüşümle alakalı ciddi aksiyonlar alınıyor. Kamu binalarında alınan aksiyonların belki okullar boyutuna indirilmesi ikinci adım olarak değerlendirilebilir.
3 Haziran 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.