Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, sonrasında web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 SORUDA...” isimli canlı yayın serimizin 20 Temmuz 2022 günkü konusu “Yapı Malzemeleri Sektöründe Pazarlama”; uzman konuğumuz ise Baumit Satış ve Pazarlama Direktörü Erdil Dinçer’di...
1) Geçmişteki pazarlama anlayışıyla bugünkü arasında ne gibi farklar var?.. Geçmişteki alışkanlıklardan sektörde kalan uygulamalar var mı? Gözlemleriniz neler?
Aslında “Pazarlama” uçsuz bucaksız kavram. Dolayısıyla ben biraz alanı daraltıp, yanıtları “yapı sektöründe pazarlama” başlığı altında vermeye gayret edeceğim.
2006’dan beri yapı malzemeleri sektöründeyim. Geçtiğimiz 16-17 yıl, değişimin hızlı yaşandığı, her şeyin hızla dönüştüğü bir dönemdi. Dolayısıyla o günle bugün arasında tabii ki oldukça fark var. İlk fark, “Pazarlamayı kim için, ne için yapıyorsunuz” sorusuna verilen cevap. Kesinlikle müşteri için ve müşteriye kendinizi doğru anlatmak için yapılır. Peki müşteri kim? Müşteri dün kimdi, bugün kim?.. Veya yarın kim olacak?.. Kuşaklardan bahsediyoruz ve artık kuşakların karakteristik özellikleri birbirlerinden çok çok farklı. Ben Y kuşağının başında doğdum. İş hayatına “baby boomer” denilen kuşak hakimdi, fakat bugünlerde Z kuşağı artık iş hayatının içinde aktif olmaya başladı. İş hayatının içinde olmasının yanında bir de aktif olarak tüketici aslında. Dolayısıyla müşteri karakteristiği, yapısı, davranışları çok değişti ve hala değişiyor.
Bugünkü çocukların ilk oyuncaklarından biri, bizlerin otuzlu-kırklı-ellili yaşlarda tanıştığı tablet oluyor. Amerika’da bir araştırma yapılmış; çocuklara doğduktan belli bir süre sonra oyuncak olarak tablet vermişler. Basılı hiçbir yayın ile ilişkileri olmamış. Bir süre sonra çocuklara basılı bir dergi verildiğinde, çok büyük bir kısmı, dokunmatik tabletlerde yapıldığı gibi parmaklarıyla fotoğrafı büyütmeye çalışmış. Fotoğrafın büyümediğini görünce de büyük bir kısmı parmağına bakmış, parmağım mı bozuldu diye. Uç bir örnek olabilir ama müşterinin değiştiğini gösteren örneklerden biri... Müşteri değişirken tabii iletişim kanalları değişiyor, iletişimin tarzı değişiyor, söylenen, verilen mesajlar değişiyor. Ve bunlar bırakın yılları, ay bazında bile farklılık gösterebiliyor.
Yine biraz uç bir örnek vereceğim... Yapı malzemeleri sektöründe çalışmaya başladığım yıllarda pazarlama faaliyeti olarak yapılan şey, ustalara tulum, tişört dağıtmak, müteahhitleri bir otelde toplayıp seminer vermek, onlarla yemek yemekti. Satışları artırmanın yollarından biri olarak görülen bu yaklaşım belki çalışıyordu fakat bugün artık verimli bir şey olmadığını düşünüyoruz. Ama ısrarla tek tük de olsa yapılmaya devam ediliyor. Anadolu’ya gidildiğinde böyle bir beklenti hala var ama yine tekrar ediyorum, bugün müşterinin kim olduğu bilinmek zorunda. Usta da değişiyor, müteahhit de değişiyor, bayi de değişiyor. Bugün ustalarımız, bayilerimiz ve müteahhitlerin önemli bir bölümü 20’li-30’lu yaşlarda olmaya başladı ve bu oran gün geçtikçe artıyor. Bu paydaşlarımıza biz hala tulum-tişört yaptırıp, bir otelde toplayıp yemek mi ısmarlayacağız? Bu mu onların beklentisi? Böyle mi iletişim kuracağız? Tabii ki sektörde çok şey değişti; ama bunlar gibi değişmeyen, hâlâ uygulanmaya çalışılan aksiyonlar da yok değil. Tabii burada bir iş yaparken, bir yere ulaşılmaya çalışılırken çok çeşitli alternatiflerin olduğu bir gerçek. Doğru tek değildir, sadece gözlemimi paylaşıyorum. Hakikaten bugün hâlâ bunlar mı olmalı?..
2) Pazarlamanın amacı nedir sizce?
Bu konuda kitabi bilgiden ziyade “Bence” ne olduğunu cevaplamak isterim... Bence önemli olan öncelikle “şirketin amacı nedir?” sorusunun cevabıdır. Bu soruya verilen cevap genelde “para kazanmak” olur. Bense bu yanıtı vermeyenlerdenim. Para kazanmak bir amaç değil, bir sonuçtur; yaptığınız faaliyetlerin sonucudur.
Mesela Baumit’in ana iş alanlarının başında mantolama geliyor. Bir şirketin ana iş kolunda amacı, kesinlikle içinde bulunduğu topluma fayda ve katma değer yaratmaktır. Şirketimiz için de bu amaç, ısı yalıtımı konusunda ve ürettiğimiz ürünler, sistemler, hizmetler noktasında topluma faydalı olmaktır. Pazarlama da burada devreye giriyor; bu amacı ve kendini doğru bir şekilde topluma anlatmak. Pazarlama, birçok araçla kendini doğru ifade etmek, söz konusu amacı düzgün anlatmakla başlıyor.
Pazarlamanın çok önemli bir tarafı da değer yaratmak aslında. Şirketin bütün fonksiyonları ve birimleri aslında şirketin etini kemiğini oluşturuyor. Pazarlama da o ete kemiğe ruhu üfleyen bir unsur olarak görülebilir. Ruhu belirleyen, ruhu oluşturmaya çalışan... Yapılan faaliyetlerle karşı tarafta o ruh ve algıyı ya oluşturuyorsunuz ya da oluşturamıyorsunuz. Pazarlamanın ana işi bu. Tabii bu değer yaratılarak yapılacak. Diğer taraftan pazarlama dünyasında bu değer yaratma kavramı da biraz karışıyor. Değer yaratmak; marka değeri yaratmak veya marka algısını güçlendirmek gibi niteleniyor ama değil. Pazarlamada yaptığınız faaliyetlerin sonucunda şirkete ekstra ciro, kâr, pazar payı geliyor mu, şirketin marka değeri artıyor mu? Bunlar şirketin içe dönük sonuçlarını oluşturan, işin değer yaratma tarafı. Pazarlama da bence hem topluma hem de şirkete değer yaratma konusunda şirketin içindeki birinci dereceden sorumlu fonksiyon.
3) Sizin (Baumit) pazarlama yaklaşımınızda “İnsan odaklı pazarlama”dan çok bahsediyorsunuz... Nedir bu yaklaşım?
“İnsan odaklı”yı aslında biraz genişletmek gerekir. “İnsan odaklı” yerine “Yaşam odaklı” desek daha doğru olur. Çünkü insan yerkürede yalnız başına yaşamıyor.
Yapı malzemeleri sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Bu malzemeleri yapılar oluşturmak için üretiyoruz. Peki yapılar neden var? Tabii ki yaşam için, hayat için. Bina tek başına bir şey ifade etmiyor. O bina onu tasarlayanla, imalatını yapanla, onun içinde yaşayanla bir anlam, bir can kazanıyor. Bütüncül düşünmek lazım. Orada bir nüans var. Biz yapı malzemelerini aslında hayatımızı çevreleyen duvarları örmek için üretiyoruz. Araştırmalar, insanların hayatının yüzde 90’ını kapalı ortamlarda geçirdiğini gösteriyor. Çok büyük bir oran. Pandemi de bizim bununla ciddi bir şekilde yüzleşmemize aracı oldu. Baumit olarak bir meselemiz var; “Hayatımızın yüzde 90’ını kapalı ortamlarda geçiriyorsak, hayatımızı çevreleyen bu yapıları oluşturan yapı malzemelerinin acaba insan sağlığıyla, hayatla, yaşamla nasıl bir ilişkisi var. Ve acaba insan sağlığı ile en uyumlu yapı malzemelerini nasıl üretiriz?” sorunusun cevabı bizim birinci derdimiz. Tüm iş yapış şekillerimizde, ürün, sistem ve hizmetlerimizde bu problemin çözümünü önceliklendiriyoruz. Bu boş bir vaat değil. Çünkü bu vizyonu ortaya koyduktan sonra somut adımlar da attık. Avusturya’daki genel merkezimizde Avrupa’nın en büyük karşılaştırmalı yapı malzemeleri Ar-Ge parkı Viva Park inşa edildi. Viva Park’ta hepsi aynı mimari plana sahip 14 model ev var. Model evlerin hepsi farklı yapı malzemesi kombinasyonlarıyla inşa edildi. Amacımız insan sağlığı ve çevre ile en uyumlu yapı malzemelerini bulmak. 7/24 tüm veriler kayıt altına alınıyor. Sonuçları, kendi inovasyon merkezimizin dışında Viyana Tıp Fakültesi ve Avusturya Bina Biyolojisi ve Ekolojisi Enstitüsü ile de canlı olarak paylaşıyoruz. Geliştirdiğimiz ürünlerin “İnsan sağlığı veya yaşamla ilişkisi ne” sorusunun cevabını bulmak için yeni model evler ekliyoruz. İşin merkezine yaşamı koyuyoruz. Bunu anlatmaya, iletişimini kurmaya da “Yaşam odaklı pazarlama” diyoruz.
4) Pazarlama faaliyetleri içinde kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin yeri nedir? Mesela sizin “Geleceğimizi Mantoluyoruz” projeniz ülkemizde yapı malzemeleri sektöründe yapılmış en kapsamlı kurumsal sosyal sorumluluk projesiydi muhtemelen. Biraz bundan bahsedebilir misiniz?
İnsanların markalardan beklentileri son yıllarda oldukça değişti ve arttı. Birçok markanın güvenilirliği bürokratlardan, siyasetçilerden çok daha yüksek ve birçoğunun güvenilirliği sivil toplum kuruluşlarıyla yarışır durumda.
Şirketlerin amacının faaliyet gösterdiği iş kolunda topluma faydalı olmak olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde ısı yalıtım sektörü olarak yıllarca mantolamayı anlatırken hep tüketiciye fayda üzerinden bir iletişim faaliyeti yürüttük. Dedik ki, “Evinin mantolamasını yap, faturaların düşsün, paran cebinde kalsın”. Fakat hep bir regülasyonun sonucu olarak yapmak zorunda kalınan bir şey gibi algılandı. 2020’nin başındaysa firma olarak mantolama iletişimimizdeki söylemi tamamen değiştirdik. Çünkü mantolamanın gerekçelerinden biri, küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı mücadeleye katkısı.
Çok fazla enerji harcıyoruz, kalabalığız, çok fazla üretiyoruz, çok fazla tüketiyoruz. Harcadığımız enerjinin atığı olarak atmosfere sera etkisi yapacak gazlar salıyoruz. Ve Dünya’yı daha fazla ısıtıyoruz. Mantolama bunun için var, bunu azaltmak için var. Türkiye’de en çok enerji binalarda tüketiliyor. Binalardaki tüketimin de yüzde 80’i ısıtma-soğutma amaçlı. Dünyadaki bütün yapılara doğru bir ısı yalıtımı yapılmış olsa, bugün küresel ısınma olduğu yerde kalırdı. Gezegenimizin yarını için müthiş bir şey. Yani, ana konunun merkezinde bir iş alanımız var.
Topluma faydalı olmak adına bunları anlatmamız ve işi 360 derece sahiplenmemiz gerekiyor. Yaptığımız her şeyi ticari faaliyet olarak yürütmüyoruz. Bir sorumluluğumuz var. Ve bunu en kolay aslında çocuklara, ilköğretim öğrencilerine anlatabiliriz. “Geleceğimizi Mantoluyoruz” kampanyası bu fikirlerle doğdu. İçinde hiçbir ticari kaygı yok. Amaç, çocuklara küresel ısınma, enerji verimliliği ve ısı yalıtımını anlatmak. Tabi bunu yaparken bir farkındalık yaratma tarafı vardı, bir de iyilik hareketi tarafı vardı. Bayilerimizle de güçlerimizi birleştirdik ve 2021 sonu itibariyle tam 20 bin çocuğumuza mont ulaştırdık. Tabi 20 bin çocuğumuza sadece montlar ulaşmıyor; o paketlerin içinde bir defter, bir kitapçık var; öğretmenlere gönderdiğimiz açıklamalar var. İlköğretim çağındaki çocuklara konuyu anlatmaya, bugünden bir farkındalık yaratmaya çalıştık. Bir şeyler akıllarında kalırsa yarın en azından onların yaşadığı ortamlar, yapılar daha bilinçli gelişebilir. Projeyi ileriki günlerde daha çok çocuğa ulaşma amacıyla biraz daha derinleştirmeyi, güncelleştirmeyi planlıyoruz.
5) “Kim ki bu Baumit?” iletişim kampanyanız da çok ses getirdi... Amacı neydi? Neler yaptınız? Neden böyle esprili bir söylem seçtiniz?
Yaptırdığımız araştırmalar sonucunda, Türkiye pazarına nispeten geç girdiğimizden markamızın bilinirliği konusunda biraz daha etkin olmamız gerektiğine kanaat getirdik. Evet, “Kim ki bu Baumit” esprili bir söylem. Özgüveni yüksek bir firmayız. Bu yüzden pazarda da “Kim ki bu Baumit?” gibi esprili bir soruyla farkındalık yaratmaya çalıştık. Görsel, yazılı ve dijital mecralarda yoğun faaliyetler yaptık. Baumit eşittir “Avrupa’nın Mantolama Devi” kavramını, başta sektöre, sonra da son tüketici tarafına hızlı bir şekilde yerleştirmek için attığımız adımlardan biriydi.
6) Son yıllarda “sürdürülebilirlik” kavramını çok duyuyoruz. Yapı malzemeleri sektörü açısından sizce bu konu nasıl ele alınmalı? Siz neler yapıyorsunuz?
Sürdürülebilirlikle ilgili yapılan birçok çalışma olmasına rağmen yine de sektörün hala yolun başında olduğunu söylemekte fayda var.
Sürdürülebilirliğin iki temel konusu bulunuyor. Birincisi, daha az enerji harcayıp daha az atıkla işleri sürdürmek. Diğeri de kaynakları daha doğru kullanmak. Bu bağlamda yapı malzemeleri üreticileri için bazı şeyler öne çıkıyor. Mesela bu kapsamda modern üretim tesisleri ve üretim teknolojileri çok çok önemli. Çünkü 20-30 yıl öncenin teknolojileri çok verimsiz çözümler. Modern üretim tesisleri ise daha az enerji ve daha az atıkla çalışan, hatta kendi atığını dönüştürüp farklı noktalarda kullanan tesisler. Diğer konu, materyallerin geri dönüşümü. Bunu da zamanla daha çok duyuyor olacağız. Örneğin kentsel dönüşümde binalar yıkılıyor ve beton, demir gibi büyük miktarda atıklar çıkıyor. Bu malzemelerin geri dönüştürülmesi, yeniden kullanılabilir hale getirilmesi, gene sürdürülebilirlikle ilgili konu başlıklarından biri.
Sürdürülebilirliğin bir tarafı, hatta tam merkezi de küresel ısınmayı engelleyen ve karbon salımını azaltan ısı yalıtım sistemleri aslında. Dolayısıyla yapı malzemeleri tarafında ısı yalıtım sistemlerinin öneminin çok daha fazla artacağını söyleyebilirim.
Enerji verimliliği sağlayacak inovatif ürünler sürdürülebilirlik başlığı altında yapı malzemeleri sektörünün önümüzdeki süreçteki ajanda maddelerinden biri. Yani inovatif reçeteler de önem kazanıyor. Mesela Baumit olarak IonitColor isimli benzeri ve rakibi olmayan bir iç cephe boyası geliştirdik. Doğal mineral yapısı sayesinde ortamda bulunan su buharı molekülleri boya ile temas ettiğinde doğal hava iyonları ortaya çıkıyor. Doğal hava iyonları, ortamdaki tüm zararlı maddeleri, alerjen, toz ve aerosolleri kendine çekiyor ve yere çökelterek solunuma alanımızın dışına çıkarıyor. IonitColor’ın kullanıldığı ortamlarda havaya iyon veren, havayı temizleyen bir cihaza ihtiyaç duyulmuyor. Dolayısıyla bir enerji verimliliği sağlıyor.
Sürdürülebilirlikle ilgili sektörümüzdeki bir başka konu da ambalaj atıklarının azaltılması. Baumit olarak bu konuda da öncü olduğumuzu söyleyebilirim. Geçtiğimiz yıl Avrupa’da yeni bir hazır kuru beton harcı ürettik. Biliyorsunuz bizim harçlarımız kraft torbalar içinde satışa sunulur ve kullanıcı bu torbayı çöpe atar. Bu özel harcın torbası ise atılmıyor, harcın içine karıştırılıyor. Yani o torbanın da harca bağlayıcı olarak bir katkısı var. Torba da aslında ürünün bir parçası. Bence yapı malzemeleri sektöründe çok fazla gündeme gelecek konulardan biri olacak ambalajların yeniden değerlendirilmesi veya ürün içinde bir şekilde kullanımı.
Bir taraftan daha fazla ürün depolamak için büyük alanlar inşa ediliyor... Peki acaba daha işlevsel, yani birden fazla fonksiyonu olan ürünler geliştirip, ürün sayısı azaltılıp depo alanları azaltılabilir mi? Yani 3 iş için 3 ayrı üründen elinizde stok tutacağınıza o 3 işi de yapan bir ürün ile stok alanları azaltılabilir mi? Bu kapsamda zaten uzun süredir çeşitli ürünler geliştiriyoruz. Mesela mantolama sistemlerinde hem sıva hem yapıştırıcı olarak kullanılabilen ürünlerimiz var. Yani depoda yapıştırıcının ayrı, sıvanın ayrı birer stok kalemi olmasındansa tek bir ürünle depo hacminizi küçültebiliyoruz. Bu da sürdürülebilirlik açısından önemli bir ve sektörümüzün ajandasında yer alması gereken konulardan biri.
Geleceğin yapıları için geleceğin yapı malzemelerinin geliştirilmesi çok önemli. Peki yarın nasıl yapılarda yaşayacağız, yarının yapıları nasıl olacak?.. Yaptığımız araştırmalar enteresan bir şekilde, geçmişteki tahminlerin ötesinde geleceğin yapılarının bilim kurgu filmlerindeki gibi olmayacağını gösteriyor. İnsanlık artık, özellikle pandemiden sonra doğala doğru bir eğilim gösteriyor. Mesela biz Türkiye pazarında 3 yıldır yoğun olarak kireç esaslı sıva satıyoruz. Kireç, en kadim yapı malzemesi. Bugün Göbeklitepe’den Çin Seddi’ne kadar yapı harçlarının içinde kireç var. Avrupa da yeniden keşfetti. Çünkü daha doğal ve sağlıklı. Kireç esaslı sıva bugünün teknolojisiyle yeniden yorumlanıyor, eskiden elle yapılan sıva bugün makineyle yapılabiliyor. Bugünün inşaat metotlarına göre ürünler yeniden uyumlanıyor. Bu da bence sürdürülebilirlik ajandası içinde sektörün önemli başlıklarından biri olacak.
Ayrıca tabii üreticilerin enerji ve çevre yönetimi ile ilgili sertifikasyonlara sahip olması gerekiyor. Bu konuda da ülkemizde bayağı bir yol alındı. Bir diğer konu da daha az emisyon için “daha yakın alana dağıtım”.
Tüketici, insanlar ve toplum değişiyor. Artık firmalardan sadece malzeme üretip sunulması beklenmiyor; sürdürülebilirlik ajandası olan firmalar önemseniyor.
7) Sektörümüzde yarının pazarlama trendleri sizce neler olacak?
Bu tabii çok geniş kapsamlı bir soru... Birkaç noktaya değineyim sadece... Yine yapı malzemeleri sektörü açısından yanıtlayacak olursam, üretim aşaması daha doğal, insan sağlığı ile daha uyumlu yapı malzemelerinin yaygınlaşacağını tahmin ediyorum. Geçmişte biraz ürün odaklıydı konu, fakat artık daha fazla hizmet odaklı olmaya başladı. Bizim sektörümüz için de önemli konulardan biri lojistik ve teslimat olacak. Pandemide market alışverişini oturduğumuz yerden telefonla yapmaya alıştık. Modern insanın zaman problemi var. Boşzamanını da daha çok sevdiği şeylere ayırmaya gayret ediyor. Örneğin evin boyanma aşamasında daha dijital imkanlardan yararlanılacak. Dolayısıyla hizmet ve lojistikte ciddi bir dönüşüm bekliyoruz.
Ürettiğimiz ürünler hızlı tüketim ürünü ya da dayanıklı tüketim mamulü değil. Söz konusu ürünlerle yapılar inşa ediliyor. Dolayısıyla uygulamacının elinden çıktığı haliyle değer buluyor. Yani son kullanıcı kullanmadan önce arada üreticiden sonra bir de uygulayan var. Doğru ürün ve doğru uygulama o işe değer katıyor. Bu böyleyken biz de yapı malzemesi üreticileri olarak, “ben sattım, bitti” diyemeyiz. Değer yaratmak için o ürünün doğru uygulanmasından da daha fazla sorumlu olacağız. Doğru uygulanması için de doğru anlatıma ihtiyaç var. Dolayısıyla bizim gibi firmalarda son zamanlarda bu eğilimi gözlemliyoruz. Özellikle satış ekiplerinde daha teknik okullardan mezun, inşaat mühendisi, mimar, makine mühendisi, malzeme mühendisi gibi formasyonları almış personelin artmaya başladığını gözlemliyoruz. Bu trend bence daha da yükselecek. Çünkü tüketici ürününüze ikna olduktan sonra hizmet talebini doğru karşılayabilmeniz için aradaki bu unsurları da tamamlamanız gerekiyor. Bu konuda söyleyeceğim çok şey var ama bu şekilde özetlemiş olalım.
8) Yapı malzemeleri sektöründe pazarlama bölümünde çalışmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
Aslında konu, az önce bıraktığımız yerle de üst üste geldi. Biz hem satış hem de pazarlama departmanı için yaptığımız personel görüşmelerimizde yönümüzü az önce bahsettiğim gibi teknik formasyonlu adaylara doğru çevirdik. Aslında mühendis ve mimarların çalışabileceği alanlar çok çok fazla. Bugün genelde inşaat mühendisliği öğrencileri okulda yalnızca şantiyeci olabilir, mimarlık öğrencileri de yalnızca proje ofisinde proje çizebilir gibi kodlanıyor. Dolayısıyla bu okullardan mezun olanlardan bilinçli olarak yapı malzemesi sektörüne yönelen aday sayısı çok az. Bu alanı da deneyimlemek için gelenler çoğunlukta. Ben özellikle mimarlık, inşaat mühendisliği, makine mühendisliği, malzeme mühendisliği, endüstri mühendisliği bölümlerinde okuyan genç arkadaşlarıma yapı malzemesi sektöründe satış ve pazarlama alanında çalışmalarını tavsiye ediyorum. Karakterlerini buna uygun görüyorlarsa, sosyal bir kişilikleri varsa bu alana yönelebilirler.
Ürünlerimiz teknik ürünler, yani son kullanıcının paketini açıp kullanmaya başladığı ürünler üretmiyoruz. Ustanın, uygulamacının elinde değer kazanan ürünler satıyoruz. Dolayısıyla başka sektörden gelenler için pazarlaması kolay yapılacak bir sektörde değiliz. Bu sektörde özellikle pazarlamada kariyer yapmak isteyen arkadaşlara önce sektörde satışı deneyimlemelerini, sokağı, müşteriyi anlamalarını, ondan sonra pazarlama kariyerlerine başlamalarını tavsiye edebilirim.
9) “Life Challenge” adını verdiğiniz ve Avrupa genelinde bina cephelerini yarıştırdığınız enteresan bir yarışmanız var. Biraz bunu anlatır mısınız?
Baumit Life Challenge iki yılda bir düzenlenen ve Avrupa’daki Baumit sistemleri ile uygulanmış en iyi cephelerin seçildiği bir yarışma. Birçok ülkedeki Baumit şirketlerinin pazarlama bölümlerinin birlikte yürüttüğü bir proje.
Baumit kendini her ne kadar mantolamacı olarak tarif etse de aslında cepheciyiz. Sıvalı yüzeyler tarafında da Avrupa pazarında en geniş ürün, sistem ve hizmet çözümü olan firmaların başında geliyoruz. Böyle olunca bizim için hep vurguladığımız “ürünü üretip bırakmak değil, o ürünü değerli hale getirmek, o ürünü kullanarak yaşam alanlarını daha değerli hale getirmek” önem kazanıyor. Bu da doğal olarak tasarımcıda, mimarda başlıyor. Tasarımcıyla birlikte çalışmanız gerekiyor. Life Challenge da Avrupa genelinde Baumit’le tasarlanmış ve üretilmiş cephelerin yer aldığı, yarıştığı bir organizasyon. Bu yıl final Nisan ayında İspanya’nın Valensiya kentinde gerçekleşti. Toplam 400’ün üzerinde binanın cephesi 6 kategoride oylandı. Türkiye de dahil olmak üzere kendi tasarladıkları ve Baumit’le hayata geçmiş cephelere ödül almak için yaklaşık 400 mimari ofis yarıştı. Dış cephe sektöründe bir firmanın üstlendiği bu büyüklükte bir yarışma yok. Her yıl da büyüyerek devam ediyor. Bu yıl organizasyona Türkiye’den 14 seçkin proje ile katıldık. Yani yarışmada 14 mimari ofis Türkiye adına temsil edildi. Organizasyonda vurgulanan, Baumit’in tasarımcının ve sıvalı cephelerde sektörün önde gelen çözüm ortağı olduğu.
10) Bir satış ve pazarlama yöneticisi olarak bugünlerde neyin zorluğunu yaşıyor ve neye ihtiyaç duyuyorsunuz?
Ülkemizdeki yüksek enflasyon gibi olumsuz ekonomik göstergelerin tüm sektörlerdeki satış ve pazarlama çalışanlarını en zorlayan unsur olduğunu tahmin ediyorum. Yapı malzemeleri sektöründeyse bence en önemli problem haksız rekabet. Bu, zorlandığımız ve bazen motivasyonumuzu bozan unsurlardan biri.
Firma olarak personel yetiştirmeye, gençleri sektöre kazandırmaya özen gösteriyoruz. İşe alınlarımızda yeni mezun ya da kariyerinin başında olan arkadaşlarımızı aramıza katmaya gayret ediyoruz ki yeni arkadaşların da yetişmelerine, sektöre katkı vermelerine imkan sağlayalım. Böyle bir yaklaşımın da sektörün gelişimine fayda sağlayacağına inanıyorum.
7 Ağustos 2022
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.