ABD’de, 2021’in Nisan-Eylül ayları arasında 25 milyon çalışan kendi istekleriyle işlerinden ayrıldılar. Kasım ayında ise 4.5 milyon kişi istifa etti. Bu değer, ay bazında bakıldığında son 20 yılın en yüksek değeri. “Great Resignation” / Büyük İstifa dalgası batı ekonomileri için tehdit edici bir noktaya doğru ilerliyor. Peki bu hızla artan istifaların iş dünyasına, işverenlere, çalışanlara verdiği mesaj ne? Neden bu kadar çok insan çalıştıkları iş yerlerinden ayrılıyor?
YAZAN: Cem KAFADAR / 1inşaat Danışmanlık Kurucusu, İnşaat Mühendisi (İTÜ 1982-87)
http://cemkafadar.net
MAKALEYİ, ŞANTİYE®NİN 391. SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ
Evden çalışma deneyimiyle kazanılan yeni alışkanlıklar, “bildiğimiz çalışma hayatının sonuna mı geldik” sorusunu da beraberinde getiriyor. Söylene söylene klişe bir ifadeye dönüşse de pandemi sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı konusunda artık herkes hemfikir. Bu dönemdeki kazanımlarımız, yeni çalışma modellerimizin altyapısını oluşturdu. Zaman ve mekân sınırlamasından büyük ölçüde kurtulduk. Dijital dönüşüm geçmişteki iş yapım metotlarımızı unutmamızı, sonuca daha hızlı ve daha az maliyet oluşturarak ulaşmamızı istiyor. İşte bu noktada iş-yaşam dengesi, işin ağır basmasıyla bozulan 20-40 yaş arası kesim, değişime kapalı, bugüne ayak uyduramayan firmalarda çalışmak istemiyor. Bu düşüncedeki çalışma ortamlarının onları aşağı çekip, yeni dünyadan uzaklaştıracağını düşünüyor. Bilindik, basmakalıp sözlerle yapılan hedef toplantılarını ciddiye almıyor, kendilerini geride bırakan bu zihniyetten bir şekilde kurtulmanın planlarını yapıyorlar. Sonuçta da böylesi rekor bir istifa rakamıyla karşılaşıyoruz.
Şimdi diyeceksiniz ki, bizim ülkemizde işsizlik bu kadar yüksekken, insanlar evdeki çorbalarını nasıl kaynatacaklarını dert ederken kim istifa mektubunu yöneticisinin masasına korkusuzca bırakabilir?
İlk bakışta doğru gibi görünse de sınırların kalktığı bugünün dünyasında bu yaklaşım geçmişteki kadar geçerli değil. Bugün değil istihdam etmek için, proje bazlı çalıştırmak için dahi iyi bir yazılımcı bulabilmek hemen hemen imkânsız gibi. Ülkemizde bu konuda nitelikli insan mı yetişmiyor? Hayır... Çok değerli insan kaynağına sahibiz. Peki bu yazılımcılar nerede? Büyük çoğunluğu bugün yüksek kuru avantaja çevirip, daha önce Doğu Avrupa ülkelerinde yetişen meslektaşların yaptıkları işleri yapıyorlar. Kimi bunu uzaktan yapıyor, kimi de yurtdışına giderek. Konu sadece yazılımcıyla da sınırlı değil, her sektörde nitelikli insanı bulmak eskisi kadar kolay değil. Şu anda iyi donanımlı bir genç, yüzünü ilk önce yurtdışına çeviriyor. Buradaki ana motivasyon, paradan çok, kişinin kariyer yolculuğunu kendini geliştirecek firmalarda devam ettirmek istemesi. Z kuşağı kısa dönem kazanımlardan çok, ona uzun dönemde getirisi yüksek yetkinliklere sahip olmak istiyor.
Milenyum ve Z kuşağının beklentileri
Araştırma şirketi Indeed’in saptamasına göre salgın, insanların yüzde 92’sinde “hayatın sevmedikleri bir işi yapmak için çok kısa olduğu” düşüncesine yol açmış. Milenyum ve Z kuşağının beklentileri de davranışları da X, Y kuşaklarından daha farklı. Yeni nesil, annelerinin, babalarının aksine evlenme, çocuk sahibi olma ve ev satın almaya odaklı bir hayat kurmak istemiyor. Ömür boyu taksit ödeyerek yaşamanın negatif etkilerini özellikle 2000’lerin başında yaşanan mortgage kriziyle birlikte çocuk yaşta deneyimleme fırsatını buldular. Onlar borç ödeyerek bir yaşamı tükettikten sonra yaşamak için emekli olmayı beklemiyorlar.
İnsanlar firmalarından neden ayrılmak istiyor?
Harvard Business Review dergisinin yirmi yılı aşkın süredir yaptığı araştırmalarda, insanların firmalarından ayrılmalarına neden olan dört ortak nokta bulunmuş. Tersten düşündüğümüzde, bu kavramları, çalışanların çalıştıkları işyerlerinden öncelikli beklentileri olarak değerlendirmemiz de mümkün.
· Değer görecekleri bir ortam
· Çalıştıkları firmaya karşı aidiyet isteği
· Amaçlarının olması ve bunu hissetmeleri
· Net bir tutum.
Firmalar insanları kaçırmamak için ne yapmalı?
Yine aynı dergi HBR, firmaların çalışanlarını ellerinde tutmak için altı çözüm önerisi getiriyor.
· Bağlılığı teşvik edin
· Gelişim fırsatları sağlayın
· Vizyonunuzu yükseltin
· Kurum kültürü ve ilişkilerine öncelik verin
· Çalışanlarınız ve ailelerinin iyi oluşlarına yatırım yapın
· Esnekliği benimseyin.
Bu maddeler, daha sonra işe girecekler için de geçerli. Bu 6 noktaya ek olarak, özellikle işe alımlarda, başvuranın hangi okuldan mezun olduğu konusuna fazla takılmamak gerekiyor. Ben de şahsen, aranan tüm niteliklerin sağlanması konusunda ısrarcı davranmamanızı, istenilenlerin yüzde 75'ini sağlayan adayları takımınıza dahil etmenizi tavsiye ederim.
Haftada 4 gün çalışma
1800’lerde sosyalist yazar Williams Morris, geleceğin fabrikalarının yeşilliklerle çevrili ve günde sadece 4 saat çalışılacak ortamlar olacağını öngörüyordu. İngiliz ekonomist John Maynard Keynes ise teknolojinin gelişimi ve verimliliğin artmasıyla haftada 15 saat çalışmanın yeterli olacağı bir gelecek hayaline sahipti.
Beş yıl önce bu tezleri gülümseyerek okurken bugün haftalık 4, hatta 3 günlük çalışma düzeni sadece batı ülkelerinde değil, BAE gibi Ortadoğu ülkelerinde bile kabul görmüş durumda. İşin ilginç taraflarından biri de, “aşırı çalışma yüzünden ölme” hali için dillerinde “Karoshi” diye bir sözcüğe sahip Japonya bile bu grubun içinde. Doğru sistemler kurulmadıkça yoğun mesainin bir getirisi olmadığı artık daha net anlaşılıyor. İş dünyası çok çalışmak ile verimlilik arasında doğrudan bir bağın bulunmadığını istemeye istemeye de olsa kabullenmeye başladı.
Yaygınlaşmaya başlayan çoklu çalışma (polywork)
Yükselmeye başlayan bir trend de bir anda birden fazla firmada görev almayı tanımlayan “polywork”, Türkçe karşılığı “çoklu-çalışma”.
Konularında uzmanlaşmış, işlerini uzaktan yapabilen çalışanlar, şu anda işverenlerinden gizli de olsa farklı firmalar için çalışıyorlar. Yakın gelecekte bunun yasal düzenlemelerinin de yapılacağını düşünüyorum. Yazının başında belirttiğim istifa edenlerin içinde bu insanlar da var. Yani istifa etmek eskiden olduğu gibi hemen işsiz kalmayı akla getirmemeli.
Uzun vadeli çalışanları bulmak için sıra dışı bir uygulama
ABD’li yazılım şirketi Trainnual, yeni katılan çalışanlarına iki hafta sonunda işten ayrılmaları karşılığında 5 bin dolar teklif ediyor. Bu teklifin hangi çalışanın işe devam etme arzusunun yüksek olduğunu anlamaya yardımcı olduğunu düşünüyorlar. Trianzual firmasının CEO’su bu fikri, çalışanlarına ilk bir hafta içinde ayrılmaları durumunda 1000 dolar teklif eden Zappos adlı çevrim içi alışveriş sitesinden almış...
İstifa etmeli; ama ne zaman?
Gelelim yazının başlığındaki “istifa etmeli miyiz” sorusuna. Böyle bir seçeneği hiçbir zaman göz ardı etmemeniz gerekiyor. O zaman ne yapmalıyız diyorsanız, her an istifa edebilecek, yeni teklifleri değerlendirecek şekilde kendinize sürekli yatırım yapmalısınız. Mezuniyet belgeniz, mezun olduğunuz okul, sizi bugünün dünyasında meslek sahibi yapmak için yeterli değil. Gelecekte de tek başına işe yaramayacak. Peki “ne zaman istifa etmeliyim” diyorsanız; firmalar sizin gelişim hızınızın gerisinde kalıyorsa, siz de o firmayla birlikte geriye doğru gittiğinizi görüyorsanız, istifadan başka çareniz yok. Hem de hemen şimdi...
MAKALEYİ, ŞANTİYE®NİN 391. SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA OKUYABİLİRSİNİZ
2 Şubat 2022
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.