Bilindiği üzere Avrupa yapı sektörü yeşil bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Peki Avrupa’da hızlı yaşanan, mevzuatın sık sık yenilendiği bu süreç ülkemize nasıl yansıyor? Neler yapılmalı, neler önceliklendirilmeli?.. Bu soruların cevaplarını QUICKCARBON Satış & Pazarlama Müdürü ZEYNEP DURAK’tan aldık... Ekimde uygulamaya başlanacak olan “Sınırda KARBON DÜZENLEME Mekanizması”, AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI kapsamında yayınlanan “Fit for 55” paketi ve AB’nin Binalarda Enerji Performansı Direktifi’nde yaptığı güncellemelerle ilgili gelişmeleri Şantiye® okurlarıyla paylaşan Zeynep Durak, “Yapı sektörü, bundan sonraki süreçte gerek ulusal gerekse uluslararası MEVZUATI yakından takip etmeli ve binaların enerji verimli, düşük karbonlu olarak inşa edilmesi konusunda gerekli çalışmaları yapmalı. Ayrıca mevcut binaların YENİLENMESİ hususunda da hızlı yol alınması oldukça önemli” uyarısında bulunuyor ve ekliyor: “Artık lineer ekonomik büyüme yerini DÖNGÜSEL EKONOMİK büyümeye bırakıyor. Bu değişime ayak uydurmamak ya da değişimin gerisinde kalmak, firmaların önümüzdeki süreçteki sürdürülebilirliğini riske atması anlamına geliyor...”
Şantiye®: Yapı sektöründe yeşil dönüşüm sürecinden bahseder misiniz? Sektörü ulusal ve uluslararası mevzuatlar kapsamında neler bekliyor?
Zeynep Durak: Bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı yayınlandı. Temmuz 2021 yılında yayınlanan “Fit for 55” paketi kapsamındaysa Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasından etkilenecek enerji ve karbon yoğun beş öncelikli sektör belirlendi. Bunlar: “Demir-çelik”, “Enerji”, “Alüminyum”, “Gübre” ve “Çimento” sektörleriydi. Öncelikli olarak bu beş sektörün, 1 Ocak 2023’ten 31 Aralık 2025 tarihine kadar karbon ayak izlerini hesaplamaları, raporlamaları, beyan etmeleri kararlaştırılmıştı. 2026 yılı itibariyle ise karbon vergilendirmesine tabii tutulacaklardı. Ancak, Aralık 2022 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından yayınlanan duyuruda, bu sektörlerin içine “Hidrojen” de dahil edildi ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının uygulama tarihi Ekim 2023’e ertelendi.
“Nihayetinde tüm kurumların bu konudaki mücadele sürecine er ya da geç dahil olması bekleniyor...”
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının etkileyeceği enerji ve karbon yoğun sektörlerin aşamalı olarak bu sürece dahil edileceği zaten hep konuşulan konular arasındaydı. Dolayısıyla temiz enerji kaynaklarından biri olan hidrojenin şimdiden bu kapsamda yer alması bizler açısından şaşırtıcı bir gelişme değil. Bununla birlikte, mekanizmanın yürürlüğe girmesi sürecinde de elbette ertelemeler olabilir. Ancak iklim krizi gerçeğinden kaçış olmadığından, süreç ne kadar ertelense de nihayetinde tüm kurumların bu konudaki mücadele sürecine er ya da geç dahil olması beklenmektedir.
Şu an için yapı sektörü doğrudan Avrupa Yeşil Mutabakatındaki öncelikli sektörler arasında yer almasa da, yer alan diğer sektörlerden dolayı (çimento, enerji, alüminyum gibi), dolaylı şekilde etkileneceğini söyleyebiliriz. Yine Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yayınlanan Fit for 55 paketinde, binaların da Avrupa Emisyon Ticaret Sistemi içine dahil edilmesi planlanıyor. Bu kapsamda binalarda enerji verimliliği, ısıtma ve soğutmada fosil yakıtlardan uzaklaşılması, elektrik için ise yenilenebilir enerji santrallerinde üretilen elektriğin kullanılması gibi maddeler sıralanmış durumda. Elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşması da yine gündemde olan bir diğer konu. Dolayısıyla, bina tasarımlarında elektrikli araç şarj ünitelerinin yer alması da zorunlu hale gelecektir.
“Avrupa’da 2050 yılına kadar tüm bina stoğunun sıfır emisyon değerine ulaşması hedefleniyor...”
Bununla birlikte, AB Konseyi tarafından Ekim 2022 tarihinde “Binalarda Enerji Performansı Direktifi”nde yapılan güncellemeler yayınlanmış olup, buna göre Avrupa Birliği ülkelerinde 2028 yılından sonra tüm kamu binalarının, 2030 yılından sonra ise tüm binaların sıfır emisyon ilkelerine göre inşa edileceğinin kararlaştırıldığı duyuruldu. Direktifte yer alan diğer maddelerde, yeni binalarda termal veya fotovoltaik güneş enerjisi yatırımı yapmanın zorunlu hale getirildiği, 2050 yılına kadar ise tüm bina stoğunun sıfır emisyon değerine ulaşması hedeflerinden bahsedilmektedir.
Türkiye’de ise 2022 yılında “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği”nde yapılan değişikliklerle birlikte, Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar konseptine geçiş zorunlu hale getirildi. Yönetmelikte; 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren toplam inşaat alanı 5000 m2 ve üzeri olan binaların enerji performans sınıfının B olması, binanın tükettiği enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edilmesi; 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren ise, toplam inşaat alanı 2000 m2 ve üzeri olan binaların tükettiği enerjinin yüzde 10’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edilmesi maddeleri yer almaktadır.
Sektörün bundan sonraki süreçte gerek ulusal gerekse uluslararası alanda yayınlanan ve revize edilen bu mevzuatları yakından takip etmesi ve binaların enerji verimli, dolayısıyla düşük karbonlu olarak inşa edilmesi konusunda gerekli çalışmaların yapılması, mevcut binaların yenilenmesi hususunda ise daha hızlı yol alınması oldukça önem arz etmektedir.
“GÖMÜLÜ EMİSYON dediğimiz, inşaat sırasında kullanılan malzeme seçimi de oldukça önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor...”
Binaların düşük karbonlu olması aslında yalnızca binanın işletilmesi ve enerji verimli inşa edilmesinden değil, aynı zamanda binanın yapım aşamasında kullanılan malzemelerle de doğrudan ilgilidir. “Gömülü emisyon” dediğimiz, inşaat sırasında kullanılan malzeme seçimi de oldukça önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, yaşam döngüsü değerlendirmesi yapılmış malzemelere ait EPD (Environmental Product Declaration) dokümanlarının incelenmesi ve çevreye duyarlı malzemelerin tercih edilmesi gerekmektedir.
“Sadece yapı sektöründe değil tüm sektörlerde karbon yönetimi konusunda uyulması gereken zorunluluklar ortaya çıktı...”
Şantiye®: Yeşil dönüşümün ilerleme hızı hakkında genel olarak fikirlerinizi alabilir miyiz?
Zeynep Durak: İklim kriziyle mücadele konusu gerek ulusal gerekse uluslararası arenada uzun yıllardır ülkelerin gündeminde olan bir konu. Bu kapsamda imzalanan çeşitli anlaşmalar olmasına rağmen, bildiğiniz gibi karbonsuzlaşma konusunda bu zamana kadar ülkemizde yapılan tüm çalışmalar genellikle gönüllülük esasına dayalıydı. Ancak, önce Paris Anlaşması ve sonrasında gündeme gelen Avrupa Yeşil Mutabakatı ile beraber yalnızca yapı sektöründe değil, tüm sektörlerde karbon yönetimi konusunda uyulması gereken zorunluluklar ortaya çıktı. Geldiğimiz noktada çok sayıda kurum Avrupa Yeşil Mutabakatını fırsata çevirebilmek, yakın vadede karşılarına çıkacak vergilerden etkilenmemek ve ticari konumlarını koruyabilmek için karbon ayak izlerini yönetmek ve azaltmak konusunda harekete geçmiş durumdalar. Bu nedenle önceki yıllara kıyasla karbonsuzlaşma sürecinin çok hızlı bir şekilde yükselişe geçtiğini görüyoruz.
“Lineer ekonomik büyüme yerini döngüsel ekonomik büyümeye bırakıyor...”
Şantiye®: Size göre bu süreçte en sık karşılaşılan engeller nelerdir?
Zeynep Durak: Öncelikli olarak firmaların alışılagelmiş iş yapış yöntemlerini devam ettirme eğiliminde olduklarını söyleyebiliriz. Ancak iş dünyasındaki dinamikler çeşitli sebeplerden dolayı sürekli değişkenlik göstermekte. Artık günümüz dünyası lineer ekonomik büyümenin yerini döngüsel ekonomik büyümeye bırakma yönünde ilerliyor. Yani malzemeyi oluşturan hammaddelerin çıkarılması, malzemenin üretilmesi, kullanılması ve bertarafı şeklinde devam eden iş modeli, bundan sonraki süreçte yerini, çıkan atığın hammadde olarak kullanılması, yeniden kullanımı, geri dönüşümü gibi alternatif çözümlere bırakan döngüsel ekonomik büyüme üzerine kuruluyor. Bu değişime ayak uydurmamak ya da gerisinde kalmak, firmaların önümüzdeki süreçteki sürdürülebilirliğini riske atması anlamına gelmektedir.
Elbette bu dönüşümün bir maliyeti var ve maalesef bu aşamada firmalar bu maliyeti üstlenmek istemiyorlar ya da olabildiğince erteleme yolunu seçiyorlar. Diğer engel ise, firmaların devlet teşviği konusundaki beklentileri. Ancak teşvikler konusunda yaşanan belirsizlik ortamı da süreci yavaşlatan etkenlerden bir diğeri olarak karşımıza çıkıyor.
Şantiye®: Firmanızın bu konudaki hizmetlerinden bahseder misiniz?
Zeynep Durak: Biz Altensis olarak 2008 yılından bu yana yeşil binalar, enerji verimliliği, sürdürülebilirlik konularında faaliyet gösteren sektörün öncü danışmanlık firmalarından biriyiz. 2018 yılında Avrupa’da en fazla yeşil bina projesini tamamlayan firma ödülünü almış olmanın gururunu yaşıyoruz. Sektördeki değişimleri takip eden ve yol gösteren bir firma olmamızın sorumluluğuyla hizmet alanlarımızı her geçen gün geliştirmekteyiz. Bu bakış açısıyla, ciddi yatırımlar sonucunda 2017 yılı itibariyle QuickCarbon yazılımını geliştirdik. Bu yazılımla, firmaların ISO 14064-1:2018 standardı kapsamında kurumsal karbon ayak izlerini herhangi bir danışmanlık hizmetine gerek duymaksızın yönetmeleri ve raporlamaları için gerekli altyapıyı sağlamış olduk. Bizler bu kapsamda kurumlarla yaptığımız anlaşmalar ile yazılımı bir yıl boyunca kullanma izni veriyoruz. Yani bir nevi yıllık aboneliğe dayalı bir sistem aslında. Bunun yanı sıra düzenlediğimiz eğitimlerle birlikte, yıl boyunca teknik anlamda destek sağlamaya da devam ediyoruz.
Bu iş yapış yöntemimizle amacımız öncelikli olarak firmaların karbon yönetimi konusundaki mevcut durumlarını ortaya çıkarmak. Bundan sonraki aşama ise firmaların sonraki yıllarda emisyonlarını azaltma konusunda stratejiler geliştirmesi olarak devam ediyor. Dolayısıyla kurumlara emisyonlarını azaltmaları sürecinde de yol gösteriyoruz.
QuickCarbon olarak hizmetlerimizi sektörlerin taleplerine göre şekillendirmeye devam ediyoruz. Yakın zamanda hizmet vermeye başladığımız diğer iş kalemlerini Su Ayak İzi Yönetimi, TRUE Sıfır Atık Sertifikasyonu ve LEED Zero Sertifikasyonu olarak sıralayabiliriz.
12 Ocak 2023
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.