“Uluslararası müteahhitlik hizmetlerinde doğru kontrat yönetimi nasıl olur”, “Doğru kontrat ne demektir, şartları ve ‘olmazsa olmaz’ maddeleri nelerdir”, “Türk firmalarının uluslararası projelerde karşılaştığı yönetimsel ve kontrat kaynaklı problemler genelde hangileridir”, “Uluslararası arenada en çok ne gibi kontratsal ve hukuki problemlerle karşılaşılıyor” gibi soruların cevaplarını Westlex Consultancy’nin Kurucu Ortağı İnş. Y. Müh. ve İnşaat Hukuku Uzmanı M. İlteriş Doğan ile konuştuk...
Şantiye®: Doğru kontrat ne demektir, nasıl olur, şartları nelerdir? Ve doğru kontratın “olmazsa olmaz” maddeleri nelerdir?
İlteriş Doğan: Öncelikle kontrat nedir, isterseniz bundan başlayalım... “Kontrat”, taraflar arasında anlaşma, ama hukukun tanıdığı, kısmen veya tamamen geçerli bulduğu ve tarafları gerektiğinde uymaya zorlayabileceği anlaşmadır.
“Doğru kontrat” ise eksiksiz kontrattır; bu da kontratın tabi olduğu hukukun kabullerine ve yapılacak işin tabiatına göre tanımlanır. Cihanşumul ideal kontrat tanımlamak mümkün değildir. Her hukuk sistemi ve ülke için ilgili sektör ve yapılacak işe göre nitelikler çok değişir. İngiliz hukukunda “fiyatı” olmayan kontrat çoğu durum için geçerli olmamaktadır ama Rusya Federasyonu hukukunda, bir kontratın olmazsa olmaz şartları arasında fiyat zorunlu değildir; halbuki “süre” öyledir. Süresi olmayan kontratlar geçersizdir. İngiliz hukukunda “kapsam”, “fiyat” ve “sürenin” her üçü de kontratta zorunlu elementlerdir.
Kontratlarda tarafların kabul ettiği bazı hususlar, geçerli hukuk tarafından geçersiz ve uygulanamaz kabul ediliyor olabilir, tarafların dikkat etmesi gerekli hususlardan biri budur. Örneğin İngiliz hukukunda “punitive penalty” uygulanamaz durumdayken, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Ukrayna hukukunda “punitive penalty” konusu, “freedom of contract” prensibi çerçevesinde değerlendirilmekte ve sorunsuzca uygulanabilmektedir. Bunun gibi “pay-when-paid” Türk hukukunda ve İngiliz hukukunda kabul edilmezken Rusya Federasyonu, Kazakistan ve Ukrayna hukukunda yine “freedom of contract” prensibi çerçevesinde kabul görmektedir.
Fakat genel geçer birtakım temel prensipler her ülkede her sektördeki kontratların uyuşmazlıklara sebebiyet vermemesi ve projelerin planlandığı gibi tamamlanabilmesi için özellikle dikkate değerdir. Bunlar, tarafların iş kapsamları ve sorumluluklarının net tanımlanması, işlerin sürelerinin ve fiyatlarının açıkça tanımlanması, tarafların risklerinin net şekilde tariflenmesi ve sözleşmelerin değişikliklere cevap verebilecek esneklikte kurgulanması ve tüm temel tariflemelerin geçerli hukuka ve tercihen sekonder konularda o sektördeki genel pratiğe uygun formüle edilmesidir diyebiliriz. Temel uluslararası inşaat hukuku doktrinlerine uygun sorumluluk ve risk tariflemeleri de dikkat edilmesi gereken bir husustur.
“Doğru kontrat” baştan bilmek, baştan öğrenmek veya baştan öngörmek demektir; yani aklımızın başına sonradan gelmesi değil de o ihtiyaç duyulan aklı işin başında işimize katmamız demektir. İhtiyaç duyduğumuz bu akıl, organizasyonumuzca sahip olduğumuz bilgi, know-how, aldığımız dersler, tecrübeler, optimize edilmiş ve gelişmeye açık iş yapım metodlarımız, araştırarak yeni öğrendiklerimiz ve doğru şekilde dışarıdan temin edilen danışmanlık hizmetlerinin sağladığı anlamlı ve kapsayıcı bütündür.
Şantiye®: Türk firmalarının uluslararası projelerde en çok karşılaştığı yönetimsel ve kontratsal problemler nelerdir?
İlteriş Doğan: Projelerin farklı fazlarında o fazlara göre ortaya çıkan çeşitli problemlerle karşılaşmak işimizin doğasında var. Fakat bazen işin başlarında yaptığımız basit hatalar veya bazı hususlardan haberdar olmama, fark etmeme, gerekli ehemmiyeti göstermeme halleri, projenin ilerleyen safhalarında kılık değiştirerek, bu kez daha kompleks hale gelmiş ve ölçeği büyümüş problemler şeklinde karşınıza çıkabiliyor. Proje yönetimi ve kontrat yönetiminde çok önemli bir prensip “uyanık olma”, “erken fark etme” ve “erken uyarmadır”.
Organizasyonun ortak akıl ve farklı fikirlere görece olarak daha açık olduğu, kritikçi değerlendirmelerin ve efektif iletişimin teşvik edildiği kurumsal yapılarda, problemlerin daha erken dönemlerde tespit ve analiz edilebildiğine ve konular içinden çıkılmaz meselelere dönüşmeden çözümlendiğine şahit oluyoruz. Yöneticilerin öğrenen ve yaşananlardan dersler çıkararak süreçleri sürekli olarak iyileştirmeyi hedef koyduğu organizasyonlarda, çalışanlar, kendilerini mesleki risklere karşı daha fazla kollamak ve savunmaktan çok, süreçlere nasıl daha fazla katma değer yükleyebileceklerini düşünmekteler. Esasen benimsenen bu iletişim ve kritikçi düşünme, projenin diğer tarafları ile olan ilişkilere ve ortak iş yapım şekillerine de olumlu yansıyor ve problemler, tarafların samimi ve ortak gayretleriyle en az eforla hızlıca aşılıyor.
Elbette herhangi bir inşaat projesinin en temel tarifleyicisi, ihale süreci ve onun ertesinde imzalanan sözleşmelerdir. Bir projenin başarısının en temel predictor’u (habercisi) ihalenin ne kadar iyi yönetildiği ve sözleşmenin tariflemelerinin ne kadar net ve sağlıklı olduğudur. Biz de tam olarak bu sebeple, ihale döneminde müşterilere verdiğimiz ihale destek hizmetine çok ehemmiyet veriyoruz. Projenin tüm kaderini en çok etkileyen ve belirleyen süreç, yani kalbi bu olmaktadır. Pekçok durumda kaynak bazlı birtakım kısıtlar ve çalışanların görev tanımları, inşaat firmalarının bu süreci doğru yönetmesine engel olabiliyor. İhale gruplarının haftada veya her 10 günde bir yeni bir ihaleye hazırlandıklarını farz etmemiz, pekçok durum için yanlış olmayacaktır. Tasarım ve idari dokümanların çok kısa sürelerde değerlendirilmesi ve binlerce satırlık excel fiyatlama dosyalarının doldurulması zaman zaman, hassasiyeti düşük olabilecek bazı pratik çözümlere başvurulmasını zorunlu hale getirebilmektedir.
İnşaat firmaları merkezi bünyesinde çalışan (varsa) kontrat departmanlarının ihalelerde her zaman destek veremediğini görüyoruz. Zira merkez kontrat departmanları üstlenilmiş projelerin kontrat yönetimi, hak talepleri, bildirimler, yazışmalar, toplantılar vs. ile fazlasıyla meşgul durumdadırlar. Halbuki, bir projenin maliyeti o projenin çizimleri, spesifikasyonları ve teknik şartnamelerine göre değil, öncelikli olarak sözleşmesine göre belirlenir. Maliyetin mimarisi kontrattadır. Teknik dosyalar her zaman ikincil dosyalardır. Dolayısıyla her ihalede işlerin ve risklerin maliyeti ve iş programını hazırlayan ihale ekibinin, taslak kontratı çok iyi değerlendirmiş bir göz ile çok yakın koordinasyonlu çalışması gerekmektedir. Bu hususu az sonra bir örnekle netleştireceğim. İhalenin olumlu sonuçlanması durumunda ihale grubunun işleri yüklenecek proje uygulama ekibine aktarabileceği bilgiler hem çok kısıtlı kalıyor hem de yeni ihaleler sebebi ile ortak çalışmalara vakit ayıramama problemleri olabiliyor. Hele aradan zaman geçtikten sonra, örneğin hak talepleri ön çalışmaları sırasında geriye dönüp “şu konu ihale döneminde nasıldı” gibi sorular gündeme geldiğinde, ihale soru-cevap dosyalarının arşivlerde bulunamadığı durumlar bile söz konusu olabiliyor. Tabi bir de eleman değişikliği vesaire (kritik arşivler veya know-how kaybı) olmuşsa geçmiş çalışmalara ait takip edilebilirlik oldukça düşük ve yetersiz kalabiliyor. Bu da hak talepleri çalışmalarını zorlaştırabiliyor.
Şantiye®: Uluslararası arenada en çok ne gibi kontratsal ve hukuki problemlerle karşılaştınız?
İlteriş Doğan: Müteahhit organizasyonlarında saha uygulama ekiplerinin kontratı inceleme ve doğru yorumlamadaki zaafiyetleri ve proje tarafları ile sözlü-yazılı iletişiminde dikkat gerektiren temel prensiplerin bazen gözden kaçması, başlangıçta ufak, fakat daha sonra kontrolsüz şekilde büyüyen problemlere sebebiyet verebiliyor. Bahsi geçen bu problemler müteahhitin operasyonlarının maliyetlerini artıran veya onu gecikmeye sokan konular olabileceği gibi, işveren veya yatırımcı ile ciddi uyuşmazlıklara, iletişim köprülerinin ciddi hasar görmesine sebebiyet verebilecek niteliğe dönüşmüş konular da olabiliyor. Biz Westlex Consultancy olarak, müteahhit en kurumsal çalışan ve kontrat yönetimini en iyi uygulayan bir organizasyon da olsa, dışarıdan uzman bir gözün, proje hayatı boyunca, müteahhiti temel konularda takip etmesi ve desteklemesi gerektiğine inanıyoruz. Hele de bu hizmetler uzman kadrolarca oldukça ekonomik şartlarda müteahhitlere sunuluyorsa, bu tür fırsatları dikkatlice değerlendirmek gerekir. Sadece doğru uyuşmazlık önleme tavsiyeleri sunan bir danışmanın projeye katkısı bile o projenin ticari ve sosyal fayda değerlerine denk olabilir. Diğer bir deyişle, doğru kontratsal danışmanlık herhangi bir projeyi ciddi uyuşmazlıklar ve proje kayıplarından kurtarabilir, ki zaten asıl hedef de budur.
Bir diğer husus, ister müteahhitlik ister yatırımcılık olsun, business planlarımızın o işleri ilgilendiren geçerli hukuk ile uyumluluğunu erken zamanda kontrol etmekte bazen problem yaşamamız. Bu da beklenmedik zamanlarda plan ve programlarımızı bir anda değiştirebilecek faktörlerle hazırlıksız şekilde karşılaşmamız sonucunu doğruyor.
Örneğin, Dubai’de bir gayrimenkul yatırımı için satın alınacak arazilerin ticaretini düzenleyen yerel yasalar, arazinin ilk sahibi ile yeni sahibi arasında, Türkiye veya iş yaptığımız diğer ülkelerde hiç karşılaşmamış olabileceğiniz birtakım sorumluluk ve haklar tanımlıyor. Araziyi satan taraf, alıcı tarafın o arazi üzerinde yapacağı inşaatın projelerini onaylamak ve hatta belirli bir tarihe kadar o inşaatlar yapılmazsa, bunu sözleşmenin ağır ihlali sayarak arazisini geri almak hakkına sahip olabiliyor. Her ülkenin bazı konularda tamemen kendine veya bölgesine has bir geçmişi, yaşanmışlıkları, ticaret ile ilgili tercihleri, kısıtları ve orijinal iş yapım kabulleri olabiliyor. Bunların da en net ve damıtılmış şekilde karşımıza çıktığı arena, o ülkelerin hukukları oluyor. Bu anlamda, yatırım veya müteahhitlik yapacak veya yapan firmaların, genel bir danışmanlık şemsiyesi altında faaliyetlerini sürdürmeleri çok önemli. Anlaşmalarda geçerli hukuk seçimleri her ne kadar taraflarca belirlense de, ve farklı bir ülkenin hukuku tercih edilebilse de, bazı konular tamamı ile, bazı konular da kısmen yerel hukukça düzenlenmek zorundadır; her adımda bunun farkında olmamız ve sürekli kendimizi ve kararlarımızı sorguluyor olmamız gereklidir.
Belirli bölgelerdeki ülkeler ve şehirlerin o ülkedeki diğer şehirler ve o bölgedeki ülkelere liderlik yaptığını görüyoruz. Mesela Kazakistan’ın Astana şehri Kazakistan içindeki diğer şehirlere örnek teşkil ederken, aynı zamanda Kazakistan’ın tüm Orta Asya Türk cumhuriyetleri arasında iş yapım modelleri, finansman çözümleri, ticaret metotları, marketing, Kamu Özel İşbirliği (PPP) modelleri, yeni yasal dönüşümler vesaireler konularında liderlik ettiğini, Kırgızistan ve Özbekistan’ın pekçok konuda onun takipçisi olduklarını gözlemliyoruz. Benzeri bir durum Dubai’nin GCC (Arap yarımadası) bölgesindeki durumu için geçerli. Suudi Arabistan’ın yaklaşık 20 yıllık bir siyasi-ticari hazırlık süresinden sonra Dubai modelini takip etmesi gibi. O bölgede bir şehirde başarılı şekilde uygulanan modeller, bölgenin tamamına örnek oluyor. Bu trendi doğru zamanda gözlemleyerek gerekli adımları atan girişimciler, yani dalgayı yakalayanlar, kendini dünyanın çeşitli yerlerinde sürekli tekrar eden bu örüntüleri büyük fırsatlara dönüştürebiliyor.
Uluslararası arenada en çok karşılaşılan kontratsal problemlerden biri de, riskler gerçekleştiği zaman organizasyonların o risklerle ilgili sorumluluklar üstlemeye hazırlıklı olmamaları, hatta bu sorumlulukların kendilerinde olduğunu öğrendiklerinde, önce bir şok yaşamaları ve ardından gelen olumsuz gelişmeler... Bu da yukarıda bahsettiğimiz ihale sürecinden başlayıp devam eden bir problem. Çünkü ihalede, sadece hard cost dediğimiz, boq da veya çizimlerde, teknik speklerde elle tutulur karşılığı olan maliyetleri hesaba katan ama kontratta yazılı diğer sorumluluklar ve risklerle (soft costs) ilgili bütçe öngörmeyen çalışmalar yapılmıştır. Uzman bir kadronun vereceği kontrat yönetimi danışmanlık hizmeti, müteahhiti şu an gündeminde hiç olmayan sorumluluklar ve riskler konusunda da işin başından itibaren müteahhiti bilgilendirecek ve bu risklerin gerçekleşmesini önlemek veya gerçekleşirse en az maliyet ile üstesinden gelinmesi için gerekli adımları erken vakitte tarifleyecektir.
Daha önce Dubai’de hem yatırımcı ortağı hem de müteahhit adayı olan yerel bir müşterime, müteahhitlik teklifini hazırladığı süreçte kontratsal destek vermiştim. Yatırımcı diğer ortağın gerçekleşmeyen risklere karşılık müteahhite, sözleşme toplam bedeli içerisinde riskler primi vermeye razı olmadığının ve hatta fiyatlarda oldukça rekabetçi rakamlar beklediğinin anlaşılmasından sonra, Silver Fidic ile değil, Yellow Fidic üzerinden müteahhitlik kontratının yapılmasını önerdim. Zira, yapılacak ürün bire bir aynı da olsa, Silver Fidic’in müteahhite adreslediği risklerin karşılığı, Yellow Fidic’te yüklenenlere kıyasla oldukça önemli bir meblağ tutmaktaydı. Zaten bu yüzden Silver Fidic, sektörümüzde Rolce Royce maliyetli kontrat olarak da anılır. Bu da, yukarıda bahsettiğim, “maliyet kontrata göre belirlenir, boq ve diğer teknik dokümanlar ikincil dokümanlardır” ifademin açıklaması oluyor. Tabi bunun gibi ayrımlar konusunda yeterince farkındalık sahibi olmayan yönetim kadroları, süreç boyunca mitigasyon önlemleri de almadıkları için risklerin gerçekleşmesi durumunda ciddi bütçe ve iş programı problemleri ile karşı karşıya kalıyorlar.
Bir başka hukuksal farkındalık örneği olarak Rusya Federasyonu’nda, teminat mektubunu koruma altına alma önlemlerini verebilirim. Rusya Federasyonu’nda, müteahhidin Rusya Federasyonu bankalarındaki teminat mektubuna koruma alması, ilk defa 2019 yılında, birinci derece bir mahkeme kararı ile hukukiliği gündeme gelmiş bir vakadır. Bunun öncesinde, müteahhitlerin benzeri tüm başvuruları hukuki olmadığı gerekçesi ile geri çevrilmekteydi. Bu tek örnek vakadan sonra ikinci bir benzeri karar olduğunu da henüz duymadım. Bu hukuka uygunluk emsal kararına rağmen, pratik uygulamada, müteahhitin teminat mektuplarına koruma alma şansı neredeyse yok diyebiliriz. Bu sebeple, biz Rusya’da iş yapan müşterilerimize, on-demand teminat mektuplarının Rusya dışındaki (Dubai, Frankfurt, Londra, vs.) birinci sınıf bankalarca verilmesi ve gerekli kontratsal düzenlemelerin de buna göre yapılması hususunun işverenlerle müzakere edilmesini tavsiye ediyoruz.
Son olarak, kontratın yorumlanmasında inşaat hukuku formasyonu ve uzmanlığı ışığında dikkat edilmesi gerekli hususlardan bahsetmek isterim. Bazen kontrat maddelerini kelime kelime okuyan kontrat sorumlusu ve proje yöneticisi arkadaşlarımız, esasen sahip olunan pekçok potansiyeli (ki bunlara maden cevherleri de diyebiliriz) bilmeden ıskalayabiliyor. Örneğin fiyat sabitliği maddeleri ne kadar açık şekilde yazılmış olurlarsa olsun, pek çok durumda kati anlamlarıyla uygulanamazlar. Ama sadece kontratın görünen kısmına bakan kontrat yöneticisi arkadaşlarımız, aslında tamamen haklı oldukları ilave maliyetleri konularında hak taleplerini dayanaklandıramamakta ve hak kaybına uğramaktadırlar. Müteahhitlerimiz, o ve benzeri maddelerin mevcut kontekstte ne şekilde doğru yorumlanabileceği ve atılması gereken adımları en erken dönemde inşaat hukuku uzmanı danışmanlarından destek alarak belirlemelidirler. Aynı şekilde, imalat metraj hesaplama cetvelleri de, ne kadar sözleşme eki de olsalar, sözleşme içinde verilmiş de olsalar, her zaman kati şekilde uygulanması kabul edilmeyecek dokümanlardır. “Benim sözleşmem çok katı ve rijit, hiçbir hareket serbestliğim yok, hiçbir şekilde hak talebi yapamıyorum” diyen proje yöneticilerimiz genelikle, bu bahsi geçen açılardan acilen uzman desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. Esasen bir kontrat, müteahhit için ne kadar rijit ve kapalı ise, inşaat hukuku uzmanının sağlayabileceği katkılar da o kadar fazladır. İnşaat hukuku, kontrat yönetimini de içine alan özel bir uzmanlık konusudur. Yatırımcılarımız ve müteahhitlerimiz bu hususa ne kadar dikkat ederlerse, bu süreçleri ne kadar konunun uzmanlarından destek alarak ilerletirlerse, projelerde elde edecekleri sonuçlar da o kadar başarılı olacaktır.
Türk müteahhitlerin pek beğendiği Red ve MDB (Pink) Fidic sözleşmelerinin eski sovyet ülkelerindeki yerel hukuklarla olan etkileşimi ve bazı temel formüllendirme ve mekanizmalarının geçerliliği konusu da tam bir inşaat hukuku uzmanlığı gerektiren ve baştan kontrol edilmesi gereken konulardır. Taraflar her ne kadar kendi aralarında verilen standart maddelerde anlaşsalar da Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Kazakistan gibi ülkelerin yasaları Fidic’in bazı Anglo-saxon common law temelli kavramları ile pek barışık değildir. Bu uzlaşmayı sağlamak için kontrat standart taslağında birtakım yazınsal önlemler alınmak ve revizyonlar yapılmak ve tarafların bu hususlara proje boyunca dikkat etmesi gerekmektedir.
Şantiye®: Westlex Consultancy olarak neler yapıyorsunuz, nerelerde ve hangi firmalarla çalışıyorsunuz?
İlteriş Doğan: Bizler inşaat hukuku konularında uzman ufak bir ekip ve çözüm ortaklarımız ile, dünya üzerindeki herhangi bir noktada gerçekleşen bir yatırım veya taahhüt projesine danışmanlık hizmeti veriyoruz. Hizmetlerimiz ana başlıklar olarak “İhale Destek hizmetleri”, “Stratejik Yönetim hizmetleri”, “Kontrat Hazırlığı destek hizmetleri”, “Standart ve firmaya özel eğitimler (Fidic standart kontratları, Primavera P6, gecikme analizleri vs.)”, “Kontrat Genel Danışmanlık hizmetleri”, “Kontrat Yönetimi (administrasyon) hizmetleri”, “Proje tarafları ile yazışma/sunum destek hizmetleri”, “Hak Talepleri Hazırlık veya Destek hizmetleri”, “Risk Analizleri ve Risk Mitigasyon destek hizmetleri”, “Uyuşmazlık Önleme hizmetleri” ve “Arbitrasyon Destek hizmetleri” şeklinde. Müşterilerimiz de genellikle ENR 250 sıralamasındaki yatırımcı ve müteahhit firmalarımız.
Rusça, İngilizce ve Fransızca konuşulan coğrafyalardaki inşaat projelerinin dokümanlarını orijinal dilleri üzerinden değerlendiriyor ve her tercümede kaçınılmaz olan anlam kayıpları ve değerlendirme sürelerindeki gecikme ve ilave maliyetleri müşterilerimiz için ortadan kaldırıyoruz.
Genç arkadaşlarımız ve sektörde inşaat firmalarımızda kontrat yönetimi yapan veya yapacak arkadaşlarımız arasında gerekli temel seviye veya uzman seviyede gerekli farkındalıkları artırmak için eğitimler veriyor ve üniversitelerin mühendislik fakülteleri bünyesinde çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz.
Hali hazırda Ankara merkez ve Moskova irtibat ofisi olmak üzere iki noktadan müsterilerimizle temas ve görüşmelerimizi sağlıyoruz, diğer ülke ve şehirlerdeki projelerimizde gerekli oldukça müşterilerimizin saha proje ofisleri veya tahsis ettikleri diğer ofis alanlarını kullanıyoruz.
Çalışmalarımızı genel olarak adam-saat bazlı fiyatlandırıyoruz ve müşterilerimizin bizden en yoğun çalışma talep ettiği dönemlerde bile müşterilerimize, yurt dışında genç bir Türk mühendis çalıştırmanın aylık maliyetinden daha da ekonomik olan çözümler sağlayabiliyoruz.
İnşaat sektörünün yakından tanıdığı ve Türkiye’de inşaat projeleri planlaması konusunda 15 binden fazla öğrenci yetiştirmiş olan İlhan Bozdeniz Bey, Akım Engineering firması ile kompleks gecikme analizleri, primavera P6 eğitimleri ve benzeri konularda çözüm ortağımızdır. Kendisiyle hem iş planlaması hem de kontrat yönetimi konularında uluslararası projelere tek çatı altında danışmanlık vermek üzere projeler geliştiriyoruz.
İlteriş Doğan Kimdir?
ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Stuttgart Esslingen Üniversitesi’nde Uluslararası Endüstriyel MBA yüksek lisans derecesini tamamlayan İlteriş Doğan’ın yüksek lisans tez konusu “Risk Assessment in International Construction Projects” olmuş. Birleşik Krallık’ta İskoçya/Abeerdeen şehrindeki Robert Gordon Üniversitesi’nde Construction Law LL.M programını tamamlayarak, Construction Lawyer ünvanını almış. 25 senelik mesleki tecrübesi çerçevesinde Türk ve yabancı orjinli ENR 250 müteahhitleri bünyesinde veya danışman olarak uluslararası projelerde tedarik koordinatörlüğü, proje müdürlüğü, teklif koordinatörlüğü, proje koordinatörlüğü, planlama koordinatörlüğü, kontrat direktörlüğü ve inşaat hukuku danışmanlığı gibi pozisyonlarda roller almış. Halihazırda, Rusya Federasyonu’nda Russian Arbitration Center nezdinde inşaat kontratları uyuşmazlıklarında akredite eksper, CIArb (Chartered Institute of Arbitrators-UK) nezdinde inşaat kontratları uyuşmazlıklarında uluslararası arbitratör olarak tanınıyor. Doğan, PMP sertifikalı ve PMI (USA) üyesi.
7 Şubat 2024
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.