İnşaat tasarımının maliyet üzerindeki etkisi ne ve ihalelerinin "Tasarla - İnşa Et / Design and Build" ve "Tasarla - İhale Et - İnşa Et / Design - Bid - Build" yöntemleriyle yapıldığı durumlardaki toplam maliyeti acaba nasıl?..
YAZAN: İnş. Müh. Ahmet Said EYİGÜN / Mott MacDonald
İnşaat tasarımı yapan statik ve geoteknik firmaları, tasarımlarının inşaat maliyet üzerindeki etkisini ne ölçüde inceliyorlardır?
Bu yazıda, inşaat tasarımının inşaat maliyeti üzerindeki etkisini inceleyeceğiz ve inşaat ihalelerinin Tasarla ve İnşa Et (Design and Build) ve Tasarla-İhale Et-İnşa Et (Design Bid Build) yöntemleriyle yapıldığı durumlardaki toplam maliyetlerinin karşılaştırmasını ele alacağız. Bunun için yine gerçek bir vakayı ele alacağız ve yazının sonunda Türkiye'deki kamu projeleri için bir değerlendirme yapacağız. Konuya giriş yapmadan önce, yukarıda bahsettiğim iki farklı ihale yönteminin çok genel anlamda ne olduğunu açıklamam gerektiğini düşünüyorum. Türkçe'de yaygın olarak kullanılmadığı için bu iki sistemin isimlerini yazı akışı içerisinde İngilizce olarak kullanacağım. Yani "Tasarla & İnşa Et" demek yerine "Design & Build (D&B)" ve "Tasarla-İhale Et-İnşa Et" yerine de "Design-Bid-Build (DBB)" kavramlarını kullanacağım.
Türkiye'de kamu ihaleleri genel olarak Design-Bid-Build (DBB) yöntemiyle yapılır. İhalelerin bu yöntemle nasıl yapıldığını adım adım aşağıda sıralayalım;
- İdare, bir bölgede bir inşaat işinin gerekliliğini belirler. Örneğin birkaç ilçeden geçecek bir metro inşaatı gerekli olabilir ya da bir yeraltı otoparkı ihtiyacı vardır gibi.
- Yapılmasını istediği işin tanımını, güzergahını, alanını, sınırlarını, iş süresini ve diğer gereklilikleri belirledikten sonra bu gereklilik ve şartların yazılı olduğu dokümanlarla bu işe dair bir tasarım ihalesine çıkar. Örneğin Üsküdar-Beykoz arası şu şu ilçelerden geçecek olan bir metro tasarımı ihalesi.
- Dizayn firmaları bu işin tasarımını yapmak için teklifler verirler.
- En uygun teklifi veren firma dizayn işini kazanır.
- Bu firma İdarenin tanımladığı işi tasarlar, tamamlar, projeleri yapar ve idareye teslim eder.
- Artık idarenin elinde uygulama projeleri, keşif cetveli ve yaklaşık maliyet hazırdır ve idare bu keşif ve projelerle ve idari dokümanlarla birlikte inşaat ihalesine çıkar.
- Bu aşamadan sonra dizayn firmaları değil, inşaat firmaları teklif verir ve en uygun teklifi veren firma işi alır ve tasarım ihalesini kazanan firmanın yaptığı ve idarenin onayladığı uygulama projelerine göre inşaata başlar. Zaten fiyat teklifleri de o firmanın hazırladığı uygulama projelerine göre verilmiştir.
Bu standart bir Design-Bid-Build (DBB) ihale sürecidir. Türkiye'de kamu ihalelerinin büyük çoğunluğu bu şekilde yapılır. Aşağıda bu süreci basit bir şemada gösterdim.
Design & Build (D&B) projelerde ise tasarım için ayrı bir ihaleye çıkılmaz. Yani;
- İşveren idare işin tanımını, güzergahını, alanını, sınırlarını, iş süresini ve diğer gereklilikleri belirledikten sonra bu gereklilik ve şartların yazılı olduğu dokümanlarla bu işe dair bir ihaleye çıkar. Örneğin Üsküdar-Beykoz arası şu şu ilçelerden geçecek olan bir metro inşaatı tasarım ve yapım ihalesi.
- İsminden de anlaşılacağı gibi bu ihale hem tasarım hem de inşa etme işlerini kapsar. Yani ihale yapıldığı sırada elde uygulama projeleri yoktur, sadece teorik sınırlar bellidir ve tasarım uygulayıcı firma tarafından yapılacaktır.
- Dolayısıyla ihaleye teklif vermek isteyen inşaat firması teklif vereceği işi önce tasarlar veya tasarlatır, daha sonra bu tasarladığı modele göre maliyet hesabı yapar ve bu maliyeti teklif verir.
Bu da standart bir Design and Build (D&B) ihale sürecinin genel yapısıdır. Aşağıda bu süreci de basit bir şemada gösterdim.
Bu açıklamalardan sonra, tasarımın maliyete etkisini görebileceğimiz gerçek bir vaka üzerinden çıkarımlar yapalım...
Bahsedeceğim proje, 2021 yılında İsveç'in Jarla bölgesinde yapılacak bir metro ihalesi süreciyle alakalı.
Bu projede metro istasyon işlerinin sadece inşası değil, dizayn işi de yüklenici firmaya aitti. Yani proje Design and Build (D&B) bir projeydi. İnşaatı yapılması istenen istasyon binasının derinliği, kat sayısı, kat yükseklikleri, konumu ve dış sınırları belliydi. Yani aşağıda yaklaşık şekilde gösterdiğim gibi, bize taslak bir plan ve proje konumu verilmişti.
Tanımlanan alan içerisine bina betonarmesini yapmadan önce bir derin kazı planlamamız ve tasarlamamız gerekiyordu. Bu proje için dünyaca tanınan bir tasarımcı firma ile birlikte çalışıyorduk ve istasyon binası derin kazısı için bir geoteknik tasarım istemiştik.
Tasarımcı firma ihale ekinde verilen zemin sondaj raporları ve geoteknik raporlardan aldıkları bilgilerle kazı alanının etrafını ankraj destekli palplanş ile çevreleyerek zemin stabilitesini sağlamayı ve kazıyı kademeli olarak yapmayı tasarlamışlardı. Evet, bir geoteknik tasarımcısı tarafından yapılan ve bize teslim edilen bu tasarım güvenli bir çözümdü. Zemin etkileşimlerine göre bir ön tasarım yapmış ve kalınlık ve boyutları ve malzeme tipleri belli olan palplaşlarla çevrelenmiş bir tasarım verilmişti. Kazı alanının çevresine yapılacak palplanş işiyle beraber makine mobilizasyon ve demobilizasyonu ve palplanş söküm işleri, toplamda yüksek bir kazı maliyeti ortaya çıkarıyordu. Fakat bizler mühendis olarak güvenlik kadar verimlilik esaslı da çalışmak zorundaydık. Yani hem maliyet hem güvenlik hem de diğer etkenleri en optimum düzeyde düşünmeliydik.
Sonuç olarak çok daha basit bir çözümle bu işi planladık ve inşaat alanı içerisinde kazı alanının sadece trafiğe yakın tarafını palplanş ile çözmeyi, kalan kısımları ise şevli kazı ile çözmeyi tasarladık. Durumu yaklaşık olarak aşağıda modelledim. İlk tasarımda tasarımcı firma tarafından tüm kazı çevresi palplanş ile modellenmişken, yeni durumda sadece yol tarafında görünen kısım palplanş ile güçlendirilmişti ve kalan kısımlar şevli kazı ile planlanmıştı. Şimdi yapılması gereken ilk tasarım ile yeni tasarım arasında maliyet karşılaştırması yapmaktı.
- Şevli kazı yapınca şevlere hasır çelik ve püskürtme beton gerekecekti ve bunlar ekstra maliyetler anlamına geliyordu. Normalde palplanş yapınca buna gerek kalmayacaktı.
- Ayrıca zeminin kohezyonu düşük olduğu için şev eğimini mümkün olduğunca fazla tutmamız gerekiyordu. Bu sayede kazı alanı içerisine şevin akmamasını sağlamalıydık. 1:1 eğim yeterli gelmeyecekti.
- Fazla eğimli şev fazla kazı demekti. Fazla kazı fazla hafriyat maliyeti ve fazla geri dolgu işi demekti. Hem hafriyat kazısı, hem kazıdan çıkan fazla hafriyatın depolanması, hafriyat depolama için alanda yer kontrolü, yer yoksa hafriyat nakliye maliyeti, döküm sahası maliyeti gibi birçok parametre işin içine girecekti.
Bütün bu analizler sonucunda, şevli kazı yapılan durumdaki derin kazı işinin toplam maliyeti elbette tahmin ettiğiniz gibi palplanşlı kazı yapılması durumundaki bütün kazı işinin toplam maliyetinden çok daha düşük maliyette çıkmıştı. Bu durum bizim maliyet planlamamızda daha rekabetçi bir teklif verebilmemiz için biz adım olmuştu.
Elbette bu kararları verebilmek için idari ve teknik şartnameleri ve bu işin bağlı olduğu Design and Build ana şartnamelerini okumuştuk. Yapmayı planladığımız böyle bir uygulamaya aykırı bir madde veya maddeler var mı diye değerlendirmiştik. Elbette ki tasarımcı firmanın ilk amacı bu işi emniyetli ve uygulanabilir şekilde çözmekti ve maliyetle ilgili doğrudan bir sorumlulukları yoktu. Elbette onlar da fore kazık gibi uzun sürecek ve daha yüksek maliyetlere sebep olacak bir yöntem yerine daha hızlı ve daha ekonomik olan palplanş ile çözmeyi seçmişlerdi. Fakat yine de bu işte elini cebine atacak olan tasarımcı firma değil, yüklenici firma, yani biz olunca atılacak her adımı daha detaylı düşünüyorduk. Ve iş D&B bir iş olduğu için, maliyetini hesaplayacağımız işin tasarımını da yapabilmiştik ve her adımında müdahil olabilmiştik.
Eğer bu iş DBB bir iş olsaydı ve tasarımcı tamamen palplanş ile modellemiş olsaydı ve idare alternatif tasarımla yapılmış bir maliyet teklifine izin vermeseydi, bu işin maliyeti daha fazla olacaktı ve bu mali yük kamunun sırtına binmiş olacaktı. Bunun için en ideal çözüm, kamu ihalelerinin Design-Bid-Build olarak yapılması yerine Design and Build olarak yapılması. Yani kamu kurumları önce tasarım için ihaleye çıkıp tasarımcı firmalardan teklifler toplayıp, projeyi yaptırıp, daha sonra ise o tasarım ve ek dosyalarla inşaat ihalesine çıkmak yerine, tasarım ve inşaat işini aynı firmaya ihale edeceği tasarla ve yap usülü ihalaye çıkmaları.
Yapacağı inşaat işlerinde her küçük şeyden tasarruf planlaması yapabilen inşaat firmalarının, tasarımını da yapabilecekleri inşaat işlerinde en optimum maliyeti bulmak için gereken her şeyi başarıyla yapabileceklerini düşünüyorum. Bunun Türkiye'de olması çok güzel olurdu kanaatindeyim. Ama yine de Türkiye'de birebir uygulanabilirliği konusunda emin olamıyorum. Hem kamuda çalışmadığım için kamu işleyiş süreçlerini bilmiyorum hem de örneğin İsveç'te bir metro projesi 1 istasyon + 1,1 km metro hattı için idare tarafından belirlenen iş süresi 48 ay iken aynı yıl içerisinde Türkiye'de çalıştığımız bir metro projesinde 11 istasyon ve 13 km metro hattı için verilen inşaat süresi 53 aydı. Dolayısıyla memleketimizin Avrupa ile kıyas edilmeyeceği gerçeği var!.. Burada herşey çok daha hızlı.
Sonuç
Farklı büyüklükteki 350 proje üzerinde yapılan araştırmaya göre Design and Build yönteminin maliyeti, Design-Bid-Build yöntemine oranla %6.1 daha ekonomik ve inşaat hızı %12 daha fazla çıkmıştır. Bunun Türkiye'de bir istatistik zeminine oturtulması için önce çok sayıda projenin bu şekilde yapılması ve benzer ölçekteki projelerle enflasyon-bağımsız karşılaştırılması gerekecektir.
25 Eylül 2024
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.