Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, sonrasında web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 soruda” isimli canlı yayın serimizin 18 Şubat 2025 Salı günkü konusu “Bitkilendirilmiş Çatılar”, uzman konuğu ise Onduline Avrasya Teknik Danışmanı ve ÇATIDER Teknik Komitesi Başkanı Dr. Y. Mimar Atila Gürses’ti. Gürses programda “bitkilendirilmiş (yeşil) çatı” nedir ve bu kapsama ne tür çatılar girer; yeşil çatılar binalarda ne zamandır mimari bir unsur olarak kullanılıyor; kaç çeşit yeşil çatı vardır ve bunların teknik özellikleri nelerdir; bitkilendirilmiş çatılar binaya, tasarıma, bina sakinlerine, çevreye ve şehre ne katar; bakım ve işletme süreci nasıldır; hem ilk maliyeti hem de ömrü boyunca ihtiyaç duyduğu unsurlar nelerdir; sakınca veya dezavantajları var mıdır; bitkilendirilmiş çatılar ne tür bitkilerin yetiştirilmesine uygundur; bitkilendirilmiş bir çatının uygulama ve hayata geçirilme aşamaları nelerdir, nelere hassasiyet gösterilir; strüktürel ve yalıtım problemlerine yol açar mı ve bunlar için ne tür önlemler alınır; Türkiye’de ne zamandır yeşil çatı uygulamaları yapılıyor ve hangi başarılı projelere imza atıldı; yasal anlamda şart ve zorunluluklar neler; bitkilendirilmiş çatı malzemeleri ve uygulamalarıyla ilgili teknoloji, ürün ve çözümlerde eğilim ve yenilikçi çalışmalar ne yönde ilerliyor gibi soruların cevaplarını Şantiye® okurları için özetledi.
BU İÇERİĞE, ŞANTİYE®NİN MART - NİSAN 2025 (410.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ… LÜTFEN TIKLAYIN...
BU RÖPORTAJI VİDEO FORMATINDA ŞANTİYE TV SAYFALARINDA DA İZLEYEBİLİRSİNİZ... LÜTFEN TIKLAYIN
1) Yeşil veya Bitkilendirilmiş Çatı nedir; bu kapsama ne tür çatılar girer?
Bitkilendirilmiş çatı olarak da adlandırılan “Yeşil Çatılar”, bitki köklerini geçirmeyen su yalıtım katmanı üzerine serilmiş su tutucu katmanlar ve peyzaj projesine uygun olarak bitkilerin yetiştiği substrat (toprak-büyüme ortamı) ile, sulama-elektrik-drenaj sisteminden oluşan veya tüm katmanların bitkilerle birlikte modüler tepsilerde hazırlanıp çatıya yerleştirildiği, çatıyı tamamen veya kısmen kaplayan, iyileştirilmiş bina yalıtımı, yağmur suyu yönetimi, azaltılmış kentsel ısı adası etkisi dahil olmak üzere birçok operasyonel, sağlık ve sayısız çevresel-ekonomik fayda sağlayan, mülke değer katan ve eğimi en çok yüzde 100 (45°) olan performans odaklı sistemlerdir. Eğimi yüzde 100’den fazla olan yüzeyler de “Yeşil Duvar” olarak adlandırılır [2…18].
Yeşil çatılar, ağırlık kısıtlamaları nedeniyle inorganik ve organik büyüyen, orta dereceli, özel olarak yapılmış hafif bir karışım gerektirir. Seyrek (extensive) bitki örtüsüne sahip çatılardaki bitkilerin düşük besin yetiştirme ortamının, ince bir büyüme tabakasında gelişebilmesi gerekir. Yoğun yeşil çatılar (intensive), daha fazla toprak derinliği ile bünyelerinde küçük ağaçlar ve çalılar da dahil olmak üzere çok çeşitli bitkileri barındırabilir. Bitki örtüsü katmanı, bitki büyüme katmanı, drenaj katmanı, keçe filtreler ve bitki köklerine dayanıklı su yalıtım katmanlarından oluşan yeşil çatılar, genellikle çevreyi ve çevresel güzelleştirmeyi teşvik etme amacıyla uygulanıyor algısı yaratsa da, başta yağmur suyu yönetimine katkısı olmak üzere birçok fayda içerir [19-20].
2) Yeşil Çatılar ne zamandır kullanılıyorlar ve ne zamandır daha sıklıkla tercih ediliyorlar; tarihsel bir perspektiften kısaca özetleyebilir misiniz?
Mevcut literatür, günümüz modern mimarisinde uygulamalarına artık sıkça rastlamaya başladığımız yeşil çatıların (çatı bahçelerinin), yüzyıllardır farklı ülkelerde, farklı iklim koşullarında ve bina özelliklerinde çeşitli tiplerinin kullanıldığını göstermektedir [21-22-23]. Her ne kadar kesin bir kanıt bulunamasa da yeşil çatıların ilk defa M.Ö. 5. yüzyılda Babil’in asma bahçelerinde uygulandığı düşünülmektedir [24]. Asma bahçeler, M.Ö. 6. ve 7. yüzyıllarda da eski Mezopotamya’nın Zigurat’larında uygulanmıştır. Asma Bahçelerin Mezopotamya’daki kullanım amacının, doğaya duyulan özlem olduğu kadar dinsel açıdan Tanrı’nın gökyüzündeki katına yaklaşma ve ona yakın olma felsefesine dayanmakla birlikte, uygulamalarda, yöresel sel taşkınlarından korunmanın da amaçlandığı düşünülmektedir. Babil’in asma bahçelerinin su geçirimsizliğinin bitüm benzeri bir malzeme ile sıvanmış hasırla sağlandığı, bunun üzerine iki sıra tuğla uygulandığı, tuğla üzerine kurşun levhalar serildiği ve son olarak bitkisel toprak serilip bitkiler yerleştirilerek sistemin tamamlandığı tahmin edilmektedir [21-22-23-25].
Arkeolojik belgeler, büyük bir olasılıkla dünyanın ilk çatı bahçesi olan Babil’in Asma Bahçeleri’ndeki benzer tasarım anlayışının, diğer bazı Mezopotamya kentlerinde daha küçük ölçekte uygulandığını göstermektedir. Görülen bu ilk uygulamalardan sonra, erken dönem uygarlıklarında ve Anadolu’da, Roma dönemlerine değin çatı bahçesi ya da teraslı bahçe uygulamaları görülmez. Roma dönemine ulaşıldığında (M.S. 1. yüzyıl) sivil mimarlık örneklerinde ve özellikle villa yapılarında (örneğin Pompei) üst düzey kişilere ait villalarda çatı bahçesi uygulamalarına rastlanır. O dönemlerde giderek kalabalıklaşan Roma kentlerinde inşa edilen apartman karakterindeki yapıların balkon ve teraslarında bahçe düzenlemelerine rastlanmaktadır. Bu uygulamalarda yapısal ağırlıklı tasarım ile birlikte havuz ve bitkisel materyal kullanımı görülmektedir. Bizans dönemi (5-13. yüzyıllar) saray yapılarında da Roma dönemi örnekleri ile benzer nitelikte avlu-çatı bahçesi tipi uygulamalar görülür. Rönesans dönemi çatı bahçeleri tasarımcıları, geçmişten etkilenmekle birlikte, yapıtlarında yaşadıkları dönemin modasını yansıtmayı düşünmüşlerdir. En eski ve en iyi korunmuş çatı bahçesi, İtalya’nın Sienna kentindeki Pienza kasabasındadır. Papa Pius’un doğum yeri olan Pienza’da bir saray ve sarayın ahırlarının çatısında izleyicilerin toplanması için resmi bir bahçe inşa edilmiş, bahçeye yapılan özel bir drenaj sistemi ile yağmur sularının ahırların bulunduğu tonozlu alanlara sızması önlenmiştir [23-26-27].
Anadolu’daki Türk uygarlığına ilişkin Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çatı bahçesi ya da benzeri teraslı bahçe uygulamaları görülmez. Ancak, Osmanlı dönemi saray, köşk vb. yapıların bahçelerinde topoğrafyadan da kaynaklanan nedenlerle teraslı bahçe uygulamalarına gidilmiş, balkon vb. mekanlar bitkisel materyal ile zenginleştirilmiştir. Ülkemizde çatı ve teras bahçelerinin en önemli örnekleri Topkapı Sarayı’ndadır. Bu örnekler, Saray’ın Haliç cephesinin gelişmesi ve genişlemesi üzerine, ayrı ayrı yerlerde, bazen de birbirleri önünde uygulanmıştır [23].
1867 yılında 2. kez düzenlenen Paris Dünya Sergisi,çatı bahçesi tasarımı için önemli bir kilometre taşı olmuştur. Bu sergide Carl Rabite adlı bir yapımcı Berlin’deki evinin çatısı için düşündüğü bahçenin alçıdan maketini sergileyerek büyük bir ilgi uyandırmıştır. Fransız şehirci Mimar Le Corbusier ise yüksek binaların düz çatılarının bahçe gibi kullanılmasını önermiş, böylece estetik ve işlevsel yönlerden çatı peyzajının geliştirilmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Avrupa’daki bu girişimlerden bağımsız olarak çalışmalar yaparak, çatı peyzajını yapının ayrılmaz bir ögesi ve tasarımı olarak kabul eden kişi, yüzyılımızın en büyük mimarlarından biri olarak kabul edilen ABD’li mimar Frank Lloyd Wright’tır. Wright (1867-1959), yapılarını gerek arazide gerekse çeşitli cephe ve çatılarda yer verdiği doğal tasarım ögeleri arasında bütünleştirmek için büyük bir titizlik göstermiştir [30].
Kuzey Avrupa ülkelerinin (özellikle Norveç) evlerini rüzgara, yağmura ve termal ısı kaybına karşı korumak için çok eski dönemlerden beri yeşil çatılar inşa ettiği bilinmektedir. Eski tarz yeşil çatı örneklerine günümüzde İzlanda’daki ve Faroe Adaları’ndaki eski konutlarda da (çim evler) rastlanmaktadır [31].
Dünyada 1960’lı yıllara kadar çatı bahçesi uygulaması örneklerinin fazla olduğu söylenemez. Çünkü bu döneme kadar yapıların üzerinde bahçe ve yeşil alan düzenlemesi büyük bir sorun olarak görülmüş ve genellikle yer altı otoparkları üzerinde yeşil alan düzenlemelerine yer verilmiştir. Su sızdırma risklerine rağmen farklı bir uygulama olarak New York’taki Rockefeller Center’ın 7. katındaki çatı bahçelerini (1933-1936) buna örnek olarak gösterebiliriz [33].
1960’lı yıllardan sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın özellikle büyük kentlerinde yapıların çatılarında yer alan yeşil mekanlar bahçe ölçeğinden küçük park ölçeğine dönüşmeye başlamıştır. 1960’a kadar dünyada Babil’in Asma Bahçeleri ile kıyaslanabilir ölçü ve büyüklükte çatı bahçesi örneği bulunmazken ilk kez Oakland’da 1960’da inşa edilen Kaiser Center Otoparkı’nın çatı bahçesi bu ölçeği aşan iddialı bir örnek oluşturmuştur [23-25].
70’li yıllara kadar yapılan yeşil çatı uygulamaları zenginlik göstergesi olmuştur. 1970 yılında Alman Peyzaj Mimarı Prof. Hans Luz, kentsel çevre kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yeşil çatı (bitkilendirilmiş çatı) uygulamalarını önererek bu konuda ilk ciddi adımı atmıştır ve bunu takiben Almanca konuşulan ülkelerde yoğun bir yeşil çatı uygulaması başlamıştır. 1977 yılında da yine Almanya’da FLL adı altında bir peyzaj ve peyzaj inşaat organizasyonu oluşturularak yeşil çatı konusunda ilk bilimsel çalışma başlatılmıştır [37]. Avusturyalı mimar ve ressam Friedensreich Hundertwasser, 1980’li yıllarda tasarladığı yeşil binalarla günümüzde bile popülaritesini korumaktadır. Son yıllarda Zaha Hadid (Haydar Aliyev Kültür Merkezi-Bakü) ve Norman Foster (Han Çadırı-Astana) gibi ünlü mimarlar da projelerinde çoklukla yeşil çatı konseptini tercih etmektedirler. Aynı yıllarda Fransa ve İsviçre’de de yeşil çatılar popülerlik kazanmıştır [37-38].
Türkiye’de ise bitkilendirilmiş çatılarla ilgili 1980-2000 yılları arasında yapılan birkaç başarısız denemenin ardından, 2003 yılında Onduline Avrasya firmasının distribütörlüğü ile başlayan yeşil (bitkilendirilmiş) çatı (Sistem Ondugreen) uygulamaları, 2010 yılına kadar düşük bir gelişme göstermiş, yerli üretimlerin başlaması, piyasaya çok sayıda firmanın girmesi ve çatı bahçesi ve yeşil çatı kavramlarının çeşitli yönetmeliklerde yer alması ile hız kazanmıştır. Ancak yönetmeliklerde kayda değer bir zorunluk getirilmemesi, teşvik, indirim vb. hiçbir destek olmaması ve yeşil çatı sisteminin doğru ve detaylı bir şekilde tarif edilmemesi nedeni ile uygulamalar konsept projelerle sınırlı kalmıştır. Türkiye’de Sistem Ondugreen ile Metro Meydan AVM (27 bin m2), Zorlu AVM (65 bin m2) gibi çok büyük uygulamalar yapılmasına rağmen, dünyadaki uygulamalarla karşılaştırdığımız zaman 20 yılda toplam olarak 2 milyon m2den daha az yeşil çatı uygulaması gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bunun nedeni, Türkiye’de yeşil çatı denildiği zaman sadece görsel güzelliğin ön plana çıkması ve yeşil çatı uygulaması yapanların neredeyse tamamının görsellik nedeni ile yeşil çatıyı tercih etmesidir. Yeşil çatının su tutma, ilave ısı yalıtımı sağlama, ses yalıtımı sağlama, tozumayı önleme ve daha birçok faydası göz ardı edilmektedir. Amaç böyle olunca da, uygulamalarda birçok hata yapıldığını görüyoruz [1].
3) Kaç çeşit Yeşil Çatı’dan söz edilebilir?
Doğada bitkilerin yaşayabilmesi için gereken 60-90 cm’lik büyüme ortamını, çok daha ince katmanlaşma ile taklit eden yeşil çatılar, ağırlık ve tasarım açısından büyük farklılıklar gösterir. Hiçbir yeşil çatı sistemi aynı değildir. Genellikle substrat derinliğine ve ne kadar bakım gerektirdiğine bağlı olarak sınıflandırma yapılmakla birlikte, kullanılan bitki türlerine, bitkilerin büyüme şekline ve su tutuculuk özelliklerine göre de sınıflandırma yapılmaktadır. Bunların hepsini kapsayan bir sınıflandırma yapacak olursak, “Bitkilendirilmiş Çatılar”, “Kahverengi Çatılar” ve “Mavi - Yeşil Çatılar (Gözaltı çatıları-Mor çatılar)” olmak üzere üç tip yeşil çatı olduğunu söyleyebiliriz.
“Bitkilendirilmiş Çatılar”, kurulum sırasında bitki örtüsünün ekme veya yerleştirme ile oluşturulduğu sistemlerdir. Substrat derinliğine, kullanılan bitki türlerine ve ne kadar bakım gerektirdiğine bağlı olarak “Seyrek (Ekstensif) Yeşil Çatılar”, “Yoğun (İntensif) Yeşil Çatılar” ve “Yarı Yoğun (Hibrit) Yeşil Çatılar” olmak üzere üçe ayrılırlar. Seyrek (Ekstensif) Yeşil Çatılar, yaygın olarak kullanılan önceden yetiştirilmiş bitki örtüsü ruloları veya tıkaç adı verilen küçük bitkilerin (tuz ve biberlik boyutunda) kullanıldığı ve bunların 10-15 cm aralıklı dikildiği, kurulumu basit ve düşük maliyetli sistemlerdir. Seyrek yeşil çatıların dikim ortamı derinliği 5 ile 15 cm arasında değişir ve kısa boylu sedum gibi kuraklığa dayanıklı bitkileri tercih eder. Bu çatıların özel olarak geliştirilmiş tasarımı, zorlu koşullara dayanır, kuraklık zamanlarında sığ profil, istenmeyen yabani otları ortadan kaldırdığı için bakımı en aza indirir (çünkü çoğu bitki, bu sığ ve nispeten kuru profilde hayatta kalamaz). Yoğun (İntensif) Yeşil Çatılar, genellikle ticari binalarda düzenli olarak kullanılır ve“çatı bahçeleri”olarak adlandırılır. Bu daha büyük binaların çatılarının üstünde, insanların öğle yemeği yiyebilecekleri, dinlenebilecekleri ve güneşlenebilecekleri ekstra dış mekan, tercih edilen konfor alanı sunar veçok yıllık bitkiler, çalılar ve küçük ağaçlarladolu kullanılabilir bir dış mekan alanı olarak tasarlanır. Çatı bahçeleri, tipik olarak daha fazla kapsama alanı talep eden bir toprak derinliği ve çeşitli boyut ve türdeki bitkilerin dahil edilmesini gerektirir. Bu tip bitki örtüsü çatısı, tipik olarak 15 cm veya daha fazla olan dikim ortamı derinliği nedeniyle ağaçlar gibi daha büyük bitkileri barındırabilir. Yarı Yoğun (Hibrit) Yeşil Çatılar,yoğun ve seyrek yeşil çatıların birlikte kullanıldığı sistemlerdir. Sistem, sedumdan çok yıllık otlara, kır çiçeklerine ve çalılıklara kadar çeşitli bitki örtüleri içerebilir [1-2-40].
“Kahverengi Çatılar”, bina inşa edilmeden önce var olan “kahverengi alanı” taklit ederek habitat kaybını kısmen azaltmayı amaçlayan, başlangıçta tohumlanmamış veya önceden yetiştirilmiş canlı malzemelerle kaplanmamış yeşil çatı tipidir. Çatı, yerel bitkilerin rüzgar, kuş vb. doğal yollarla kendi kendine tohumlanmasına izin vermek ve bölgenin doğal vahşi yaşamını çekmek için yapı yerinden elde edilen substratla bırakılır. Biyolojik çeşitlilik içeren çatı, kahverengi çatıya benzer bir substrat kullanır. Biyolojik çeşitliliği artırmak, bölgenin doğal flora ve faunasına hitap eden bir ortam yaratmak için tasarlanan sistem, çıplak toprak alanlarının yanı sıra, önceden yetiştirilmiş sedum rulolarına ve/veya tohum karışımı içeren substrata sahip olabilir [40].
Fazla yağmur suyunu geçici olarak toplamak için ek çözümlere sahip olan Mavi Çatı, yağmur suyunu tutup akış hızını geciktiren ve kontrollü olarak boşaltmaya devam eden sürdürülebilir bir drenaj sistemi içerir. Özellikle yer eksikliği nedeniyle zemin seviyesinde bir çözümün mümkün olmadığı kentsel alanlarda yağmur suyunun azaltılması ve yönetimi için idealdir. Mavi bir çatı iki işlevden birine hizmet edebilir. Taşkın ve taşmayı önlemek için suyu yavaşça kanalizasyon sistemlerine bırakabilirler veya su depolayarak daha sonra sulama, soğutma ve rekreasyon alanları için kullanılmasını sağlayabilirler.
Mavi çatılar, üzerlerine yeşil çatı uygulandığında “Mavi-Yeşil Çatı” olarak adlandırılır. Su tutma çatısı olarak da tanımlanan mavi-yeşil çatılar, sıfır eğime sahip yeni inşa edilmiş projelerde yağmur suyu akışını yavaşlatmak, depolamak ve yağmur suyu sistemleri üzerindeki yükü hafifletmek için tasarlanmıştır. Mavi-yeşil çatıların yeşil çatı katmanı suya tamamen doymuş olsa bile, çatı üzeri su rezervuarı oluşturup, üstteki bitki örtüsü için mükemmel büyüme koşulları sağlar. Mavi çatı konstrüksiyonu, açık suyüzeylerini, gözenekli bir ortamınveya modüleryüzeyin içinde veya altında veya yükseltilmiş bir zemin kaplama yüzeyinin veya kapağının altında depolamayı içerebilir.
4) Yeşil Çatı binaya, tasarıma, kullanıcıya ve çevreye ne tür katkılar sunar? Ekolojik ve ekonomik faydaları nelerdir?
Günümüze kadar yapılan uygulamalar, bitkilendirilmiş çatıların görselliğin yanı sıra birçok yararının olduğunu somut olarak ortaya koymuştur. Teker teker özetlemek gerekirse “Ekolojik” faydalarından başlayabiliriz. Mesela su tutmayı artırarak yağmur suyu yönetimine katkıda bulunurlar. Yeşil çatılar, seçilen sisteme (tasarımlarına) bağlı olarak yağmur sularını yüzde 50-90 oranında tutabilir. Bu da hem drenaj sisteminde kullanılan boruların daha küçük çaplı olmasını hem de drenaj akış hızlarının önemli ölçüde azalmasını sağlar. Bu sayede kentlerde, yağmur suyu yönetim kapasitesinin düşürülmesi ve inşaat maliyetlerinin büyük ölçüde azalması sağlanabilir.
Yeşil çatılar, fotosentez ile karbondioksiti çekerek havayı arındırır, oksijen üretir ve buharlaşma yoluyla havayı soğutur ve nemlendirirler. Isı adası etkisini azaltırlar. Yakın çevrelerinde faydalı bir mikro iklim yaratıp, şehir merkezlerindeki mikro iklimin iyileştirilmesine katkıda bulunurlar. Koordineli kentsel yeşil çatı gelişimi, kent merkezlerinde ısı adası olarak bilinen etkiyi önemli ölçüde azaltabilir. Yoğun kentleşmenin getirdiği ısı adası etkisi, yaz aylarında çok daha fazla hissedilmektedir. Kent merkezleri sıcaklığı, kırsal alanlara göre +5 °C’ye kadar artmakta, bu da soğutma gereksinimi nedeniyle elektrik kullanımını önemli oranda artırmaktadır. Yeşil çatıların yüzey sıcaklığı, geleneksel çatılardan yaklaşık 13 °C daha düşük olabilir ve yakındaki hava sıcaklıklarını 6,7 °C’ye kadar azaltabilir.
Yeşil çatılar hem sıcak hem de soğuk iklimlerde iç ortam sıcaklığındaki değişimi azaltmada ve bina enerji tüketimini azaltmada oldukça etkilidir. Yeşil çatılar, geleneksel çatılara oranla binalarda soğutma yükünü yüzde 70 oranında azaltabilir ve iç hava sıcaklığını 3 °C düşürebilir [41-42-43].
Yeşil Çatı sistemi oluşumu içindeki geosentetik filtrasyon katmanları ve bitki örtüsü katmanları, geniş bir ortamdaki toz, duman ve toksik parçacıkları en az yüzde 20 oranında bağlayarak filtrelenmesine yardımcı olur. Yeşil bir çatıdaki bitkiler ve alt tabaka, yağışların etkisiyle, nitratlar ve çevreye zarar veren diğer maddeleri emip substrat içinde bağlar ve yerel hava kalitesini artırmaya yardım eder. Yapraklardaki stomalar (mikroskobik gözenekler) aracılığıyla hava kirliliğinin azaltılması, ölçümler ve biriktirme modelleri kullanılarak araştırılmış ve niceliksel olarak belirlenmiştir. Chicago’da seyrek, yarı yoğun ve yoğun çatılarda kuru biriktirme modeli kullanılarak yapılan ölçümlerde, 19,8 hektarlık yeşil çatının bir yıl boyunca toplam 1675 kg hava kirleticisini temizlediği kanıtlanmıştır [45].
Bitkilendirilen alanlar doğal ses yalıtımı sağlar ve sert yüzeylere göre çok daha fazla ses emer. Yeşil çatılı bir bina hem bina dışındaki kentsel ortamda hem de bina içindeki yaşam, çalışma veya eğlence ortamında gürültünün azaltılmasına katkıda bulunur. Bir yeşil çatı, kütle kontrollü alandaki iletim kaybını artırmalı, tesadüf etkisini zayıflatmalı ve/veya kritik tesadüf frekansını ilgilenilen frekans aralığının dışına taşımalıdır. Yayımlanmış hafif ve seyrek yeşil çatılardan elde edilen deneysel veriler, bu hipotezi açıkça doğrulamaktadır. Yeşil çatılar genel olarak yansıtıcı sesi 3 dB’e kadar azaltır ve ses yalıtımını 8 dB’e kadar iyileştirir. Yapılan araştırmalarda, seyrek yeşil çatı örtüsüne sahip binalarda düşük frekanslarda iletim kaybının 10 dB’e, orta frekanslarda 20 dB’e kadar arttığı saptanmıştır [46-47-48].
Yeşil çatılar, bina inşaatı nedeniyle kaybedilen alanların geri kazanılmasını sağlar. Kent yapılarının çoğunlukla estetikten yoksun olan çatılarına doğal güzellik getirir. Bitkisel ve hayvansal floranın gelişmesine katkıda bulunarak doğal yaşamı canlandırır. Atıl haldeki çatıları kullanılabilir hale getirerek yaşanabilir alanlar oluşturur.
Yeşil çatılar, geri dönüştürülmüş ve geri dönüştürülebilir ürünlerden yoğun bir şekilde yararlanarak daha fazla değerli kaynak tasarrufu sağlar.
Yeşil Çatıların “Ekonomik” açıdan faydalarına gelirsek... Yeşil çatılar, su akışını seçilen sisteme (tasarımlarına) bağlı olarak yüzde 50 - 90 oranında azaltabilir. Kalan su çatıdan gecikmeli olarak akar. Çıkışlar, borular ve drenajların kapasiteleri azaltılabilir. Böylece kentlerde, yağmur suyu yönetim kapasitesinin düşürülmesi ve inşaat ve yenileme maliyetlerinin büyük ölçüde azalması sağlanabilir.
Yeşil çatı sistemleri sağlıklı bir hidrolojik döngüyü sürdürmeye yardımcı olur.
Bitkilendirilmiş bir çatı, çatı ömrünü uzatır ve yenileme maliyetini de azaltır. Su yalıtım malzemesinin UV ışığı tarafından bozulmasını önler ve su yalıtımının sıcaklığını dengeleyerek su yalıtımının, bozulmasına katkıda bulunan termal süreçlerden (genleşme ve büzülme) geçmesini engeller.Genel bir kural olarak, uygun bir su yalıtım malzemesine yeşil bir çatının eklenmesi, su yalıtımının ömrünü 2-3 katına çıkarır. Yeşil çatılar, aşırı sıcaklıkları tamponlama ve binaların enerji performansını iyileştirme yeteneğine sahiptir. Kış iklim şartlarında ısınma gereksinimini ve buna bağlı olarak yakıt harcamalarını azaltır. Yaz iklim şartlarında soğutma gereksinimini ve buna bağlı olarak elektrik harcamalarını azaltır [40-44-49-50].
Estetik görüntü ve ek alan sağlarlar. Normal şartlarda kullanılmayan, çoğunlukla estetikten yoksun alanları, özellikle eğlence veya spor amaçlı kullanım için yeşil çatılara dönüştürmek veya tasarlamak, yalnızca pahalı alandan yararlanmakla kalmaz, aynı zamanda ek arazi satın alma maliyetlerinden de tasarruf sağlar.
Yeşil çatılar, aşırı sıcaklıkları tamponlama ve binaların enerji performansını iyileştirme yeteneğine sahiptir. Çatılarda tarımsal üretim yapılarak hem yeşil çatının tüm avantajlarından yararlanılır hem hobi alanı olarak değerlendirilir hem de sebze-meyve ihtiyacının bir kısmı buradan temin edilerek harcamalardan tasarruf edilebilir. Ayrıca yeni iş alanları yaratırlar ve ekonomik gelişmeye katlı sağlarlar.
5) Bakım ve işletme süreciyle ilgili ayrıntıları alabilir miyiz? Ömrü boyunca ihtiyaç duyduğu unsurlar nelerdir?
Yeşil Çatı sistemlerinin yüzeyi için bakım gereksinimlerinin çoğu, geleneksel peyzaj dikimi ve saha inşaat projeleri için olanlarla aynıdır. Çatı, esasen yeşil çatı sistemleri için zemin haline geldiğinden hem çatı hem de zemin için bakım gereksinimleri dikkate alınmalıdır. Temel fark, bu zeminin çatıya göre nasıl kullanıldığıdır...
- Yaşayan yeşil çatılar, çatıya erişimin sağlanabildiği çakıl, beton karo vb. yürüyüş yolları dışında, doğrudan insan kullanımına açık değildir. Bu nedenle, bakım hususları öncelikle ince toprak tabakası, bitki örtüsü, drenaj ve hemen altındaki çatı içindir.
- Yapı üzerindeki peyzajlar insan kullanımına yöneliktir ve bu nedenle kaldırım, merdiven, duvar, aydınlatma ve bitkilendirme gibi onları destekleyecek daha fazla sisteme sahiptir. Bakım gereksinimleri, insan kullanımına yönelik geleneksel peyzajlar ile çatıdaki tüm alan ve dikim sistemleri ve çatının kendisi için aynı olacaktır.
Birincil bakım, düzenli saha denetimleri sırasında şu görevleri içerir: “Yalıtım dahil olmak üzere su yalıtım membran sisteminin rutin denetimi”, “Drenaj ve havalandırma sistemlerinin rutin denetimi”, “Drenajların temizlenmesi, saçakların ayarlanması veya onarılması ve olukların temizlenmesi vs.”, “Su yalıtımı denetimi veya onarımı için geçici olarak kaldırılan çatı alanlarındaki yeniden dikim çalışmalarını yönlendirme ve yardımcı olma”, “Çatı denetimi veya onarımı gerektiğinde bitkilerin kaldırılması ve uygun şekilde depolanması”, “Bitki sağlığının denetlenmesi ve izlenmesi”, “Potansiyel sulama ve gübreleme için bitkilerin ve toprakların izlenmesi”, “Üniform bitki örtüsünü sağlamak için bitkilerin yerinin değiştirilmesi veya artırılması”, “Yavaş salımlı gübre uygulaması (genellikle yıllık veya iki yılda bir)” ve “Ayıklama - istenmeyen bitkilerin kaldırılması”.
Proje koşulları ve özel bakım gereksinimlerine gelirsek... Yeşil çatı şantiye çalışmaları ve bitki dikimi veya yerleştirilmesi, şantiyedeki diğer uygulamacıların çalışmalarından daha az zarar görmesi için projenin sonuna doğru uygulanmalıdır. Ancak inşaat lojistiği, bir projedeki çok sayıda iş kalemi, proje planlaması ve inşaat gecikmeleri nedeniyle bu nadiren gerçekleşir. Bu, özellikle kamu hizmetleri, şantiye aydınlatması, kaldırım, su elemanları, sulama, ağaçlar veya diğer dikimlerin, inşaat sıralama gereksinimleri veya şantiyeye erişim için sınırlı fırsat nedeniyle diğer bina veya şantiye çalışmaları tamamlanmadan çok önce kurulması gerekebileceği karmaşık projeler için geçerlidir. Genellikle, belirli bitkiler için “sezon dışı” olsa bile, proje sıralaması tarafından gerekli görülen zamanlarda büyük kalibreli ağaçların dikilmesi gerekebilir.
İnşaat sırasında tesislerin ve saha çalışmalarının bakımı ve hasardan korunması inşaat dizisinin erken aşamalarında olsa bile, mal sahibi tarafından tamamlanmış olarak kabul edilene kadar hem ana yüklenicinin hem de alt yüklenicilerin sorumluluğundadır. Yeşil çatı uygulaması, iş sahibi tarafından tamamlanmış olarak kabul edilip teslim alındıktan sonra, şantiye çalışmalarının veya tesislerin bakımı ve kalıcı bakımı sorumluluğu, sözleşmenin koşullarına bağlı olarak iş sahibine veya yükleniciye ait olabilir.
Yeşil bir çatının bakımı, yeşil çatı sisteminin arızalanmasını önleyebilir. İşin sahibi veya yetkilendireceği kişi/kişiler, yeşil çatı sisteminin türü, amacı ve yeşil çatıda kullanılan bitki türleri hakkında yeterli eğitime sahip olmalıdır. Bu, ayrıca müşterinin yeşil çatı için bakım gereksinimlerini anlamasına yardımcı olabilir. Yeşil çatılarda arızaya neden olabilecek konu başlıklarını “Sızıntılar”, “Bitki kaybı”, “Yaya trafiği”, “Bozulmuş drenaj”, “Aşırı sulama ve aşırı gübreleme”, “Uygun olmayan bitki seçimi”, “Rüzgâr aşınması” ve “Rüzgar yükselmesi” olarak sayabiliriz. Biyolojik faktörlere dayandırılan iki tür arıza ise “kök penetrasyonu” ve “ortamın biyolojik bozunması”dır.
Yeşil çatıların maliyetini oluşturan birçok faktör vardır... İlk olarak, çatının hangi amaca hizmet edeceğini düşünmek gerekir. Yaygın işlevlere birkaç örnek şunları içerir: Yağmur suyu yönetimi, LEED, estetiğin artırılması, gürültü azaltımı, enerji kullanımının azaltılması vekirliliğin azaltılması, rekreasyon alanı yaratılması. İkincisi, hangi tip (yoğun veya seyrek) yeşil çatının seçilen amaca en iyi şekilde hizmet ettiğine karar verilmesidir. Sonuç olarak, yoğun çatılar daha pahalıdır, ancak bir konfor alanı işlevine hizmet ederler ve bu yatırıma değer olabilir. Yoğun yeşil çatılar geleneksel bir bahçeye çok benzer, bu nedenle benzer bir bakım gerektirirler. Daha büyük boyutları ve daha çeşitli bitki paletlerini birleştirmek, yapıya ağırlık katar ve daha fazla bakım gerektirir, bu da maliyeti artırır. Bu dikimler ayrıca ek sulama gerektirir. Seyrek yeşil çatı giderleri, yoğun yeşil çatılara göre çok daha düşüktür. Yeşil çatıların maliyeti, geri dönüş stratejilerine bağlı olarak ve getirdiği faydalar dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Yeşil çatıların bakım maliyeti, seçilen tipe göre önemli ölçüde farklılıklar gösterir. Sulama tamamen yerel iklime ve bitki çeşitliliğine bağlıdır. Örneğin, sedum ile bitkilendirilmiş yeşil çatılar kuraklığa çok dayanıklıdır ve Türkiye’nin büyük bölümünde yaz aylarında hayatta kalmak için nadiren sulamaya ihtiyaç duyarlar. Bununla birlikte, çatının amacı binayı evapotranspirasyon işlemi yoluyla soğutmak ise, ucuz ve verimli dağıtım için suyu doğrudan bitki çatılarına yönlendiren damlama sulama sistemleri kurulabilir. Genel olarak, seyrek yeşil çatılar yalnızca çok görünür olduklarında ve estetiğin bir parçası olduklarında veya belirli bir miktar suyun buharlaştırılması gerektiğinde sulanır.
Yeni binaların çatılarında yeşil çatıların ağırlık yükü zaten hesaba katılmaktadır. Birçok yapı, 2,0-3,5 kN/m2 kaldırabilecek şekilde donatılmış çatılarla tasarlanmıştır. Tamamen doymuş olarak kabul edilen yeşil bir çatının sertifikalı ağırlığı olan ölü yük, seyrek yeşil çatılar ve Mor Çatı Konsepti gibi sürtünmeye dayalı tutma çatı sistemlerinde bunun altındadır. Yeşil çatı sisteminin bina çatısına vereceği yük ve ilave güçlendirme gerektirip gerektirmeyeceği, bir profesyonel tarafından yapılan değerlendirme ile belirlenmelidir. Çatı yük taşıma kapasitesini artırmanın maliyeti, binanın proje aşamasında tasarlanırsa minimumdur ve genellikle o bölümün uygulama maliyetini %2-3 oranında artırır [51-52].
6) Sakınca veya dezavantajlarından bahsedilebilir mi?
Yeşil çatılar birçok avantaj sunarken, bazı dezavantajları da beraberinde getirir. Ancak bina projelendirilmeye başladığında, peyzaj projesinin de paralel olarak hazırlanması ile tasarım anlamında olası birçok problem işin başlangıcında bertaraf edilebilir ve diğer olumsuzluklar da çok düşük maliyetlerle çözümlenebilir. Yeşil çatı yapımlarında doğru proje, doğru malzeme seçimi, doğru uygulama işçiliği ve doğru bakım, sonradan aşırı maliyetlerle karşılaşılmaması için gereklidir.
Yeşil çatılar birçok avantaja sahip olmalarına rağmen maliyetleri standart çatı seçeneklerine göre biraz daha yüksektir. Ancak uzun vadede maliyet tasarrufu sağladıkları bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Yeşil çatıların kurulum maliyetlerişunları içerir: “Yapısal güçlendirme”, “İzolasyon”, “Alt tabakanın eklenmesi (büyüme ortamı)”, “Bitki seçimi”, “Malzemelerin maliyeti”, “İşçilik maliyetleri”.
Yeşil çatılar,ön maliyetleriartıran özel malzemeler gerektirir.Bunlar arasında kök bariyerleri, drenaj katmanları, nem tutucu katmanlar ve çeşitli bitki türleri bulunur. Yeşil çatı uygulaması vasıflı işgücü gerektirir. Her ne kadar karmaşık bir katmanlaşma sistemi içerse de tedarikçi firmalardan süpervizörlük desteği alınabildiği için aşırı bir işçilik maliyetinden söz edilemez. Çatıya sınırlı veya kısıtlı erişimi olan alanlar da işçilik maliyetlerini artırabilir.
Yeşil bir çatınız varsa ve çatınızın yaşamasını ve gelişmesini sağlamak istiyorsanız, bu görevi kendiniz üstlenmeniz, çatınıza bakması için birini işe almanız veya en doğrusu uygulamacı bir firma ile bakım anlaşması yapmanız gerekecektir. Yeşil çatılar, sistemin düzgün çalışması ve bitkilerin sağlıklı kalması için düzenli bakıma ihtiyaç duyar.Bitki örtüsünün türüne bağlı olarak, yeşil çatılar, özellikle sert iklimlerde yıl boyunca bakıma ihtiyaç duyabilir. Bitki örtüsünün korunmaması, performansın düşmesine neden olabilir ve çatıya bile zarar verebilir. Doğru drenaj, yeşil bir çatının performansı için kritik öneme sahiptir. Su birikmesine veya sızıntılara yol açabilecek tıkanıklıkları önlemek için drenaj sistemi düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Bazı yeşil çatılar, bitkileri sağlıklı tutmak için çok fazla suya ihtiyaç duyabilir. Bu, büyüme ortamı derinliğine, konumuna ve bitki seçimine bağlıdır. Özellikle kurak bölgelerdeki yeşil çatıları korumak için, önemli miktarda su gerekebilir. Bu ayrıca kaynak sürdürülebilirliği ile ilgili endişeleri de artırabilir. Kuraklığa dayanıklı bitkiler veya gri su sistemleri eklemek bu sorunu azaltabilir. Suyu yakalayıp depolayabilenmor çatılar, suyun kıt olduğu alanlar için idealdir.
Yeşil çatılar, büyüme ortamı, su tutma ve bitki örtüsü katmanları nedeniyle geleneksel çatılardan daha ağırdır. Bu nedenle, özellikle eski binalar ve yeşil bir çatıya uyacak şekilde tasarlanmamış binalar için ekstra yapısal desteğe ihtiyaç duyabilirler.
Sızıntılara karşı güvenlik açığı en önemli dezavantaj olarak görülebilir. Düz çatıların su yalıtımı; doğru detay çözümü, doğru malzeme seçimi ve doğru işçilikle yapılmaması halinde sızıntı yapar. Üzerinde bitki, toprak ve birçok katman bulunan çatı, sızıntının kaynağını bulmayı özellikle zorlaştırır. Ayrıca yeşil çatılı binalarda mülk sahibi, bitkileri sulamaktan, onları zararlılardan, böceklerden ve diğer tehditlerden korumaya kadar her zaman her şeye özen göstermenin yanı sıra çatının su hasarına karşı savunmasız kalmamasını da sağlamalıdır. Bu da mülk sahibine ilave bir iş yükü getirir.
Yeşil çatılarda rüzgar riski de olumsuz bir unsur olabilir. Balkonsuz ve parapetsiz farklı yeşil çatılarla rüzgar tünelinde yapılan testlerde, yeşil çatı 144 km/h rüzgar hızlarında sınavı geçerken, bitki köklerinin büyüme ortamını tamamen kaplamadığı numunelerde 90 km/h ve üzeri rüzgar hızlarında yüzeyden ciddi miktarda kütle kaybı gözlenmiştir. Rüzgar tüneli testleri, doğru detaylarla uygulanmış ve kökleri uygun olgunluğa ulaşmış bitkilerle kaplı yeşil çatı sistemlerinin, daha yüksek rüzgar hızlarına ulaşılamayan bölgelerde kullanılabilme şartlarını sağladığı göstermiştir.
Yeşil çatılarda yangın riski de bertaraf edilmelidir. Uzun süreli yağışsız dönemler, bitki örtüsünde kuru alanların oluşmasına neden olur. Bu durumda özellikle bina sakinlerinin kullanımına açık olan bahçe çatılarda bir sigaranın bu otların arasına atılması, olası bir yangına zemin hazırlayabilir. Doğru detaylandırılmış ve bakımı gerektiği gibi yapılan (uygun gübreleme ve düzenli sulama) yeşil çatılar yangın yönünden daha düşük risklidir. Yeşil çatıların yaz aylarında diğer çatılara oranla daha düşük yüzey sıcaklığında olması, yangın riskinin çok daha düşük olacağını gösteriyor [56-57].
7) Yeşil çatılarda ne tür bitkiler yetiştirilebilir?
Yaşayan yeşil çatıların bitki örtüsü genellikle alçakta büyüyen, yatay olarak yayılan, su depolayan bitkilerden oluşur. Bitkilerin çoğu Sedum cinsindeki yüzlerce tür arasından seçilir. Sedumlar hem doğal hem de yapay çatı ortamlarında, genellikle uzun kuraklıklar için yapraklarında ve gövdelerinde su depolayan ve çeşitli renk, doku ve biçimlerde yoğun bitki örtüsü paspaslarına dönüşen sulu bitkilerdir. Bununla birlikte, yaşayan yeşil çatılar için bitki seçimi, otlar, çok yıllıklar ve alçak otlar gibi yeterli bahçecilik çeşitliliği ve görsellik sağlayan bitki cinsi ve türü matrisi içermelidir. Yapay çatı ortamına uyum sağlayabilen bitkiler, bölgesel ortama en uygun yerel bitki paletinden farklı olabilir.
Canlı yeşil çatıda kullanılacak bitkiler, genellikle çatı ortamına en çok benzeyen bir bölge veya ortama özgü veya yerel bitki paletinden seçilir. Bitkilerin belirli bir yeşil çatı sistemi içinde nasıl davranabileceğini anlamak önemlidir. Geniş kök sistemlerine sahip kuraklığa dayanıklı bitkiler, canlı yeşil çatılar için iyi bir seçim gibi görünebilir. Gerçekte, potansiyel bir yangın tehlikesi oluşturabilirler çünkü doğal ortamlarında bu bitkiler yüksek bir su tablasına veya akifere erişebilirken, sulanmayan canlı yeşil çatıda otlar kuruyabilir. Ayrıca seçilecek bitkilerin, bölgede yaşayan kuşların sevmedikleri bitkiler olmasına özen gösterilmelidir.
8) Bitkilendirilmiş Çatı’nın uygulama ve hayata geçirilme aşamalarını özetleyebilir misiniz? Strüktürel sorunlar, yalıtım katmanları, projelendirme ve uygulamadaki hassasiyetler nelerdir?
Yeşil çatılarıntasarımı sadece mimar veya peyzaj mimarı değil, birçok disiplinin birlikte çalışması ile gerçekleştirilebilir. Peyzaj mimarı işverenin talepleri doğrultusunda tasarımı hazırlarken proje mimarı, inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve ziraat mühendisi ile, uygulamayı gerçekleştirecek mimar veya mühendis ile sürekli etkileşimde olmalıdır. Mimari proje peyzaj projesinin alt yapısını oluşturur. Peyzaj mimarı, yapacağı tasarımın gerektirebileceği mimari tasarım değişikliklerinin mümkün olup olmadığını, proje mimarı ile görüşerek belirler.
Peyzaj mimarının tasarım aşamasında destek alması gereken konular ve ilgili disiplinler şunlardır:
- Bitki seçimi, bakımı ve çevre koşulları veya potansiyel kötü yönetim nedeniyle potansiyel bitki kayıplarının önlenmesi / Ziraat Mühendisi
- Bitkilendirilecek alanın yapısı, biçimi, eğimi, parapet yükseklikleri / Mimar
- Kullanılacak bitkilerin ve yetiştirme ortamının kuru ve suya doymuş ağırlığının belirlenmesi, yapısal ilave gerektirip gerektirmediği / İnşaat Mühendisi
- Su ve ısı yalıtım tabakalarının türü ve kalınlığı ve uygulamasında dikkat edilmesi gerekenler / Mimar, İnşaat Mühendisi, Makine Mühendisi
- Isı yalıtım malzemesinin basınç dayanımı / Mimar, Makine Mühendisi
- Su yalıtım malzemesinin korunması / Mimar, Yüklenici
- Parapet yükseklikleri, bordürler, duvar dibi ve diğer bitiş noktaları detayları / Mimar
- Bitkilendirilen alanların eğiminin belirlenmesi / Mimar
- Bitkilendirilen alanların drenajı / Mimar, Makine Mühendisi
- Bitkilendirilen alanlardaki ekipmanların (kompresör, fan, baca, v.b.) yerleşimi, ulaşılabilirliği, bakımı / Makine Mühendisi, Mimar, Elektrik Mühendisi
- Bitkilendirilen alanlardaki elektrik gereksiniminin karşılanması, kablolama ve bakım / Elektrik Mühendisi, Mimar
- Yapıdaki dilatasyon derzlerinin belirlenmesi, detaylandırılması ve uygulanması / Mimar, İnşaat Mühendisi, Yüklenici
- Bitkilendirilen alanlara yağan yağmur sularının drenajı (kullanılacak boru çapları), depolanması ve depolanan suyun sulamada kullanımı / Makine Mühendisi, Mimar
- Bitkilendirilen alanlardaki su ısıtıcılarının ve fotovoltaik panellerin yerleşimi ve tesisatının döşenmesi / Mimar, Makine Mühendisi, Elektrik Mühendisi
- Bitkilendirilen alanları etkileyen rüzgarın yönü ve şiddeti /Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verileri esas alınır
- Bitkilerin bakımı / Ziraat Mühendisi (Şantiye sahasına getirilen bitkilerin uygulamadan önce nasıl depolanması ve korunması gerektiği, uygulamadan sonra ve mülk sahibine teslim edildikten sonra nasıl bakılması gerektiği, ziraat mühendisi tarafından hazırlanacak koruma, depolama ve bakım kurallarına göre yapılmalıdır).
Sistem seçimi, peyzaj projesindeki bitkilere ve iklimsel koşullara göre yapılmalı ve uygulama aşamasında henüz yetiştirme ortamına yerleştirilmeyen bitkilerin hasar görmemesi için gereken önlemler alınmalıdır.
Bitkilendirimiş çatı bileşenleri ve özelliklerine gelirsek... Çatının yapısal işlevi ve bitkilendirilecek alandan beklenen performans nedeni ile, çatı örtüsünün belirli özelliklere sahip olması gerekir. Bu özelliklerin tamamı tek bir tabakada bulunamayacağı için genellikle katmanlar halinde bir örtü oluşturulur. Katmanlar, seçilecek yeşil çatı sistemine ve kullanılacak bitkilere göre farklılıklar gösterir. Katmanları oluşturan malzemeler, uzun ömürlü olmalı ve bitkilerin sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamalıdır.
Çatı konstrüksiyonu: Çatı bitkilendirmenin en önemli ön şartı, yeterli taşıyıcılığı olan sağlam bir çatı konstrüksiyonunun varlığıdır. Binaların çatı döşemeleri (kullanılacak veya bitkilendirilecek teraslar), TS498’e göre 350 kg/m2 (3,5 kN/m2) hareketli yüke göre projelendirilirler. Buna göre çatı konstrüksiyonu birçok yeşil çatı tipi için yeterli taşıyıcılığa sahiptir. Yoğun yeşil çatı uygulamalarında, sisteminin çatıya vereceği yükler dikkate alınarak, gerekmesi halinde çatı konstrüksiyonu güçlendirilmelidir.
Bitki köklerine dayanıklı su yalıtım malzemesi: Bitkilendirilmiş çatılarda gerekli önlemler alınmazsa, bitki kökleri su yalıtım malzemelerini çok kısa bir sürede deler ve su yalıtımının bütünlüğünü bozarak sızıntılara neden olur. Su yalıtım örtüsü bitki köklerine dayanıklı değilse, bitki köklerinin yalıtımı delmesini önlemek için, su yalıtım membranı üzerine kök tutucu örtü serilir. Genellikle iki tür kök bariyer sistemi vardır:Fiziksel(HDPE paneller, paslanmaz saclar, deflektör sistemleri vb. köklerin köklerinin salgıladıkları asitlere rağmen dayanıklılıkların kaybetmeyen elemanlar) veKimyasal(su yalıtım malzemesine kök itici özellik kazandıran katkı maddeleri). Birincisi, kök büyümesini ve penetrasyonunu fiziksel olarak engellemek için kullanılırken, ikincisi kök büyümesini kimyasal olarak engelleyen maddelerin kullanımını içerir. Bir kök bariyerinin dikkatli bir şekilde seçilmesi ve montajı, su yalıtım sisteminin bütünlüğünü korumak için çok önemlidir.
Bitkilendirilmiş çatı uygulamalarında, bitki köklerine dayanıklı ve FLL sertifikalı, TS EN 13948 veya ASTM D8014-17’nin gerekliliklerine uygun su yalıtım malzemeleri kullanılmalıdır. Yalıtımda, bitüm esaslı modifiye su yalıtım membranlarının kullanılması halinde, sadece son kat membranın bitki köklerine dayanıklı olması yeterlidir.
Bitki köklerine dayanıklı malzemeler modifiye bitümlü membranlar, sentetik membranlar, likit membranlar ve geotekstil örtüler mutlaka kök dayanım sertifikalı olmalıdır.
Kullanılacak su yalıtım malzemesinin uygulama sırasında mekanik yolla zarar görmemesine özen gösterilmelidir. Örneğin keskin kenarlı yapı araç-gereçlerinin sertçe bırakılması, söndürülmeden atılmış izmaritler, yüksekten düşen çiviler, vidalar gibi nokta yükler, bitki kapları ve sivri topuklu ayakkabılar vb. su yalıtımını hasarlamaması için yalıtım malzemesi üzerine koruyucu tabaka serilmelidir.
Mevcut veya yeni kullanılacak su yalıtım malzemesinin bitki köklerine dayanıklı olmaması halinde, köklerinin su yalıtım katmanlarına zarar vermesini engellemek için polietilen (PE - 0,36 mm, 0,33 kg/m2) veya flexible polyolefin (FPO - 1,10 mm, 1,13 kg/m2) esaslı kök tutucu örtüler kullanılır. Kök tutucu örtüler, bitki köklerinin salgıladıkları asitlere karşı dayanıklı bir maddeden yapılmış olup, kök itici özelliğe sahiptirler ve bitki köklerinin su yalıtım malzemesine ulaşmasını engellerler.
Mekanik ve kimyasal etkilere karşı koruyucu ve nem tutucu katman: Çatılarda ısı yalıtımı için kullanılan malzemelerle kök koruma amacıyla kullanılan tabakalar genellikle kimyasal yolla birbirlerine zarar verir. Hem bu zararı önlemek hem su yalıtım tabakasını mekanik etkilere karşı korumak hem de bir miktar su tutmak amacıyla çürümeye dayanıklı polyester keçe ayırıcı tabaka kullanılır. Uygulanacak yeşil çatı sisteminin gereksinimlerine bağlı olarak keçe kalınlığı 1,5 mm - 3,5 mm, ağırlığı, 300 gr, 650 gr. arasında değişir. Nem tutucu katman, ek yerlerinde 20 cm üst üste bindirilerek uygulanır.
Drenaj elemanları (levhaları): Üst katmanlardan gelen ve bir filtre tabakası tarafından süzülen yağmur sularını depolama ve fazlasını bitkilerin çürümesini önlemek amacıyla drene edilerek atılabilme özelliğine sahip olacak şekilde boşluklu olarak imal edilen drenaj elemanları, kullanılacak sisteme (bitki türüne, yağış ve sulama suyu miktarına ve çatı eğimine) bağlı olarak 20, 25, 40, 60, 75 ve 100 mm gibi farklı kalınlıklara sahiptir. Geri dönüşümlü polipropilenden (PP) rulo, levha veya kaset, genleştirilmiş polistiren köpükten (EPS) levha veya kaset biçiminde ve seçilecek yeşil çatı sisteminin gereksinimini karşılayacak oranda farklı su depolama kapasitesinde üretilirler. Dona karşı dayanıklı olan drenaj elemanları, su ve su ile taşınabilecek ve bitki kökleri tarafından salgılanacak kimyasallardan etkilenmezler, bitkileri etkileyecek zararlı maddeler içermezler ve performanslarını bina ömrü boyunca sürdürürler.
Sistem Filtresi: Filtre, üst katmanlardan gelen suyu süzer, drenaj elemanının boşluklarının toprakla dolmasını önler ve fazla suyun boşaltılmasını sağlar.
Isı Yalıtım Tabakası: Çatılarda ısı yalıtımında kullanılacak malzeme hafif ve üzerine gelecek bitki tabakasının yükünü taşıyacak özellikte olması gerekir. Çatı bitkilendirmesinde özellikle nokta yükler, örneğin; çatıya dikilecek bir ağacın rüzgarın etkisiyle artacak yükü çok önemlidir. Çatıda toprak altında ısı yalıtımı amacıyla şu malzemeler kullanılabilir: Poliüretan sert köpük 25 kg / m3,Ekstrüde polistiren köpük (XPS), 30 kg / m3;Gazbeton 100-115 kg / m3 Taş yünü 150 kg / m3.
Sulama Sistemi: Vejetasyon süresi içinde yağış alan bölgelerde yağmur suyunun biriktirilerek yavaş yavaş bitkilere verebilmek için teknikler geliştirilmiştir. Bunun için çatının suya karşı mutlak olarak yalıtılmış olması gerekir.
Büyüme ortamı-Bitki taşıyıcı katman: Büyüme ortamı, bitkilerin içinde yoğun biçimde kök geliştirebildikleri katmandır. Bu katman fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri nedeniyle bitki yetişmesi için gerekli ortamı oluşturur ve yağmur sularının ve sulama suyunun bir kısmını bitkinin kullanabileceği biçimde biriktirir, doyma noktasına geldikten sonra suyun fazlasını drenaj tabakasına iletir. Yaşayan yeşil bir çatı için gereken toprak karışımının veya büyüme ortamının derinliği genellikle 5 - 15 cm’dir. Karışımın ana bileşeni hafif bir agrega ise, 10 cm’lik bir derinlik için metrekare başına yalnızca 5 - 25 kg ağırlığında olacaktır.
Toprak Karışımları, Yetiştirme Ortamları: Yapı üzerindeki peyzajlar için toprak karışımlarının ve yetiştirme ortamlarının derinliği ve bileşimi, kullanılan bitki türlerine, bitkilerin kurulum boyutuna ve olgunlukta beklenen boyutlarına, dolgu bölümlerinin genel yapılandırmalarına, beklenen bakıma ve projeye özgü diğer birçok faktöre bağlı olarak büyük ölçüde değişecektir.
Dinamik Bileşenler / Topraklar, Toprak Karışımları, Yetiştirme Ortamları: Yeşil çatı sistemleri yapay ortamlarda büyümek ve gelişmek üzere tasarlandığından, bitkilerin temel ihtiyaçları (besin kaynağı ve su) sisteme dahil edilmelidir. Yaşayan yeşil çatıların bitki örtüsünün beslenmesi için temel gereksinimler, yapı üzerindeki manzaraların gereksinimlerinden oldukça farklıdır; ancak, her biri genellikle hem doğal olarak oluşan hem de yapay kaynaklardan türetilen benzer bileşenlerden oluşur.
Genel olarak bitkiler, genellikle yüksek oranda organik madde ve kullanılabilir besin içeren doğal topraklarında en iyi şekilde büyür. Toprakların en üst yüzeyi genellikle üst toprak olarak adlandırılır. Ayrıca, genellikle doğal konumundan soyutlanır ve yeni ekim için toprak karışımlarında bir bileşen olarak kullanılır. Ana materyaline ve önceki kullanımına bağlı olarak üst toprak, tane ve parçacık boyutunda farklılık gösteren silt ve ince taneler içerebilir. Yeşil çatı sistemlerinde kullanıldığında, bu tür topraklar sonunda kendiliğinden sıkışabilir ve yeraltı drenajını engelleyebilir.
Projelendirme ve uygulama... Yeşil çatı bileşenlerini tedarik eden firma, bitkilendirilmiş çatı uygulamaları konusunda uzmanlaşmış olup, peyzaj projesinin yeşil çatı uygulama projesine dönüştürülmesi ve detay projelerinin oluşturulması konusunda destek verir. Öncelikle peyzaj projesindeki farklı eğime sahip alanlar farklı renklendirilir ve her bir eğim için ayrı detay oluşturulur. Uygulamanın yapılacağı çatı incelenerek drenaj sistemi ve varsa elektrik sistemi ve mekanik sistemler kontrol edilir. Yüksek eğimli alanlar için stoperler projelendirilir. Tüm alanların su yalıtımı tercihan bitüm esaslı modifiye su yalıtım malzemeleri ile, ilk katı normal, son katı bitki köklerine dayanıklı FLL sertifikalı veya muadili sertifikaya sahip ürünlerle yapılacak şekilde tasarlanır. Diğer katmanlar da eğime ve seçilen bitki tiplerine bağlı olarak detaylandırılır. Toprak karışımı uzman tedarikçi firma tarafından belirlenir.
Doğru projelendirme yapılıp doğru malzeme seçimleri yapıldıktan sonra uygulamaya geçilir. Uygulamadaki en önemli konu bitki köklerine dayanıklı su yalıtımının hataya sebebiyet vermeyecek şekilde kurulumudur. Su yalıtımından sonra gelen tüm katmanlar serme şeklinde uygulanır. Sistem filtresi ve nem tutucu ve koruyucu polyester keçeler 20 cm üst üste bindirilerek uygulanır. Drenaj levhaları yan yana getirilir ve bindirme yapılmaz. Drenaj levhaları yağmur giderlerinin sınırına kadar devam ettirilir.
Yeşil çatı uygulamalarındaki en çok işçilik gerektiren katman topraktır. Genellikle 1 m3lük büyük ambalajlarla şantiyeye getirilen bitki toprağı, tercihan konveyörle çatıya çıkarılır ve el işçiliği ile çatı yüzeyine detay projesinde belirtilen eşit yükseklikte yayılır.
Uygulamada bitki köklerine dayanıklı membranlar kullanılmaması halinde, bitki kökleri birkaç ay gibi kısa bir sürede su yalıtım membranını delerek su sızıntılarına neden olur. Bu durumda tüm uygulamanın sökülerek doğru malzemelerle yeniden yapılması gerekir [1-2].
9) Konuyla ilgili yasal durum hakkında bilgi verebilir misiniz? Zorunluluklar, şartlar neler? Dünyada ve Türkiye’deki durum nedir?
Birçok ülkede yeşil çatı uygulamaları zorunlu hale getirilmesinin yanı sıra vergi indirimleri, geri ödemeler, atık su bedellerinde indirimler gibi teşvikler yürürlüğe girmiştir. Amerika Birleşik Devletleri, ticari ve konut binalarında yeşil çatıların kurulumunu teşvik etmek için yeşil çatı mevzuatını uygulamaya koymuş ve bir dizi hibe ve teşvik geliştirmiştir. Avrupa, dünyadaki en kapsamlı yeşil çatı mevzuatından bazılarına sahiptir. Avrupa Birliği’nde Kentsel Yeşil Altyapı Stratejisi (UGIS), yeşil çatı kurulumu için minimum toprak derinliği, minimum bitki örtüsü kapsamı ve yağmur suyu tutma gereklilikleri dahil olmak üzere bir dizi gereklilik ortaya koymaktadır. AB’ye ek olarak, Avrupa’daki birçok ülke de kendi yeşil çatı mevzuatını uygulamaya koymuştur. Örneğin Fransa’da İnşaat ve İskan Kanunu 19 Aralık 2023 tarihli Kararnamesinin L.171-4. Maddesi şöyledir: Binanınçatısının yeşillendirme sistemi ile kaplanma oranı; 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle inşa edilen veya yenilenen binanın çatı alanının en az yüzde 30’una, 1 Temmuz 2026 tarihi itibariyle yüzde 40’ına ve 1 Temmuz 2027 tarihi itibariyle yüzde 50’sine eşit olması zorunludur. Çatıdaki yeşillendirme sistemlerinin karşılaması gereken minimum özellikler; alt tabaka kalınlığı, yeni yapılar için min. 10 cm ve tadilatlar için min. 8 cm’dir.
Türkiye’de Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği 4. maddesi p bendinde “Çatı Bahçesi”, teras çatılarda, çakıl, toprak, çim ve benzeri doğal örtüler ile kaplanarak iklime uygun bitkilendirilebilen, yapının görünüşlerini ve bulunduğu çevrenin siluetini bozmayacak ve çatı sınırlarını aşmayacak şekilde oluşturulan bahçeleri; eeee bendinde “Teras Çatı”, suyun tahliyesi için yeterli eğim verilen, bulunduğu iklim bölgesine uygun ısı ve su yalıtımları yapılan, çakıl, toprak, çim ve benzeri doğal örtüler ile kaplanarak iklime uygun bitkilendirilebilen çatı tipi olarak ifade edilmiştir.
İstanbul İmar Yönetmeliğinin 4. maddesi ççççç bendinde “Yeşil Çatı”, binanın enerji performansını, hava kalitesini ve kent ekolojisini iyileştiren, yağmur suyunun yarattığı problemlere yenilikçi çözümler getiren, çim serilip, çiçeklerle yeşillendirilebilen, küçük bitkilerle donatılabilen çatıları; 44. maddesi 21’inci bendinde, “kamu binaları da dâhil olmak üzere yeni yapılacak toplam inşaat alanı 60.000 m² üzerinde olan binalarda kent ekolojisini iyileştirmek, iklimsel klima etkisini kırmak, yağmur suyunu tutarak ani su baskınlarını azaltmak, inşaatların yeşil alan tahribini önlemek, nefes alınabilecek doğal bir ortam oluşturmak ve çatılarda ısı ve gürültü yalıtımını sağlamak amacıyla yeşil çatı sistemleri uygulanması zorunludur” ifadesi yer alır. Ayrıca “toplam inşaat alanı 30.000 metrekareden fazla olan binalarda teras çatı yapılmak istenmesi durumunda yeşil çatı sistemleri uygulaması yapılması zorunludur. 44. maddenin 22’inci bendinde, binaya hizmet eden ortak alan olarak düzenlenecek yeşil çatı uygulamalarında; çim, bitki, çiçek ve küçük ağaç türlerinin yetiştirileceği en az 0.50 metre toprak dolgu oluşturulacaktır. Bina taşıyıcı sistemi toprak yükü de hesaplanarak çözülecek olup çatıda su ve ısı yalıtımı sağlanacaktır. Yapılacak olan toprak dolgu parapet yüksekliğine ilave edilmez” ifadeleri kullanılmıştır. Bunun yanında, çok çeşitli tip ve kalınlıkta yeşil çatı sistemi olmasına ve yeşil çatıların seçilecek bitki türüne göre olabildiğince düşük kalınlıkta sistemlerle uygulanabilmesine rağmen, en az 50 cm toprak dolgu kalınlığı istenmesi son derecede yanlıştır ve yeşil çatı tanımının tamamen dışındadır.
Yerel ve bölgesel yönetimler, yeşil çatı mevzuatının başarılı bir şekilde uygulanmasının anahtarıdır. Hükümetler, yeşil çatıların doğru ve gerekli standartlarda kurulmasını sağlamak için gerekli finansmanı, eğitimi ve düzenlemeleri sağlamalıdır. Ayrıca, hükümetler yeşil çatıların kurulumu için mali teşvikler sağlamalıdır. Bu, hibeleri, vergi kredilerini ve diğer mali yardım türlerini içerebilir.
Son olarak, hükümetler doğru ve gerekli standartlarda kurulmasını sağlamak için, yeşil çatı montajcılarına eğitim ve öğretim olanağı sağlamalıdır. Bu, yeşil çatıların doğru ve gerekli standartlarda kurulmasını sağlamak için atölye çalışmaları, seminerler ve diğer talimat biçimlerini içerebilir. Finansal teşvikler, yeşil çatıların kurulumunu teşvik etmenin en etkili yollarından biridir. Hükümetler, yeşil çatılar kuran mülk sahiplerine hibeler, vergi kredileri ve diğer mali yardım biçimleri sağlayabilir. Buna ek olarak, bazı hükümetler yeşil çatı kurulumu için ek teşvikler verebilir. Yeşil çatıların doğru ve gerekli standartlarda kurulmasını temin için, hükümetler yeşil çatı kurulumuna yönelik düzenleme ve yönergeler de sunmalıdır. Buna ek olarak, hükümetler mülk sahiplerinin yeşil çatı kurulumu hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olacak kaynaklar da sağlamalıdır [1].
10) Bitkilendirilmiş çatı malzemeleri ve uygulamalarıyla ilgili teknoloji ve çözümlerde eğilim, inovasyonlar ne yönde ilerliyor?
Yerel yönetimler yeşil çatıların çevresel, ekonomik ve sosyal faydalarını kabul ettikçe ve yeşil çatıların kurulumu için mali teşvikler, standartlar, düzenlemeler ve yönergeler sağlandıkça, yeşil çatı mevzuatı dünya çapında giderek daha popüler hale geliyor. Yeşil çatı mevzuatı büyümeye devam ettikçe, dünya çapında daha fazla yeşil çatının kurulduğunu ve daha fazla ülkenin yeşil çatıların faydalarını kabul ettiğini görüyoruz. Avrupa, Almanya, İsviçre ve İskandinavya’daki yeşil çatı endüstrisini destekleyen kurumlar yaklaşık 30 yıllık araştırma ve ürün geliştirme çalışmalarıyla ön plana çıkıyor.
Alman Peyzaj Araştırma, Geliştirme ve İnşaat Derneği (FLL), bağımsız, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. 1975 yılında sekiz meslek örgütü tarafından “bitki araştırmalarının ve planlanan uygulamalarının ilerlemesi ve yaygınlaştırılması yoluyla çevre koşullarının iyileştirilmesi” için kurulmuştur. Şimdiye kadar FLL çoğunlukla granüler drenaj malzemeleri ve bitki örtüsü alt tabakaları ile su yalıtım membranlarının kök direnci gereklilikleriyle bağlantılı olarak anılmıştır. Ancak kılavuzlar sunabileceği çok daha fazla şeye sahiptir. Sydney Teknoloji Üniversitesi tarafından 2023 yılında yapılan bir araştırma, yeşil çatıların güneş panelleriyle birlikte kullanıldığında biyoçeşitliliği ve güneş enerjisi üretimini yüzde 107 oranında artırmakla kalmayıp sıcaklıkları da 8 °C gibi önemli bir oranda düşürdüğünü ortaya koymuştur. Bu da yeşil çatılara entegre güneş enerjisi sistemlerinin kullanımını artırmıştır.
Ocak 2024’te yayınlanan yeni bir çalışmada, yeşil çatılara volkanik kül eklenmesinin sıcaklıkları dengelediğinin, yabani otları uzak tuttuğunun, aşırı hava koşullarına karşı dayanıklı olduğunun, suyu verimli bir şekilde tahliye ettiğinin ve az bakım gerektirdiğinin bilimsel olarak kanıtlanması ile yeşil çatılara olan ilginin giderek arttığını görüyoruz.
Türkiye’de de bu konularda akademik anlamda araştırmalar mevcut. Mesela İ.Ü. Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nde oluşturulan yeşil çatıyı biz de yakından takip ediyoruz. Ne kadar yağmur alıyor, ne kadar suyu deşarj ediyor, ne kadar su tutuyor gibi verileri web sitesi üzerinden izliyoruz. Diğer taraftan çim halı (rulo çim) üretimi Türkiye’de oldukça yaygın ve birkaç yıldan bu yana sedum halı üretimine de başlandı. Yeşil çatı konusu bireysel kullanımın yanında şehir ölçeğinde de çok ilgi görmeye başladı. Çünkü görselliğin ötesinde yağan yağmur suyunun kontrolü de yeşil çatılarla daha kolay oluyor.
Hollanda’nın Utrecht kentinde, doğal biyoçeşitliliği artırmak ve yeşil çatı bilincini geliştirmek amacı ile başlanan otobüs duraklarında yeşil çatı uygulamaları günümüzde birçok ülkede uygulanmaya başlamıştır.
Tüm bunların yanında yeşil çatılar kapsamında drenaj, tasarım yükü, güvenlik veya sulama sistemleriyle ilgili daha birçok araştırma yapılması gerekiyor.
Yeşil çatı sürdürülebilir bir yapı olarak değil de sadece amaç olarak ortaya konulunca, maliyetler ön plana çıkıyor ve çok kısa sürede işlevini yitiren uygulamalarla karşılaşıyoruz.
Şehir hayatı insanları doğadan uzaklaştırırken, bir yandan da doğadan kopmamanın, ya da yaşanan yerlerin doğallıktan uzaklaşmamasınınyolları aranıyor. Ama konu sadece yeşillikler içinde yaşamak değil, çiçeğiyle, böceğiyle bir bütün olan doğal yaşamı ve ekolojik dengeyi devam ettirebilmek. Şehirler büyümeye ve çevrelerine yayılmaya başladıkça, bitkilerin ve tüm canlıların doğal yaşam alanlarını da yok etmeye başlıyor. Bunun akılda tutularak yeşil çatıların sadece görsellik değil ilave ısı ve ses yalıtımı sağlaması, biyoçeşitliliği koruması ve geliştirmesi, yağmur suyu yönetimine katkıları ve daha birçok faydası göz önüne alınarak, büyük şehirlerin yaşanabilir hale getirilebilmesi için sürdürülebilir seçeneklerin başında düşünülmesi giderek daha fazla gerekli hale geliyor.
Doğayı ve biyolojik çeşitliliği korumanın, kentlerimizde yaşanabilir bir çevre yaratmanın ve iklim değişikliğinin getirdiği olumsuzlukları bertaraf etmenin en kolay ve ekonomik yolu, sürdürülebilir yeşil çatı uygulamalarının yapılması ile sağlanabilir.
KAYNAKLAR
[1] Onduline Avrasya A.Ş. Arşivi, alındığı tarih 10.01.2025.
[2] Url-1, alındığı tarih 15.01.2025.
[3] Url-2, alındığı tarih 15.01.2025.
[4] Url-3, alındığı tarih 17.06.2022.
[5] Url-4, alındığı tarih 17.06.2022.
[6] Url-5, alındığı tarih 11.01.2023.
[7] Kolb, W. ve T. Schwarz.,(1999). Dachbegrünung: Intensiv und extensive. Eugen Ulmer, Stuttgart., Verlag Eugen Ulmer (28 Haziran 1999), ISBN-10: 3800150751, ISBN-13: 978-3800150755, Germany.
[8] Url-6, alındığı tarih 14.01.2023.
[9] Url-7, alındığı tarih 15.01.2023.
[10] Url-8, alındığı tarih 16.01.2023.
[11] Url-9, alındığı tarih 17.01.2023.
[12] Url-10, alındığı tarih 19.01.2023.
[13] Url-11, Green Roof Fact Sheet, alındığı tarih 19.01.2023.
[14] Url-12, Is it time to consider a green roof? alındığı tarih 19.01.2025.
[15] Url-13, alındığı tarih 19.01.2025.
[16] Url-14, alındığı tarih 19.01.2023.
[17] Url-15, alındığı tarih 19.01.2023.
[18] Url-16 < https://asphalticcornwall.co.uk/green-roofs/>, alındığı tarih 19.01.2025.
[19] Url-17, Use of organic wastes to create lightweight green roof, alındığı tarih 22.02.2025
[20] Url-18, Extensive and intensive green roof-What is the difference, Casy, M., alındığı tarih 25.02.2025.
[21] Williams, N.S.G., Rayner, J.P., Raynor, K.J., (2010), Green roofs for a wide brown land: Opportunities and barriers for rooftop greening in Australia, UrbanForest Urban Green, 245.
[22] Peri, G., Traverso, M., Finkbeiner, M., Rizzo, G., (2012), The cost of green roofs disposal in a life cycle perspective: Covering the gap. Enerji; 48:406–14.
[23] Yazgan, M. E., Barış, M. E., Erdoğan, E., (2003), Çatı Bahçeleri, SASBÜD YAYINLARI, s.2-4.
[24] Oates, J., (1986), Babylon, Thames & Hudson; Revised edition (June 16, 1986), Books with Buzz, ISBN-10 :0500273847, ISBN-13 :978-0500273845.
[25] Berardi, U., Hoseini, A. H. G, Hoseini, A.G., (2014), State of the art analysis of the environmental benefits of green roofs (Yeşil çatıların çevresel faydalarının son teknoloji analizi), Applied Energy, Cilt 115, 15 Şubat 2014, Sayfa 411-428,
[26] Kohler, M., Schmidt, M., Grimme, F.W., Laar, M., de Assunçao Paiva,V.L., Tavares, S., (2002), Green roofs in temperate climates and in the hot‐humid tropics – far beyond the aesthetics,Environ Manage Health;13(4):382–91.
[27] Url-19, Alındığı tarih: 7.01.2025.
[28] Url-20, Alındığı tarih: 07.01.2025.
[29] Url-21, Alındığı tarih: 08.01.2025.
[30] Url-22, Alındığı tarih: 08.01.2025.
[31] Url-23, Alındığı tarih: 11.01.2025.
[32] Url-24, Alındığı tarih: 08.01.2025.
[33] Url-25, Alındığı tarih: 12.01.2025.
[34] Url-26, Alındığı tarih: 15.01.2025.
[35] Url-27, Alındığı tarih: 08.01.2025.
[36] Url-28, Alındığı tarih: 08.01.2025.
[37] Dunnett, N., Kingsbury, N., (2008), Planting Green Roofs and Living Walls,2n.ded.Portland (OR):TimberPress.
[38] Liu, K.Y., Baskaran, B.A., (2003), NRCC-46412: Thermal performance of green roofs through field evaluation: NationalResearchCouncilCanada; p.1–10.
[39] Url-29 , Shimmy. H., A brief history of roof gardens, (2012).
[40] Weiler, S.K., Scholz-Barth, K., (2009) Green Roof Systems, A Guide to the Planning, Design, and Construction of Landscapes over Structure, s.20, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey.
[41] Url-30 , Green roofs as a nature-based solution for improving urban sustainability: Progress and perspectives, Renewable and Sustainable Energy Reviews, Volume 180,July 2023, 113306.
[42] Url-31 , What are some of the environmental benefits of green roofs?, 2024.
[43] J.Yang, J.,Yu, Q.,Gong, P., (2008), Quantifying air pollution removal by green roofs in Chicago, Atmospheric Environment, Volume 42, Issue 31, Pages 7185-7316(October 2008).
[44] Matt Barmore, M., Peck, S.W., (2019), Annual Green Roof Industry Survey, Green Roofs for Healthy Cities
[45]Liu, H. K., F. Kong, H. Yin, A. Middel, X. Zheng, J. Huang, H. Xu, D. Wang ve Z. Wen., (2021),Impacts of green roofs on water, temperature, and air quality: A bibliometric review, Building and Environment, 196:107794.
[46] Connelly, M., Hodgson, M., (2015), Experimental investigation of the sound absorption characteristics ofvegetated roofs, Building and Environment, Bölüm 92, Ekim 2015, s.335-346
[47] Ding, L., Van Renterghem, T., Botteldooren, Ö., Horoshenkov, K., Kağan, A., (2013), Sound absorption of porous substrates covered by foliage: experimental results and numerical predictions, 134, s. 4599-4609.
[48] Horoshenkov, K.V.,Mohamed, M.H.A., (2006), Experimental investigation of the effects of water saturation on the acoustic admittance of sandy soils, 120, pp.1910-1921.
[49] Castleton, H.F., Stovin, V., Beck, S.B.M., Davison, J.B., (2010), Green roofs; building energy savings and the potential for retrofit, Energy and Buildings; 42:1582–91.
[50] Jaffal, I., Ouldboukhitine, S., Belarbi, R., (2012), A comprehensive study of the impact of green roofs on building energy performance, Renewable Energy; 43:157–64.
[51] Url-32, Alındığı tarih: 27.01.2025.
[52] Url-33, Green Roof Maintenance - A Complete Guide, Gregg Setherton CSSW - Technical Manager at Permagard, 2024.
[53] Url-34, Alındığı tarih: 22.02.2025.
[54] Url-35, Alındığı tarih: 22.02.2025.
[55] Url-36, alındığı tarih 19.02.2025.
[56] Url-37, alındığı tarih 25.02.2025.
[57] Url-38, alındığı tarih 25.02.2025.
BU İÇERİĞE, ŞANTİYE®NİN MART - NİSAN 2025 (410.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ… LÜTFEN TIKLAYIN...
BU RÖPORTAJI VİDEO FORMATINDA ŞANTİYE TV SAYFALARINDA DA İZLEYEBİLİRSİNİZ... LÜTFEN TIKLAYIN
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
8 Nisan 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1800 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.